![]() |
#1 |
![]() Geçmiş yıllarda saçları karışmış, sakalı uzamış, pantolonu düşmüş birisine fazla bakmıştım ki, "Niçin bakıyorsun?" diye sordu.
Ben de, "Senin alkole verdiğin parayı İslam yolunda harcayabilsem... Senin alkol uğruna katlandığın çilelere ben de İslam yolunda katlanabilsem..." Mânâlı mânâlı başını salladı ve acı acı güldü. Her zaman müşahede etmişimdir. Alkole ve kumara müptela olanlar ekseri zeki kimseler. Doğru yolu bulamamışlar, eğri yollarda akıllarından rahatsız olmuşlar, akıllarını karartmak için kendilerini içkiye vermişler. Bunun için içenlerle de anlaşabiliyoruz. Geçmiş zamanda vezirin biri veli bir zata rica etmiş: "Himmet buyur, ne olursun... Gece gündüz padişahın işiyle meşgulüm, yine de darılır diye korkuyorum." Veli sarsılmış ve duygulu bir ifade ile "Keşke senin padişahtan korktuğun kadar ben de Allah'tan korksam... Keşke senin padişaha hizmet ettiğin kadar ben de İslam'a hizmet etsem... Kâinatın padişahı da Allah'tır, senin padişaha itaat ettiğin kadar ben niye Allah'a itaat edemiyorum?" demiş. Bir yakınım, "Beş vakit namaz her gün her gün bitmez ki" dedi. Susmak olmaz ki, "Her gün kahveye gidenler 'Yeter artık!' dese, her gün içenler şişeyi yere vursa, kumara alışanlar tövbe etse, fuhşun prangasına mahkûm olanlar hürriyeti seçse..." dedim. Değneğin kendisine dokunduğunu anladı. Gülerek, haklısın demekten kendini alamadı. Bir arkadaşım yaz gelince sıcak bölgelerdeki bir otelden yer ayırttı. Otele para, vasıtaya para, lokantalara para, plaja girebilmek için para... Ona dedim ki, "Senin eğlenceye verdiğin parayı ben zekât olarak verebilsem..." Ben her sene zekâtımı verirken tövbe ederim, "Allah'ım, sarhoşların içkiye verdiği parayı ben dinime veremedim, otellerde harcanan paralar kadar ben dinime hizmet edemedim, beni affet!" Bazen kendimi yalnız hissediyorum. Evde yemek bulunmadığı zamanlar Afganistan mücahitlerini, Lübnan'daki Müslümanları, Filistin halkını, Afrika açlarını hatırlıyorum. Acayip bir rahatlığa kavuşuyorum. Ekmekten lezzet alıyorum, bir bardak çayı lüks sayıyorum. Bu sırada mide, baş ve sırt ağrıları kendini hissettiriyor, en yakın dostlarım gibi benden ayrılmıyorlar. Hemen çöplüklerden öteberi toplayanları hatırlıyorum. Hamallık yapan yaşlılar ve gerçekten fakir olanları... Bunları hatırlayınca hissedilir şekilde ağrılarım azalıyor. "Dünya işlerinde aşağıdakilere, ahiret işlerinde de yukarıdakilere bakınız; aksini yapmayınız, helak olursunuz" hadis meali, her hadis gibi ne kadar kurtarıcı... Helal dünyanın adamı, haram dünyanın adamlarına bakıp, hızını artırabilir. Cehenneme gitmek isteyenlere bakıp, cennete gitmekte daha gayretli olabiliriz. Fakat hiçbir zaman cehenneme gitmek isteyenlerin gayretini ve fedakârlığını geçemeyeceğiz. Yine de her şey zıddıyla gelişir, kaidesini unutmamak gerekir. (Zaman)
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
#2 |
![]() Dünya işlerinde aşağıdakilere, ahiret işlerinde de yukarıdakilere bakanlardan eylesin Rabbim..Cok guzel paylasımdı aceba herbirimiz bu kadar duyarlımıyız aksam yemegine burun kıvırırken Afganistan mücahitlerini, Lübnan'daki Müslümanları, Filistin halkını, Afrika açlarını ülkemızdekı fakirlerin sofrasını göz önüne getirebiliyormuyuz.Kendi bildigim pazar kurulan yerlede aksam vakti gidip bakabilirsiniz ezilmiz,atılmıs begenmeyip bıraktıgımız yiyeceklerı toplayan evine goturen var mı.Getirsek bizde yazar gibi ekmekten tat alır suya kanar o sofradaki nimetlerin şükrünü yaparız.. :-* (+)
|
|
![]() |
![]() |
![]() |
#3 | |
![]() Alıntı:
|
||
![]() |
![]() |
![]() |
#4 |
![]() Bir toplumun çöküşü değerlerinin yitirildiği yerde başlıyor. Deeğr çöküşü de özünden başkalaştığı, başkalaştırıldığı zaman hak reva oluyor. Değerlerimiz evrensel olduğunda, asırlara hükmetmeye de ram oluveriyor. Toplumun kültür aktiviteleri, değer addettikleri ile şekilleniyor, onlara uygun içtima-i hayat belirleniyor. İçtima-i hayat, değerlerden uzaklaştıkça köhne bir hal alıyor. Köhneleşiyor, sığlaşıyor insanı hakettiği değerinin altına, aşağıların aşağısına sürüklüyor. Değersiz kılıyor.
Toplum özüne dönmedikçe, İslam gibi evrensel değerler bütününü benimsemedikçe fert bazında ve toplumsal getirilerde acı çekmeye mahkum olur. Kendi kendiimizin acı makinası olacak, huzur sükün ve itminan bize abancı olacaktır. Öyle bir haddeye gelir ki; bataklık içerisindeki inhiraf çukuruna düşümüş oluverir. Çırpındıkça da batıveririz (hafizanAllah) . Velhasıl-ı Kelam şekillendirilecek olan iki cihanı kapsayan olunca öze dönüşten başka çıkar yol görünmemektedir. Paylaşım için teşekkürler. (+) |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#5 |
![]() Estağfirullah hocam, mutlu kıldın beni ...
![]() |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#6 | |
![]() Alıntı:
|
||
![]() |
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|