![]() |
#41 |
![]() ![]() Savcılar soruşturma başlattılar Özel yetkili Savcılar Balyoz Darbe Planı ile ilgili soruşturma başlattı İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na bağlı özel yetkili ağır ceza mahkemelerinde yürütülen soruşturmanın savcısı olarak Bilal Bayraktar görevlendirildi. Belgelerin çok fazla olması sebebiyle de Cumhuriyet savcısı Bayraktar'a iki savcı yardım edecek. Özel yetkili savcılar soruşturma kapsamında ellerindeki 5 bin sayfalık belgeleri araştıracak. Bu süreçte, özellikle ses kayıtları ve ıslak imzalı olduğu belirtilen belgelerde ismi geçen kişilerin de ifadesine başvurulabileceği belirtiliyor. (samanyoluhaber) Konu Ak_Urfalı tarafından (01-23-2010 Saat 15:49 ) değiştirilmiştir.. |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#42 |
![]() ![]() Ankara Seferberlik Bölge Başkanlığı’ndaki ‘kozmik oda’nın aranmasıyla sonuçlanan Başbakan Yardımcısı Arınç’a suikast iddialarıyla ilgili soruşturmayı yürüten Savcı Mustafa Bilgili’ye atılan tehdit mesajlarının, ‘klonlanmış’ bir telefondan gönderildiği belirlendi. TİB’in verdiği bilgilere göre, telefon geçtiğimiz Ağustos ayında alınıp IMEI numarası ‘klonlandı’ ve mesajlar atılıncaya kadar hiç kullanılmadı. BAŞBAKAN Yardımcısı Bülent Arınç’a suikast iddialarıyla ilgili soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcısı Mustafa Bilgili’nin cep telefonuna gönderilen tehdit mesajlarının, yasadışı klonlanmış telefonla Ankara Oran’dan atıldığı tespit edildi. Bilgili’nin özel telefonuna 28 ve 29 Aralık’ta gönderilen dört mesajda, Ankara Seferberlik Bölge Başkanlığı’ndaki kozmik odada yürütülen aramaların sona erdirilmesi istenerek, “Bu işle fazla uğraşma. Senin sonun da Doğan Öz gibi olur” denilmişti. Ağustosta alındı hiç kullanılmadı Savcının şikâyeti üzerine Ankara Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi, Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’yla (TİB) irtibata geçerek, mesajların atıldığı numarayla ilgili bilgi istedi. TİB, polise gönderdiği bilgilerde, numaranın Ağustos 2009’da faaliyete geçtiğini ve tehdit mesajlarının atıldığı güne kadar hiç görüşme yapılmadığını açıkladı. Söz konusu numaradan beş ay içinde dördü savcıya tehdit olmak üzere 11 mesaj atıldığını belirten TİB, tehdit mesajlarının da Oran’daki baz istasyonu çevresinden çekildiğini iletti. Telefonun IMEI No’su klonlanmış Cep telefonuna ait IMEI bilgilerini de kontrol eden TİB, telefonun yurtdışından kaçak yollarla Türkiye’ye getirildikten sonra klonlanarak kullanıma açıldığını bildirdi. Aynı IMEI numarasının Türkiye’de üç farklı telefonda daha bulunduğunu ancak diğer telefonlardan tehdit mesajı çekilmediğini belirleyen TİB, bu mesajlardan sonra telefonun hiç kullanılmadığını iletti.. IMEI klonlama nedir HER cep telefonuna özel bir IMEI (Uluslararası Elektronik Kimlik Bilgisi) numarası bulunuyor. Ancak bu yasal özel numara birden çok telefona aynı anda veriliyor. Bu işleme klonlama deniliyor. Klonlamayı yasal olarak ne üretici ne bayi ne de ithalatçılar yapabiliyor. Yasadışı olan klonlama işlemi ise basit bir bilgisayar programıyla gerçekleştirilebiliyor. HÜRRİYET |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#43 |
![]() ![]() Cuntacıların pes dedirten rahatsızlığı - Video Taraf Gazetesi'nin deşifre ettiği ses kayıtlarında dönemin 1. Kolordu Komutanı Ergin Saygun'a ait konuşmalarda var. General seviyesindeki bir subayın Hırka-i Şerif ismine duyduğu öfkede kayıtlarda.... Balyoz darbe planının tek gerekçesi irtica. Ancak darbe yapmak için ortada gerçek bir irtica tehdidinin olması gerekmiyor. Ses kayıtları iddia edilen cuntanın Türkiye'de irtica var demesi için semt isimlerinin bile yeterli olduğunu gösteriyor. ![]() (samanyoluhaber) |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#44 |
![]() Balyoz Harekat Eylem Planı'nı hazırladığı iddia edilen Emekli Orgeneral Çetin Doğan'ın icraatları, Vakit gazetesi ve ekonomik linç sonucu kapanmak zorunda kalan Akit gazetesi tarafından deşifre edilmişti.
![]() KENAN KIRAN'IN HABERİ... 1. Ordu eski Komutanı Orgeneral Çetin Doğan başkanlığındaki kadronun hazırladığı iddia edilen Balyoz Harekat Eylem Planı'nda, darbe yapılması durumunda tutuklanacak gazeteciler listesinin başını 8 yazarıyla Vakit gazetesinin çekmesi, gazetemizin Çetin Doğan ile ilgili haberlerini gündeme getirdi. Çetin Doğan'ın icraatları, Vakit gazetesi ve ekonomik linç sonucu kapanmak zorunda kalan Akit gazetesi tarafından deşifre edilmişti. Dönemin Genelkurmay 2. Başkanı Çevik Bir tarafından oluşturulan Batı Çalışma Grubu'nun “çekirdek kadro”sunda yer alan dönemin Genelkurmay Başkanlığı İstihbarat Başkanı Çetin Doğan'ın, camilere muhbir gönderdiğini ortaya çıkardık. Çetin Doğan'ın, orduda nasıl bir mezhepçi kamplaşmaya gittiğini gözler önüne serdik. 2006'da Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından Hoca Ahmet Yesevi Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanlığı görevine atanan Çetin Doğan'ın, üniversitesinde camiye asla izin vermeyeceğini söylediğini, başörtülü bir hanımın, üniversitenin Ankara'daki binasına giremediğini duyurduk. Akit gazetesi ve gazetemizde Çetin Doğan'ın icraatları şöyle yer aldı: 2 EKİM 1997- (AKİT GAZETESİ) CAMİLERE MUHBİR GÖNDERDİ Genelkurmay Harekat Dairesi Başkanı Korgeneral Çetin Doğan imzasıyla gönderilen bir genelgede, Genelkurmay'ın emriyle bütün camilerde vaaz ve hutbelerin mercek altına alındığını ve camilere adeta muhbir yerleştirildiğini gözler önüne serdi. ‘Laiklik aleyhtarı faaliyetler' başlığını taşıyan genelgede; “Garnizon Komutanlarınca öncelikle Cuma ve Bayram namazları olmak üzere, gayri muayyen zamanlarda verilen hutbe ve vaazların personel görevlendirmek suretiyle takibinin ve tespit edilen hususların yer ve zaman belirtilmek suretiyle rapor edilmesinin laiklik aleyhtarı tutum ve davranışları önlemeye yönelik çalışmalar için faydalı olacağı değerlendirilmektedir” dedi. Çetin Doğan, yayınladığı emrin alt makamlara ve sivil makamlara bildirilmemesi konusunda da uyarıda bulundu. 9 OCAK 2007 - (VAKİT GAZETESİ) ÇETİN DOĞAN'DAN BÇG İTİRAFI 28 Şubat sürecinde dindar insanları takip edip, fişlemek için illegal bir şekilde kurulan Batı Çalışma Grubu (BÇG) nihayet kabul edildi. Çetin Doğan özgeçmişinde, “Korgeneral rütbesi ile 1995-1997 yılları arasında Genelkurmay Karargahı'nda yaptığı en son görev, Harekat Başkanlığı ve 28 Şubat sürecinin başlatılması ve takibi için özel olarak teşkil edilen ‘Batı Çalışma Grubu' Başkanlığı'dır” ifadeleri yer aldı. 3 ŞUBAT 2007- (VAKİT GAZETESİ) ÇETİN DOĞAN: ÜNİVERSİTEYE CAMİ YAPTIRMAM Emekli Orgeneral Çetin Doğan, üniversite içinde camiye asla izin vermeyeceğini söyledi ve “Cami, asla ve asla eğitim kurumlarına ve orduya girmemelidir” ifadelerini kullandı. 1 EYLÜL 2007 - (VAKİT GAZETESİ) ANKARA'DA BARBARLIK Çetin Doğan'ın emri gereği, başörtülü bir hanım üniversitenin Ankara'daki binasına giremedi. M.Ç. adlı bir bayan, uzaktan eğitim hakkında bilgi almak için gittiği Hoca Ahmet Yesevi Üniversitesi'nin Bahçelievler'deki binasına “başörtülü olduğu” gerekçesiyle alınmadı. 28 AĞUSTOS 2009 - (VAKİT GAZETESİ) PAŞAYA BAK PAŞAYA 28 Şubat döneminin Genelkurmay Harekat Dairesi Başkanı Çetin Doğan ve Tuğgeneral Volkan Kaplama'nın Alevi komutanların katıldığı gizli toplantıda yaptıkları konuşmalar, orduda nasıl bir mezhepçi kamplaşmaya gidildiğini gözler önüne seriyor. Ergenekon iddianamesinde; 1997 yılında Mayıs ayının başında gerçekleştirilen ve Çetin Doğan, Tuğgeneral Volkan Kaplama ve bazı albay rütbesinde olan Alevi komutanların katıldığı gizli toplantıda yapılan konuşmaların tutanakları yer alıyor. Tutanakta yer alan o ifadeler: “DİN BİZİM İÇİN ZARARLIDIR, CEPHEYE O NAMUSSUZLARI SÜRÜN” Genelkurmay Harekat Dairesi Başkanı Çetin Doğan: “Din, bizim için, bizim için derken aklına ne gelirse gelsin, her şeyi kastediyorum, zararlıdır. (...) Güneydoğu'da bizimkiler postu deldirmesin. Buna yönelik önlemleri alın. Tayin dairesi mutlaka elimizde olmalı. Cepheye o namussuzları sürün. Kadrolaşma çok önemli.” ![]() |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#45 |
![]() |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#46 |
![]() Balyozcu general Çetin Doğan'ın hazırlattığı ve Fatih ve Beyazıt camilerinin bombalanmasından, kendi uçağımızın düşürülmesine kadar korkunç planlar içeren darbe projesinde, Ergenekon iddianamesinde Başbakan Erdoğan'a suikast düzenleyeceği belirtilen İsrail de unutulmamış. Cuntanın ‘Dost Gazeteciler' listesindeki 137 gazetecinin büyük çoğunluğu cinayet ve darbeye teşebbüs suçundan yargılanan Ergenekon'u savunurken, listede İsrail'e yakın gazetecilerin de bulunması dikkat çekiyor. Cuntanın ‘dost gazetecilerinden' Soner Yalçın, yazdığı yazı ve yaptığı yorumlarda sık sık Türkiye'nin İsrail'e yönelik tepkisini eleştiriyor. Yalçın sahip olduğu site de, geçtiğimiz yıl HAMAS üyelerinin Türkiye'ye geldiğini ve gizli görüşmeler yaptığını belirterek İsrail'e kıyak geçmişti. Cuntanın ‘dost gazetecilerinden' Ertuğrul Özkök, Sedat Ergin, Kadri Gürsel, Oktay Ekşi gibi isimler aynı zamanda İsrail'in de ‘dostları' olarak biliniyor. Geçtiğimiz yıl Gazze'de katliam yapan İsrail'e karşı Türkiye'de oluşan tepkilere, bu isimler ‘Yahudi ve İsrail karşıtlığı yapılıyor' tepkisi verirken, Gazze'de katledilen bebekleri bile görmezden gelmişti. Cuntacıların hazırladığı dostlar listesindeki gazetecilerin büyük bölümünün hem Ergenekon hem de İsrail'e sempati ile bakması, darbenin hangi ülkenin menfaatine geleceğine dair önemli ipuçları veriyor. habervaktim.com |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#47 |
![]() ![]() Balyoz Darbe Planı'nın ayaklarından birini oluşturan en önemli harekatlardan birinin adı Oraj Hava Harekâtı olarak ortaya çıktı. Dönemin Harp Akademileri Komutanı olan eski Hava Kuvvetleri Komutanı Org. İbrahim Fırtına'nın imzasını taşıyan Oraj Hava Harekâtı'nda Türk jetinin düşürülmesi bile var. 'Çok gizli' damgasını taşıyan , Şubat 2003 tarihli belgenin ismi dikkat çekiyor. Peki Bu plana niçin ORAJ ismi seçilmiş. Fransızca bilenler bunun pek sıradan bir seçim olmadığını söylüyor. Orage (oraj) Fransızca fırtına , bora gök gürültüsü anlamına geliyor . ![]() Yani Oraj İbrahim Fırtına'nın soy isminin Fransızcası. Ya Planın altında imzası olan dönemin Harp Akademileri Komutanı Hava Orgeneral İbrahim Fırtına ORAJ Harekat Planına ismini vermiş. Ya da bu isimbenzerliği olmuş PLAN NEYİ ÖN GÖRÜYOR Harp Akademileri Komutanı Hava Orgeneral İbrahim Fırtına'nın imzasını taşıyan Oraj Hava Harekât Planı. Planın “Vazife” bölümünde aynen şöyle deniyor: “Hava Kuvvetleri Komutanlığı olarak Türkiye genelinde sıkıyönetim ilan edilmesini sağlamak ve Sıkıyönetim Komutanlıkları'nın faaliyetlerinin başarıya ulaşmasını sağlamak maksadıyla; Yunanistan'la gerginliği artıracak ve irtica yanlılarını tahrik ederek TSK aleyhine faaliyetlere başlamalarını sağlayacak, envanterindeki mevcut silah sistemlerini kullanarak psikolojik etki yaratarak hükümet ve TBMM üzerinde baskı kuracak, personel görevlendirmesi destek verecektir.” YUNANİSTAN YAPTI DERİZ... Oraj Hava Harekât Planı, “Türk Hava Kuvvetleri'nin Ege Denizi'ndeki uçuşlarının sayısının arttırılmasını” ve “Türk savaş uçaklarının Yunanistan tarafından engellendiğinin ve taciz edildiğinin gündeme getirilmesini” öngörüyor. Oraj'in “İcra” bölümünün tüyler ürpertici ikinci maddesi aynen şöyle: “Emirle Ege uçuşları sırasında Yunan Hava Kuvvetlerine ait uçaklar taciz edilerek tahrik edilecek bir çatışma ortamı oluşturulacaktır. Mümkünse bir uçağımızın Yunan Hava Kuvvetleri tarafından düşürülmesi sağlanacak, bu gerçekleşmediği takdirde yeniden teşkilatlandırılan ÖZEL FİLO personelinden bir pilotun uygun zaman ve yerde kolundaki uçağa atış yapmak sureti ile kendi uçağımızın düşürülmesi sağlanacaktır. Uçağın, Yunan Hava Kuvvetleri tarafından düşürüldüğü yönünde medyada haberler yaptırılarak, AKP Hükümetinin bu konudaki acizliği ortaya konulacaktır.” EGE'DE SAVAŞ PROVOKASYONU Oraj'ın devamında, Türkiye ile Yunanistan'ı savaşın eşiğine getirebilecek gerilim planı şöyle ayrıntılandırılıyor: “Hava Kuvvetleri Komutanlığı bünyesinde ve özellikle Filolarda Yunan Hava Kuvvetleri'ne yönelik husumet ve gerginlik kontrollü olarak artırılacak, pilotların uçuşlarda daha agresif olmaları sağlanacaktır. Benzer olaylarda meşru müdafaa kapsamında atış dahi yapabileceği gayriresmi olarak pilotlara deklare edilecektir.” Bu provokasyon havada devam ederken, Trakya sınırında gerginliğin arttırılması ve bütün bölgede seferberlik havası yaratılması da hedefleniyor: “Gerginlik Trakya sınırında da arttırılacak, Trakya sınırına yakın bölgelerde devriye görevleri icra edilecek, Deniz Kuvvetleri ile Ege Denizi'nde sürekli müşterek eğitim yapılacaktır. Balıkesir, Bandırma, Çiğli, Çorlu ve Dalaman meydanlarında 24 saat esasına göre yerde uçak bekletilecek, en küçük olaylarda dahi scramble uçakları kaldırılacaktır. 134'üncü Filo K.lığı (Türk Yıldızları) iki günde bir sanayi odaları, iş adamları, barolar vb. davetlisi olarak farklı şehirler üzerinde gösteriler yapacak, halkın TSK'ya duyduğu sempati pekiştirilecek, gösteriler sırasında halka ve özellikle de çocuklara hediyeler dağıtılacaktır.” (samanyoluhaber) |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#48 |
![]() ![]() Balyoz darbe planında ismi kurulacak hükümetin başbakanı olarak geçen TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu hakkındaki iddialara cevap verdi. TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, son zamanlarda, millet iradesine müdahaleyi amaçlayan, çeşitli senaryoların kamuoyunda sıklıkla yeraldığını belirterek, “Bu kirli planlara, adımın karıştırılmasını, hayret ve dehşetle karşılıyorum” diye konuştu. Hisarcıklıoğlu, düzenlediği basın toplantısında, "Balyoz harekat planı"nda adının Başbakan olarak geçmesine yönelik iddialara yanıt verdi. “Son zamanlarda, millet iradesine müdahaleyi amaçlayan, çeşitli senaryoların kamuoyunda sıklıkla yeraldığını görmeye başladık. Bu kirli planlara, adımın karıştırılmasını, hayret ve dehşetle karşılıyorum” diyen Hisarcıklıoğlu, şunları söyledi: “16 Haziran 2001'den bu tarafa TOBB başkanıyım. Bu süre zarfında, hükümetler geldi geçti. Ben, hep aynı ilkeler doğrultusunda çalıştım. İş dünyamızın sorunlarını, önerilerini, halktan yetkiyi almış ve karar alıcı konumundaki, siyasetçilere ilettim. Siyaseti, toplumsal tercihlerin belirlendiği bir alan olarak gördüm. TOBB'un varlık nedenini ve camiamızın istek ve beklentilerini, her zaman esas aldım. Bunu yaparken, siyasetin alanıyla, kendi görev alanımı, birbirine karıştırmamaya özen gösterdim. Bu sorumluluğun bilincinde oldum. Ülke meselelerinin çözüm yerinin, sadece demokratik platformlar olduğuna inandım. Daha düne kadar, hükümetin yandaşı olarak nitelendiriliyordum. Şimdiyse, darbecilikle ilgili iddialara maruz kalmaya başladım. Ben, darbe yapmayı, vatana ihanet kabul ederim. İhanete teşebbüs edenlerin yanında da olmam, olamam. Bu konuda net olarak şunu söyleyeyim; bu çamur benim üzerime yapışmaz.” -BALYOZ PLANINI İLK KEZ DUYDUM- Hisarcıklıoğlu, Taraf gazetesinde yayınlanan "Balyoz harekat planı"nı ilk kez basından duyduğunu belirtti. Hisarcıklıoğlu, “Darbe planı hazırladığı söylenen şahısları da tanımıyorum. Buna rağmen, demokrasi karşıtı planlara, ismimi karıştıranlardan şikayetçiyim. Sadece iddialara dayalı linç fetvaları yayınlanmasından, şikayetçiyim. Bulanık suda balık avlamaya çalışanların oltasına takılanlardan ve gazetecilerin de, bunu sorgulamadan yayınlamasından şikayetçiyim. Gerekli hukuki süreci de başlatmış bulunuyorum” diye konuştu. -DARBELERDEN ŞAHSEN ZARAR GÖRDÜM- TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu, 1960 ihtilali, 1971 muhtırası ve 1980 askeri darbesi ile 28 Şubat sürecinde ciddi zarar görmüş biri olduğunu belirterek, “Demokrasi karşıtı hiçbir hareketin, içinde, önünde, arkasında, hatta dedikodusunda bile yer almadım. Hayatım boyunca Allaha çok şükür, ne zulmeden oldum, ne de zalimlerden merhamet isteyen oldum. Sadece adaletin yanında oldum” dedi. Hisarcıklıoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Büyük Türk bilgini Farabi'nin bir sözünü sizlere hatırlatmak isterim " ancak, özgür birey ve toplumlar ahlaklı olabilir" Türkiye'nin sorunlarının çözümü, meşruiyet dışı yollarda aranmamalıdır. Darbe tezgahları ne kadar namussuzluk ise, haysiyet cellatlığı da, o kadar namussuzluktur. İkisi de zulümdür. Zulüm ile de abad olunmaz. Ben ülkemin her karışını geziyor ve şunu her fırsatta ifade ediyorum "Adaletsizlik, zulüm ve korku üzerine kurulan bütün sistemler, yok olmaya mahkûmdur. Şimdi bu vesileyle; bu ülkeyi ihtiraslarından daha fazla seven herkesi, bir kez daha; demokrasiye sahip çıkmaya, hukukun üstünlüğünü korumaya, birbirine çamur atmamaya, linç fetvalarına son vermeye, bilgi kirliliğini önlemeye, vicdanına kulak vermeye, fitne ve fesattan vazgeçmeye, ülkemizin kurumlarını yıpratmamaya, her kurumu da, şeffaf olmaya davet ediyorum. -BU ÜLKE HEPİMİZİN- Zira, bu ülke hepimizin, gidecek başka bir yerimiz yok. Açıktır ki, olup bitenin, aş, iş ve ekmek kavgasıyla bir alakası yoktur. Ama biz; aş, iş ve ekmek kavgası vermek istiyoruz. Ülkemizi ve 72 milyonu zenginleştirmek istiyoruz. Bunun içinde; Türkiye'nin tek çıkış yolu var. Güçlü ekonomi ve kaliteli demokrasi. Bu yüzden, herkesin hesap sorabildiği ve hesap verebildiği, birinci sınıf bir demokrasi istiyoruz. Birilerine imtiyaz sağlamak için değil herkes için özgürlükleri esas alan bir demokrasi istiyoruz. Demokrasiye sahip çıkmanın yolu; darbeyi ve her türlü darbe teşebbüsünü lanetlemek ve darbecileri cezalandırmak kadar, sağduyulu olmak, hukukun üstünlüğünü korumak, kurumların ve kişilerin, saygınlığını da yıpratmamaktan geçer. Demokrasi ve hukuk çıtasını yükseltmek, hukuk dışına çıkarak, birilerine çamur atmakla olmaz. Makamı, rütbesi, görevi, ismi, aidiyeti ne olursa olsun, hiç kimse demokrasinin ve hukukun dışına çıkamaz.” Hukukun üstünlüğüne ve yargıya olan inancının tam olduğunu belirten Hisarcıklıoğlu, “Ama herkes mutlaka şeffaf ve açık olmalıdır. Şeffaf olmayan her olay ve kurum fitneyi besler. Ortam, haysiyet cellatlarına kalır. İsteyen, istediği kadar demokrasi dışı hayaller kurabilir, hezeyanlarda bulunabilir. Ama benim, içinde milletimizin yer almadığı, hiçbir hayalim olmadı. Benim adımı, bu fitneye karıştıranlara, hakkımı helal etmiyorum” diye konuştu (habervaktim) |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#49 |
![]() |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#50 |
![]() Bu konuda yorum yapmak erken olur.
|
|
![]() |
![]() |
![]() |
Etiketler... Lütfen konu içeriği ile ilgili kelimeler ekliyelim |
balyozcu generalin, kozmik oda mühür, tsk zulüm anti demokrasi |
Konuyu Toplam 4 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 4 Misafir) | |
|
|