AK Gençliğin Buluşma Noktası
Forum Köşe Yazarlığı Ak Parti Forum Köşe Yazarları buraya.



Cevapla
Seçenekler
 
Alt 01-13-2009, 21:44   #1
Kullanıcı Adı
alperen
Standart TEKNOLOJİ VE İSLAM
TEKNOLOJİ VE İSLAM
ALPEREN GÜRBÜZER
Tekniğin kelime olarak kaynağı Latince’ye dayanır. Teknik kavramı da diğer kavramlar gibi, farklı manalara gelen tarifleri vardır. Asıl bilmemiz gereken husus tekniğin Allah’ın (c.c) Sani sıfatına karşılık geldiğidir. Sani, yaratan ve sanat eseri meydana getiren demektir.
Batılı aydınlar her türlü kavrama yüklediği manayı tekniğe de yüklemişler. Spengler; “ Mekânda kıpırdamaya başlayan, her şey hayat kadar eskidir.” tarzında dile getirirken, Toynbee, “Tabiat insana ramiden hile” şeklinde izah etmiş. Hakeza Hindistan’ın Gandhi’si ise, Diş temizlemek için kullanılan kürdan bile bir teknik, bir makinedir demiştir.
Demek ki, teknik deyince sadece modern hayatın kullandığı araçlar akla gelmemeli, ihtiyaç halinde kullanılan her şeyde teknoloji kapsamına giriyor. Kur’an-Muciz’ül Beyan dikkatle incelendiğinde bir takım kavimler zikredilir ve bu kavimlerin malik olduğu tekniklerden de bahsedilir. Allah’ın bahşettiği nimetlere nankörlük yapan kavimlerin bin bir türlü belalara duçar oldukları ve helake uğradıklarını Kuran’dan öğreniyoruz. Ad ve Semud kavmin başına gelenler bu durumu teyit ediyor zaten.
Hz. Nuh(a.s.)’in gemi yapması hem kurtuluşun simgesi hem de teknolojinin. Yine Hz. Süleyman’ın (a.s.) Belkıs’ın tahtını Sebe’den getirtmesi olayının izahatları geçmiş kavimlerin teknoloji ile içi içe olduğunu gösterir. Teknoloji yeni değil, her devir için geçerlidir. Farkı biçim değiştirmiş olmasıdır, şimdilerde adı modern teknolojidir sadece.
Fatih’in İstanbul’u fethetmek için kullandığı topların bizatihi kendisinin balistik muayenesini yaptığını düşünürsek, teknolojiye açık bir millet olduğumuzu anlarız. Tabii bu örnekler yükseliş dönemimize ait. Öyle devirlerimiz de var ki, minareyi bidat sayarak teknolojiyi adeta horlamışız ve ardından da düşüş kaçınılmaz olmuş. Kınalı zade Ali Efendi Resulüllah’ın (S.A.V.) “Rızkın onda dokuzu ticarettedir” hadisi şerifini ticarete fesat gireceği endişesiyle Müslümanların ticaretten uzak kalmasını telkin etmiş ve bu sayede ekonominin azınlığın eline geçmesine vesile olmuştur. Kazasker Kınalı Zade Ali Efendi Kanuni devrinde kısa sürede olsa Şeyhülislamlık yapan zattır.
Dün uzağında kaldığımız ticarete, bugün hızla koşun diyebiliyoruz. Geçte olsa ekonominin gücünü fark edebildik. Özal’ın Türkiye’ye getirdiği en büyük reform, ufkumuzu ekonomiye ve teknolojiye çevirme hadisesidir. Artık Orta Asya’da okul açma, İstanbul’da finans kurma gibi teşebbüsleri görüyor, ihracatımız rekorlar kırıyor da. İşte bütün bu atılımları sevindirici gelişmeler olarak telakki ediyoruz. Ankara’ya mahkûm kalmakla teknolojik hamle yapılamayacağını yeni yeni anlamaya başladık sanki.
Sırf Müslümanlığı ibadet planında ele alıp, teknolojiye gözlerimizi kapamak artık çok gerilerde kaldı. Minareyi yapan ruh ile fabrika bacasını tüttüren ruh birleştiğinde gerçek manada teknolojik hamleye kavuşacağımız muhakkak. Okulla camiyi birleştiren anlayışlar çoğaldıkça bu konuda ümit var kalacağımıza eminiz.
Neden geri kaldık? Sorusu her zaman zihinlerde yankılanır. Kimimiz Osmanlı’nın Viyana’dan geri çekilişine bağlar, kimi tüm kabahati Medrese’ye yükler, kimi de değerlerimizden taviz vermemizi neden gösterir. Bütün bu cevaplardan çıkacak sonuç; belki de doğruya bulmamıza bir nebze yardımcı olacaktır. Fakat Viyana’dan çekilmeyi kahramansızlık addedip Plevnedeki mücadeleyi kahramanlaştıran halet-i ruhiyemiz var. Oysa Viyana‘da ki ile Plevne’de ki kahraman aynı ruha sahip, sonuç itibariyle yenilen yine biziz. Anlaşılan mesele o kadar basit değil. Hakeza Balkanlarda mağdur olan da biziz. Demek ki; tarihi süreci incelerken, vakaya sadece kahramanlık boyutundan bakarsak objektif tarih anlayışını elde edemeyiz. Düşüşler ve yükselişlerin perde arkasındaki ekonomik, sosyal, kültürel ve askeri boyutların da farkına varmalıyız. Tarih herkesin istediği türden gelişme kaydetmiyor çünkü.
Japonya örneğinden almamız gereken birçok dersler olsa gerektir. Bakın, Japonya başındaki imparatoru dışlamadı ve saygıyla tazimde bulunuyor hala. Milli kültürlerine dört elle sarıldıkları gibi içerisinde elli bir adet şekilden oluşan hiyeroglif alfabesini de bir kenara atmadılar, bilakis sahiplendiler Bunlardan da öte, muhafazakâr ve modern ikilemi oluşturmadılar. İdeolojik modernleşme tartışmalarından uzak kalarak teknolojilerini geliştirmek çabası içerisine girdiler. Madem Avrupa teknolojide hamle yapıyor, ben de yapmalıyım dediler, sonunda Uzak doğunun bu insanları süper devletlerle boy ölçüşebilmenin mutluluğuna eriştiler. Üstelik Avrupa’yla siyasi problem yaşamadan bütün hızıyla teknolojik üretimi gerçekleştiriyorlar da. Bizdeki manzara ise pek iç açıcı değil, ideolojik alışkanlıkların ortaya koyduğu olumsuz şartlar, birçok düşünen beynin kavgalara kurban verildiğini müşahede ediyoruz. Artık ideolojik kavgalara son verip, uzlaşma noktaları yakalayarak ortak iş yapmanın yollarını aramalıyız. Hatta herkesten öğrenilecek iyi bir şeyin olduğunu kabullenip, teknolojiye yönelebiliriz. Militarizm duygusu insanları teknolojiye hor bakmaya götürüyor çünkü.
Batının teknolojik ilerlemeleri karşısında paniğe düşenler, onun teknolojik metotlarını kullanma yerine, sadece kullandığı kavramları moda olarak almayı meziyet sandı. Her nedense içi boş kavramlar rehber diye takdim edildi. Hâlbuki teknolojik hamleyi ortaya koyan kavramlar değil, onlara yüklenen mana ve fiiller önemlidir. Elbette ki eşya da var olan mana kadar fiiller de önemlidir, buna itirazımız olamaz. Fakat eşyaya halife olarak tayin edilen insanın bir takım içi boş kavramlara kurban verilmesi ve modern bunalımlar karşısında çaresizliğe itilmesi bizi son derece derinden yaralamaktadır.
Batı, ortaçağda önce ilimi engizisyona boğdurmuş, sonra derlenip toparlanıp Rönesans’la birlikte bilim şuuruna erişebilmiş, ama bu seferde bilime yüklediği aşırı misyonla mana bütünlüğünü bozmuştur. Oysa bilim beş duyunun algı alanında ancak işlevseldir. Rönesans’tan sonra objektif kriterler bilimin konusu olurken, nedense sübjektif değerler göz ardı edilmiş. Teknolojik hamleler gerçekleşirken ruhun gıdası olan manevi ilimlere duyarsızlık batı insanını maalesef mekanikleştirmiştir. Batı bilimi tarif ederken “beş duyunun dairesine giren maddi ilişkileri parçadan bütüne, bütünden parçaya ya da analitik ve deneysel gibi metotlarla sistematik olarak incelenmesi” tarzında ele alır. Bu metodun bize göre eksik yanı, bir yandan insan-tabiat ilişkileri göz önüne alınırken, diğer yandan insanın insan ile olan münasebetleri dışlanmak istenmesidir. Böylece batı hareket noktasını tabiat ve madde ilan ediliyor, insan ise bu arada unutuluyor. Unutulsa yine iyi, bu arada tüm insanlık güme gidiyor da. Oysa bizim kültürümüzde insan hareket noktasıdır. İnsana küçük âlem diyen âlimlerimiz olduğu gibi, büyük âlem diyen âlimler de var. Dolayısıyla faziletten, şefkatten, adaletten mahrum teknoloji anlayışlarını doğru bulmuyoruz. Teknolojinin fizik yönünü görüp de, metafizik boyutunu görememek batının açmazı ve handikabıdır bu yüzden. Atomların ve elektronların hareketlerini seyrederken, Mevlana’nın raksını tasavvur etmemek mümkün mü? Bilimin ortaya koyduğu objektif boyutların tevhidi yönünü görmemek hangi akılla izah edilebilir ki?
Eğer bilimin metafizik boyutunu idrak edemezsek teknolojinin ve makinenin kölesi oluruz, bu durumda biz makineye değil makine bize yön verir. O halde psikolojik bunalıma düşmemek için sübjektif kriterlere de kulak vermeliyiz. Yani insan tabiat ilişkilerine göz atarken, Allah ile olan uyumuna da bakmalı.
İla’yı Kelimetullah için Nizam-ı Âlem’in gerçekleşmesi İslam’ın öngördüğü ilmi geliştirmeye bağlı. Bilginin İslami kaynaklarla beslenmesi ve aşkla donanması lazım... Bir başka ifadeyle bilginin İslami kaynaklarla beslenmesi veya aşkla donanmasıyla tabiatın tevhidi okuyuşunu da fark edeceğiz. Eşyanın maddi dilini anlamaya çalışan ilim adamlarımız, böylece gerçek bilim adamı kimliğine kavuşacaklardır. Tabiatın temel esprisi ilahi ilme, hikmete ve ilahi iradeye dayanmaktadır çünkü. Böyle bir bakış açısı insanı hem teknolojiye hem de tevhide kavuşturur. Ne tevhitten yoksun teknoloji, ne de ilimden yoksun iman anlayışı... Her ikisinin bir araya geldiği nokta olan; ilahi kudret, ilahi irade, ilahi hikmet ve ilahi adalet kabulümüzdür. Çünkü kâinatta gerek makro âlem, gerek mikro âlem, gerekse fizik ötesi âlem Allahın (c.c.) idaresi, kudreti ve ilmi dışında başıboş değiller. Her kıpırdanış, ilahi kudretin iradesiyle cereyan ediyor zaten.
Bilime bakış tarzımız İslami perspektife dayanmalı, modern teknolojik keşiflerin metafizik yorumunu yaparak batının düştüğü kısır döngüye düşmeden pekâlâ farkımızı ortaya koyabiliriz. Batı teknolojik nimetlerden faydalandığı gibi, bir o kadar da zararını görmektedir. Maneviyattan yoksunluk teknolojiye esir kılmaktadır batı insanını. Bunun sebebi, batının bilimi sekülerleştirmesi ve Hıristiyanlığın bir bilgi olmadığını işleyip, sadece günah çıkarma dini telakki etmesidir.
İnsanlık akıl ile kalbi birleştirdiğinde önce Allah’ı bilecek ve ardından da tabiat ilişkilerini metafizik anlamını idrak edecektir. İman bunalımına düşmemek için bunu yapmaya mecburuz. Bir elde teknoloji, bir elde Kur’an yarınlarımızın teminatı olacaktır. Vesselam.

 

alperen isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler
Stil

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
webmaster blog çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi