![]() |
#1 |
![]() Erdoğan’ı güldüren soru
![]() RSS CHP Lideri Deniz Baykal’ın hali, acıların çocuğu Emrah’a benzetilmeye başlandı. Hatay’da bir vatandaşın açtığı pankarttaki şu sözler başbakanı çok güldürmüş: ‘Acıların çocuğu Baykal. Ben hiç iktidar olamadım anne.’ Başbakan Erdoğan’ın Baykal’dan çok razı olduğunu bilmeyen yoktur. Kahkahası, keyfinin dışa vurumudur. Mardin dönüşü uçakta Baykal’ın siyasi performansını değerlendirirken Erdoğan’a sordum: ‘Baykal’ın CHP’nin başında olmasından çok memnunsunuz herhalde!’ Yorum yapmadı, gülmekten kendini alamadı. O kahkahalar zaten yoruma da gerek bırakmadı. Hem AK Parti hem Başbakan Erdoğan bu durumdan çok memnun ama ben ülkem adına kaygılıyım. Vatandaşımızın kıvrak zekası bir tarafa, pankarttaki gibi Baykal’ın acınacak durumda olduğunu görmekle birlikte, tehlikenin bir lideri aşarak demokratik kazanımları tehdit eder boyuta ulaştığını üzülerek izliyoruz. Alternatif ortadan kalkınca siyasi iktidar üzerinde denetim mekanizmasının gevşediğini, Ergenekon örneğinde olduğu gibi hukuk dışı arayışların yoğunlaştığını, toplumsal kutuplaşmaların tahrik edildiğini ve demokratik kurumların bundan zarar gördüğünü defalarca dile getirdim. Ama o ısrarla koltuğa yapışmış, başarısızlığına kılıf uydurmakla meşguldür. Dünkü Sabah’ta açıklaması vardı. Bakın ne diyor: ‘Yerel seçimde iktidar avantajı en az 5 puandır. Bu, 47’ye eklendiğinde 52 eder. İktidar için bu oranın altı başarısızlık, üstü başarıdır.’ Yuuhh artık... ![]() Yüzde 47’yi bile az bul, hangi avantaj ölçer metreden çıktığı belli olmayan 5 puanı üzerine ekle, iktidar için çıtayı 52’ye çıkar. Anlaşılan, şimdiden muhtemel başarısızlığına kılıf bulmaya çalışıyor. Düşünün ki, bir parti 2002’de yüzde 34.5’le başladığı siyasi yolculuğunun 2004’deki ikinci durağında oyunu yüzde 41.6, 2007’deki üçüncü durağında yüzde 47’ye çıkarmış, Baykal ise yenilgilerine yenisini eklemiş, siyasete veda etmesi gerekirken rakibine ‘şimdi yüzde 52 oy almazsan başarısız sayarım ha’ diyor. Pişkinliğin de bu kadarına pes doğrusu. MHP, CHP’yi geçer mi? AK Parti için ‘başarı çıtası’nın koordinatlarını veren CHP Lideri Baykal nasıl bir sonuç alırsa, başarısız sayılır? Cevabı bulunması gereken, diğer soru budur. Baykal, bu konuda temkinli: ‘Anket yapanlar oylarımızın Türkiye genelinde yüzde 26-27’ye çıkacağını söylüyorlar. Ama ben rakam vermem.’ AK Parti’den yüzde 52 isteyen Baykal, partisi için 27’yi eveleye geveleye söylüyor, onu da anketörlerin sırtına yüklüyor. Yani, Baykal için böyle bir ölçümleme asla sözkonusu değildir! Nasıl olsa bir şekilde geleneksel sol oyları topluyor, muhalefetteki iktidarını sürdürüyor. Bu sefer tehlike büyük. Şimdiden uyarayım. Sadece önündeki partiye bakmasın, geriye dönmesinde yarar olabilir. 20’ye yakın farklı kuruluşların yaptıkları anketleri tarama fırsatım oldu. Birçok bölgede hissedilir şekilde MHP oylarında artış var. Bu rüzgar 29 Mart’a kadar güçlü şekilde devam ederse, CHP’nin ensesinde boza pişirebilir. Bir bakarsınız, sürpriz de olabilir. Açıkçası, böyle bir sürpriz yaşanırsa, Baykal’ın ne diyeceğini çok merak ediyorum. Hadi, AK Parti iktidar avantajını kullanıyor, MHP’ye ne söyleyeceksiniz? Ergenekonculara çağrımdır Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülen Deniz Feneri soruşturmasında ‘gizlilik’ kararı alındı. Malum, gizlilik kararı, mahkeme tarafından veriliyor. Bu tarz kararları ‘hukuki’ bulmam. Toplumun anayasadan kaynaklanan haber alma, medyanın da toplumun bu hakkı kullanmasında yükümlülüğü vardır. Dolayısıyla gizlilik kararlarını, basın özgürlüğünü engelleyici nitelikte bulurum. Ancak; Doğan Grubu, CHP ve İşçi Partisi’nin bu konudaki tepkileri hukuki kaygıdan ziyade rövanş duygusundan beslenmektedir. CHP Lideri Baykal dünkü Kırşehir mitinginde açık şekilde bu gizlilik kararını eleştirerek dosyanın örtbas edileceği kaygısını dile getirdi. İşçi Partisi’nin avukatı Mehmet Cengiz, Hürriyet’e yaptığı açıklamada, ‘Bu gizlilik kararı Deniz Feneri yolsuzluğunun örtbas edilmesine yol açar’ dedi. Kimi Doğan Grubu yazarları da benzer tepkileri gösterdiler. Oysa Ergenekon’da da ‘gizlilik’ kararı vardı. 12 Haziran 2007 tarihinde Ümraniye’de 27 el bombasının ele geçirilmesinden hemen sonra ilk olarak yayınlara ‘kısıtlama’ getirildi, ardından ‘yayın yasağı’ kondu. Bu yasak kararları alınırken Veli Küçük, Doğu Perinçek, Hurşit Tolon, hülasa tüm ağır toplar dışarıdaydı. Ne zaman Ergenekon’la ilgili haber yapılsa, Baykal açtı ağzını yumdu gözünü. İşçi Partisi avukatları, neredeyse her yayınla ilgili savcılıklara koştular. Doğan Grubu yazarları da bunlardan geri kalmadılar. İşçi Parti avukatı Mehmet Cengiz’in mantığına göre ‘gizlilik’ kararı, soruşturma dosyası için ‘örtbas’ gerekçesi ise şunu sormak gerekmiyor mu: Acaba gizlilik kararlarıyla Ergenekon örtbas edilmek mi istendi? Siz de savcılıklara yaptığınız suç duyurularıyla buna çanak mı tuttunuz? Dağlıca davasında, ODTÜ’deki JİTEM elemanını yakalayan öğrencilerin suçlandığı soruşturmada konan yayın yasakları da mı aynı amaca matuftur? Kusura bakmayın, o zaman sınıfta kaldınız, sicili bozdunuz. Şimdi söylediklerinizin zerre kadar ehemmiyeti yoktur. Yine de hatadan dönülebilir. Gelin, Ergenekon da Deniz Feneri de Dağlıca da dahil tüm davalardan ‘gizlilik’ kararlarının kaldırılması için birlikte mücadele edelim. Var mısınız?
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
#2 |
![]() Aydınlatıcı bir yazı olmuş.
|
|
![]() |
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|