06-15-2009, 14:02 | #21 |
|
|
06-15-2009, 14:03 | #22 |
|
|
06-15-2009, 14:08 | #23 |
Habervaktim
[email protected] 2009-06-15 Genelkurmay neyi araştıracak? Geçtiğimiz hafta, ETÖ sanığı Albay Levent Göktaş’ın avukatı sanık Serdar Öztürk’ün ofisinde ele geçirilen çirkin, kirli plana tepkiler yağdı.Konuyla ilgili Genelkurmay Başkanlığı muğlâk bir açıklama yaparak konunun araştırılacağını belirtirken, askerî yargı tarafından basına da yayın yasağı konulması yeni tartışmaları beraberinde getirdi. Burada Genelkurmay’a yöneltilen öncelikli sorular “Genelkurmay’ın neyi araştıracağı” ile ilgiliydi. Belgeyi mi, bu suçu kim ve kimlerin işlediğini mi, basına kimin sızdırdığını mı? Tabi Genelkurmay’ın açıklamasında bu ve buna benzer soruların cevabı yok. Çok sert tepkiyle karşılanan bu andıçın suç olduğunu vurgulayan hukukçular, sorumluların ortaya çıkarılması gerektiğinin altını çiziyorlar. Hükümetin, “Genelkurmay'ın bunun hesabını sorması gerektiği” yönündeki açıklamalar ortak kanaat. Gerçek olan ortada kurumsal olarak hazırlanmış bir eylem planı var. Söz konusu albayın kendi başına kaleme aldığı bir planı olamaz. Hiçbir kurumda, hiçbir kuruluşta olmaması gereken; hiçbir dayanağı olmayan, hiçbir yetkiye dayanmayan bir eylem planından bahsediliyor. İşte “Tamda geçmişten ders alındı, Türkiye normalleşme yolunda ilk adımı attı” dediğimiz bir zaman diliminde. Baktığımızda kurumsal olarak hazırlandığı her hâlinden belli olan bu eylem planı karşılıksız kalmamalı. Hükümetin, hiç zaman kaybetmeden Başbakana bağlı bulunan Genelkurmay'a bu durumu acilen sorması lazım. Yani hesap sorulması lazım. Çünkü bu faaliyetler tamamen hükümeti hedef alıyor, millet iradesine kastediyor ve adeta darbe planının bir başlangıcı. Hemen her fırsatta kendilerini ilgilendirmeyen konularda bile görüş açıklayan Genelkurmay Başkanlığı, doğrudan kendilerini ilgilendiren bu konuda sustukları yetmiyormuş gibi toplumu da susturmaya matuf yayın yasağı getiriyor. Bir kez daha muhasebe yapmak gerekmez mi, “TSK’nın yıpratılması” üzerine? Bu son gelişme üzerine şapkalar öne konulup da şöyle bir düşünüldüğü zaman “TSK’yı kimlerin yıprattığı” ayan beyan ortaya çıkmıyor mu? Apaçık, millet iradesini ortadan kaldırmaya yönelik anayasal suç var. İşte burada milletin de savcıları varsa hiç zaman kaybetmeden hemen suç duyurusunda bulunmaları gerekir. Andıçlamaya yönelik mücadele planları hazırlayanlara, “demokrasiyi ve laikliği koruma” maskesi altında ETÖ’ye destek sağlama niyetinde olanlara hesap sorulmalı. Aksi takdirde kaybeden milletin iradesi olacaktır. Ülkenin itibarı olacaktır. Ve de TSK’nın güvenirliği sadece lafta kalacaktır. Onun için bu dosya kapatılmamalı. Değilse zararın en büyüğünü yine asker görür. Millet iradesine yazık olur. Kaybeden ülke itibarı olur. Hiç şüphesiz bu plan bir darbe planıdır. Millet iradesini etkisiz kılmaya yönelik bir plan. Üzülerek belirtmek gerekir ki TSK, bir kez daha üzerine vazife olmayan işlere bulaşmıştır. Orduyu da milletin iradesini de bir kez daha ciddi bir şekilde yaralamıştır. Yarayı kapatmak için bu mesele Genelkurmay soruşturmasına asla bırakılamaz. Olaya millet iradesinin tecelli ettiği Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin acilen el koyması gerekir. Bu topraklar mübarek topraklar. Bu devlet büyük bir devlet. Eğer biz millet olarak yetkili kurumlarımızca suçluları en ağır şekilde cezalandırmazsak, adalet tecelli etmezse, bunlar küllerinden hayat bularak tekrardan tütmeye başlarlar. Tütmekle kalmazlar şehit kanıyla sulanmış bu ülkeyi kirletirler. Güzel bir hafta geçirmeniz duasıyla… |
|
06-15-2009, 14:36 | #24 |
Çirkin Komplo yargıya taşınıyor
Eylem planı için ilk suç duyurusunda bulunuldu İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği (Mazlumder), Genelkurmay'da hazırlandığı iddia edilen "İrticayla Mücadele Eylem Planı" hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulundu. Suç duyurusu, Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ ile eylem planında imzası bulunan Kurmay Kıdemli Albay Dursun Çiçek hakkında yapıldı. Ankara Adliyesi çıkışında açıklamada bulunan Mazlumder Genel Başkan Yardımcısı avukat Emrullah Beytar, "İrticayla Mücadele Eylem Planı"nın açık bir darbe metni olduğunu vurguladı. İlker Başbuğ'un Genelkurmay'ın en üst ve sorumlu bürokratı olduğu ve diğer sanığın ise bizatihi eylem planını hazırladığından dolayı haklarında soruşturma açılmasının hukukun üstünlüğü ilkesinin zorunlu bir gereği olduğunu dile getirdi. Beytar, hukukun üstünlüğünün en temel özelliklerinden birinin ise sistemdeki her karanlık noktaya ulaşıp o noktayı aydınlatmak olduğunu söyledi. Şüpheliler hakkında 5237 sayılı yasanın 309. maddesinde tanımı yapılmış suçtan dolayı haklarında kamu davası açılmasını talep ettiklerini anlatan Beytar, eylem planının açıkça demokratik hukuk düzenine, parlamenter sisteme ve insan hak ve özgürlüklerine yönelik somut bir tehdit olduğunu ifade etti. AK Parti ve Fethullah Gülen cemaati olarak bilinen sivil yapılanmaya karşı aklı donduran eylem planı hazırlandığını söyleyen Beytar, ister gerçek ister uydurma olsun açık bir şekilde darbeyi doğuracak bir eylem planından bahsedildiğini kaydetti. (CİHAN |
|
06-15-2009, 15:06 | #25 |
senin gibiler ancak türkan saylanlara taparsınız pis herifler sizi, sen kimin çöplüğünün yerinde öttüğünün farkında değilsin şerefsiz, cavurun oğlu
Konu ishakyilmaz tarafından (06-15-2009 Saat 15:12 ) değiştirilmiştir.. |
|
06-15-2009, 15:13 | #26 |
DURMAK YOK YOLA DEVAM,HERŞEY TÜRKİYE İÇİN!!!
|
|
06-15-2009, 15:18 | #27 |
|
|
06-15-2009, 17:04 | #28 |
AK Parti: Bu bir darbe ve cunta hareketidir
AK Partili Grup Başkan Vekili Bozdağ: Bu bir darbe ve cunta hareketidir, Genelkurmay ilgili kişileri derhal görevden uzaklaştırmalı AK Parti Grup Başkan Vekili Bekir Bozdağ, Genelkurmay'da hazırlandığı iddia edilen eylem planına ve bu konuda yapılan açıklamalara sert tepki gösterdi. Planı, resmen 'darbe teşebbüsü ve cunta hareketi' olarak nitelendiren Bozdağ, "Bu konunun muhatabı sadece AK Parti değil. Bu hareket Türk demokrasisine, hukuk devletine, dolayısıyla doğrudan doğruya millete karşı bir harekettir. Ortada Türkiye açısından utanç verici, demokrasi açısından son derece vahim bir durum var." dedi. Bozdağ, üzerinden dört gün geçmesine rağmen Genelkurmay'ın yaptığı açıklamaların kamuoyunu tatmin edici olmaktan uzak olduğuna işaret ederken, soruşturmanın selameti için ilgili şahısların derhal görevden uzaklaştırılması gerektiğini söyledi. Bozdağ, Taraf Gazetesi'nin geçen cuma günü manşete taşıdığı eylem planını içeren belgenin çok vahim olduğunu söyledi. "Eğer belge doğruysa bu hem, Türk demokrasisi hem Türkiye, hem hukuk devleti, hem de siyaset açısından da son derece vahimdir." diyen Bozdağ, sözlerini şöyle sürdürdü: "Belgeye baktığımızda masum insanların evlerinde silah ve mühimmat bulundurma, Alev- Sünni çatışmasını ortaya çıkacak bir takım belge ve planlar bulundurma, silahsız insanları silahlı terörist konumuna sokma ve bunların askeri yargıda yargılanmasını temin etme planlanmış. Öte yandan milletin iradesi ile iktidara gelmiş AK Parti'yi bölge parçalama etkisizleştirme ve iktidardan uzaklaştırma ve devam eden yargılamada suçlu olduğu iddiası ile iddianamede ismi geçen kişileri kamuoyunda suçsuz olduğuna yönelik kanaatler oluşturma gibi pek çok konuda bir plandan, eylem çalışmasından bahsediliyor. Türkiye açısından utanç verici, demokrasi açısından son derece vahim bir durum var. Dilerim bu gerçek değildir." GENELKURMAY ŞÜPHELERİ GİDERMELİ Bozdağ, Genelkurmay'ın bu konuda yaptığı açıklamaların kamuoyunun kafasındaki şüphe ve soru işaretlerini gideremediğini söyledi. Bu durumun TSK'ya zarar verdiğini ifade eden Bozdağ, şöyle konuştu: "Bu konudaki bütün şüphe ve eleştirileri ortadan kaldırma konusunda yetkili ve görevli Genelkurmay Başkanlığı'dır. Genelkurmay, 'bu belge sahtedir, gerçek dışıdır diye kesin hüküm içeren bir açıklama ile bu işin önünü kesmesi lazımdır.' Bu belge var mı yok mu bir soruşturma açmak doğru. Eğer bu belge varsa zaten gerekli tahkikatı yapılır. Ama bir de işin idari boyutu var. Soruşturmanın selameti için bunun yapılması lazım. 'Belge var mı yok mu?' uzun uzun araştırmaya gerek yok. Biz biliyoruz ki arşivi sağlamdır. Bu belgede imzası olduğu iddia edilen kişi çıkar der ki 'ben böyle bir imza atmadım, böyle bir belge tanzim etmedim.' Kayıtlara bakılır. Varsa mesele yok. Yoksa yine mesele yok. Eğer varsa derhal görevden el çektirilir ve idari yargı yönü ile askeri açıdan birtakım hukuki süreçler işletilir ve gereği yapılır. Ondan sonra çıkıp denilir ki 'TSK içinde böyle düşünenler barınamaz. Cunta hareketi içinde olanlar barınamaz. Biz demokrasiye, anayasal düzene hukuk devletine bağlıyız, gereğini yaptık' demeli. Sahte ise o zaman onu yayımlayan gazete hakkında sahte belgeyi gerçekmiş gibi yayınlayıp TSK'yı yıprattığı için tazminat davası açması gerekir. Ama yaşananlara baktığımızda soruşturma ile ilgili gizlilik kararı alınıyor ve bu konuda konuşmak yasaklanıyor." DARBE HAZIRLIĞI VAR Genelkurmay'ın belgeyi yalanlamadığına dikkat çeken Bozdağ, mevcut haliyle bu belgenin TSK'da bir darbe ya da cunta çalışmasının olduğunu gösterdiğini söyledi. Bozdağ, "Bu konuda yapılan açıklamalara baktığımızda soruşturmalar devam ediyor deniyor. Akabinde gereği yapılacaktır diyor. Böylesi ciddi iddialar olduğu zaman, soruşturma sona erdiğinde bu işlerin başında olanlar hakkında birtakım iş ve işlemlerin yapılması zarureti vardır. Ayrıca bu konu, eğer böyle bir plan varsa bu darbe teşebbüsüdür. Komuta katı bilgisi dahilinde değilse de bu bir cunta hareketidir. Öyleyse bu TCK açısından bir suçtur. Cumhuriyet savcılarının resen harekete geçip ilgililer hakkında soruşturma başlatması gerekir. Cumhuriyet savcıları bu görevi herhangi bir talimata bağlı değil, anayasa ve yasalardan aldığı talimatla bunu yapmak zorundadırlar." şeklinde konuştu. MUHALEFETE ELEŞTİRİ Planın sadece AK Parti'ye ya da bir cemaate yönelik olmadığını vurgulayan Bozdağ, bu konuda muhalefet başta olmak üzere sessiz kalanları eleştirdi. "Bu konunun muhatabı sadece AK Parti değil. Türk demokrasisidir, bütün siyasi partilerdir." diyen Bozdağ, şöyle devam etti: "Meclis, milletin iradesi ile oluşuyor. AK Parti de milletin iradesi ile iktidara geliyor. Dolayısıyla bu hareket doğrudan doğruya millete karşı bir harekettir. Bunun muhatabı bütün bir millettir. Ben isterdim ki böyle bir olay ortaya düştüğü zaman herkes tavrını ortaya koysun. Demokrasiden, hukuktan yana olan ve Türkiye'nin geldiği noktada böylesi utanç verici belgeleri bir ülke olamayacağını ortaya koyanlar, her siyasetçi çıkıp konuşsun. CHP, MHP, demokrasiye inananlar tavırlarını ortaya koyup konuşmalı, çünkü demokrasi sadece AK Parti'ye lazım değil, 72 milyon için lazımdır. Onun için buna sahip çıkması lazım. Toplumsal bir tepkinin bu açıdan siyasal partiler nezdinde, en üst düzeyde seslendirilmesinde fayda var. Ama ne yazık ki bu haber çıkalı nerdeyse bir hafta oldu, henüz bir açıklama yapamadık. Bu da Türk demokrasisinin geldiği seviyenin henüz ileri batı demokrasi seviyesine ulaşma noktasında daha epey bir mesafe almamız gerektiğini göstermektedir. Bizim tavrımız çok nettir. Demokrasi dışı, kayıt dışı, hukuk dışı her türlü müdahalenin karısındayız. Bu müdahale nerden ve kimden gelirse gelsin fark etmez. Anayasa ve hukuk bunun gereğini yapacaktır." (CİHAN) |
|
06-15-2009, 19:03 | #29 |
|
|
06-15-2009, 20:09 | #30 |
|
|
Etiketler... Lütfen konu içeriği ile ilgili kelimeler ekliyelim |
akp, darbe, ergenekon, etö, facebook, gülen, ishak, plan, tsk, yılmaz |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|