AK Gençliğin Buluşma Noktası
İslam'da Kadın & Tesettür İslamda kadın,tesettür vb. ile ilgili konuları bu bölümde paylaşıyoruz.



Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 07-15-2011, 21:14   #31
Kullanıcı Adı
Terennüm
Standart
kime ne söylüyoruz ki?
Terennüm isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 07-15-2011, 21:35   #32
Kullanıcı Adı
Ammar
Standart
Tesettür Hür Olmanın Simgesidir

Abdulkadir Turan Tesettür konusunda bu hafta resmi alanda çok önemli iki gelişme oldu.

Tesettür konusunda bu hafta resmi alanda çok önemli iki gelişme oldu:

1. Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK), bazı üniversitelerde başörtülü öğrencileri derse almayan öğretim görevlileri hakkında inceleme başlattı.

Bir zamanlar, başörtülü öğrencilerin derse alınmasını savunan öğretim görevlileri hakkında soruşturmaların açıldığı bu topraklarda bugün, başörtüsüne izin vermeyenler hakkında soruşturma açılmasını duymak hepimizi duygulandıracak bir durumdur.

2. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün üye atamalarından sonra yapısı değişen Danıştay, bugün (13 Temmuz) açıkladığı bir kararla başörtüsü özgürlüğü yönünde önemli bir adım attı.

YÖK, 2010 Sonbahar ALES (Akademik Personel ve Lisans Üstü Eğitim Giriş Sınavı)’te sınav başvurusu için başı açık fotoğraf verme maddesini iptal etmiş. Solcu bir sendika buna Danıştay’da itirazda bulunmuş, Danıştay 8. Dairesi, her zaman olduğu gibi solcu kesimin isteği yönünde karar vermiş, kılavuzdaki söz konusu düzenlemelerin yürütmesini oy birliğiyle durdurmuştu.

YÖK’ün itirazıyla Danıştay Genel Kurulu’na gelen 8. Daire kararı iptal edildi. Böylece YÖK’ün uygulaması onaylandı.

Bir zamanlar Danıştay, başörtüsünün önünde en önemli engellerden biriyken bugün bu kurumun başörtüsünü önünü açması umut vericidir. Bu karar, başörtüsü tarihinde çok önemli bir yere sahiptir.

Neden?
Çünkü…

Başörtüsü konusunda “sınırlandırma yapma” hastalığından, kininden kurtulmayanlar, meseleyi hizmet verenler ve hizmet alanlar açısından iki kategoride inceliyor. Hizmet veren memur başını açsın, hizmet alan hasta, öğrenci başını isterse örtsün, diyor.

ALES, hizmet verecek olanların girdikleri bir sınavdır. Dolayısıyla bu yöndeki bir düzenleme hizmet verenler yani memurlar açısından bir umut ışığı oluşturuyor.

Bu gelişmeleri küçümsemek yanlıştır. (Yüce Allah (cc) buna vesile olanlardan razı olsun, kim başörtülülerin gözyaşı akıtmasına sebep olmuşsa iflah olmamıştır. Her kim o gözyaşlarını dindirirse yüce Allah (cc) onları iflah etsin, bu amellerini günahlarına kefaret kılsın ve bu yöndeki isteklerini artırsın. )

Peki yeterli mi? Hayır. Başörtüsü önündeki bütün engeller kalksa da resmi hiçbir adım, tesettürün toplumda yeniden yer edinmesi için yeterli değildir.

Çünkü tesettür sorunu tek başına bir resmi sorun değildir, aynı zamanda ve hatta başlangıcı itibariyle bir sosyal projedir. Müslümanlara yönelik yıkıcı sosyal projeleri yürütenlerin öncülüğünde başlamıştır.

Bu sorunun çözümü de ancak Müslümanlara yönelik inşa edici sosyal projeleri yürütenlerin öncülüğüyle mümkündür.

Başörtüsü Türkiye’de hiçbir zaman sokakta yasaklanmadı. Ama sokakta başı açık gezen yüz binlerce kadın var.
Kimse bunlara başınızı açın diye emretmedi, bunların önemli bir kısmı başörtüsüzlüğe ikna edildi. Ya bizzat kendilerine tesettürsüzlük anlatılarak ya da tesettürsüz olmak kendi gözlerinde yüceltilerek…

Nasıl mı? İşte bu meselenin kökleri:

TESETTÜRSÜZLÜK BİR SOSYAL PROJEDİR

Hem Mustafa Kemal’in hem de Kamuran Ali Bedirhan ve Celadet Bedirhan üzerinden Kürt laiklerin hocası kabul edilen Abdullah Cevdet’in çıkardığı İctihad dergisi 1904’te Cenevre’de bir anket düzenliyor.

Dergiyi İttihat ve Terakki adına çıkaran Abdullah Cevdet, Müslümanların geri kalmaktan nasıl kurtulacağını Batılı düşünürlere soruyor.

Kendisi de bir doktor olan Abdullah Cevdet, İslam dünyasını hasta olarak görüyor ve onu doktor yerine koyduğu Batılı düşünürlerin ayağına götürüyor.

Onlara "İslam dünyası gerilikten nasıl kurtulur?” diye danışıyor, onlardan hastası içine reçete bekliyor. Doktor hastanın düşmanıysa, hastanın iyileşmesini değil, ölmesini ya da hastalığının kökleşerek kendisine daha çok muhtaç olmasını istiyorsa ona ilaç değil, zehir önerir.

Bir Fransız düşünür de bu yönde davranıyor ve bu soruya karşılık “Fermer le Korau, ouvrir la famme: Kur’an’ı kapa, kadınları aç” cevabını veriyor.

Din düşmanlığının başını o zamanlar Fransızlar çekiyordu. Bu, onlardan gelen bir talimattı: “Kur’anlar kapanacak-Kadınlar açılacak!”

Ancak başörtüsü İslam dünyasında öylesine yerleşmişti ki efendilerinin emrine amade Abdullah Cevdet bile bu reçete karşısında şaşırıyor ve kendince bir orta yol buluyor: “Böyle olmaz, hem Kur’anlar açık duracak hem kadınlar açılacak!” diyor.

Bugün İslam dünyasında tesettürü bir sorun olarak önümüze koyan bu şeytanî talimat ve bu talimat karşısındaki tutumdur.

O günden sonra başta İstanbul’a gelen Fransız ve Rus dadılarla Amerikan-İngiliz okullarındaki hocalar olmak üzere İslam dünyasında Müslüman kadının başörtüsüne karşı bir sosyal savaş başlatıldı.

Özellikle yabancılarla haşir neşir zengin İstanbullular arasında “Ben başımı örtmem!” diyen kızlar, kadınlar türedi, öyle ki yanlış hatırlamıyorsam 1910 ve 1914’te Osmanlı İçişleri Bakanlığı sokağa tesettürsüz çıkan Müslüman kadınların uyarılmasına dair bir emir yayınladı.

Emir belki sokakta etkili oldu ama sosyete denen kesimin etkinliklerinde başını açmak kadınlar için “Batılı, okumuş ve özgür” olmanın simgesi hâline geldi.

Kanunlar kadınlar başını örtmeli, başını örtmeyen kadın polis tarafından uyarılmalı, diyordu. Ama kadın başını açıyordu.

Cumhuriyet Döneminde erkekler için şapka takma zorunluluğu geldi ama hiçbir zaman kadınlara yönelik sokakta bir başörtüsü yasağı çıkmadı.

Devlet, okulda yasakladı, memurlara yasakladı. Ama bundan çok daha büyük bir iş yaptı:

Kendi güdümündeki kurumların eliyle ve özellikle solcu grupların girişimiyle başörtüsünü kadının özgürlüğünü sınırlayan bir esaret simgesi gibi tanıttı.

Açık olmayı, özgür olmak, kültürlü olmak, Batılı olmak diye gösterdi. Tesettürlü olmayı ise cahil olmak, dünyayı görmemek, kocasının veya babasının baskısı altında olmak olarak zihinlere kazıdı.

Neticede Müslümanın evinde bir iç savaş başladı. Müslüman tesettür için kendi karısıyla veya kendi kocasıyla, kendi kızıyla veya kendi babasıyla tartıştı, mücadele etti.

Kadın, örtünmem, dedi, koca veya baba örtüneceksin, diye üsteledi.

Kadın veya genç kız örtüneceğim, dedi, koca veya baba örtünemezsin, senin örtün, benim sosyal konumuma zarar verir, dedi.

Öte yandan Kur’an’ı Kerim eğitiminin kısıtlanması, kadınlarımızı İslamî yönden eğitecek kurumların olmaması tesettürsüzlüğü yaygınlaştırdı ve İslam toplumunu tesettürün olmadığı çağa doğru geri götürdü.

MÜSLÜMAN, GÖREVİNİ RESMİ KURUMLARA YÜKLEMEYEZ

Tesettür emri, Müslüman kadını müşrik kadınlardan ve hür olmayan kadınlardan ayırdı.

Kadının tesettürüyle önce Medine, sonra diğer İslam şehirlerinin görünümü değişti.

Tesettür şehirlerin Müslüman oluşunun, dindar oluşunun sosyal göstergesi oldu. Bir yabancı bir şehre girdiğinde o şehirde tesettüre ne kadar riayet edildiğini gördüyse ona göre o şehrin dindarlık oranını belirledi.

(Bir çocuk bugün bile bir Müslüman sokağının resmini çizerse ondaki kadınları başörtülü, Batılı bir şehrin sokağının resmini çizerse kadınları başörtüsüz diye gösterir. )

Bugün Batılılar ve onların çağdaşçı tabileri, bunun tam tersi yönünde ölçümler yapıyor. Bir şehirde ne kadar çok açık kadın varsa o şehri o kadar Batı güdümünde, daha doğrusu Batı değerlerinin işgalinde kabul ediyor.

İşgali karakter haline getiren Batı, daha fazla daha fazla kültür işgali için, insan işgali için üzerimize üzerimize geliyor.

Bu iş için sinema filmleri, diziler çevriliyor, kitaplar, gazeteler, dergiler basılıyor, solcu örgütler, kadın kuruluşu denenfinansmanlı yapılar seferber ediliyor.

Hiçbir resmi karar, bu seferberliğin tahribatını tek başına bertaraf edemez. Sosyal projelere, sosyal güçlere sosyal projeler ve sosyal güçlerle karşı konur.

Hiçbir Müslüman iyiliği emir, kötülükten men vazifesini, İslam fertlerinin kültürel işgale konu olması gibi ağır bir felakete karşı koyma vazifesini resmi makamlara yükleyemez. Resmi kurumlar, kendilerine düşeni yapar ama her şey onlardan beklenemez.

Müslüman fert nesne değildir, iradesiz değildir, ölü değildir; İslam’ı ilgilendiren her konuda ona vazife düşer.

Tesettür sorununa karşı vazife sivil toplumundur, Müslüman ferdindir. Her Müslüman, kendi değerlerine karşı başlatılan bu savaşa karşı koymak durumundadır.

Kadın, tesettüre ikna edilmezse, bu yönde İslamî bir donanıma kavuşturulmazsa hiçbir resmi uygulama tesettür şuurunu topluma yerleştiremez.

Şehirlerimizin bozulan görünümlerini yeniden değiştirmek, çocuklarımızın resimlerinde Müslüman bir şehir görünümünün oluşmasını sağlamak hepimizin vazifesidir.

Müslüman, en yakınından başlayarak tesettürün önemini topluma anlatmak, toplumun zihnindeki kuşkuları izale etmek, toplumu bu yönde cesaretlendirmek durumundadır.

Tesettür hür olmanın simgesidir, Müslüman kadın olmanın simgesidir. Müslüman kadının bunu kavraması için ona bunu kavratacak dillere ihtiyaç vardır.

Abdulkadir Turan / Doğruhaber
Ammar isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 07-15-2011, 21:52   #33
Kullanıcı Adı
Yıldırım
Standart
Alıntı:
Terennüm Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
kime ne söylüyoruz ki?
Bende çözemedim.
Siyasetten anlamadıklarını düşünmek istiyorum yoksa başka masumane bir çıkış yolu yok.
Yıldırım isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 07-15-2011, 22:08   #34
Kullanıcı Adı
Ammar
Standart
Allah gizliyi açığa çıkarandır. tavizsiz siyaset diye birşey duydunuz bilmiyorum.

tüm müslümanlar bunu çözecektir. daha besmele bitmeden muhalefet etmesinler yeter

ayrıca hiç bir partininde göbek bağı değiliz.

aman ses etmeyin diyen mantık ana yasada da yer vermeye korkacak mantıkdır.
Ammar isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 07-15-2011, 22:13   #35
Kullanıcı Adı
Terennüm
Standart
dikleşmeden dik durmaya devam..
Terennüm isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 07-15-2011, 22:15   #37
Kullanıcı Adı
Ammar
Standart
Alıntı:
Terennüm Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
dikleşmeden dik durmaya devam..
umarım öyledir.
kardeşlerimiz provakatör ilan etmek mi ?
diklenmeden dik durma yoksa müslümanlara ayrı demek mi lazım parantez içinde !
Ammar isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 07-15-2011, 22:16   #38
Kullanıcı Adı
Terennüm
Standart
grevs kaç yaşındasın?
Terennüm isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 07-15-2011, 22:22   #39
Kullanıcı Adı
Ammar
Standart
Alıntı:
Terennüm Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
grevs kaç yaşındasın?
yaşım gördüklerime ve yaşadıklarımı yazmaya yetiyor merak etmeyiniz ? mesele yaş meselesi değil. dünün fetvaları da haberleri de ortada.

ha bu arada "CİHAN"a haber edin bu sefer 2 yıl sonra görürse ve haber eder kardeşlerimizi provakatör ilan ederse geçen ayıp oldu bu sefer çok ayıp olur. hemen haber etsin anında en azında habercilik yapmış olur her ne kadar taraflıda olsa.
Ammar isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 07-15-2011, 22:44   #40
Kullanıcı Adı
Terennüm
Standart
Yasını sormamı bile farklı yönlere çekmen ilginç..bu soruya cevabın bile önyargını yansıtıyor..
Terennüm isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi