|
![]() |
#1 | |
![]() Alıntı:
http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=485335 http://www.tgrthaber.com.tr/news_vie...f-f13c80ebea93 http://www.tumgazeteler.com/?a=1756822 http://www.milliyet.com.tr/2005/01/1...set/siy12.html
![]() |
||
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
#2 | |||
![]() Alıntı:
üstüne gitmeli ve doğru mu demeliyiz!!! doğruluğunu öğrenmeliyiz!!! ben sessiz kalmamk gerktiğini düşünüyorum nacizane ;) |
||||
![]() |
![]() |
![]() |
#3 |
![]() Memlekette yapılan askerliği vatana hizmet olarak yorumlamak çok komik geliyor bana. Normal er olarak askerlik yapanlar, komutanlarına ve onların ailelerine hizmet etmekten başka bişey yapmıyor. Hanımefendi konkene gider asker peşinden sabaha kadar nöbet bekle, komutan bara pavyona gider asker sabaha kadar başında nöber bekle. Ve bu komedi tam 15 ay. Hayatının baharından çalınan tam 15 ay. Neden; komutanlar rahat etsin diye. Şu anda mevcut bulunan asker sayısın 10 da biri kadar profosyönel askerin olsa, bu askerlerin yaptığı işin 10 katını rahatlıkla yaparsın ve hayatlarında ellerine silah almamış gençleri, doğduklarında beri silah altında yaşayıp geriila eğitimi almış eşkıyaların önüne yem olarak atmayacağından zaiyatıda sıfıra indirebilirsin. Ocakları söndürmezsin...
|
|
![]() |
![]() |
#4 | |
![]() Alıntı:
Yapılan bir ankette görmüştüm HAlkın %82 si darbe istemiyor...Orduya güvenmek ile darbe-muhtıra aynı şeyler değil :-* |
||
![]() |
![]() |
![]() |
#5 |
![]() Ki Dağlıca baskınında o kadar çok çelişkili olay ve TSK tarafından cevaplanmayan o kadar çok soru işareti verdı ki, şüphelenmemek elde değil. İşte o zamanlar sorulan ve cevabı gelmeyen sorulardan bazıları...
Mesela… Tabur Komutanı Onur Dirlik, çatışmanın üç gün sürdüğünü ve 23 Ekim’de bittiğini söylüyor… Genelkurmay açıklamasında ise, çatışmaların 21 Ekim sabahı, sıfır dört otuzda bittiği belirtiyor… Ya, bunun da tartışması mı olur?.. Ne kadar sürdü bu çatışma?.. Tabur Komutanı’nın dediği gibi üç gün mü?.. Genelkurmay’ın “iddia ettiği gibi” 36 saat mi?.. Tabur Komutanı “yalan” mı söylüyor?.. öyle yapıyorsa, niye yapıyor?.. Yapmıyorsa… Nasıl oluyor da, üç gün boyunca PKK’lılarla çatışan kahramanlarımıza gerekli destek ulaşmıyor?.. Avustralya’dan yardım gelir üç günde!.. Hatta… Otuz altı saatte!.. çavuşların ifadelerine bakıyoruz; PKK baskıncılarının yaklaştığını günler öncesinden rapor etmişler… Bununla da yetinmeyip helikopter talebinde bulunmuşlar!.. Kanlı baskın, önceden rapor edildi mi gerçekten?.. Helikopter istendi mi?.. Ve bu istek, Tabur Komutanı tarafından reddedildi mi?.. Bir de, Tabur Komutanı’nın günler öncesinden raporlandığı belirtilen “PKK baskınının” vuku bulduğu gece “düğünde” olduğuna dair ifadeler var… Bilemiyorum, düğüne değil de cemaat toplantısına gittiği iddia edilseydi eğer neler gelirdi başına? Sorular biter mi: Diğer zamanlarda 100 askerin koruduğu mevzide, saldırı gecesi 26 asker bulunuyormuş… Doğruysa; asker sayısı niçin azaltılmış?.. Ben en çok PKK’lılar tarafından kaçırılan, DTP’li vekillerin arabuluculuğuyla da teslim alınan 8 er arasındaki R.Y.nin durumuna takılıyorum… İddianameye göre, bu çocuk PKK’yla ilişkili… “Vatana ihanetle” suçlanan R.Y., telsizdeki Kürtçe konuşmaları “kasten” yanlış tercüme etmiş!.. PKK’lılar kendi aralarında konuşurken, “Cumartesi günü baskın yapacağız” demişler de… R.Y. bunu kasten “Pazartesi” olarak nakletmiş!.. bir başka ifadeyle “Şemî”yi “Duşem” olarak aktarmış, hınzırlık olsun diye! Böyle olunca da… Hazırlıksız yakalanmamıza sebep olmuş!.. Hem zaten… Bu R.Y. var ya; “PKK’ya yardımdan” yargılanmakta olan bir adammış!.. Peki… Böyle bir adam, “Telsiz dinleme gibi” hayati bir göreve mi verilir?.. R.Y.’ye iş mi yoktu? Mıntıka yapamaz mıydı, ot yolamaz, eşya taşıyamaz mıydı? “Er ve erbaşlar içinde, telsiz işini üstlenecek PKK’ya yardımdan yargılanmayan adam mı yoktu?” Ve daha önemlisi; “Bu işleri yapacak subaylar, astsubaylar ne güne duruyordu?!” PKK telsizlerinin, uzmanlaşmış subaylar, astsubaylar tarafından dinlenmesi gerekmez miydi?.. |
|
![]() |
![]() |
#6 |
![]() Dağlıca baskınında şüphe uyandıran, cevaplanmayan sorulara devam edelim:
- Askeri birliğimize "250 PKK'lı"nın saldırdığı bildiriliyor... Peki, bu 250 kişilik PKK'lı grup sınırdan içeri girerken, askerlerimiz neredeydi?.. Askerî istihbarat uyudu mu ki, "uydu"lar ve "radar"lar devre dışı mı kaldı ki bunca insanın "sınırdan 6 kilometre içeri"ye gireceğini öğrenemedi?.. kurulmadı?..- Alçakça saldırı "sınır ötesi"nden gelenler tarafından yapılmış olsa da, olayın meydana geldiği bölge, sınırdan 6 kilometre içeride... Oysa, o bölgede "220 bin asker"imiz bulunuyor... "220 bin askere rağmen" PKK'lılar içeriye nasıl sızabildi ve nasıl kolayca kaçabildi?.. Hem de sırtlarındaki "ağır silah"lara ve "dağlık arazi"ye rağmen?.. - "Sınır ötesi operasyon"a onay veren "tezkere"den sonra böylesine "kanlı bir saldırı"nın düzenleneceği beklenmiyor muydu?.. Bekleniyor idiyse, niçin gerekli tedbir alınmadı?.. - Askerî birliğin geçtiği Avaşin Çayı üzerindeki köprü, 1994 yılında da benzeri bir saldırıya maruz kalmıştı... Bu bilindiği halde, 20 metrelik köprüye, "12 araçlık konvoy" niçin aynı anda sokuldu?.. - Şehit askerler arasında bir "astsubay çavuş" var... Böylesine büyük bir askerî birliğin başında niye bir "teğmen", "üsteğmen" veya "yüzbaşı" yok? - Bu ülkede "bakan"lar ve "başbakan"lar için çeşitli suçlamalarda bulunuldu... Bakanlar ve başbakanlar, haklarındaki suçlamalar için "Yüce Divan"da hesap verdiler... Peki, bunca "şehit"in hesabının sorulacağı bir "komutan" yok mu?.. Siyasiler "Yüce Divan"larda yargılanırken, askerî sorumlular için, bugüne kadar niye "Divan-ı Harp" |
|
![]() |
![]() |
#7 | |
![]() Alıntı:
|
||
![]() |
![]() |
![]() |
#8 | ||
![]() Alıntı:
|
|||
![]() |
![]() |
#9 | |||
![]() Alıntı:
|
||||
![]() |
![]() |
![]() |
#10 |
![]() Vatan borcu, komutanların botlarını boyayıp onların hizmetkarlığını yapmak değildir. İşte bu yüzden boşuna...
|
|
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|