04-14-2011, 13:57 | #1 |
TSK'nın Balyoz açıklaması doğru olmadı
Balyoz davasıyla ilgili Türk Silahı Kuvvetleri'nin yaptığı açıklamayı değerlendiren Başbakan Tayyip Erdoğan, "Toplum bunu, süreci etkileme gayreti olarak yorumlayacak." dedi. Savcı Zekeriya Öz'ün görev değişikliğinin Ergenekon davasını etkilemeyeceğine inandığını söyleyen Başbakan, BDP'lile-rin sivil itiatsizlik eylemlerine ise sert tepki gösterdi: "Bu, birlik ve beraberliğe karşı bir dinamittir."
Başbakan Tayyip Erdoğan, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) Balyoz davasıyla ilgili yaptığı açıklamanın yanlış olduğunu söyledi. Dün Strasbourg'daki Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi'nde (AKPM) parlamenterlere hitap ettikten sonra beraberindeki gazetecilerin sorularını cevaplayan Erdoğan, "Eleştiri yapılır mı? Yapılabilir. O ayrı. Ama bu nihai karar değildir. Tutukluluğun reddine aittir. Bu, sürece yönelik açıklamadır ki o yönden yanlıştır. Eğer nihai karar verilmiş olsa da sonra açıklama yapılsa bir şey diyemem. Ama şu anda yapılmasını doğru bulmam." dedi. Erdoğan, toplumun, söz konusu açıklamayı süreci etkileme gayreti olarak yorumlayacağını söyledi. Savcı Zekeriya Öz'ün atanması ile ilgili olarak ise bunun Ergenekon davasını etkilemeyeceği, sürecin aynı kararlılıkla devam edeceği değerlendirmesinde bulundu. Sivil itaatsizlik eylemlerine tepki göstererek, "Bu, birlik ve beraberliğe karşı bir dinamittir. Diyanet'in beyanlarını tanımıyoruz, demek, tehlikelidir." ifadesini kullandı. AKPM'deki konuşmasının sert olduğu yönündeki yorumlara ise şu karşılığı verdi: "Sert değil, netti." Strasbourg'da AKPM'de konuşan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, daha sonra beraberindeki gazetecilerin sorularını cevapladı. Geçtiğimiz günlerde Genelkurmay sitesine konulan, mahkemenin Balyoz kararı ile ilgili metni yanlış bulduğunu kaydeden Erdoğan, "Temennim, TSK'nın böyle bir yorumu kendi sitesinde yapmamasıdır. Orada bana göre yanlış yapılmıştır. Sürece tesir etme gayretidir." dedi. Gelini ve kızının ABD vizesi talebinin başörtüsü nedeniyle İstanbul başkonsolosluğunda reddedildiğini söyleyen Erdoğan, "Başbakan olarak benim gelinim, kızım ABD başkonsolosluğunda başörtüsü sebebiyle vizesini alamıyorsa, ben inanıyorum ki benim normal vatandaşıma kim bilir ne çileler çektiriyorlar." dedi. Erdoğan'ın, gazetecilerin sorularına verdiği cevaplar şöyle: ABD, başörtülü gelinime vize vermedi Gelinim önceki gün ABD İstanbul Başkonsolosluğuna vize almak için gitti. Oradaki görevli, gelinime diyor ki: 'Lütfen karşıda bir resim çektirin, öyle gelin.' Gelinim, 'Fotoğrafımı sistem kabul etti. Niçin tekrar çektireyim?' diye soruyor. Şu andaki mevcut genelgenin gereği bu diyorlar. Gelinim vazgeçiyor. Durum bize ulaşıyor. Arkadaşlar büyükelçiyi arıyor. Özür vs. en sonunda işi çözüyorlar. Ben başbakanım. Başbakan olarak benim gelinim, kızım ABD başkonsolosluğunda başörtüsü sebebiyle vizesini alamıyorsa, ben inanıyorum ki benim normal vatandaşıma kim bilir ne çileler çektiriyorlar. Önce demokrasiyi kendileri kavrasın. Bunlar demokrasiyi daha kendileri anlamamış. Büyükelçi, önceki gelişinden bu zamana kadar geçen zamanda Türkiye'yi bayağı unutmuş. Çok mesafe aldık. Fransa'nın tavrı Fransa'nın AB müzakerelerine olumsuz tavırları var. 8 fasıl bloke edildi, 5 tanesini Fransa yaptı. Bütün bunlara karşı bizim kalkıp da eyvallah, iyi yaptınız diyecek halimiz yok. Son dönemde vatandaşlarımıza karşı takındıkları tavır da şık değil. Dün akşam gördünüz, çifte vatandaşlık müracaatı yapın dedim. Vatandaşlarımız 'almıyorlar' dediler. Ayrımcı değilseniz benim halkıma karşı bunu niçin yapıyorsunuz? Benim ülkemde Fransız işadamlarına hiçbir ayrımcılık yapılmadı. Zekeriya Öz'ün görevden alınması Biz yürütme olarak bugüne kadar yargının güvenlik güçlerine veya bizlere yüklemiş olduğu konuları aksatmadan harfiyen yerine getirdik. Bundan sonra da harfiyen yerine getirilecek. Bizde aksama olmaz. Bu süreç aynı kararlılıkla devam eder. Sayın Öz'ün İstanbul başsavcı yardımcılığına atanması da süreci değiştirmez. Devlette devamlılık esastır. Aynen sürecektir. Başörtülü vekil Ülkemde hiçbir zaman biz gerilimin yanı olmadık, olmayacağız. Ama başörtü konusunda ciddi bir zemin oluşmuştur. 8 yıl önceki durumla bugünkü durum arasında çok şey değişmiştir. İnanıyorum ki, önümüzdeki süreçte de çok daha sağlam bir zemine oturacaktır. 'Başörtülü aday koymayana oy yok' mantığı zayıf bir mantık, onu da kınıyorum. Başörtüsü meselesi sadece Parlamento'ya girmek olarak değerlendiriliyorsa, yanlış anlayıştır. Başörtüyü pazarlık meselesi haline getirmek de yanlıştır. Çünkü bugün dünden daha iyi, ama unutmasınlar, yarın bugünden daha iyi olacaktır. Sivil itaatsizlik KCK meselesinde kimse siyaset yaptıkları için veya Kürt oldukları için içeri alınmamıştır. Yargı, vakti saati geldiğinde açıklamayı yapacaktır. Medya birçok şeyi PKK ve BDP'nin yaptığı açıklamalarla değerlendiriyor. Mesela cuma namazlarıyla alakalı son zamanlardaki gelişmeler tehlikeli boyuta ulaşmıştır. 'Diyanet'in imamlarını tanımıyoruz' diyorlar, böyle bir kampanya olur mu? Kim yapıyor bunu? Dağ yapıyor, ada yapıyor. Kim peşine takılıyor? BDP. Bizim çimentomuz olan dinimizi bölmeye, parçalamaya yönelik bir adımdır. Bu ülkenin birliğine, beraberliğine dinamit koymaktır. Sivil itaatsizlik diye git caddenin ortasına kurul. Gösterinin yapılacağı yer bellidir. Çadır kuracağım. Yasak yere kuramazsın. Biz bu eylemlerin içinden gelmiş insanlarız. Biz de yaptık bu eylemleri. Hiçbir zaman yasalara karşı yapmadık. Bu beyefendiler yasa masa tanımıyor. Sümeyye Erdoğan'ın başına gelen olay Kızım, gelinimle Genç Osman'ı izlemeye gidiyorlar. En ön sırada yerleri var. Sahnede adı geçen kişi burada ahlaki olmayan birçok hareketleri yapmanın ötesinde bir de gelip direkt olarak adeta göz göze olacak şekilde bir kez, iki kez, üç kez aynı hareketleri yapıyor. Ben bu Genç Osman'ı gençlik yıllarımda izlemiştim. Böyle bir sahneyi de hiç görmedim. Kendine göre bir tuluat yapıyor. Orada terbiyesiz ifade kullanıyor. Bu ifadeyi kullanınca da kızım ve gelinim terk ediyor. Arkasından bazı gençler de çıkıyor. Şimdi bir sanatçının izleyiciyle bu şekilde bir diyalog kurması düşünülemez. Bir defa bir sanatçının görevi, oradaki eseri en iyi şekilde sergilemektir. Bu, sanatın ötesinde ideolojinin deli gömleğini giydirip ortaya koyuyor. Meğerse birkaç ay önce iki başörtülüye aynı durumu yapmışlar. ABD, başörtülü gelinime vize vermedi Başbakan Erdoğan önceki gün kızı ve gelininin başından geçen bir olayı şöyle anlattı: "Gelinim önceki gün ABD İstanbul Başkonsolosluğuna vize almak için gitti. Oradaki görevli, gelinime diyor ki: 'Lütfen karşıda bir resim çektirin, öyle gelin.' Gelinim, 'Fotoğrafımı sistem kabul etti. Niçin tekrar çektireyim?' diye soruyor. Şu andaki mevcut genelgenin gereği bu diyorlar. Gelinim vazgeçiyor. Durum bize ulaşıyor. Arkadaşlar büyükelçiyi arıyor. Özür vs. en sonunda işi çözüyorlar. Başbakan olarak benim gelinim, kızım ABD başkonsolosluğunda başörtüsü sebebiyle vizesini alamıyorsa, ben inanıyorum ki benim normal vatandaşıma kim bilir ne çileler çektiriyorlar. Önce demokrasiyi kendileri kavrasın. Büyükelçi, önceki gelişinden bu zamana kadar geçen zamanda Türkiye'yi bayağı unutmuş. Çok mesafe aldık." Erdoğan'ın bu ifadelerinin ardından ABD'nin Ankara Büyükelçiliği, bir açıklama yaptı. Yazılı açıklamada, "ABD Dışişleri Bakanlığı'nın, vize başvurusu sahiplerini başörtülerini çıkarmaya zorlamamıştır. Fakat bakanlığın, vizedeki fotoğraflarla ilgili kuralları açıktır.Vize fotoğraflarında başvuru sahibinin yüzü tamamen görülüyor olmalı. Bu, başvuru sahibinin başörtüsünü çıkarmasını gerektirmez." denildi. Zaman
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|