AK Gençliğin Buluşma Noktası
Arşiv Ak Parti Belgelerimizin bulunduğu bölüm.



Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 01-25-2012, 18:57   #1
Kullanıcı Adı
Terennüm
Exclamation TSK’nın Silahları Hizbullah’ta Çıktı
Güneydoğu’da görev yaptığı dönemde ‘Sarı Levent’ lakabı ile korku salan Ergenekon tutuklusu emekli Tuğgeneral Levent Ersöz’ün kirli silahları aydınlanıyor.

Levent Ersöz hakkında, Şırnak İl Jandarma Alay komutanı olarak görev yaptığı 2000 ve 2001 yıllarında Hizbullah’a yönelik operasyonlarda ele geçirilen silahlarla ilgili soruşturma başlatıldı. Emniyet’in yaptığı kriminal incelemede resmî kayıtlarda PKK eylemi olarak gösterilen 7 kanlı olayda kullanılan silahların, Ersöz’ün Hizbullah’a yönelik bir başka operasyonunda ele geçirildiği belirlenmişti. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan ‘kirli silah’ soruşturması bir dönemin karanlık olay ve ilişkilerine ışık tutacak nitelikte.
Soruşturma, cezaevinden gönderilen bir ihbar mektubu ile başladı. Halen Erciş Açık Cezaevi’nde yatan H.A., 24 Ağustos 2009 tarihinde Ergenekon soruşturmasını yürüten Savcı Zekeriya Öz’e mektup gönderdi. Levent Ersöz hakkında bazı iddialarda bulunan H.A., ihbar mektubunda 7 Ocak 2001 tarihinde Şırnak’ın İdil ilçesinde Hizbullah’a yönelik operasyonda ele geçirilen silahların JİTEM’e ait olduğunu iddia ediyordu. Mektupta olayın sorumlusunun dönemin Şırnak İl Jandarma Alay Komutanı Levent Ersöz olduğu belirtilerek, hakkında suç duyurusunda bulunuldu. Zekeriya Öz, ihbar mektubunu Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderdi. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı da konu ile ilgili soruşturma başlattı.
Dosyaya da giren bilgilere göre 2001 Ocak ayında İdil’de Hizbullah’a yönelik operasyonlarda gözaltına alınan 13 kişiyle birlikte 20 Kalaşnikof tüfek, beş LAW, üç roketatar, iki Bixi makineli tüfek, bir G-3 ve bir A-3 silahı ele geçirildi. Seri numaralarında yapılan inceleme sonucu silahların Şırnak Jandarma Alay Komutanlığı envanterine kayıtlı olduğu tespit edildi.
TSK’NIN SİLAHLARI HİZBULLAH’TA ÇIKTI
Şırnak İl Jandarma Alay Komu-tanlığı’nca 13 Nisan 2001′de Diyarbakır 3 No’lu DGM Başkanlığı’na gönderilen yazıda silahların Şırnak İl Jandarma Alay Komutanlığı envanterinde kayıtlı olması nedeniyle işlemlerin bitirilmesinden sonra kendilerine iade edilmesi talep edildi: “Şırnak İl Jandarma Komutanlığı’nca icra edilen operasyonlarda ele geçirilen ve tahkikat için teslim edilen aşağıda cins, miktar ve kayıtları yazılı silahlar ordu malı olup, Şırnak İl Jandarma Alay Komutanlığı envanterindedir. Söz konusu silahların adli işlemlerinin bitimini müteakip 173 No’lu birlik Mal Saymanlığı’na iade edilmek üzere Şırnak İl Merkez Jandarma Komutanlığı’na teslim edilmesini arz ederim.”
SİLAHLARI PKK DA KULLANMIŞ
Yine Hizbullah’a yönelik bir başka operasyonda ele geçirilen silahlarla ilgili ekspertiz raporunda ise çok daha vahim bilgiler yer alıyor. 15 Kasım 2000′de Şırnak’ın Cizre ilçesinde düzenlenen operasyonda ele geçirilen cephanelikten Bixi, Diktiriyof, Kanas ve Kalaşnikof marka 100 adet uzun namlulu silah ile bunlara ait binlerce mermi ele geçirilmişti. Emniyet Genel Müdürlüğü Kriminal Laboratuvarı’nın 28 Ağustos 2001 tarihli ekspertiz raporuna göre, PKK saldırısı olarak kayıtlara giren olayların söz konusu silahlarla gerçekleştirildiği tespit edildi. Ergenekon davasının tutuklu sanıklarından Levent Ersöz, ‘silahlı terör örgütü yönetmek’, ‘hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydetmek’ ve darbeye teşebbüsle suçlanıyor. Ersöz hakkında 2 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis talep ediliyor.
Silahlar kanlı eylemlerde kullanılmış
10 Haziran 1996: İdil ilçesi Bozburun köyüne silahlı saldırı yapıldı.
11-12 Temmuz 1992: İdil ilçesi Yazman köyü ile Ulak köyü arasındaki patika yolda 47 DD 139 plakalı minibüsün taranması sonucu Mehmet Gül, Şükrü Yıldız ve Ali Bozan isimli vatandaşlar öldürüldü.
11 Ekim 1992: İdil ilçesi Yüksekköy köyüne yapılan silahlı saldırı sonucu 2 kişi öldürüldü, 2 kişi yaralandı.
15 Kasım 1992: İdil Oyalı-Yazman köyleri arasında bulunan patika yolda 47 AZ 411 plakalı minibüsün tarandı. Mehmet Emin Akpınar öldürüdü.
13 Mayıs 1994: İdil Atakent Mahallesi’nde ikamet eden Selim Karavceş’in evi bombalandı.
25 Ağustos 1997: İdil ilçesi Kurtuluş köyüne baskın yapıldı
(www.aktifhaber.com, 11-2009)

 

Terennüm isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Alt 01-25-2012, 18:59   #2
Kullanıcı Adı
ak sevda
Standart
bu tüm doğularca bilinen bir şey
Hizbullahı pkk ya karşı tsk silahlandırdı
tabi sonrası malum
ak sevda isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 01-25-2012, 19:16   #3
Kullanıcı Adı
İntifada
Standart
hizbullahin devlet kontrolunde olan bir tarafi vardi diye dusunuyorum...
insallah yeni olusumlari o sakat kollardan kurtularak olusuyordur
  Alıntı ile Cevapla
Alt 01-25-2012, 19:23   #4
Kullanıcı Adı
Ammar
Standart
Fethullahçı kardeşler hani siz çiyak çiyak bağırıyodunuz ya ergenekon evlerimize silah bırakıp terörize edecekti diye işte tamda o olmuş yani sizler çiyaklarken bazı müslümalar yaşadı bunları..



işiniz bu müslümanlara iftira atmak

Şimdi M.Nuri Genç in Doğruhaber Gazetesiyle yaptığı röportajı alıntılıyoruz.


Ya kelle getirirsiniz, ya da sonuçlarına katlanırsınız diye tehdit edildiler; Ancak onlar kelle avcılığı yerine sonuçlara katlanmayı seçtiler.

-Dini hassasiyetlerinden dolayı büyük komplolara maruz kaldılar, yargılandılar, cezalandırıldılar.

-O gün Pkk çizgisindeki medyanın hedefi oldular. Asker silahları üzerinden iftiralara uğradılar.

-Bugün de okyanus aşırı güdümlü Samanyolu-Zaman-Cihan medya grubunun hedefi olmaya başladılar. Dünün Pkk yanlısı Gündem/Ülke gazetesi, bugünün Zaman’ı, Saman’ı Cihan’ı olarak karşılarına çıktı.

-Oysa şahıslarla yaptığımız görüşmeler ve incelediğimiz yargılama dosyasında kocaman mağduriyetler ve hak ihlallerinin ortasında bulduk kendimizi.


Mehmet Nuri GENÇ, sözkonusu komplolara uğrayanlardan sadece biri. Açıkçası dünün Ersöz komplosundan sonra bugünün güdümlü Gülen medyasının iftiralarına maruz kaldıkları için oldukça moralinin bozuk olacağını düşünerek kendisiyle görüşmeye gidiyoruz. Yüzümde de mağduriyetten dolayı morali bozuk bir simayla karşılaşmanın asık suratlılığı hakim. Ancak karşılaşınca gayet normal, güleryüzlü bir simayla karşılaşmam beni oldukça şaşırtıyor.

Ve bu şaşkınlık içerisinde röportajımıza geçmeden önce (daha önce de gazetede haber yaptığımız için biraz durumu biliyorum) hemen soruyorum: Neden iftiralara bu kadar sessiz kalıyorsunuz, hiç tepki vermiyorsunuz şeklinde ilk soruyu yöneltiyorum. Ama muhatabım önce bana bakıp şöyle bir süzüyor, ardından da gülüyor. Ve “Allah’a havale ediyoruz” diyor, ardın da ekliyor: “Asker üzerimize olmadık silahlar atıp hepimizi tutuklattırdı. Aylarca hapislerde boşuboşuna tutulduk, mağdur edildik. O kadar mağduriyetten sonra televizyonlar, gazeteler iftira atmış çok mu ki? diyerek anlamlı cevabıyla adeta beni şaşırtıyor.


Elinde yargılama dosyası, tek tek belgeleri göstererek başlıyor olanları anlatmaya. Tutanaklar, keşif raporları, yakalandığı iddia edilen silah listeleri, ifadeler vs.


Bu arada biz de sorularımızı yöneltmeye başlıyoruz tabii.


Sizlere yönelik Levent Ersöz’ün alay komutanlığı döneminde yapılan bir operasyon vardı. Şu anda Ergenekon’dan tutuklu bulunan Ersöz’le ilgili o dönemde nasıl bir hava hakimdi. Yasadışı işlerle alakalı olarak o dönemde halk arasında Levent Ersöz hakkında neler konuşulurdu?

Levent Ersöz’ün Şırnak alay komutanlığı döneminde ben, Fazilet Partisi’nden Şırnak İl Genel Meclisi Üyesiydim. O dönemin şartları içerisinde Levent Ersöz ismi gündemde olmasına karşılık insanlar üzerinde büyük bir korku havası hakimdi. Herkes her istediğini pek fazla da açık konuşamıyordu. Yine o dönemde halk arasında Jitemcilerin şüpheli arabalarla her tarafta dolaştıkları, istedikleri kişiyi kaçırıp kaybettirdikleri söylemleri hakimdi. Gerçekten de Jitemcilerin arabaları olduğu söylenen şüpheli taksileri her tarafta görmek, duymak mümkündü.

O dönemde, yani 2001 yılı. Bize yönelik bir operasyon yapıldı. Tabi operasyon sadece bizim köye yönelik değildi. İdil ilçe merkezi başta olmak üzere yaklaşık on tane köye, daha çok dini hassasiyete sahip olarak bilinen insanlara yönelik bir operasyondu. Kurtuluş, Oyalı, Ulak, Tepe Köy, Sarıköy, Bereketli vs.köyleri. hatırladığım kadarıyla on’a yakın köy bu operasyonun hedefi oldu. Tutuklananlar arasında ben de vardım. Gerekçe olarak da evlerimizde ruhsatsız silah bulundurmak ve örgütle bağlantılı olmaktı.


Operasyonun ayrıntılarına geçmeden önce şunu sorayım. Operasyondan önce sizlere yönelik bir operasyon ya da komplo sinyali var mıydı? Bu yönde bir işaret sezdiniz mi?

Operasyondan dört gün önce İdil merkezde görevli bir astsubay bana gelerek kendileriyle işbirliği yapmam teklifinde bulundu. Ben de, “zaten il genel meclis üyesiyim, öncesinde de muhtardım. Ayrıca bir vatandaş olarak yasalar çerçevesinde görev ve sorumluluklarımı biliyorum. Bir vatandaş olarak üzerime düşeni zaten yapıyorum.” dedim. Astsubay ise, “o şekilde değil, bizimle daha farklı bir işbirliğine girmelisin. Hem üst düzey komutanların da isteği bu yöndedir.” dedi ve “eğer istenileni kabul edersen bölgedeki pozisyonunu güçlendiririz, rakiplerine, düşmanlarına karşı konumunu güçlendiririz” diye de ekledi. Ben de, “komutanlar nasıl bir işbirliği teklif ediyorlar peki?” deyince astsubay, “senden kelle istiyoruz, çünkü üst düzey komutanlarımız bunu istiyor” dedi.


Kimlerin kellesini..?

Herhangi bir kesimin ismini söylemedi. Ancak ailece dini hassasiyetlere sahip olmamızdan dolayı o dönem şartlarında PKK’nin kimi söylemlerini benimsememiş ve karşı durmuştuk. Büyük ihtimalle PKK’yi kasdetti.


Sizin cevabınız ne oldu?
Ben açıkçası kanunsuz işlere girişemeyeceğimi, çiftçi olduğumu, ayrıca il genel meclisi üyesi olduğumu, kendim ve aşiretimin sorunlarıyla ancak uğraşabildiğimi, böyle bir sorumluluk altına giremeyeceğimi belirttim. Bana, “sen yine de iyi düşün, kararını üç dört güne kadar bize ilet,” dedi. Kabul edersen senin için iyi sonuçlar doğurur” dedi.


Ya etmezsen..?
“Üst düzey komutanlarımızın bu isteğini kabul etmezsen sonuçlarına da katlanacaksın, zararlı çıkarsın, bedelini ağır ödersin” şeklinde açıkça tehdit de etti tabi. Ben de kendisine, “Allah’a karşı hesap veremeyeceğim şeyler yapmaktansa tekliflerinizin bedeli neyse öderim” dedim.

İsterseniz sizlere yönelik operasyona gelelim. Operasyonda silahların, bombaların ele geçirildiği söyleniyor. Doğru mu?

Evvela operasyon, civar köylerde seçimlerde bana oy veren mütedeyyin insanları hedef alan bir operasyondu. Ve bahsettiğim astsubayın teklifini reddetmemin hemen sonrasında yapıldı. Benim evime yapılan operasyonda ruhsatlı olan silahlarımızın dışında güya bana ait olduğu söylenen yedi adet kaleşnikof marka silah da bana isnad edildi. Evde ruhsatlı silahlarımız vardı. Operasyon sırasında kendim evde değildim. Ben ve üç kardeşim aynı evde yaşıyorduk. Ancak operasyonun hedefinde bizzat ben olduğum için sözde o kadar silah olmasına rağmen kardeşlerim hakkında herhangi bir işlemin yapılmaması dikkat çekiciydi. Halbuki o silahlar eğer bize ait olsaydı benim veya kardeşlerimin olması ya da olmamasının bir önemi olur muydu?


Kaç tane ruhsatlı silahınız vardı?
Dört tane uzun namlulu, dört tane de tabancamız vardı.


Bu kadar silaha ne yapıyordunuz?

Bunu bölgemizin o zamanki şartları içerisinde değerlendirmek lazım. Zor bir dönemdi. Hiç kimsenin can güvenliği yoktu. İnsanlar da kendilerini korumak için silah kaçakçılarından silah temin ediyordu. Sonra da başlatılan bir uygulama ile ellerinde silahları olanlar bildirimde bulunmak suretiyle ruhsata bağladılar.


Buna rağmen ayrıca operasyonda ele geçirildiği söylenen yedi adet uzun namlulu silah daha ortaya çıktı…

İşte mesele de bu ya? O kadar silahımız olmasına rağmen ayrıca ruhsatsız ve patlamayacak derecede bozuk olan silahları ne diye bulunduralım ki.


Peki nereden çıktı bu silahlar?

Evimizin yeni inşa edilen bir bölümü vardı. Orada bir çuvalın içerisinde bulunduğu iddia edildi. Halbuki operasyonun ilk saatlerinde evimizin her tarafını didik didik aramışlardı. Evde sadece ruhsatlı silahlarımız vardı. Ancak baskın ve aramalardan yaklaşık iki saat sonra tekrar geldiler. İşte kapısı dahi olmayan inşaat halindeki bölümde o silahları ele geçirdiklerini söylediler. Oysa olay tamamen bir komplo idi ve kendi getirdikleri silahlardı. Kaldı ki silahların yapılan kriminal testlerinde altı tanesinin patlamayacak derecede bozuk olduğu, sadece bir tanesinin çalıştığı tespit edildi.


Yani kendileri getirip üzerinize attılar…
Tabii. Zaten evimizde dört tanesi uzun namlulu olmak üzere sekiz adet ruhsatlı silahımız vardı. Bozuk silahlarla ne yapacaktık ki.


O silahları yerin altından mı çıkardılar, yoksa…
Hayır, hayır. Arama tutanaklarına da yansıdığı üzere inşaat halindeki bölmede ve açıkta buldular. Daha doğrusu hemen oraya, duvara yaslamışlardı. Ondan sonra kardeşlerimi alarak götürdüler ve ifadelerini aldıktan sonra bıraktılar. Kardeşlerimle aynı evi paylaşmama rağmen ve o saatte evde bulunmadığım halde silahlar sadece bana isnad ediliyor. Çünkü hedefte sadece ben vardım. Bu da operasyonun en enteresan yanıydı.


Şimdi asıl meseleye gelelim. Operasyon dönemi, Levent Ersöz’ün alay komutanı olduğu dönemdi. Ayrıca bu silahların Levent Ersöz tarafından size verildiği, dolayısıyla Ergenekon’la ilişki kurduğunuz iddiaları bazı yayın organlarınca sık sık dile getiriliyor. Bu konuda neler söyleyeceksiniz?

Basın organlarının yazdıkları, tamamen iftiradan ibaret şeylerdir. Zaten dosya kapsamından da haberleri yoktur. Bilgileri var ise de kasıtlı yapıyorlar. Başta da belirttiğim gibi İdil merkez ve on civarında köye eş zamanlı operasyon yapıldı. Operasyon yapılırken mağdurların hiç birinin diğerinden haberi yoktu. Hepsinin de ortak ifadesi, askerlerin silahları evlerine attığı yönünde olmuştur. Birbirlerinden haberi olmayan insanların ortak bir ifade vermeleri, durumu ortaya koymaktadır. Öyle silahlar ki, uzun namlulu silahlardan roketatarlara, lav silahlarından biksi markalı silahlara kadar her çeşit silah mevcuttu. Hepsinin ilk kolluk ifadelerinden mahkeme sürecindeki ifadelerine kadar ortak vurgusu, silahların askerler tarafından evlerine atıldığı yönünde olmuştur. Tamamen bir komplo idi ve olay siyasi niteliğe büründürülerek Hizbullah’la ilişkilendirildi. Bu yüzden de dosya, D.Bakır DGM’ye intikal etti.


Yani silahlar size ait değildi, sadece komplo kurbanı oldunuz. Öyle mi?

Tamamen öyle. Zaten yargılama sürecinde olayın siyasi yönü bulunmadığının anlaşılması ve komplonun ortaya çıkmasından dolayı tüm sanıklar beraat etti. Ancak ruhsatsız silah bulundurmaktan ötürü dosyalarımız birbirinden ayrılarak İdil asliye ceza mahkemesine intikal ettirildi.


DGM’den söz edilmişken o halde şunu da sorayım. Levent ERSÖZ’ün mahkemeye yazı yazarak sözkonusu silahların askeriyeye ait olduğu, yargılama bitiminde silahların iadesinin istendiği söyleniyor? Bunu nasıl izah edeceksiniz?

Aslında bu durum başlı başına komplonun ifşası olmuştur. Yalnız bu konuda bir düzeltme yapayım. Yargılama esnasında sanık olarak hepimiz tutukluyduk. Hem silah bulundurmak, hem de Hizbullah’a üye olmak iddiasından dolayı. Ben ve diğer bir sanık silahların dışarıdan birileri tarafından evlerimize atıldığını söylemiştik. Yani askerlerin ismini zikretmemiştik. Diğer tüm sanıklar ise bizzat askerler tarafından silahların evlerine atıldığı konusunda ısrar ettiler. Sanıkların ısrarı ve Avukatlarımızın da talepleri doğrultusunda mahkeme heyeti, Şırnak alay komutanlığına, silahların menşeinin sorulması üzerine bir yazı gönderdi. Yazıya verilen cevapta mezkur silahların bir kısmının askeri envantere kayıtlı silahlar olduğu, diğer bir kısmının da PKK elemanları ile girilen çatışmalarda askerlerce ele geçirilen silahlar olduğu, yargılamanın bitiminden sonra envantere kayıtlı silahların alay komutanlığına geri gönderilmesi hususlarını içeriyordu. Yazının yazılması ve gelen cevabi yazı sürecinde Levent Ersöz Şırnak’ta değildi, başka yere tayin olmuştu.


Peki bu yazının gelmesi, yargılama sürecini nasıl etkiledi?

Sanık olarak bizlerin ve avukatlarımızın ısrarlı talepleri sonucunda yazılan ve cevabı gelen yazıdan sonra mahkeme hepimizin siyasi suç isnadından beraatine karar vererek yargılamayı bitirdi. Ne hikmetse silah bulundurmak suçundan dosyalarımızı İdil asliye mahkemesine gönderdi ve silah bulundurmak iddiasıyla bu sefer İdil’de yargılanmaya başlandık.

Konu Ammar tarafından (01-26-2012 Saat 05:21 ) değiştirilmiştir..
Ammar isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 01-25-2012, 19:42   #5
Kullanıcı Adı
Özgür Çağrı
Standart
ışık evlerine silah bırakacaklar sonra baskın yapıp müritlerimizi içeri alacaklar diye ana haber bültenlerinde sızlananlar kimlerdi ?
  Alıntı ile Cevapla
Alt 01-25-2012, 19:44   #6
Kullanıcı Adı
Ammar
Standart
Alıntı:
Furkanca Bakış Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
ışık evlerine silah bırakacaklar sonra baskın yapıp müritlerimizi içeri alacaklar diye ana haber bültenlerinde sızlananlar kimlerdi ?
tabi kendilerine gelince ergenekon işi ama başka müslümanlara gelince onlar ergenekoncu oluyor ! Allahtan korkun ve Utanın...
Ammar isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 01-25-2012, 19:49   #7
Kullanıcı Adı
Ebuzer
Standart
Bence de yaptıklarınızı sorgulayın..
Ebuzer isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 01-25-2012, 19:59   #8
Kullanıcı Adı
Ammar
Standart
ha bide niye aktifhaberi kaynak gösteriyorsunuz
http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=919414

buda zamanın haberi ve eklemeler yapılarak. o silahlarla köylere yerleşim yerlerine baskınlar yapıldığı söyleniyor. halbuki Hizbullah'ın hiç bir eylemi saldırı baskın olarak gerçekleşmemiş. bunu Devlet babada kanıtlayamamış...

bu zamanın daha doğrusu gülen medyasının müslümanlarla derdi nedir be kardeşimmm
Ammar isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 01-25-2012, 20:01   #9
Kullanıcı Adı
Ebuzer
Standart
Fethullah grubunun Hizbullah'a olan düşmanlığının nedenini açıklayacak biri var mı..
Ebuzer isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 01-25-2012, 20:05   #10
Kullanıcı Adı
Ammar
Standart
Alıntı:
Ebuzer Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Fethullah grubunun Hizbullah'a olan düşmanlığının nedenini açıklayacak biri var mı..
Sadece hizbullah mı ? Kardeşim nerede mucadeleci bir kardeşimiz varsa tam karşıda bunlar vardır !

Nuray canan bezirgan Ablamızda da silah mı çımıştı ki provakatör ilan edildi tvlerinide yerden yerlere vuruldu !

fatime şahinle bir tutuluyordu.

Konu Ammar tarafından (01-26-2012 Saat 02:45 ) değiştirilmiştir..
Ammar isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 3 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 3 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi