![]() |
#1 |
![]() Tuğçe Baran/Vatan
Yasak köy Dağlıca ve hatırlattıkları Çok değil iki yıl önceydi.. İki yıl önce oralardaydık.. Araba kiralamış Doğu ve Güney Doğu Anadolu'yu dolaşıyorduk. Sonbahar başlarken, tam da ceviz mevsiminde.. Her yer bizimdi. Çukurca, Yüksekova, Şırnak, Cizre, Küçük Nemrut... Her yere gidebilmiştik. Gidilebiliyordu zira. Korkumuz yoktu. Korkulacak bir şey yoktu zira.. Bitmiş gibiydi.. En azından bitmesine az kalmış gibiydi.. Her yere gitmiştik, bir tek “Dağlıca”ya gidememiştik.. Yüksekova'nın tepesindeki adı gibi dağlı köy “Dağlıca”ya. Yerli halkın Oramar dediği 1400 metre yükseklikte, dağların ortasında bir köy.. Kimse bir şey demedi. Gidersiniz gidemezsiniz demedi kimse. İyidir güzeldir şu yolu takip edin gidin dediler.. Sadece çok merak ettiler neden bu kadar gitmek istediğimizi.. Görmek dışında bir niyetimiz yoktu. Görmek, koklamak, bir çayını içip, iki sohbetini yapıp dönmek.. İyi dedik, Yüksekova'dan çıkıp dağlara vurduk. Cilo Dağlarına.. Ağrı'dan sonraki ikinci yüksek dağlarımıza. Türkiye'nin belki de en güzel yolundan geçiyorduk. Her tarafta dev ceviz ağaçları.. Hayli hırçın bir dere.. Yarı yıkık taş evler.. Ve uzakta göz kamaştıran zirveler.. Bembeyaz.. Sipsivri.. Çok güzel ve çok vahşi.. Arka arkaya sıralanmışlar, mutlak hakimiyetlerini ilan ediyorlardı. Bir dağdan bu kadar mı etkilenilir? Bu kadar mı hayran kalınır bir taş ve buzul yığınına? Kalmıştım. Sonra, epey bir yol aldıktan sonra asker durdurdu bizi. Genç, çok genç askerler.. Müthiş şaşırdılar. Son sekiz ayda köylü ve asker dışında gördükleri tek insanlardık. Arabadan inip bir süre sohbet ettik. Kimi Balıkesirli kimi Çorumlu. Çok kibarca gidemezsiniz dediler. Dağlıca'ya gidemezsiniz. Bir tek köylüye izin var.. Halbuki beş dakikası vardı. Az sonra köyde olacaktık. Peki deyip geri dönmüştük. Ellerimizde askerlerin verdiği bir iki taze ceviz ile.. O zaman da yazmıştım. Yine bu köşede. “Ovalar bizim, dağlar TSK'nın” diye başlık atmıştım. Espri yapmıştım. O zamanlar espri yapabiliyorduk zira.. Bu kadar karanlık değildi her şey. *** “Dağlıca'da 12 şehit” haberini alınca aklıma geldi bütün bunlar. Dağlıca, Çukurca, Çatak.. Hepsi sizler için haritada noktalar diyeceğim ama galiba o bile değil. Kimse artık haritaya bakmıyor. Memleketin en güzel yerlerini sadece kan, mermiyle ve acıyla anıyoruz. Ne acayip.. Ne tuhaf.. Ankara'nın doğusuna hiç gitmemiş milyonlarca insanımız var. Buna atıp tutan yüzlerce gazeteci, köşeci de dahil. En fazla ordunun himayesinde helikopterlerle gitmişlerdir. Atlayalım bir otobüse, dolaşalım bakalım oralarda demiş ve diyecek olan yok. Şehir isimlerinin ezici çoğunluğu kimseye hiçbir şey ifade etmiyor. Olsa olsa köhne köhne yerlerdir. Ne gerek var. Dediğim gibi haritaya bile bakılmıyor. Memleket sınırları nere bilen yok. Çok acayip. Tanımadığımız memleketimizin tanımadığımız bölgelerinde, tanımadığımız şehirlerin tanımadığımız köylerinde tanıdıklarımız ölüyor. Canlarımız gidiyor.. Bu işte hakikaten bir yanlışlık yok mu? Sadece düşünüyorum... Sadece düşünüyorum..
![]() |
|
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|