![]() |
#61 | ||||||||||
![]() Alıntı:
Amenna Saddakna... Alıntı:
Alıntı:
Alıntı:
Alıntı:
Alıntı:
Alıntı:
Böyle bir siyasi proje bilginiz ve görgünüz dahilinde ise, lütfen aşağıdaki bilinmeyen kısımları doldurun, sizden başkalarıda istifade etsin.Devletimiz,Hükümetimiz,Ordumuz,Savcılarımız ölmüş veye yaşayan büyüklerimizin ardından kimsenin numara çevirmesine maddi veya manevi kazanç elde etmelerine, milletin samimi inançlarının sömürülmesine izin vermesinler. İŞİN SAHİBİ: Ankara Kızılayda bulunan Özal Harp Dairesi daha sonra Gayri Nizami'den Nizamiye çevrilen Özel Kuvvetler Komutanlığı yeraltı birimlerini kontrol eden Masonlardır ! Askeri Arşivlerde İnglizlerle yapılan Adnlaşma gereği zamanı bekletilmektedir !!! KONTROLLÜK TEŞKİLATI:? YAPIMI ÜSTLENEN:? PROJE MD. VE DİĞERLERİ:?
|
|||||||||||
![]() |
![]() |
![]() |
#62 | |
![]() Alıntı:
Ümmet-i kâime, hakşinas (hak tanıyan), doğru, doğrulan veya Allah için kalkan, müstakîm (doğru), âdil (adaletli) topluluk mânâlarına gelir. Tefsir bilginlerinin çoğunun tercihine göre burada kitap ehlinden maksat, Musa ve İsa aleyhisselâma iman etmiş olanlardır. Ve bu âyetin iniş sebebi hakkında birkaç rivayet vardır: 1. Abdullah b. Selam, Sa'leb b. Said ve Üseyd b. Ubeyd gibi zatlar Müslüman oldukları zaman, diğer Yahudiler bunların aleyhinde bulunmuşlar küfür ve hüsranlarından bahsetmişlerdi. Bunlara karşı, onların faziletlerini açıklamak hakkında bu âyet inmiştir. 2. Necranlılardan kırk, Habeşten otuz iki, Rumdan üç kişi ki toplamları yetmiş beş zat İsa (as)'ın dini üzereyken Muhammed (s.a.v.)'i tasdik ederek iman etmişlerdi. Âyet bunlar hakkında inmiştir. 3. Peygamberimizin (asm) Medine'ye gelmesinden önce Ensar arasında Esad b. Zürare, Berar b. Ma'rur, Muhammed b. Mesleme ve Ebu Kays b. Sırme b. Enes muvahhidîn (Allah'ı bir tanıyanlar)den idiler. Cünüb oldukları zaman guslederler ve bildikleri kadar hanif dini ile amel ederlerdi. Resulullah (asm) gelince derhal tasdik edip, ona yardım ettiler. 4. Yukarıdaki âyetlerde kitap ehli yerildikten sonra hepsinin böyle olmayıp, içlerinde iyi sıfat ve hoş huya sahip olanların da bulunduğunun açıklanması için indiği de söylenmiştir. Bazı tefsircilerin açıklamasına göre de burada kitap ehli deyimi, Müslümanları da kapsayan genel bir mânâda kullanılmıştır. Ve her halde âyetin siyâk (geliş şekli), cümlesindeki müminleri açıklama olduğu ortadadır. (Prof. Dr. Hayrettin Karaman, Prof. Dr. Mustafa Çağrıcı, Prof. Dr. İbrahim Kafi Dönmez, Prof. Dr. Sabrettin Gümüş, Kur’an Yolu:I/485-486.) |
||
![]() |
![]() |
![]() |
#63 | |
![]() Alıntı:
Birliğimizdeki Kıdemli Başçavuş'nun anlatığı olayı aynen yazıyorum. Tatbikat periyodik olarak düzenli bir şekilde yapıldığı için kendisi bu tatbikata defalarca katılmış. Ancak ilk tatbikat zamanında kendisi ve onunla beraber gelenler sahaya ulaştıklarında espiri olsun diye ŞÜHEDAYA seslenerek 'EN KIDEMLİNİZ GELSİN İÇTİMA ALACAĞIM'' demiş. Daha o gece şehid bir ÇAVUŞUMUZ kendisine emrindeki askerler ile içtimasını vermiş. Bunları anlatan başçavuş arkadaşım bu olay sonrası kapısında nöbetçi ile gecelediğini söyledi. Hz. Allah diyor ki: Siz onlara ölü demeyin onlar diridir. Sen Atatürk'ü bide kendisinin emri altında canları ile şehit (şahid) olanlara sor. Kardeş,kastımız Allah rızası.Atatürk'ü böyle tanıyoruz.Bulunduğunuz ithamdan dolayı özür borçlusunuz. Konu fican tarafından (07-13-2013 Saat 00:35 ) değiştirilmiştir.. |
||
![]() |
![]() |
![]() |
#64 |
![]() MÜ’MİN, MÜSLİM, KÂFİR, MÜNAFIK, GÂVUR (ATEİST) Cemi insanların ALLAH’ın emirleri karşısında ittifak etmelerini sağlamak güç olmayacaktır. İnanan kesim yeter ki, mutmain olsun. O zaman bütün insanlar İslâm’ın ne olduğunu anlayacaklar. Bütün semavi din sâlikleri şu halde "ALLAH’tan başka ilâh yoktur" diyorum, ben de müslümanım” diyecektir. Peygamberimiz Efendimiz de böyle buyurmadılar mı: "Lâ ilâhe illâ ALLAH, diyen müslümandır, kardeşimizdir. Kanı, katli haramdır. Gayrı hüküm ALLAH’a mahsustur." Beşerin ölçüsü kelimeyi tevhidin manasını ölçmeye yeterli değildir. Rahmet gözü ile bakabiliyorsan görürsün. “Mü’minin ferasetinden kaçının. Onlar ALLAH’ın nuru ile bakar” buyuruldu. Hangi lisandan olur ise olsun aynı manayı ifade ediyor ise beşerin ölçüsüne göre müslimdir. Anlamını yaşıyorsa mü’mindir. Tevhit dinini kabul etmiyorsa müşriktir. Emri ilâhiyi kabul etmediğinden kâfirdir. ALLAH’ın varlığını kabul etmiyorsa gâvurdur. Bugünkü deyimle ateisttir. İnanıyormuş gibi görünüp de kasıtlı inanmayanlar münafıktırlar.Bizim muhammedi olarak alışa geldiğimiz her hangi Peygamber efendilerimizin şeriatına tâbi olur ise olsun “Muhammed Resullullah demedi ise kâfirdir, gâvurdur” deme hastalığından Rabbım ümmeti Muhammedi kurtarsın. Bütün semavi dinleri de kurtarsın. Çünkü Muhammedilerdeki bu hastalığın virüsü, mikrobu bizlere de o taraftan geldi. “Benim Peygamberim senin peygamberinden daha üstündür” diye diye Kur’an-ı Kerim’de bu türlü zihniyetten sarih ayetlerle men edildiği, arzda tecelli ettiği ve iman etmiş kişilerin yaşantılarında da müşahede edildiği halde bu hastalıktan hâlâ kurtulmayı düşünemiyoruz. Bilmemiz gerekirdi: Peygamber efendilerimizin cümlesi ALLAH’ın elçileridir. Kendi kendilerinin halikı değiller. Her hangi bir şeyi de basit de olsa yaratmaya muktedir değiller. Kullarının kemâlatına göre Hazreti ALLAH elçilerini ilmi ile bezedi, biz acizler için rahmeti ilâhi olarak gönderdi. Hazreti Halikı zülcelâl kullarına kabiliyetlerine göre seçme yetkisi verdi. Aynı şeriatta kaldı ise onu da makbul kıldı. Bu hakka dair Kur’an-ı Kerim’de çok ayetler vardır, iyi oku!. PİRİ GALİBİ H.GALİP HASAN KUŞÇUOĞLU TASAVVUF VE ZİKRULLAH İSİMLİ ESERİNDEN ALINTIDIR |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#65 |
![]() Kur'an ve Sünnet Hakkı için şahsileştirdiğiniz ve biz böyle tanıyoruz diyerek şahidlik addettiğiniz Kur'ana iman eden Müslümanlar olarak yukarıdaki video hakikatine binaen özür dilemek dahi değil hatanızdan dönmeniz dahi biçare şahanemi Müslüman olarak mesud etmeye yetecektir....! Allah c.c. emrinde galiptir !
|
|
![]() |
![]() |
![]() |
#66 |
![]() Bizim devlet idaresindeki ana programımız, CHP programıdır. Bunun kapsadığı prensipler, idarede ve siyasette bizi aydınlatıcı ana hatlardır.
Fakat bu prensipleri, gökten indiği sanılan kitapların dogmalarıyla asla bir tutmamalıdır. Biz, ilhamlarımızı gökten ve gaipten değil, doğrudan doğruya hayattan almış bulunuyoruz. Yaşayarak ve görerek.Başka türlü nasıl olabilir? Atatürk'ün peygamber,sadr,vahiy,cebrail a.s.,ilham gibi metafizik konularda eksikliği veya iman zafiyetinin olduğunu düşünmek biraz saflık olur. Bu cümlelerin, hiç kimseyi, Atatürk'e düşman kılacak bir tarafı yok. |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#67 |
![]() İdarede ve siyasette bizi aydınlatıcı ana hatları pek benimsediğiniz belli...gökten inme dogmalar derken bizati Kuran-ı Kerim kastedilir..
Kitabımızın doğruluğunun sınanmadan kabul edilmesi inançlı bir insan için gayet tabidir..Siz bırakın Allah kelamını kul yapı yanlışlıkları irdeleyin.. Atatürk ile ilgili yazılarınızı okurken güldüm gerçekten neredeyse adamı evliya yapacaksınız..gerçi devlet idare sistemininin ana programlayıcısı CHP bundan pek haz etmez ama yerine göre suistimali gayet iyi yapar... Ben öyle her tasavvuf diye yazılıp çizileni takip edemem ancak bu milletin kurduğu medeniyeti, İslamın yayılıp yaşanmasına sunduğu katkıları biliriz..siz çizdiğiniz Tasavvufu bugünkü gelinen muassır medeniyetinin temsilcisi ve destekçisi gibi göstererek tasavvufa gönül veren insanları bile soğutursunuz...tasavvuf demek cübbe giyen birinin her yazdığını buraya taşımaksa sizin tasavvufi bakışınızı gördük... Rica ederim tasavvufu birde farklı alim zatlardan okuyunda ufkunuz genişlesin... Konu Gönülden tarafından (07-13-2013 Saat 02:08 ) değiştirilmiştir.. |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#68 | ||
![]() Alıntı:
Bunun nesi yanlış? Sanırım bu konuda Atatürk'ü en iyi anlayacak olanlar aşağıda bir kısım alıntı yapılan parti programını hazırlayanlar olacaktır. Teşkilat Bölümünüzde yazan İstanbul ibaresinden, bu programın sahibi parti ile alakanız olduğu düşüncesinden belirtmek isterim ki;Aşağıdaki alıntı ile mesajınız arasında tutarsızlık vardır. Alıntı:
1919 yılında Çorum'da derviş anne ve babadan dünyaya geldi. Çocukluğu, Kadiri ve Rufai Şeyhi Ali Ahıskavi'nin yanında geçen Kuşçuoğlu, 7 târikten icazetli Çorumlu Şeyh Hacı Mustafa Anaç'ın hizmetinde bulunarak ondan tasavvuf ilmi tahsil etmiştir. Amcası H.Bekir Kuşçuoğlu Mevlevi ve Nakşi Şeyhidir. Çocukluğu tasavvufi ortamlarda geçen Galip Hasan Kuşçuoğlu, tek eşli olup ailesinin geçimini mobilya ustalığı ve tüccarlık yaparak temin etti. Tasavvufa bağlı olan Galip Hasan Kuşçuoğlu 1950 yılında Ali Sezâî Kurtaran'ın Halifesi Kadiri ve Rufai Şeyhi Mustafa Yardımedici'ye intisab(Şeyh i vesile bilerek Allaha verilen söz) etmiş, 1956 yılında halifeliği (icazet) verilmiştir.1993 senesinde Galibi tarikatını tesis etmiş ve sistemleştirmiştir. Çağdaşlığın gerekliliğine dair çeşitli vurgular yapmış olan Kuşçuoğlu ayrıca "Allah vardır diyen herkes Müslümandır. "Peygamberler din getirmemiş İslamiyet üzere gelmişler, şeriat getirmişlerdir. Hepsinin şeriatı haktır. Kişi hangi peygamberin şeriatına bağlıysa o isimle anılır (Muhammedi, İsevi, Musevi gibi)" bu düşüncelerin hayat sistemi olduğunu söyler. [1] Şeriatlar arası diyaloğu da savunmaktadır. [2] |
|||
![]() |
![]() |
![]() |
#69 | |
![]() Alıntı:
Bu çelişkiler Galibi Tarikatının üzerine çökmüştür !!! |
||
![]() |
![]() |
![]() |
#70 |
![]() Atatürk iman sahibi,ehli tarik, dini bütün idi.
Bu gerçeği haykırmak bize bir yük değil aksine ZEVKİMİZDİR. Yaşarken O'nun yönünü değiştiremediler,ölüsününde yönünü değiştiremeyecekler. |
|
![]() |
![]() |
![]() |
Etiketler... Lütfen konu içeriği ile ilgili kelimeler ekliyelim |
tasavvuf |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|