AK Gençliğin Buluşma Noktası
Önden Giden Atlılar Önlerinde okyanus, Kızgın bir çöl arkada, Asıl içlerindedir, Zaptedilmez bir deniz, Önden giden atlılar...


Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 03-23-2010, 12:17   #1
Kullanıcı Adı
Ahmet Yasin
Standart The Times'ın Said Nursi haberi




















Bediüzzaman Said Nursi'nin vefatından önce İstanbul'a son gidişinde Time Dergisi muhabiri ile görüştüğü ancak bu görüşmenin haberleştirildiğine dair bir bilgiye ulaşılamamıştı.

Hollanda Rotterdam Risale Haber okuyucularından Yavuz Bilgin ve Muhammed Başoğlu uzun bir çalışmadan sonra görüşmenin haber ve küpürlerine ulaştı.

Yavuz Bilgin-Muhammed Başoğlu'nun haberi:
Rotterdam/HOLLANDA-Risale Haber
Eskiden beri Time Dergisi muhabirinin Bediüzzaman Said Nursi ile 5 Ocak 1960 tarihinde bir röportaj yaptığını duyuyor, okuyoruz. Acaba neler konuştular? Üstad muhabire neler anlattı? Röportajda Bediüzzaman'ın talebelerinden kimler vardı? Bu konuları devamlı merak ediyorduk.

Risale Haber'de Bediüzzaman Said Nursi’nin vefatından 60 gün öncesinin gazete manşetlerini okumakla beraber, Time Dergisinin Üstadla olan roportajı merakımıza merak kattı.

Acaba Time Dergisinin arşivlerden bu röportajı bulabilir miyiz diyerek, bilgisayarımızın başına geçtik.

Dergide Üstadla alakalı bir yazı bulamadık. Acaba bir hata mı var derken, aklımıza dünyaca ünlü “The Times” ve “New York Times” gazeteleri geldi.
Evet…..The Times gazetesinin arşivlerinde Said Nursi ile alakalı yazılara rastladık.

Tarih: 12 Ocak 1960. Konu: Muhalefet lideri İsmet İnönü, Başbakan Adnan Menderes'i dini siyasete alet etmekle suçluyor.
Times’den okuyoruz: “Fanatik Nur tarikatının yaşlı öncüsü tüm Türkiye'yi kapsayan bir geziye çıkıyor, Ankara ve İstanbul'a uğruyor. Tarikatın 600 bin üyesi olduğu belirtiliyor ve muhalefet çekinmeden açıklıyor: 'Said Nursi Demokrat Parti'ye 600 bin oy muhafaza ediyor”.
Menderes ise bu suçlamayi reddediyor, bunun bir “iftira” olduğunu ifade ediyor ve İnönü'yü bunu ispat etmeye veya bu sözünü geri çekmeye davet ediyor. İnönü ise buna henuz cevap vermemiş, ancak Menderes'in seçim turuna benzeyen güney Türkiye seyahatine rastlayan günlerde, Said Nursi’nin niye böyle bir seyahate çıktığını soruyor.

Time Gazetesi 12 Ocakta bunları yazıyor. Yazının sonu ise çok enteresan: “Dişişlerinden öğrendiğimiz kaynaklara göre Türkiye ilk defa Vatikan ile diplomatik ilişkilere girmeye karar verilmiştir.”
Kaynaklara göre Times muhabiri 5 Ocak 1960 tarihinde Üstadla görüşmüş. 12 Ocak tarihli gazetede ise yukarıdakiler yazıyor. Acaba Bediüzzaman Said Nursi The Times Gazetesi'nin muhabirine Vatikan'a gönderdiği Risale-i Nur'lardan bahsetti mi?

Devam ediyoruz Times arşivlerini karıştırmaya. Tarih 24 Mart 1960. Ölüm haberlerine bakıyoruz: Saidi Nursi vefat haberi……

“Saidi Nursi, fanatik müslüman Nur tarikatinin yaşlı lideri, Türkiyenin güney-doğu ili Urfa'da vefat etmiştir.
Saidi Nursi ünlü ve renkli şahsiyetti ve Atatürk'ün ölümünden sonraki esrarengiz dini tepkinin sembolu idi. Hiçbir yere gitmezdi, ancak büyük bir yeşil semsiye altında talebelerinin etrafında hareket ederdi.
Son günlerde yıllarca bulunduğu Isparta'dan yola çıkarak Ankara ve İstanbul'a bir seyahat düzenlemiştir. Muhalafet ise bu gezinin, Demokrat Parti tarafından seçim malzemesi olarak kullanıldığını belirtmekte. Başbakan Menderes ise bu suçlamarı reddetmekte.
Kürt asıllı Nursi'nin 1 milyona yakın takipçisi olduğu belirtilmekte ve polis tarafından toplanan birçok dini kitapları olduğu bilinmekte.”

Anlaşıılan Times muhabirinin ilgisini çekmiş Said Nursi: Hem yıllarca bulunduğu Isparta'dan çıkması ve bulunduğu yerden Türkiye'deki dini tepkinin öncü olması.

Son olarak Times arşivlerinde 1 Ocak 1961 tarihli bir yazıya rastlıyoruz: “Türk tarikat mensupları yakalandı.”

Okuyoruz: “Çoğu genç, 14 Nur tarikatı mensubu İstanbul'da yakalandı. Suçları ise seküler Türkiye'de kapalı kapılar arkasında dini törenler yapmaları. Diğer 12 zanlı ise sorgulandıkdan sonra serbest bırakıldı. Nur tarikatı son yıllarda aktiftir, bilhassa Menderes döneminde hükümet tarafından köylüleri etkilemekle kullanmakla suçlanmakta.
Tarikat halifeliği tekrar ihyayı müdafa etmekte. Son yıllarda 143 tarikat eseri toplatıldı, suçlular ise seküler kanunlara hareket suçuyla 7 yıla kadar hapis ile cezalandırıldı.”

İşte Times gazetesinde Said Nursi ve Nurcular ile alakalı yazılar. Anlaşılan o ki Times muhabiri ne kadar Said Nursi'yi merak ettiyse de, Türkiye'de o dönemdeki medyanın olumsuz haberlerinden
daha fazla etkilenmiş gibi.


 

Ahmet Yasin isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Alt 03-23-2010, 13:32   #2
Kullanıcı Adı
ishakyilmaz
Standart
Ömrünü İslam'a adadı

Vefat yıldönümünde Üstad Bediüzzaman Said-i Nursi Hazretleri'ni rahmetle anıyoruz MUSTAFA R. ÖZGÜR'ün haberi...

Yakın geçmişimizin en büyük İslam alimlerinden biri olarak kabul edilen Bediüzzaman Said-i Nursi Hazretleri, vefat yıldönümünde rahmetle anılıyor. Küçük yaştan itibaren dikkati çeken keskin zekası, kuvvetli hafızası ve üstün kabiliyetleri dolayısıyla "Çağının eşsiz güzelliği" anlamına gelen "Bediüzzaman" sıfatıyla anılmaya başlanan Bediüzzaman Said Nursi, Bitlis doğumluydu ve 83 yıllık ömründe birçok zorluğa rağmen İslami mücadele vermekten vazgeçmemişti.

Yakın geçmişimizin en büyük İslam alimlerinden biri olarak kabul edilen Bediüzzaman Said-i Nursi Hazretleri, vefat yıldönümünde rahmetle anılıyor. 1873'te Bitlis'in Hizan ilçesine bağlı Nurs köyünde dünyaya gelen ve 1960'ta Şanlıurfa'da Hakk'ın rahmetine kavuşan Üstad'ın genç yaşta edindiği dini ve pozitif bilimlerdeki derin bilgisi, devrin ilim çevreleri tarafından kabul görmüştü. Küçük yaştan itibaren dikkati çeken keskin zekası, kuvvetli hafızası ve üstün kabiliyetleri dolayısıyla "Çağının eşsiz güzelliği" anlamına gelen "Bediüzzaman" sıfatıyla anılmaya başlanan Bediüzzaman Said Nursi, Doğu'nun en acil ihtiyacı olarak gördüğü eğitim problemini çözmek için din ve eğitim bilimlerinin birlikte okutulabileceği ve Medreset-üz Zehra ismini verdiği bir üniversite kurulmasını sağlamak için 1907'de İstanbul'a gelmişti.

İDAM İLE YARGILANDI, BERAAT ETTİ
Derin bilgisiyle buradaki ilim çevresine de kendini çok kısa süre içinde kabul ettiren, çeşitli gazete ve dergilerde makaleler yayınlatan Üstad, hürriyet ve meşrutiyet tartışmalarına katılarak hükümete de destek vermişti. Bediüzzaman meşrutiyet ve hürriyet kavramlarının İslamiyet'e aykırı olmadığını anlatmak için İstanbul'da çeşitli yerlerde konuşmalar yaptı, Doğu'daki aşiret reislerine Bediüzzaman imzasıyla telgraflar çekti. Yayınladığı bu makaleler ve yaptığı konuşmalarda yatıştırıcı bir rol oynamasına rağmen, 1909'da 31 Mart olayına karıştığı iddia edilerek haksız ithamlarla tutuklanıp, idam talebiyle yargılandı.

1. DÜNYA SAVAŞI'NDA BİZZAT SAVAŞA KATILDI, ESİR DÜŞTÜ
Bediüzzaman I. Dünya Savaşı'nda talebeleriyle milis kuvvet oluşturarak savaşa katıldı. Gönüllü alay komutanı olarak büyük yararlılıklar gösterdiği I. Dünya Savaşı'nda Rusya'da esir düştü, üç yıl süren esaret hayatının sonunda Sibirya'daki esir kampından kaçarak İstanbul'a geldi. İstanbul'da devlet büyükleri ve ilim çevreleri tarafından büyük bir ilgiyle karşılanan Bediüzzaman, Dar-ül Hikmet-i İslamiye (İslam Akademisi) azalığına tayin edildi. Said Nursi daha sonra İstanbul'un işgali sırasında işgalcilerin gerçek niyetlerini ortaya koyan Hutuvat-ı Sitte (Şeytanın Altı Desisesi) isminde uyarıcı bir broşür hazırladı ve bu nedenle İngiliz işgal kuvvetleri komutanının emriyle ölü veya diri ele geçirilmek üzere aranmaya başlandı. Milli mücadeleyi savundu ve destek oldu. Bu hareketleri Anadolu'da kurulan Millet Meclisi'nin beğenisini kazandı ve 1922'de Ankara'ya geldiğinde devlet merasimiyle karşılandı.

HAPİSHANE VE SÜRGÜNLER ONU YILDIRMADI
Bediüzzaman, kendisine yapılan Şark Umumi Vaizliği, milletvekilliği ve Diyanet İşleri Başkanlığı tekliflerini reddetti. Ancak 1925 yılında Şeyh Said isyanı çıktığında, olayla hiçbir ilgisi olmadığı halde, Van'dan alınarak Burdur'a, oradan da Isparta'nın Barla ilçesine sürgüne götürüldü. Bediüzzaman, Risale-i Nur Külliyatı'nın büyük bir kısmını burada yazdı. Nur Risalelerini önlerindeki en büyük engel olarak gören çevreler, 1934 yılında daha yakından kontrol edebilmek amacıyla Said Nursi'nin Isparta'nın merkezine getirilmesini istediler. 1935 yılında ise Said Nursi ve Risale-i Nurlar hakkında soruşturma başlatıldı ve Bediüzzaman ile 120 Nur talebesi askeri araçlarla Eskişehir Hapishanesi'ne gönderildi. Bediüzzaman, vatana ihanet iddiasıyla yargılandığı dava süresince tutuklu kaldı ve Eskişehir Ağır Ceza Mahkemesi'nin verdiği kararla, 11 ay hapisle birlikte Kastamonu'da mecburi ikamet; on beş talebesine de 6'şar ay hapis cezası verildi.

SÜREKLİ GÖZ HAPSİNDE TUTULDU
Said Nursi, 1943'te Isparta savcısından gelen talimat üzerine yeniden tutuklandı. Ağır hasta olmasına rağmen Ankara'ya, oradan da trenle Isparta'ya ve sonra da Denizli'ye getirildi. Yeni hapishane dönemi ve yargılama safhalarında da Bediüzzaman, Risale-i Nur'un yazımına devam etti. Daha sonra Afyon'un Emirdağ ilçesinde zorunlu iskana tabi tutulması emredilen Said Nursi, hükümet binasının karşısında bir odaya yerleştirilerek gözetim altına alındı. Camiye gitmesine bile müsaade edilmediği, devamlı takip ve gözleme tabi tutulduğu Emirdağ sürgünü, Denizli hapishanesindekinden bile çok daha ağır ve zor şartlar altında geçti. Bu zulümler yaşanırken Bediüzzaman'ın talebeleri tarafından Risale-i Nurlar çoğaltıldı ve böylece Kur'an tebliğinin geniş kitlelere yayılması sağlandı. 1944'te Denizli Ağır Ceza Mahkemesi'nin beraat kararının Yargıtay tarafından onaylanmasıyla birlikte Bediüzzaman serbest bırakıldı. Buna rağmen Üstad hakkında defalarca tutuklama kararı çıkartıldı, içeri alındı, serbest bırakıldı, yeniden soruşturma açıldı, yıldırılmak istendi ama o asla yılmadı.

MENDERES DÖNEMİNDE DE BASKI ALTINDA OLDU
Ocak 1960'ta Ankara'ya girmesi polis tarafından engellenen Bediüzzaman buradan Isparta'ya gitti. Bu dönemde ağır hasta olan 83 yaşındaki Said Nursi, daha sonra talebeleriyle birlikte Urfa'ya gitti. Burada, yürüyemeyecek kadar rahatsız olan Said Nursi'nin yerleştiği otele gelen polisler, İçişleri Bakanının emriyle Bediüzzaman'ı Isparta'ya geri götürmeye çalıştılar. Said Nursi bu baskılar sürerken 23 Mart 1960 tarihinde Hakk'ın rahmetine kavuştu.

VAKİT
ishakyilmaz isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.




boşanma avukatı webmaster blog çarşamba pasta

çarşamba koltuk yıkama çarşamba webtasarım