AK Gençliğin Buluşma Noktası
Dini Konular Dinimiz hakkında öğrenmek ve paylaşmak istediğiniz herşey.



Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 08-24-2007, 20:56   #1
Kullanıcı Adı
Ravza_Ruveyda
Standart ** Tevekkül**


Tevekkül

İnsanın, her konuda kendine düşen görevleri yerine getirdikten sonra sonucu Allah’a bırakmasıdır. [Diyanet]

Tevekkül kelimesi, vekil tutmak demektir. Vekil tutacak kişi kendinden daha kuvvetli, daha şefkatli, ilim irfanda daha üstün bir zata itimat edip onu vekil tutmak ister.
Müslüman Allah’ın kudretinin üstünde bir kudret, ilminin üstünde bir ilim, merhamet ve şefkatinin fevkinde bir şefkat ve merhamet bulunmadığına itikat eder. Diğer mahlukların da kendisi gibi aciz, fakir, kusurlu ve nakıs olduğunu idrak ile Allah’a itimat ve tevekkül eder; Ona teslim olur.
Allah’a tevekkül eden bir Müslüman düşünür ki, “Bana gelecek bütün hayırları ancak O ihsan edebilir ve her türlü şer ve zararları ancak O def edebilir.”
Bir Müslüman, çalışmadan kazanılamayacağını bilerek, dünya işleri için gerekli bütün tedbirleri aldığı gibi, ibadet etmeden ve Allah’ın emirlerini yapıp, yasaklarından kaçınmadan da cennete gidilemeyeceğini bilerek kulluk vazifesini yerine getirir ve sonunda Allah’a tevekkül eder.Tevekkül, sebeplere teşebbüs ettikten ve gerekli bütün tedbirleri aldıktan sonra, Cenab-ı Hakk’ın verdiği neticeye razı olmaktır. Böyle bir insan huzurlu yaşar, maişet noktasında endişeye kapılarak ruhuna elem çektirmez, Peygamberimizin şu hadis-i şerifi ona büyük bir ümit kaynağı olur: “Eğer siz Allah’a hakkıyla tevekkül ederseniz, kuşları rızıklandırdığı gibi sizi de rızıklandırır.”Tevekkül hiçbir zaman çalışmayı, sebeplere teşebbüs etmeyi men etmez. Cenab-ı Hakk Kur’an-ı Kerim’de: “Doğrusu, insan için kendi çalışmasından (gayretinin neticesinden) başka bir şey yoktur” (Necm Sûresi, 39) buyurmuştur.
Bir adam Peygamberimize (a.s.m.) gelerek, “Ben devemi salı vererek mi tevekkül edeyim, yoksa bağlayarak mı?” demiştir. Efendimiz ise, “Deveni bağla sonra tevekkül et” (Tirmizi, Kıyamet, 60) buyurmuş, böylece tevekkülün ölçüsünü en güzel şekilde ortaya koymuştur.
Kaynak: Sorularla İslamiyet
Bir gün;
- Tevekkül nedir? diye sordular bir zata.
- Tevekkül, her türlü sebebe yapışarak gayret göstermek, ama neticeyi Allahü teâlâdan beklemek ve olacak şeyin, mutlaka kendisi için hayırlı olacağına inanmaktır, buyurdu.
Ve ekledi:
- Kul, Rabbine güvenirse, Allahü teâlâ mutlaka ona sahip çıkar ve onu her tehlikeden korur.
- Ya insanlara güvenirse efendim?
- İnsanlara güveneni, insanların eline bırakır.
Kaynak: Huzur İslamda

Bil ki tevekkülün üç derecesi vardır:

Birinci derecede olan:
Davasına gayretli, zeki, konuşkan, cesur ve şefkatli bir vekil tutan kimse gibidir. Bu vekilinin bu hâllerine güvendiği için emin olur.

İkinci derecede olan:
Çocuk gibidir. Kendine ne olursa, annesinden başka kimseyi bilmez. Acıkınca annesini çağırır. Korkunca annesine sarılır. Çünkü çocuk tabiatı budur. Bu hâl tekellüf ve ihtiyar ile olmaz. Bu tevekkül, bu işe tamamiyle daldığı için kendi tevekkülünden habersiz olan mütevekkilden sâdır olur. Fakat birincisi, tevekkülü tekellüf ve ihtiyar ile elde ettiği için, tevekkülden haberi vardır.

Üçüncü derecede bulunan:
Yıkayıcının elindeki ölüye benzer. Kendini ezelî kudretin elinde bir ölü gibi hareket etmekte görür. Bir işle karşılaşırsa, onun için vekili çağırmaz. Yani kendisine bir şey olunca annesini çağıran çocuk gibi olmaz. Belki annesini çağırmadığı hâlde annesinin kendisini görüp yardımına koştuğuna inanan bir çocuğa benzer.

O hâlde tevekkülün birinci makamı ihtiyar ile olur. Ancak ihtiyar, vekilin âdet ve prensibinden anlaşılan hususları hazırlamakla olur. Meselâ: Eğer vekilin âdeti, müvekkil gelip dosyayı hazırlamadan dâva açmamak ise, müvekkil bunları yerine getirmelidir. Bunları yerine getirdikten sonra onun görevi, vekilin yapacağı işi beklemektir. Sonra ne olursa, vekilden bilir ve dosyanın hazırlanmasını da vekilden bilir. Zira dosyanın hazırlanmasının gerekli olduğunu vekilin işaretiyle anlamış olur.
O hâlde tevekkülün bu makamında bulunanlar ticaret ve Zirâatte el çekmez ve Allah'ın kanun ve âdeti olan zahirî sebepleri bırakmaz. Belki bunlarla tevekkül eder, yalnız Zirâat ve ticarete güvenmez, Zirâat ve ticaretle maksadına kavuşmak için yalnız Allah'ın fazlına güvenir. Şöyle ki, bütün hareketlerin ve Zirâat ve ticaret sebeplerinin Allah Teâlâ'mn şevkiyle olduğunu bilip Allah'ın hidayetini onları yapmaya vesile itikat edip hepsini Allah'tan görür ve ondan bilir.

Nitekim bunun izahı gelecektir. "Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billah" sözünün anlamı da budur.

Çünkü insanın hareketleri, kuvvet ve kudreti kendi elinde olmayıp Allah'ın kudretinde olursa, herşeyi ondan bilir. Velhasıl mütevekkil, ancak işleri sebeplere bağlamayı fikrinden çıkarıp uzaklaştıran ve Allah Teâlâ'dan başka bir şeyi görmediği zaman mütevekkil olur.

Tevekkülün en yüksek derecesi, Bayezid-i Bestamî'nin buyurduğu derecedir.

Ebû Mûsa-yı Debilî, ona tevekkül nedir? diye sordu. Bayezid:

"Sen nasıl bilirsin?" dedi. Ebû Musa dedi ki:

"Büyükler derler ki, tevekkül; sağında ve solunda yılanlar ve ejderhalar bile olsa, kalbinin hiç hareket etmemesidir." Bayezid:

"Bu kolaydır. Belki tevekkül cehennemlikleri azabta, cennetlikleri de nimetler içinde görüp de aralarında ayrım yapmamaktır. Eğer ayrım yaparsa, tevekkül etmiş olmaz."

Ebû Musa'nın beyan ettiği mâna, tevekkülün yüksek derecesidir. Tevekkül makamında korunmamak şart değildir.

Zira Ebû Bekir (r.a.) mağarada yılan deliğine ökçesini koydu. Halbuki Ebû Bekir o anda mütevekkil idi. Fakat yılandan değil, yılanı yaratandan korkuyordu. Zira Allah Teâlâ kuvvet ve hareket vermezse, yılan yerinden kıpırdayamaz. "Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh" sözünün mânasını, bütün eşyada mütevekkil olanlar görür. Bayezid'in buyurduğu husus ise, tevekkülün aslı olan imana işarettir. O iman çok kıymetlidir ve Allah'ın adalet, hikmet, fazl ve rahmetine olan imandır. Bu imanın mânası, Allah tarafından yaratılan her şeyin gereği gibi ve lâyıkı veçhiyle yaratıldığına inanmaktır. Bu itibarla azab ve rahmetin arasında ayrım yapılmaz.
Kaynak: Kimya-yı Saadet

 

Ravza_Ruveyda isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Alt 08-31-2007, 20:04   #2
Kullanıcı Adı
aka3200
Standart ** Tevekkül**


***ALLAH RAZI OLSUN... TEVEKKÜL İŞİMİZ İSTEDİĞİMİZ BİÇİMDE SONUÇLANINCA ELHAMDÜLİLLAH DEMENİN YANINDA; İSTEMEDİĞİMİZ GİBİ SONUÇLANSA BİLE ELHAMDÜLİLLAH DEMEYİ BİLMEKTİR... ÇÜNKÜ ALLAH İNANAN İNSANLARA HER ŞEYİN HAYIRLISINI VERİR....
aka3200 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 2 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 2 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi