10-21-2012, 02:54 | #1 |
TSK darbeciler için üzülür de! / Abdurrahman Dilipak - Yeni Akit
ASDER'den bir arkadaş aradı.. "Devlet, şüpheli subaylar hakkında ilk derece mahkemesinin verdiği karardan üzgün de, YAŞ kararları ile ordudan atılan binlerce kişi hakkında bu güne kadar neden bir üzüntü beyanında bulunmadı.." diye sordu. Şüpheliler hakkında savcının hazırladığı iddianame mahkemece kabul edildi ve mahkeme kararını da verdi, sanıkların dörtte üçü mahkum oldu. İsnat edilen suç cinayet planı yapmaktan darbeye kadar uzanan bir sürü ağır suç. GKB açıklama yapıyor ve bu kararlardan üzüntü duyduklarını ifade ediyor. YAŞ kararları ile ordudan atılan binlerce subay ise, unutulmuş, kale alınmamış olmaktan rahatsız.. Suçları, eşlerinin başörtüsü ya da kendilerinin namaz kılması. Çoğu birileri tarafından suçlanmış ve savunmaları bile alınmadan ordudan ihraç edilmişler.. En ağır suçlama onlar hakkında disiplinsizlik.. Üstü "içki iç" demiş içmemiş, "eşini getir baloya, danset, dansedelim" demişler bunu da yapmamış. "Biçarelerin suçları öylesine büyük, öylesine büyük ki, bütün cezalar ona nisbetle küçük!". Bazıları emre uymuş. Bu defa "Takiye yapıyor" diye rapor tutmuşlar. Bir kere kurt kuzuyu yemeye karar vermiş.. Birileri Laikçi-Kemalist olduğunu gösterecek ya, kendilerine bir kurban gerek. Kimi önünde engel olarak gördüğünün ayağını kaydırmak için "irticacı yaftası" kullanıyor arkadaşına.. Nereden tutsanız elinizde kalıyor. Tam bir rezalet.. "Biçarelerin günahları öylesine büyük, öylesine büyük ki, bütün cezalar ona nisbetle küçük.." Adamlar fişlemişler. "Eşi memleketinde başını örtüyor. Annesi başörtülü, içki içmez, gümüş yüzük takar, güvenilmez". Ama öte yandan "sübyancı, alkol kullanır. Paraya tamadı var. yükselmek istiyor, güvenilir" mantık bu! Adam yerine konulmak, değer verilmek, başlarına gelenler için birilerinin olanlardan üzüntü duyduklarını dumak istiyorlar.. İlle de çetecilik yapmak, darbe mi planlamak gerekiyor. Hükümete hakaret etmek, hakimleri tehdit etmek, mahkemeyi boykot etmek mi gerek muhatap alınmak için!.. İşler çok karıştı. Ayşe Kulin dese ki, "Gay ve lezbiyenliğin bir özgürlük konusu olduğuna ilişkin inancımı kaybettim" dese, birileri kıyameti kopartır, "aileye inancımı kaybettim" diyor, kimse ses çıkartmıyor. Bunu savunan bir roman yazıyor, belki yarın okullarda ödev verilir o kitapla ilgili.. Hatta bu konuda yeteri kadar açık ve net olmadığı için eleştiriliyor.. Bu iş malesef hayatın bir çok alanında böyle.. Aslında bunların sayıları da çok değil. Dostları da yokmuş.. Yalnız adamlar. Gözlerini karartıp, ellerinin silahlarının üzerine koyarak ve üst perdeden konuşarak herkesi korkuttular.. Arkalarında ABD ve İsrail, Avrupa var diye de hava atıyorlardı.. Sırtını Mafia babasına dayanış mahalle kabadayıları gibi, kendilerine kimsenin dokunamayacağı, hesap soramayacağı havasında idiler.. Sonunda birileri çıktı ve "kıral çıplak" dedi.. Sonuç ortada.. Hala adamlar meydan okumaya devam ediyorlar. Özkök paşa bile bunların tacizinden bıkıp, "tamam hepsi değerli insanlar" dedi.. Genel Kurmay Başkanlığını açıklama yapmaya zorladılar. Sonra da diyecekler ki, "bu karar kimsenin içine sinmedi!". Halbu ki, karara karşı gösterilen tepki bile uslub ve öz olarak bu kişilerin nasıl bir haleti ruhiye içinde olduklarını çok açık gösteriyor.. Hala herkesi tehdit ediyorlar. Meydan okuyorlar.. Onlar bir plan yaptılar. Allah'ın da bir planı vardı. Orduda neler olduğunu ASDER'lilerin öz savunmalarından öğrendik.. Arkası geldi.. Soğuk savaş bitince bunlar işsiz kaldı. Canları sıkılıyordu. Amerika yeni bir yapılanmaya gitme kararı alınca paniklediler.. Belki de korkularından ne yaptıklarını bilmez hale geldiler. Zaten her yere girmişlerdi. Amerika iplerini bırakınca ne yapacaklarını bilmez halde sağa-sola saldırmaya başladılar. Bunların "ulusalcılıkları" filan hepsi kendinden menkul, palavradan ibaret.. Bunlar Kemalist bile değil. Laikliğin, korumaya çalıştıklarını söyledikleri Cumhuriyet'in bile ne anlama geldiğini bile bilmezler doğru düzgün.. Bakalım bundan sonra ne yapacaklar! Bu millet onları affetse de, olanları unutmayacak.. Bu davalar da sürdüğü sürece hafızalar yenilenecek ve bilinç tazelenecek.. Bu adamların tek sığınacakları yer vardı, o da kamu vicdanı. Orayı da bombalıyorlar.. Bu planı kim yapıyorsa. Bunlar nasıl adamlarsa.. Kendilerini savunmaktan bile aciz bu adamlarla nasıl yurt savunması yapılabilir ki! Neyse, o karanlık, kanlı, korku dolu günler geride kaldı artık.. Henüz herşey bitmedi ama bu işler geri dönülmez noktayı çoktan geçti. Ama bir de bunu bu davaların sanıkları anlasalar.. Selam ve dua ile..
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|