Yıllardır başörtüsü yasaklarına karşı çırpınıp durmuş biri olarak, yeni anayasa taslağı dolayısıyla, ister istemez yine gündeme gelen 'türban' konusunda yazmamazlık edemedim. Oysa, inanın artık bu konuda bir şey yazmak içimden gelmiyor. Bu yasağın mağduru olanlarla artık ilgilenmediğim için değil. Dahası ben başörtüsü konusunu bu ülkenin kimliğine ilişkin komplekslerin bir uzantısı olarak gördüğüm için, mağduriyet ötesinde de tartışılması gerektiğini düşünüyorum.
Yanlış anlamaya teşne olanlara karşı hemen söyleyeyim, başörtüsü bu ülkenin kimliğini temsil eder demiyorum. İslami bir sembol olması dolayısı ile bu ülkede Müslüman kimlikle ilgili genel bir sorunun parçasıdır diyorum. İşin bu tarafı ayrı. Bu uzun hikâyenin ötesinde, türban yasağının dünyanın en saçma engellemesi olduğunu düşünen biriyim. Bunu yıllarca söyledim, temellendirmeye çalıştım. Ancak, toplumsal siyasal konularda, işin algı boyutu çok önemli. Ben ve benim gibiler türbana karşı olanların algısını değiştirmeye uğraştık durduk. Gelinen nokta malum. Bir kesimin algısını değiştirmek neredeyse imkânsız, ama bari bu kesim giderek azalsa, inatlarında yalnızlaşsaydı. En kötüsü oldu, tam tersine bu yönde kuşku çoğaldı, son dört sene biraz tavsamış olan tartışmalar yeniden gündeme geldi.
Gelinen noktada, birinci derecede etken olan olay, eşi türbanlı olan birinin cumhurbaşkanı olmasıdır. Ben değil, eşi türbanlı, kendi türbanlı olan bir kadının cumhurbaşkanı olabilmesinden yanayım. Bu ilkesel kanaat başka bir şey, bir toplumun bir noktada yoğunlaşan gerilimlerinin düşürülmesi ve buna yönelik siyaset izlemek başka şey. Cumhurbaşkanlığında ısrarın bu toplumda belli algıları tetikleyeceği, gerilimi artıracağı aşikârken, makamda, mevkide ısrar ederseniz, uzun vadede özgürlüklerin yolunu açmak bir yana, zora sokarsınız. Şu anda olan budur. Yok mesele makam mevki değil, sorunları tepeden çözmek fikri
ise, hemen söyleyeyim bu da son derece sakat bir fikir.
Türban konusu, sıradan bir özgürlük, mağduriyet konusu değil, açıkça konuşulmayan, konuşulamayan bir sürü mesele türban sembolü üzerinden konuşulmaya çalışılıyor, önce bazı şeyleri açıkça konuşalım, bunun yolunu açalım, sağlıklı olan bu.
Hal böyle iken, Cumhurbaşkanı, aday iken, mesela, 'Eşim değil ben cumhurbaşkanı olacağım' diyordu.
Bu ne demek, türbanlı bir kadının kamu alanındaki yasaklı konumunu teyit etmek değil mi?
Ne bu samimiyetsiz dille, ne de aslında kanunla, yönetmelikle bu sorunu çözmek imkânsız. Dün, İsmet Berkan, Turgut Özal döneminde türban konusunda uygulanan yöntemin nasıl geri teptiğini yazdı.
Ben yine de, çözümün gerilimi düşürmekten, bu konuyu enine boyuna ve tüm boyutları ile samimiyetle konuşmaktan, ama karşılıklı gol atmak değil, çözüm üretmek adına konuşmaya devam etmekten yanayım. Ve asıl mesele, uzun ufuklu bir toplumsal uzlaşma adına, samimi bir adım atmak, karşılıklı güven tazelemek. Ne yazık ki, halen taraflar bu adımı atmaktan uzak yerde durmaya devam ediyor. Bir taraf karşısındakinde açık yakalama taktiğinden asla vazgeçmiyor. Diğer taraf, içine kapalı kutu olmayı, açık vermemek adına marifet sayıp, kendi zaaflarını, hastalıklarını besleyip büyütmeye devam ediyor.
Bakın, geçen ay, iki (başörtülü) kadın yazar, Nihal Bengisu ve Ayşe Böhürler, samimi kanaatlerini dile getirdikleri yazıları 'karşı' basına konu oldu diye, sessiz bir engizisyona maruz kaldılar. Aslında pek sessiz de değil, sayısız okuyucu mektubu ötesinde, İslami kesimin yeni dergisi 'Renkli'de ağır eleştiriye maruz kaldılar. Ben, bu kesimin erkeklerine, 'Bu kez sessiz kalmayın, bu kadın yazarlara sahip çıktığınızı bu kez gösterin' diye yazıyla çağrı yaptığım halde kimseden ses soluk çıkmadı. Samimiyetten kastettiğim bu. Konuyla ne alakası var demeyin. Samimiyetsizlik güven sorunu yaratır, yaratıyor. Güven sorunu ile baş etmek ise kanunla, yönetmelikle mümkün değil. Oysa güven, toplumsal barışın olmazsa olmaz koşulu.


NURAY MERT - RADIKAL

lutfen okuyun bu yazıyı hatta bırkere bırkere daha okuyun...genel olaya baska bır taraftan bakıs..

YATIYORUZ TÜRBAN KALKIYORUZ TÜRBAN BAŞKA SORUNUMU KALMADI BU ÜLKENİN ...

senin hatrını mı kıracağım arkadaşım iki defa okudum, üçüncüye gerek duymadım,,,nuray hanım samimiyetten dem vuruyor lakin kendisini pek samimi bulmadım,,cumhurbaşkanımızı samimiyetsiz bulmakla itham ederken gözlerden bir şeyi kaçırıyor,,,abdullah beyin o makama oturmasını istemeyenler eşinin baş örtülü olmasını baskı unsuru olarak kullanmışlardır, kendiside en nazik ifadeyle o makama kendisinin oturacağını eşinin aday olmadığını dile getirmiştir,,bunda garipsenecek ne olabilir ??,,merve kavakçı olayı daha hafızalarımızda taze iken,,sonrası gelişmeler en az yirmi yılımıza mal olmuşken,,gecenin bir vakti genel kurmaydan gelen bildiriyle el ayaklar titrerken,,ak parti dikleşmeden dik durmuştur,,ve sonrasında kazasız belasız cumhurbaşkanını seçmiştir,,nuray mert ve onun tiynetinde olanlar neyi kaşıdıklarının herhalde bilincinde olmalılar,,,her şeyin bir vakti ve zamanı vardır,,o vaktin zuhuruna ALLAH karar verir,,daha sağlıklı görüşlere kulak verirsen sevinirim,,,
**********************************
ey genç !! attığın her adıma çok dikkat et,,
yol mayın döşeliyken koşuşturmalara hayret !!
düşman tetikte, sana pusu kurmuş pusu,
bir an bir saniye bile gelmiyor ki uykusu,

kaş yapayım derken aman göz çıkarma,
provakatif hareketlere asla malzeme olma,
dikkat et kazanacağın bu yolda kaybedersin,
filizlenmeye başlamış tomurcuklara yazık edersin,,

gaye ile zamanı buluşturabilmektir beceri,,
teyakkuz halinde olmalısın gündüzlü geceli,
ancak böyle yaparsan ipi göğüsleyebilirsin,,
varsın isterse zaman,ölüm anını göstersin,,
********************************
küçük bir not düşelim tam sırası,,,
*************************
değil midir ki iradenin tecelligahı MECLİS,,
zaafa düşmesini isteyenler İBLİSTİR İBLİS,,
yasamanın kararlarına herkesler UYACAK,
pek haz etmese bile bundan, saygı DUYACAK,,
*********************************
meclisimizin almış olduğu kararlara saygı göstermeyenler halkın nezdinde tüm saygınlığını o dakikada kaybederler,,bunlar ATATÜRKÇÜDE olamazlar çünkü,,ATATÜRKÇÜ KARAKTERE SAHİP OLMAK,,HERŞEYDEN ÖNCE BÜYÜK MİLLET MECLİSİMİZE SAYGIYI İKTİZA EDER,,
NE MUTLU MİLLETİMİZE Kİ YÜCE BİR MECLİSİMİZ VARRRR,,,
NE MUTLU MECLİSİMİZE Kİ ŞUURLU BİR MİLLETİMİZ VARRRR,,,***************************************** *

ÜNV DELERİN BAŞÖRTÜLÜLERE AÇILMASI DOĞRUDUR EĞTİM HAKKIDIR,ANCAK HİZMET VE REN KAMUDA ÇALIŞMAK İSTEYENLERİN BAŞÖRTÜSÜ TAKMASI ASLA KABUL EDİLEMEZ BU LAİK CUMHURİYETE ,ATATÜRK DEVRİMLERE RESMEN SALDIRDIR

MERVE KAVAKÇI OLAYIDA BU BAĞLAMDA ELE ALINMALIDIR MERVE KAVAKÇI O TEPKİYİ 1 DEFA DEĞİL 1000 DEFA HAK ETMİŞTİR

HİZMET ALAN HERKES İSTEDİĞİ ŞEKİLDE GİYİNMELİDİR AMA HİZMET VERENLERİN NE İSLAMİYETİN NEDE DİĞER BAŞKA DİNLERİN EMR ETTİĞİ KIYAFET ŞEKİLLERİ İÇERİSİNDE, LAİK ATATÜRK CUMHURİYETİ TÜRKİYESİNDEKİ DEVLET KURUMLARINDA ÇALIŞMASI DÜŞÜNÜLEMEZ.BUNU DÜŞÜNMEK UYGULAMAYA KOYMAK CUMHURİYET TÜRKİYESİNİN KURULUŞ FELSEFESİNE AYKIRIDIR .

Atatürkçüyüm diye geçinirsiniz ama milletin dinine inanışlarına karşısınız bu nasıl Atatürkçülük? Atamızın kemikleri sızlar mezarında...

Bu nasıl özgürlük çağdaşlık anlaşılmaz nerde kaldı eşitlik baş örtülü insan değil mi?
Ülkemizde vergi kaçakçılığı var kap kaç var daha önemli nice olaylar var biz hala nelere takılıyoruz.Yazıkki bide müslüman bi ülkedeyiz nasıl bi iştir anlamam.Hollandada baş örtülü öğrenci heryere eşit haklara sahip bizde ise okula gidemez.Neyse uzatmaya gerek yok biz işte bu kadar gelişmiş bi milletiz bi ülkeyiz!!!İsteyen istediği gibi gezeziyosa baş örtüsü olan neden okula giremiyor

adalet nerden kaldı rumuzlu üyenin göndermiş olduğu mesajı nuray mert hanıma havale ediyorum,,ne kadar samimi bulduğu noktasında belkide bir yazı kaleme alır,,,,,,özelleştirmeler ülkeyi güzelleştirmek içindir değil mi yaaa,,,kamu kurum ve kuruluşlarında baş örtülü bir bayan yolsuzluk yapanlara cehennemi hatırlattığı için istenmeyebilir,,bunu çok doğal karşılıyorum,,,itirazım yok yani arkadaş,,,,seninle hemfikirim bu konuda,,,,

ADALET NERDEN KALDI Arkadaşım sana hiçte katılmıyorum ne alakası var mini etek giyip görev yapan memur oluyorda baş örtülü neden olmuyor bırakın bu geri kafalılığı kardeşim nasıl böyle düşünebiliyosun hayret ediyorum.

bırıncısı buyuk harf kullanma saygısızlıktır...

ıkıncısı pardon ama sen oku dıdın sonra calısma boyle sacma sey varmı...sen kımsınde ınsanın onune ınanıslarından oturu calıs calısma dıye ket vurursun...madem ataturkcusun Ataturk'un getırdıgı hak hukuk ozgurlukten haberın yokmu...sızın bu karsıtlıgınız dın ve vıcdan ozgurlugune tecavuze gırer bu kabul edılemez...ayrıca basortusu yasagı ataturk zamanında gelmedı kardesım 1980den sonra ortaya cıkan bır sorun degılmı..