AK Gençliğin Buluşma Noktası
Haberler Dünyadan ve Ülkemizden son dakika haberler burada.


Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 10-20-2009, 12:22   #21
Kullanıcı Adı
ishakyilmaz
Standart
Madem Kürt Sorunu Var,O zaman Bilenler Konuşacak,Bilmeyenler Susacak!
Kürt sorunu denildiği zaman herkesin konuşmaması gerek!Böyle ciddi ve hayatti bir konuda sadece bilenlerin konuşması gerek diye düşünüyorum.Haliyle bilenler konuşacağından çözüm yolunda büyük adımlar atılacaktır!Lakin Deniz Baykal ve Devlet Bahçeli gibi bu sorunuda kısırdöngü siyaset sahalarına çekeceklerse,çekilecekse bu şahısların susması daha efdaldır.Bu sorunu gerçekten doğru irdelemek gerekiyor.Türkiye'de var olan onlarca etnik kökenden bir taneside 'Kürtlüktür',ve bunun gibi 'lazı','çerkezi'v.b etnik kökene sahip vatandaşlarımız vardır.Her bir etnik köken üzerinde emperyalist göçler çeşitli senaryolar üretmektedirler!Bi bakıyorsunuz karadenizli vatandaşlarımız üzerinde,bi bakıyorsunuz alevi vatandaşlarımız üzerinde...Bu planda gerçekten tutucu bir plandır,bir ülkeyi özelikle ülkemizi topla,tüfekle yıkamayan düşmanlar en kolay yol olarak bunu görmektedirler.Bu yüzden sorunları hakkaniyet duyguları ile düşünmek elzem olandır.Kürt sorunuda bu şekilde önümüze getirilen bir sorundur.Aslında böyle bir sorun yok çevrenize baktığınız zaman.Çünkü kürt ve Türk vatandaşlarımız büyük bir mutluluk içinde birlikte yaşamakta,acısıyla tatlısıyla hep beraber duygulanmaktadırlar.Artık ailelerin yapısına baktığınız zaman,kürt gelin,türk damat evlilikleride çoktan tavan yapmış vaziyette.İşte bu insanlar bu şekilde bir aile meydana getirmişlerse,kalkıp klişe laflarla sorunları büyütmek bu ülkenin vatandaşlarına yapılan en büyük zulümdür.Kürt sorununu ''KÜRT VATANDAŞLARIMIZ' meydana getirmemektedir,öncelikle bunu doğru bir zemine oturtmamız gerekir!Kürt sorununu veya başka bir etnik köken sorunu üretenler,bu ülkenin bir karış toprağında gözü bulunan emperyalist güçlerden başka değildir!!!Yoksa bu ülkede yaşıyan vatandaşların birbirleri ile herhangi bir sorunu yoktur!Lakin eğitim sevyesinin çok düşük olduğu yıllarda bu kirli oyunu yönetenler buldukları fırsat ve o dönemde bakal yönetir gibi ülke yönetenlerin açıkları ile,var olmayan bir sorunu adetta çiyan yaptılar!Allah'a şükürler olsun ki,geldiğimiz süreçte hayatti gelişmeler yaşanmıştır.Özelikle duyarlı çevrelerin hakkaniyetli adımları sorunları bitirme noktasına getirmiştir...Aslında şimdi önümüze bir film konulmuş bizde başımıza örülen çorapları bir bir izlemekteyiz..Ergenekon yapılanmasına bakar mısınız!?Meydana gelen gelişmelere baktığınız zaman tüyler ürpertici sonuçlar elde edersiniz.Kardeşi kardeşe kırdırtmak için ellerinden gelen hainliği yapan bu çete,ülkemizi hangi aşama getirdiğini hepimiz dehşetle izliyoruz..Yine dürüst ve duyarlı bir kısım medya organlarının doğru yayınları sayesinde,ocağımıza nasıl incir ağaçlarının dikildiğini izlmedik mi?TEK TÜRKİYE dizisinde Kürt sorununun nasıl meydana getirildiğini apaaçık gözlerle izlemedik mi?..İşte bütün olay bundan ibaretken bugün yakalanan tarifi fırsatı kimsenin suistimal etmeye hakkı ve haddi yoktur!!!Sorun deşifre edilmiş,birilerine hakları teslim edilecektir.Bu bağlamda birilerinin art niyet gözeterek,kan siyaseti güderek şakşakçılık yapmasına hiç gerek yok!!!Bu miller aziz ve şerefli bir millettir.Gelinen noktada bütün gerçekleri,bütün çıplaklığı ile irdeleme bilincine vakıf olmuştur!Provakasyonlara,ve provakatörlere fırsat vermeyecek kadar akılanmıştır..Asllolan birtek gerçek varki oda islam dairesi etrafında toplanmaktır,islam dairesi etrafında birleştiğimiz zaman,hiçbir güç aramıza nifak tohumları ekemeyecektir..Selam ve dua ile.
ishakyilmaz isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 10-20-2009, 12:24   #22
Kullanıcı Adı
ishakyilmaz
Standart
Madem Kürt Sorunu Var,O zaman Bilenler Konuşacak,Bilmeyenler Susacak!
Kürt sorunu denildiği zaman herkesin konuşmaması gerek!Böyle ciddi ve hayatti bir konuda sadece bilenlerin konuşması gerek diye düşünüyorum.Haliyle bilenler konuşacağından çözüm yolunda büyük adımlar atılacaktır!Lakin Deniz Baykal ve Devlet Bahçeli gibi bu sorunuda kısırdöngü siyaset sahalarına çekeceklerse,çekilecekse bu şahısların susması daha efdaldır.Bu sorunu gerçekten doğru irdelemek gerekiyor.Türkiye'de var olan onlarca etnik kökenden bir taneside 'Kürtlüktür',ve bunun gibi 'lazı','çerkezi'v.b etnik kökene sahip vatandaşlarımız vardır.Her bir etnik köken üzerinde emperyalist göçler çeşitli senaryolar üretmektedirler!Bi bakıyorsunuz karadenizli vatandaşlarımız üzerinde,bi bakıyorsunuz alevi vatandaşlarımız üzerinde...Bu planda gerçekten tutucu bir plandır,bir ülkeyi özelikle ülkemizi topla,tüfekle yıkamayan düşmanlar en kolay yol olarak bunu görmektedirler.Bu yüzden sorunları hakkaniyet duyguları ile düşünmek elzem olandır.Kürt sorunuda bu şekilde önümüze getirilen bir sorundur.Aslında böyle bir sorun yok çevrenize baktığınız zaman.Çünkü kürt ve Türk vatandaşlarımız büyük bir mutluluk içinde birlikte yaşamakta,acısıyla tatlısıyla hep beraber duygulanmaktadırlar.Artık ailelerin yapısına baktığınız zaman,kürt gelin,türk damat evlilikleride çoktan tavan yapmış vaziyette.İşte bu insanlar bu şekilde bir aile meydana getirmişlerse,kalkıp klişe laflarla sorunları büyütmek bu ülkenin vatandaşlarına yapılan en büyük zulümdür.Kürt sorununu ''KÜRT VATANDAŞLARIMIZ' meydana getirmemektedir,öncelikle bunu doğru bir zemine oturtmamız gerekir!Kürt sorununu veya başka bir etnik köken sorunu üretenler,bu ülkenin bir karış toprağında gözü bulunan emperyalist güçlerden başka değildir!!!Yoksa bu ülkede yaşıyan vatandaşların birbirleri ile herhangi bir sorunu yoktur!Lakin eğitim sevyesinin çok düşük olduğu yıllarda bu kirli oyunu yönetenler buldukları fırsat ve o dönemde bakal yönetir gibi ülke yönetenlerin açıkları ile,var olmayan bir sorunu adetta çiyan yaptılar!Allah'a şükürler olsun ki,geldiğimiz süreçte hayatti gelişmeler yaşanmıştır.Özelikle duyarlı çevrelerin hakkaniyetli adımları sorunları bitirme noktasına getirmiştir...Aslında şimdi önümüze bir film konulmuş bizde başımıza örülen çorapları bir bir izlemekteyiz..Ergenekon yapılanmasına bakar mısınız!?Meydana gelen gelişmelere baktığınız zaman tüyler ürpertici sonuçlar elde edersiniz.Kardeşi kardeşe kırdırtmak için ellerinden gelen hainliği yapan bu çete,ülkemizi hangi aşama getirdiğini hepimiz dehşetle izliyoruz..Yine dürüst ve duyarlı bir kısım medya organlarının doğru yayınları sayesinde,ocağımıza nasıl incir ağaçlarının dikildiğini izlmedik mi?TEK TÜRKİYE dizisinde Kürt sorununun nasıl meydana getirildiğini apaaçık gözlerle izlemedik mi?..İşte bütün olay bundan ibaretken bugün yakalanan tarifi fırsatı kimsenin suistimal etmeye hakkı ve haddi yoktur!!!Sorun deşifre edilmiş,birilerine hakları teslim edilecektir.Bu bağlamda birilerinin art niyet gözeterek,kan siyaseti güderek şakşakçılık yapmasına hiç gerek yok!!!Bu miller aziz ve şerefli bir millettir.Gelinen noktada bütün gerçekleri,bütün çıplaklığı ile irdeleme bilincine vakıf olmuştur!Provakasyonlara,ve provakatörlere fırsat vermeyecek kadar akılanmıştır..Asllolan birtek gerçek varki oda islam dairesi etrafında toplanmaktır,islam dairesi etrafında birleştiğimiz zaman,hiçbir güç aramıza nifak tohumları ekemeyecektir..Selam ve dua ile.
ishakyilmaz isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 10-20-2009, 12:28   #23
Kullanıcı Adı
Erhan KARACA
Standart
Asi_isyankar ve [O]bjektif'e katılıyorum.. Serbest Bırakılmamalıdır.. Aksi halde gerek açılım Gerekse Ak partimiz yıpratılacaktır..
Erhan KARACA isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 10-20-2009, 12:45   #24
Kullanıcı Adı
Asi_isyankar
Standart En uzun gecede pazarlık
Dağdan inen PKK’lılar, Pişmanlık Yasası’na dahil edilmek istendi. Kriz on saatte aşıldı. DTP lideri Türk’e saat 23:00’da gelen bir telefon tüm moralleri bozdu. Habere göre Habur’dan giren PKK’lılar, Pişmanlık Yasası’ndan yararlanmayı kabul ettikleri takdirde serbest kalabileceklerdi. Bu da, bütün açılımın suya düşmesi demekti. O andan itibaren müthiş bir telefon trafiği yaşandı. Türk, İçişleri Bakanı Atalay’la birebir görüştü. Gece uykusuz geçti ama değdi. Kriz sabah aşılmıştı. DTP lideri Ahmet Türk, devletin bir adım atması halinde PKK’nın on adım birden atacağını söyledi: Operasyonların durması en büyük güven hareketi olacaktır. Hükümet, bu kez soruna devletin statükocu mantığı ile yaklaşmamalıdır.



DTP Genel Başkanı Ahmet Türk’ün önceki akşam 23.00’da başlayan ve dün sabah 10.00’a kadar geçen gecesini böyle nitelemek yerinde olur. Çünkü Ahmet Türk ve bir grup DTP’li milletvekili önceki gece sabaha kadar uyuyamadı. Haber kötüydü; Habur Sınır Kapısı’ndan gelecek olan 34 kişilik grup Türk Ceza Kanunu’nda “etkin pişmanlık” hükmünü düzenleyen 221. maddeden ‘yararlandıkları’ takdirde serbest kalabileceklerdi. Bu haberin tek bir anlamı vardı: O da gelecek olan 34 kişi cezaevine girmek zorunda kalacakltı. Bu da ‘barışın suya düşmesi’ demekti.

Atalay ile telefon trafiği
Silopi’de yerleştiğimiz otelin bahçesindeki masadan saat 23.00’ı biraz geçe, umutsuz ve sinirli bir şekilde ayrılan Ahmet Türk’ün sabaha kadar sürecek olan telefon diplomasisi de başlamıştı. Gece boyunca Ahmet Türk ile birlikte DTP’nin hukukçu milletvekilleri Hasip Kaplan, Ayla Akat Ata, Sırrı Sakık, Sevahir Bayındır ve İbrahim Binici sabaha kadar gözlerini kırpmamıştı. Ayla Akat ve Sevahir Bayındır gece yarısı Şırnak Valisi Ali Yerlikaya ile bir görüşme gerçekleştirdi. Validen son bilgileri aldı.
Ama en önemli görüşme trafiğini Ahmet Türk gerçekleştiriyordu. Telefonun öbür ucundaki isim ne Adalet Bakanı, ne Vali ne de yerel yetkililerdi. Aldığım bilgiye göre telefonun öbür ucundaki isim demokratik açılım çalışmalarının koordinatörlüğünü yürüten İçişleri Bakanı Beşir Atalay’dı. Perde arkasından yürütüldüğünü anladığım görüşmelerde Türk’ün önüne şu formül konmuştu: Gelecek olan gruptaki kişiler ifadeleri alındıktan sonra TCK’nın 221. maddesine dayanılarak serbest bırakılacaktı. Türk’e ‘Başka hukuki olanak yok’ deniyordu. Türk ise, bu durumda bütün barış çabalarının boşa gideceğini ve demokratik açılım sürecinin nihayetleneceğini belirtiyordu. Çünkü gelecek olan 34 kişilik grup 221. maddeden yararlanarak serbest bırakılmayı kabul etmeyecek ve cezaevine girecekti.
Türk, gece boyunca DTP’nin hukukçu milletvekilleriyle istişarelerde bulunarak çıkış yolu aramaya çalıştı. Ama 221. maddeden ‘çıkış yolu’ yoktu. Erken saatlerde otelin lobisinde dolaşırken DTP’nin hukukçu milletvekillerinin bu konuya sabaha kadar kafa yorduklarını anladım.

Ahmet Türk’ün formülü
10 yıl önce gelen PKK’lılar da aynı ‘hukuki açmaz’ karşısında cezaevine girmeyi tercih etmişler. Üstelik şöyle bir farkla; 1999’da yürürlükte olan TCK’nın pişmanlık yasasını düzenleyen 170’inci maddesi ‘Cezasızlık durumu’ başlığı altındaydı. Yani bu maddede yer alan bir fıkraya göre ‘nesnel durum’ gereği ‘pişmanım’ demeden, mahkeme fiili durumu gözeterek gelenleri serbest bırakabilirdi. Ancak ne mahkeme bu yorumu yapmış ne de gelen gruptakiler bu maddeden yararlanmayı talep etmişti. Bugünkü yeni TCK’da ise, böyle bir ‘nesnel durum’a olanak tanıyacak bir düzenleme bulunmuyor. Çünkü 221. madde zaten “Etkin Pişmanlık” başlığı altında düzenlenmiş.
Ahmet Türk ve DTP’li ekibinin, telefonun öbür ucunda olan İçişleri Bakanı Atalay’a önerdikleri formül ise şöyle olmuş: Yerel mahkeme somut duruma göre içtihat niteliği de taşıyabilecek bir yorum getirsin. Demokratik açılım süreciyle birlikte başlayan süreçte ülke barışına hizmet etmeye geldikleri için güvenlik soruşturması yapıldıktan sonra serbest bırakılsın.
Bu pazarlığın sabaha kadar sonuçlanmadığını da fark ettim. Milletvekilleriyle sohbet ederken, hepsine gergin bir bekleyişin hâkim olduğunu gördüm. Türk’ün sabah 09.00’da yapması beklenen basın toplantısı bir türlü yapılamıyordu. Saatler 10.00’ı gösterdiğinde Ahmet Türk, lobiye indi. Salonda hukukçu milletvekilleriyle bir grup avukatı yanına aldı ve otelin arkasında bulunan bahçeye çıktı.

‘Cudi Limanı’nda toplantı
Halka da açık olan bu bahçenin adı da ilginç: “Cudi Limanı.” Bahçenin en kuytu köşesindeki bir akasya ağacının altında Türk’ün yanı sıra, Hasip Kaplan, Ayla Akat Ata, Şırnak Barosu Başkanı Nuşerivan Elçi, Avukat Hatice Korkut, Diyarbakır Milletvekili Gültan Kışanak ile Şanlı Urfa Milletvekili İbrahim Binici ve Sırrı Sakık toplandı. Yaklaşık 40 dakika süren toplantının hemen ardından “ara bir formül” bulunduğunu ve krizin nihayet çözüldüğünü öğrendim. Gelecek olan grupların ifadeleri üzerinde bile anlaşılmıştı.
Silopi’den Türkiye’ye giriş yapacak olanlar üç satırbaşıyla ifadelerini vereceklerdi. Birinci başlıkta, Türkiye’de başlayan demokratik açılım sürecinin önemine dikkat çekeceklerdi. İkinci başlıkta 25 yıldır süren savaşın nedenlerini anlatacaklardı. Son başlıkta ise Öcalan’ın yaptığı çağrıya uyarak Türkiye’de yeni bir sürecin başlamasına vesile olması umuduyla geldiklerini açıklayacaklardı. Buna karşılık savcılığın veya mahkemenin ya da sadece mahkemenin Türkiye’nin demokratik açılım süreciyle birlikte yeni bir dönemin başladığı değerlendirmesini yaparak kimlik tesbiti ve güvenlik soruşturmasını yaptıktan sonra “adresleri sabit olduğundan ve kaçma şüphesi taşımadığından” tahliye edilmelerine karar verecekti.
Ağacın altında yaklaşık 40 dakika süren toplantının ardından Ahmet Türk ve DTP’li ekibin daha rahat olduğunu gözledim. Sohbet ettiğim vekiller ile hukukçular yine de “nelerin yaşanacağını geldiklerinde göreceğiz” diyerek son dakika sürprizlerine açık olduklarını belirtmeyi gerekli gördü. Bu yazı kaleme alındığı sıralarda 34 kişilik grup Kuzey Irak’taki Kürdistan Bölgesi’nden Türkiye’ye henüz giriş yapmamıştı.

Bir adıma on adım...
Kandil ve Mahmur’dan gelen PKK’lı iki grubu karşılamak için Silopi’ye giden DTP Genel Başkanı Ahmet Türk, “Bugün eğer istersek burada ölümlerin duracağı, barışın filizleneceği bir süreç başlatabiliriz” dedi. DTP Genel Başkan Yardımcısı Emine Ayna ve Türkiye Barış Meclisi Sözcüsü Aygül Bidav’ın da katılımıyla basın toplantısı düzenleyen Türk, sürecin doğru okunması ve barış gruplarının niçin gönderildiğinin doğru değerlendirilmesi gerektiğini söyledi. Grupların tıkanan açılım tartışmalarını, sürecin barışçıl ve demokratik gelişimin önünü açmak için geldiğini vurgulayan Türk şöyle dedi: Burada oluş nedenimiz, bu tıkanıklığın aşılmasıdır. PKK bunun ilk adımını yine attı, devletin de buna karşı operasyonları durdurması en büyük güven hareketi olacaktır. Bu geliş aynı zamanda PKK’nın savaşta değil barışta ısrarcı olduğunun da göstergesidir. Eğer devlet bir adım atarsa PKK on adım atacaktır. Sadece tartışmaların tıkanmaması için böyle bir jestin yapılmış olması bile hükümetin elini güçlendirecek büyük bir yaklaşım olarak değerlendirmek gerekir. Beklentimiz hükümetin, devletin yine aynı klasik statükocu ‘teslim oldular, bittiler’ mantığı ile yaklaşmamasıdır.”

Şahin: Randevu talebi gelirse değerlendiririz
Yetim çocukları kabulünde gazetecilerin sorularını yanıtlayan TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin, PKK’lı iki grubun Türkiye’ye geldiği ve Meclis’te görüşmeler yapmak istediklerinin anımsatılması üzerine, bu girişimin iyi niyetli, Türkiye’nin 30 yıla yakın uğraş verdiği terörün sona ermesine yol açıcı bir teşebbüs olmasını diledi. Şahin, “Gelişmeleri hep birlikte takip edeceğiz ve göreceğiz” dedi.
Konuyla ilgili Meclis Başkanlığı’na herhangi bir randevu talebinin ulaşmadığını bildiren Şahin, “Böyle bir talep ulaşırsa, talebi ve içeriğini öğrendikten sonra değerlendirmemizi yapar, ondan sonra kararımızı açıklarız” dedi.

Hükümetten sabotaja karşı ihtiyat çağrısı
Hükümet, dağdan inmelerin devam etmesi ve barış sürecinin sabote edilmemesi için alarma geçti. Özellikle DTP’nin süreci krize sokacak açıklamalardan kaçınmasını isteyen hükümet çevreleri, son gelişmelerin bugünkü MGK toplantısında masaya yatırılacağını belirtti.
Gelişmeleri Taraf’a değerlendiren yetkililer şunları söyledi: “Sürecin başarısızlığa uğramaması için, dağdan inenlerin ve onu karşılayanların ‘biz bu sürece, barışa destek vermek için geldik’ demeleri gerekir. Bunu başka noktalara çekmemek gerekir. Bu süreci çok iyi analiz etmek gerekir.
Özellikle DTP’nin bu sürece açıklamalarıyla ve eylemleriyle sabote etmemesi gerekir. Bu nedenle çok ihtiyatlı davranmak gerekiyor. Dağdan gelen bu insanların ‘pazarlık’ yapmaya gelmediğini kamuoyuna açıklanmalı. Bu insanlar bu sürece destek vermek için geldiği yönünde değerlendirilmeli. Ve bu kişiler ‘memleketimize geri dönüyoruz’ mesajını vermeli.”
Dağdan inmelerin teşvik edilmesi ve sürecin ‘kalıcı barışa’ doğru gitmesi için hükümetin kararlı olduğunu belirten bir yetkili, “Eminim ki dağdan gelenlerin çoğu kısa bir süre içinde evlerine anne ve babalarına sarılarak yepyeni bir hayatla tanışacaklar” dedi.
Bu sürecin başarısızlığa uğramaması için dağdan inişlerin devam etmesi gerektiğini de belirten yetkililer, “Bazı çevrelerden gelen bu kişilerin 1999 yılında yaşananlara maruz kalmaları özellikle isteniyor. Devletin bütün birimleri bu nedenle bu süreci en iyi bir şekilde değerlendirmeli. Arzu edilen o dönemde yaşananlar tekrarlanmamalı. Her şey kanunla çözülmüyor. Devlet dağdan inenleri bu çerçevede değerlendirmeli. Öyle olacağını da umuyoruz” diye konuştu.

MGK’da görüşülecek
Bugün yapılacak MGK toplantısında ağırlıklı olarak demokratik açılımın ele alınacağı belirten kaynaklar, “Özellikle İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın bu çerçevede yürüttüğü görüşmeler ve değerlendirmeler içeren raporu görüşülecek. Bu çerçevede Mahmur ve Kandil’den inişler ele alınacak. Bu nedenle yarınki MGK’da önemli gelişmeler ve kararlar çıkabilir” dedi.

Taraf/KURTULUŞ TAYİZ-FARUK BALIKÇI/SİLOPİ-FİKRET KARAGÖZ/ANKARA - Istanbul - 20.10.2009
Asi_isyankar isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 10-20-2009, 12:45   #25
Kullanıcı Adı
ishakyilmaz
Standart Hayırlı Haberler Peş Peşe Gelmeye Başladı;Beşir Atalay,100-150 PKKlı Daha Bekleniliyo


İçişleri Bakanı Beşir Atalay, ''Biz Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak terörü bitirmek istiyoruz. Devletin bütün unsurları buna kararlı ve hazırlıklıdır. İnşallah önümüzdeki günlerde daha iyi haberler duyacağız'' dedi.

Atalay, ''eve dönüş''ün, demokratik açılım sürecinin bir safhası, planın bir parçası olduğunu belirtti.

İçişleri Bakanı Atalay, Rixos Otel'de basın yayın kuruluşlarının Ankara temsilcileriyle kahvaltıda bir araya geldi.

''Demokratik açılım'' paketi ve ''eve dönüş'' süreciyle ilgili bilgiler veren Atalay, bu süreçte toplumun her kesiminden destek gördüklerini belirtti. Atalay, gelinen noktayı ''Hepimizin ortak başarısıdır'' diye niteledi. Başlangıçta basın mensuplarıyla bir araya geldiğinde destek istediğini hatırlatan Atalay, ''Gerçekten de bize büyük destek verdiniz. Yazılarınızla, haberlerinizle değerli katkılarınız oldu. En fazla desteği basından gördük'' diye konuştu.

Kesinleşmeden süreçle ilgili erken değerlendirmeler yapmaktan özellikle kaçındığını vurgulayan İçişleri Bakanı Atalay, ''eve dönüş'' süreciyle ilgili önceden açıklama yapılmamasının da alınan tedbirlerin bir parçası olduğunu söyledi.

İçişleri Bakanı Atalay, ''eve dönüş''ün sürecin bir parçası olduğunu belirterek, ''demokratik açılım''ın bir paketten ziyade bir süreç olduğunu ifade etti. Atalay, ''Çoğu uygulamayla görülecek bazı hazırlıklarımız var. İdari tasarruflarla olabilecekler var. Meclis tasarrufuyla olacaklar var. İnce ince dokumak gerekiyor. Yöntem, üslup çok önemli. Hassasiyetleri koruyarak yürüyeceğiz'' dedi.

Bu süreç çerçevesinde dış temasların da önemli olduğuna işaret eden Atalay, Dışişleri Bakanı'nın ve kendisinin bir dizi temaslarda bulunduğunu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın da Kuzey Irak'ta önemli görüşmeler yaptığını hatırlattı. Kendisinin Suriye, Irak ve İran'da önemli temaslarda bulunduğunu belirten Atalay, ''Şartları olgunlaştırarak adım adım gidiyoruz'' ifadesini kullandı.

-''İLK UYGULAMA''-

Irak'ın kuzeyinden dün başlayan ''eve dönüş'' sürecinin ilk uygulama olduğu için anlamlı olduğunu vurgulayan Beşir Atalay, devlet olarak idare, güvenlik, yargı ve sağlık boyutuyla her türlü tedbirin alındığını bildirdi. Sağlık Bakanlığı'nın psikologlar dahil gerekli önlemleri aldığını vurgulayan Atalay, gelenlerin sağlık kontrollerinin yapıldığını, idari tedbirlerin ardından yargının devreye girdiğini söyledi. Bu uygulamanın alt yapısının TCK'nın 221. maddesine göre gerçekleştirildiğini kaydeden Atalay, 29 kişinin işlemlerinin tamamlandığını, 5 kişinin işlemlerinin ise halen sürdüğünü anımsattı. Atalay, şöyle devam etti:

''Büyük hassasiyetler gerekiyor. Bu herhangi bir konu değil. Sabırla sonuçlar alınacak. DTP'nin, vatandaşların hassasiyetleri gerekiyor. Süreç içinde yanlışlıklar olmaması için herkesin daha sorumlu davranması gerekiyor. İlk grupta bazı şeyler daha çabuk olabilirdi. Bazı gecikmeler yaşandı.''

Gerekli hassasiyetlerin gösterilmesi halinde sürecin daha sağlıklı işleyebileceğini vurgulayan Atalay, ''Bunun devamını bekliyoruz. Açıkça şunu ifade edeyim, dağdaki insan da bunun bir çıkmaz sokak olduğunu görüyor. Biz Türkiye Cumhuriyeti olarak terörü bitirmek istiyoruz. Devletin bütün unsurları bu konuda kararlıdır. İnşallah önümüzdeki günlerde daha iyi haberler duyacağız'' diye konuştu.

Beklenmedik şeylerin olmaması için önceden özellikle açıklama yapmadıklarını kaydeden İçişleri Bakanı Atalay, basın mensuplarından gelenlerle ilgili haberlerde daha titiz davranmaları isteğinde bulundu. Teyit edilmemiş haberlerin yazılmamasını talep eden Atalay, tereddüt halinde kendilerinden doğru bilgi alınabileceğini belirtti.

Atalay, ''Ben bu sürecin her safhasında destek veren basın mensuplarına çok teşekkür ediyorum. Alacağımız sonuç, geleceğe bırakacağımız önemli bir miras olur. Türkiye'nin terörsüz, huzurlu, refah içinde büyümesi hepimizin ortak arzusudur'' dedi.

(AA)
ishakyilmaz isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 10-20-2009, 12:55   #26
Kullanıcı Adı
EpiVaTeS
Standart
Kökü kazınacak mı...
benim beklediğim soru bu...
EpiVaTeS isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 10-20-2009, 14:36   #27
Kullanıcı Adı
Ak_Urfalı
Standart
Alıntı:
ÜçNoktadan... Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Kökü kazınacak mı...
benim beklediğim soru bu...
sen hiç merak etme abicim şimdi bu terorü başımıza çınar agacı yaptı bu zalimler...SN.BAŞBAKANIMIZDA baktı 30 senelik çınar bırakmıyorlar devirsin.neyapıyor almış eline bıçkı makinasını çıkmış agacın üzerine budama başladı...herşey zamanla yavaş yavaş kökünüde kazır inşallahhhh
Ak_Urfalı isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 10-20-2009, 14:40   #28
Kullanıcı Adı
ishakyilmaz
Standart
Hal böyleyken örgütün "halkımıza zulmediliyor" demesi ya da "halkın kültürel hakları verilmiyor" gibi bir söyleme sığınması artık çok zor. Örgüt böyle söylese bile insanlar "Kardeşim devlet daha ne yapsın?" diye sorar. Terör örgütünün suiistimal ettiği hassas sorunlar ortadan kaldırıldıkça PKK'nın inandırıcılığı da buharlaşıyor. Bu durum dışarıda da böyle. Yakın zamana kadar bölge ülkelerinden lojistik destek alan PKK'nın bugün aynı rahat ortamı yakalaması düşünülemez. Türkiye, Suriye'yle bu kadar yakınlaşırsa, Kuzey Irak ve merkezî Irak devletiyle stratejik işbirliği yaparsa bu ülkelerin PKK'ya destek vermesi eskisi kadar kolay gerçekleşebilir mi? Tabii ki hayır!
PKK, Türkiye'nin yürüttüğü diplomatik kuşatma harekâtı sonrasında dağ başında sıkışıp kaldı. Kaçacak yer de yok, sığınacak hami de. Üstelik mazeretler de bir bir ortadan kaldırıldı, kaldırılıyor. Uzun süre dağda kalan örgüt üyelerinin yaşadığı sağlık sorunları da artık herkesin malumu. Geriye tek bir çare kalıyor: Silahlara veda! Yani dağdan inmek, normalleşen bir ülkede insan gibi yaşamak...
DTP'nin silah bırakma eylemini şova dönüştürmek istemesi, örgüt mantığıyla düşünüldüğünde, anlaşılır bazı özelliklere sahip. Örgütün lider kadrosu, teslim olmanın örgütte yol açacağı travmayı herkesten iyi biliyor olmalı. Bu psikolojiyi perdelemek için şov yapmalarına gerek yok. Ancak o şovun peşine takılıp tahriklere kapılıp dağdan iniş sürecini yok saymaya da gerek yok. Sonuçta bir süreç yaşanıyor; asıl önemli olan bu.
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal "PKK'nın dağdan inmesini memnuniyetle karşılıyorum." demiş. Çok haklı. Bu süreç devam ederse gencecik fidanlarımızın al bayraklı mahzun tabutlarını artık görmeyeceğiz. Her bir ferdin birinci sınıf vatandaş olarak yaşamasını hedefleyen "demokratik açılım"ın gerçek anlamı esas o zaman anlaşılacak...

Ekrem Dumanlı-zaman
ishakyilmaz isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 10-20-2009, 14:41   #29
Kullanıcı Adı
ishakyilmaz
Standart
Hal böyleyken örgütün "halkımıza zulmediliyor" demesi ya da "halkın kültürel hakları verilmiyor" gibi bir söyleme sığınması artık çok zor. Örgüt böyle söylese bile insanlar "Kardeşim devlet daha ne yapsın?" diye sorar. Terör örgütünün suiistimal ettiği hassas sorunlar ortadan kaldırıldıkça PKK'nın inandırıcılığı da buharlaşıyor. Bu durum dışarıda da böyle. Yakın zamana kadar bölge ülkelerinden lojistik destek alan PKK'nın bugün aynı rahat ortamı yakalaması düşünülemez. Türkiye, Suriye'yle bu kadar yakınlaşırsa, Kuzey Irak ve merkezî Irak devletiyle stratejik işbirliği yaparsa bu ülkelerin PKK'ya destek vermesi eskisi kadar kolay gerçekleşebilir mi? Tabii ki hayır!
PKK, Türkiye'nin yürüttüğü diplomatik kuşatma harekâtı sonrasında dağ başında sıkışıp kaldı. Kaçacak yer de yok, sığınacak hami de. Üstelik mazeretler de bir bir ortadan kaldırıldı, kaldırılıyor. Uzun süre dağda kalan örgüt üyelerinin yaşadığı sağlık sorunları da artık herkesin malumu. Geriye tek bir çare kalıyor: Silahlara veda! Yani dağdan inmek, normalleşen bir ülkede insan gibi yaşamak...
DTP'nin silah bırakma eylemini şova dönüştürmek istemesi, örgüt mantığıyla düşünüldüğünde, anlaşılır bazı özelliklere sahip. Örgütün lider kadrosu, teslim olmanın örgütte yol açacağı travmayı herkesten iyi biliyor olmalı. Bu psikolojiyi perdelemek için şov yapmalarına gerek yok. Ancak o şovun peşine takılıp tahriklere kapılıp dağdan iniş sürecini yok saymaya da gerek yok. Sonuçta bir süreç yaşanıyor; asıl önemli olan bu.
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal "PKK'nın dağdan inmesini memnuniyetle karşılıyorum." demiş. Çok haklı. Bu süreç devam ederse gencecik fidanlarımızın al bayraklı mahzun tabutlarını artık görmeyeceğiz. Her bir ferdin birinci sınıf vatandaş olarak yaşamasını hedefleyen "demokratik açılım"ın gerçek anlamı esas o zaman anlaşılacak...

Ekrem Dumanlı-zaman
ishakyilmaz isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 10-20-2009, 14:41   #30
Kullanıcı Adı
ishakyilmaz
Standart
Hal böyleyken örgütün "halkımıza zulmediliyor" demesi ya da "halkın kültürel hakları verilmiyor" gibi bir söyleme sığınması artık çok zor. Örgüt böyle söylese bile insanlar "Kardeşim devlet daha ne yapsın?" diye sorar. Terör örgütünün suiistimal ettiği hassas sorunlar ortadan kaldırıldıkça PKK'nın inandırıcılığı da buharlaşıyor. Bu durum dışarıda da böyle. Yakın zamana kadar bölge ülkelerinden lojistik destek alan PKK'nın bugün aynı rahat ortamı yakalaması düşünülemez. Türkiye, Suriye'yle bu kadar yakınlaşırsa, Kuzey Irak ve merkezî Irak devletiyle stratejik işbirliği yaparsa bu ülkelerin PKK'ya destek vermesi eskisi kadar kolay gerçekleşebilir mi? Tabii ki hayır!
PKK, Türkiye'nin yürüttüğü diplomatik kuşatma harekâtı sonrasında dağ başında sıkışıp kaldı. Kaçacak yer de yok, sığınacak hami de. Üstelik mazeretler de bir bir ortadan kaldırıldı, kaldırılıyor. Uzun süre dağda kalan örgüt üyelerinin yaşadığı sağlık sorunları da artık herkesin malumu. Geriye tek bir çare kalıyor: Silahlara veda! Yani dağdan inmek, normalleşen bir ülkede insan gibi yaşamak...
DTP'nin silah bırakma eylemini şova dönüştürmek istemesi, örgüt mantığıyla düşünüldüğünde, anlaşılır bazı özelliklere sahip. Örgütün lider kadrosu, teslim olmanın örgütte yol açacağı travmayı herkesten iyi biliyor olmalı. Bu psikolojiyi perdelemek için şov yapmalarına gerek yok. Ancak o şovun peşine takılıp tahriklere kapılıp dağdan iniş sürecini yok saymaya da gerek yok. Sonuçta bir süreç yaşanıyor; asıl önemli olan bu.
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal "PKK'nın dağdan inmesini memnuniyetle karşılıyorum." demiş. Çok haklı. Bu süreç devam ederse gencecik fidanlarımızın al bayraklı mahzun tabutlarını artık görmeyeceğiz. Her bir ferdin birinci sınıf vatandaş olarak yaşamasını hedefleyen "demokratik açılım"ın gerçek anlamı esas o zaman anlaşılacak...

Ekrem Dumanlı-zaman
ishakyilmaz isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Etiketler... Lütfen konu içeriği ile ilgili kelimeler ekliyelim
açılım, demokratik, pkk, teslim


Konuyu Toplam 2 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 2 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.




boşanma avukatı webmaster blog çarşamba pasta

çarşamba koltuk yıkama çarşamba webtasarım