![]() |
#1 |
![]() Şeyhülislam Mustafa Sabri Efendinin istifa şiiri
(Yarın gazetesi müdüriyet-i aliyesine; Ankara hükümetinin Lozan antlaşmasıyla vatanları dışında yaşamaya mecbur bıraktığı 150 turli hakkında son olarak vatandaşlıktan çıkarma kararı vererek icra ettiği yeni taarruz münasebetiyle kaleme aldığım yazılı cevab namemin muhterem gazetenizde yayımlanmasını rica ederim, efendim. (Şeyhul islam Mustafa Sabrî Efendi) Bir zaman dehre şan veren Türkler Neydi evvel, ne oldu şimdi de bak: Müteezzi olur, ebâ eyler (uzak eyler) Görmeden göz, işitmeden de kulak; Darbedir fikri, akla;...zikri elem! Deli mazurdur, delirdi desem! Yapamaz hem kıyıp da dîvane, Türk'ün endişesizce yaptığını; Din-i İslam'dan mühînane(alçakca haince) Hareketlerle küfre saptığını; Hele zilletle zulme taptığını, Akıl almaz cihanda bir kavmin... Tapar insan olur ki hayvana! O dalâlette bir samimiyet Hissi icra-i hükm eder; lâkin: Zulme kulluk eden bizim millet, Tapınır ölmeyip sürünmek için! Memleket sanki bir dev aynasıdır: Kocaman gösterir çocuklarını; Hokkabazlarla dalkavuklarını Arz eden bir tiyatro sahnesidir... Hareket, hem hayat: Oyuncuların; Çalkanır bin çeşit göbek ve karın... Ekseriyet, adetçe en a'zam Ekseriyet, seyirci; Lâkin hem Bakıyor, hem de titriyor, tir tir; Çünkü onlardan intihab edilir (seçilir) Kanlı rollerde harcanan eşhas; Hep ölen kurtulur, kalanlar için: Daha müşkildir(zor) ihtimalhalâs,(Kurtuluş) Daha müşkilder(zor) ah can sağ iken Ölüden beş beter olanlar için: Dünyevî, uhrevî reha bulmak; Bu hakikat acıklıdır cidden: Çıkamaz Türk kolay kolay yüzü ak!... Suflörün(oyuncu) bazı kere bir emri, Atlayıp sahneden: Seyircileri Oynatır, sulta durdurur saf saf; Coşturur, koşturur mutaf mutaf! Türk'ün artık bugün işittiği ses, Yeni rehberlerinden aldığı ders; An'anat(Gelenekler) ve mukaddesat(kutsal), ahlâk, Din ve iman, azab-ı vicdan, hak, Ma'delet(adalet) merhamet, haram ve helâl, Belki bir devre-i hesap ve suâl, Akıl ve mantık, ayıp, günah, tarih, Irz ve namus, edeb, şeref gibi her, Kayd,(Yazı) mülgal.. (kaldırılmış) ve meydan işte fasîn ![]() Eski zincirler kırılsın hep; Kursun erkek kadınla bezm-i tarap(İçkili ve eğlenceli meclis) Hele şer'î Muhammedi denilen, On asırdır önünde Türk eğilen Eski kanun ki gökten inmiş imiş Onu yıkmaktır en mukaddes iş; Kalmasın memlekette doğru, dürüst Hiç bir varlık olmadan alt-üst! Çünkü mana-i inkılâp budur! Türk'e çıldır, kudur! De, tek deme: Dur! Bir avuç eşkiyaya ait hal, Olamaz bil-umum (tüm)millete mal Diyerek i'tizar eden(özür dileyen)hala, Ya tarafgirlik yapar, yada riya... Bir avuç eşkiyaya, on milyon Şu kadar hür adam esir olmaz!. Memleketin dahilinde mekruh farz Etseniz Türkü: Hariç ez kanun! Gösterir hep: o dâr-ı ikraha(zorlanma tiksinme yurdu) . Müteveccih muhacirin akını, Türkün aklında zahmet olduğunu!.. İşi kalmış o kavmin Allah'a! Gitme ey yolcu! Dön yolundan, eğer İzzet-i nefse malik insansan, (Şerefli nefse sahip insansan) Siyyema doğru bir müslümansan: Sana olmaz o memleket mehcer!..(Uzak) Oradan gel de ibret al benden; Yol yakınken nasihat al benden! Beni hain tanıttılarsa sana, Sen de hain, de! Dikkat et ama: Yeni Türklerce, doğru söyleyenin, En (modern) ism-i hassıdır: "Hain"! Olduğun memlekette tercîhan Otur... İmkânı yoksa, tur'den Başka yer bul... Ya ölmeden akdem Gömül ecdadının mezarlığına! Gitme tev'an kaza belâ ağına! Yektir: Akl-ı selim mantığına, Dâr-ı idamdan diyar-ı adem!.. Galiba eski isme aldandık, Orada din kardeşin mi var sandın? Yaşıyor varsa son nefeslerini; Hiç işittin mi dünkü nefeslerini? Şimdi görsen tanır mısın Türk'ü? Git de bir kere gör!.. O gün belki,. Ürkeceksin geçip de kendinden: Ailen, ailen değil; sen, sen!.. Bulamam Türk'ü, ben de nalânım^ Ararım: Nerde milletim, vatanım? İnanılmazdı girse rü'yaya Dönmeler şaştı "dönme tur"ye! Bu fenalıkların vukuuna hep, Milletin cehli gösterilse sebeb; Ya münevver denen erazil-i nas: Cehlinden ziyade yüz karası; Vatanın en onulmayan yarası; Onların ilmi varsa: İlim, iflas Ediyor Asya-i suğrâda: Daha bin yıl kalırsa razıdır, Eski cehliyle şimdi halk, orada Aranan her devirde mazidir!... Hani: Sünnet düğünlerinde çocuk Kesilirken; gürültü, maskaralık Yaparak, bastıran adamlar olur Çocuğun canhıraş nalesini; İşte bunlar da milletin sesini Boğarak, zulüm içinde sûr-i sürür Tıbl-ı nakkaresi ile ortalığı Doldururlar. Ve muttasıl çalgı Na'ra, alkış, kasîde, ta'zimât!.. Ne hazin mahşer-i hayat ve memat: Halk, rahat döşeklerinde ölüm Bekleşirken zelîl, dört büklüm: Kaplamış cevvi bir alay baykuş! Handeden asmanı çınlatıyor! Ölüler aleminde: Tafra-furûş Bir hayasız hayat, keyf çatıyor! Bitme bilmez bu bahis, uzundur çok; Varılan bir netice var şöyle: Zîr ü balâsı, has ve artımıyla, Türk'ü mazur görmenin yolu yok! Mel'anet, meskenetle anlaşmış, Kalıplar, sanki müncemit taşmış! Öyle şeyler yapıldı tur'de, Ki tahammül getirmeyip de hemen Ölüler kalkmalıydı kabrinden, Hareket hissi yoksa ihyada! Şuna en çok hayıflanır, yanarım, Ne felâkettir ey büyük "Rabbim! Ki, demek mümkün olmuyor: Bana ne? "Bakınız Türk'lerin rezaletine" Denilirken, içinde ben de varım!.. Âh insanda fikr-i milliyet, Ne kadar cahilane bir illet! Hep o humma-i cehli coşturarak Sevk ederler avamı her tarafa; Gah olur, bir paçavradan bayrak Yapılır, taçlar kalır turfa!.. Ne zamandır bu karha, bizde de pek Had bir devreye girdi işleyerek; Şahlanır Türk ocaklarında duman, Bu dumandan kurum alan ve satan Yosma beyler, hin oğlu hin paşalar, O ocaklarda çöp-çatan maşalar; Bir düzendir ki deme keyfine sen; İyi dursun bu destgahî düzen! Ayıran fikridir, her insanı Asıl insanca: yoksa cinsi değil: Var mı, milliyeti... Diğerin hak sayılma imkânı? Sen Arapsan, falan da Çerkestir! Kendi şahsınla iftihara yüzün Tutmasın, sonra milletinle öğün! iş bu hodgâmlıkta hasta şuur, Medeniyette irtica ediyor! Eskilerden alır azca moda!.. Hem bu hodgâmlık: Mukaddesmis Sanki mantık: Hava imiş, esmiş! Bence: Milliyet iddiasıyla Yapılan her nev' hafiflikler, Görmemişlikten inbias eyler... Öyle eblehfirib ahvale, Fıtratım iktizası zatan ben Müncezip bir nazarla bakmazken Hele milletiyle birlikte Bozkurt'a kaptıran, maymun Gibi oynattıran, tutup bir gün Şark'tan Garb'a attıran, hem de; Türklük ve inkılâp adlı Mütenakız, feci kurt-masalı: Büsbütün oldu mucib-i nefret! "Kendi cinsim de olsa bin lanet Ona!" Dersem, değil miyim haklı? Bu kadar iddia-i hürriyet Eden asrilerin esîr aklı, Almıyor yoksa, alsa ben çoktan Atacaktım zavallı boynumdan: Türk'e nisbet vebal ve töhmetini!.. Alsın Allah için hacaletini! Hal-ü hüzn-ı istimal böyle iken, Yeni bir na'me, bir acîb haber: Karakuşlar karar vermişler Beni İskata tabiiyetten! İşitip kahkaha ile güldüm ben! Ve teşekkürler ettim işte ben, fakat, Beni iskat edenler, etmiş halt!.. Haydi oradan şaşkın izam! Sizi çok bildiğim için tanımam! , Ne ki bir lahza diyetinizden; adam, Hak boğan, susturan (sehpa-ipi)niz Çıksa: İpsiz kalırsınız hepiniz!.. Müslüman Türk'ü, öldürüp, ne kadar Mal-ı mevrûsu varsa hep kapışan, Bir de, ıskatı arkasından koşan Muhtelis, muhteris haramiler! Ne kadar aklınız sizin kıttır, Asıl ıskattır ki: Sakıttır! Çabuk geç kaldınız! Ve beyhude1" Zahmet etmişsiniz şu meselede. Sizin olsun karanlık Ankara'nız; Bana metbu' olur mu hiç dinsiz Bir hükümet, ne haddi var zaten? Ona tabi değildim evvelden! Tabiiyet telâşi zaittir! Ben asıl isterim ki: Türklükten çıkayım, ah! Kabil olsun da; Sökeyim, işte derdi ta kökten, Beşeriyet ilaç bulsun da!.. Biraz evvel de söyledim: İnsan, Çıkamaz yoksa her bataklıktan; Yenilikler satar da hep geridir; Denemez: Hür değil misin? Çık, gir! Kimi hemşehrilik alır fahri! Şu benim Türklüğüme: Pek cebrî! Evet, Allah'a itimadım çok; Ona hiç bir cihetçe güçlük yok; O benim ilticamı red etmez; Şu yürekten bir hami ret etmez: Türk eğer... her gelenle tur'de uyuşan;... İnönü'nde, Çankaya'da kaynaşan;...üstelikle tedricen Güzelim inbisar-ı aileyi bozarak, herkes aherinkinden Müşterek istifade etmeyi düşünüp; zencinin firaşi için hazır olmuş birer dekolte kelebek kadar oynak kadınlı, erkekli muhtelif ailâttan mali muhtelit bezm-i vuslat akt ederek; medenî bir nev'i Kızılbaşlık olması için de, mum söndürmek şöyle dursun, latîf, rengarenk nurlar altında: Aşikâre, açık ağuş ağuşa, çift çift yapışık, Birbirinden hayat alıp vererek, Kalbten kalbe sevgi sızdırarak raks eden;... ciddi olsa, geçmişine küfr edip, daima İlah-ı cedid Bârgâhında dest bir sîne yaşayan hergünde bir yeni iyd;... Dün: Hilafetçi, Müslümancı; bugün Bolşevik, Türkçü, diktatör, halkçı, Kırışık, zü'l-vücûh bir müncî Aşkının sekr ve cinnetiyle mecnun Eski sermaye-i mefahirine, Ölmüş insanların kemiklerine Tükürüp, levs atıp... ....Demekse, artık ben: Ba'dema-şahit olsun işte cihan Yalnız müslüman ve bir insan olarak kalmak üzere, Türklükten, şeref ve izzetimle istifa ettim Allah'ımın huzurunda!.. Oh, hürriyetim tamam işte!.. Ne, derûnunda gayret-i iman ne, urukunda mevce-i heyecan, ve ne ecdanının kanından kan kalmayan hanedan-ı Saltanata; Ne de bir aslı nesli na-ma'lüm, Düşman-ı ırz ü din, cehûl ve zlüm, şımarık, züppe, sonradan görme, kahpe, namert, kâfiru'n-ni'me, üste hırsız, reis-i ubaşan, ? yaman arsız, harîs-ı servet ü şan, Rehnûma-i seffah.seffahe, mütecasir, laîm, küstâhe, Nisbetim var, Hükümetu'l-lah'a tabiim! Milletim de, İbrahim milletinden, bunanla fahr ederim! En büyük millet, en büyük devlet! Eski Osmanlı Türk'ünün zaten —Hani İslam dini üzere iken- İlm-i halinde yer bulan memat, buydu... Lâkin sonuncu nesl-i deni O Nebiyyi Celîle nisbeti Zayi etmekle kalmayıp, bir de: Türk'e, hatta o eski Peygamber, Bilâkis kendi müntesiblerde diye bir başka yave söylediler: Hezeyan hududu yok, ne diyeyim? -İşte bizzat ruh-i İbrahim; ; Söyle tımarhane harcı deli; Böyle hep akıl ve nakli baltalayan, çoğu makhur ve münderis, ehli; Azi kahir ve müfteris hayvan denecek kavme intisabı nasıl red ve inkar ederse, elhasıl Ben de aynıyla red edip Türkü, ' attım üstümden en elîm yükü...' Tevbe ya Rabbi tevbe Türklüğüme!... Beni Türk milletinden addetme!. (İskeçe- 1Temmuz 1927 (Yarın,Sayı 2,29/7/1927)
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|