07-19-2010, 00:56 | #1 |
Turgay Ciner`in anatomisi
Turgay Ciner`in anatomisi...
Türk kamuoyu Turgay Ciner’i “Park Holding”in eski patronu, Sabah Gazetesi, ATV ve Sabah Pazarlama’nın eski patronu olarak tanıdı. Yıldızı parlak işadamının ilginç ve unutulmaz anatomisi... ÜMİT OĞUZTAN YAZIYOR... Emniyet birimleri ise Ciner`i farklı tanıyor. Emniyet`teki Turgay Ciner bilgileri şöyle: Baba adı : Hüsnü Ana adı : Naciye Doğum yeri : Hopa Doğum tarihi : 1956 Turgay Ciner`in Emniyet`e ilk girişi 29 Mart 1980 tarihli. İstanbul Emniyet Müdürlüğü Mali Şube Müdürlüğü ekipleri tarafından `gümrük kaçakçılığı` ile ilgili soruşturma çerçevesi içinde gözaltına alındı. İstanbul Emniyeti Asayiş Şube Müdürlüğü`nde de Ciner hakkında kayıt var. Buradaki Ceraim (suç) numarası: 256 26 kasım 1998`de `teşekkül oluşturmak, zorla adam alıkoymak, zorla senet imzalatmak, yurda kaçak oto sokmak` suçlamasından ötürü gözaltına alınarak sorgulandı. Bu suçlama ile açılan davadan beraat etti. 13 kez silah taşıma ruhsatı başvurusunda bulundu. Son başvuru tarihi: 31 Temmuz 2000 Sabah Grubu`nun %51`lik hisse payıyla yeni patronu Turgay Ciner`i polis böyle biliyor! Park Holding`in sahibi Turgay Ciner`in Sabah gazetesinin sahibi Dinç Bilgin`le ortaklığa gittiği 20 Ekim 2000 tarihinde açıklandı. İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (İMKB)`na Ciner`in Sabah gazetesi, ATV, Sabah Pazarlama ve dergi grubunun %50`sinin sahibi olduğu açıklandı. Sabah ve ATV`ye Turgay Ciner`in büyük ortak olmasının perde arkasında Çukurova Grubu`nun sahibi Mehmet Emin Karamehmet`i engelleme girişiminin olduğu söyleniyor. Buna göre; Karamehmet, bu gruba kullandırdığı krediler ve verdiği borçlar karşılığında ATV`yi ve Sabah gazetesini tamamen ele geçirmek üzereyken durduruldu. Turgay Ciner`in devreye girerek Dinç Bilgin`in borçlarını kapattığı bildiriliyor. Turgay Ciner`in son günlerde önem verdiği iki projesinin olduğu belirtiliyor. Birincisi Sabah Operasyonu. İkincisi Eti Holding`i ele geçirmek. Ciner, Türkiye`de stratejik madde ticareti ruhsatı olan birkaç kişiden biri olduğu için Eti Holding`i çok istiyor. Eti Holding`in boraks ihraç tekelini kırmak ve Türkiye`nin dünya çapında en büyük üretim oranına sahip olduğu bu alan Ciner`in operasyonunun ilk adımını oluşturuyor. Hatta bu konuda bir çerçeve anlaşması yapan Ciner`in planını son anda DSP`li Devlet Bakanı Şükrü Sina Gürel bozdu. Bunun üzerine, Eti Holding Yönetim kurulu da çerçeve anlaşmasını onaylamadı. Serana A.Ş. isimli şirketiyle bunu gerçekleştiremeyen Ciner, şimdi de Ceytaş ve Ceyhan Madencilik firmalarını aynı iş için görevlendirdi. Bu arada, boraks madeninin ihraç işine Doğan Holding`in de girmeye çalıştığı öğrenildi. Eti Holding üzerinde hangi medya devinin daha büyük baskı kurabileceği şimdiden ekonomi kulislerinin merak konusu oldu. Korkmaz Yiğit, Milliyet gazetesini aldığında ortalık birbirine girmişti. Bütün medya Milliyet`in ve Yiğit`in satın aldığı diğer medya kuruluşlarının çetenin, kara paracıların eline geçtiğini yazmış, basın özgürlüğünün tehdit altına girdiği ileri sürülmüştü. Yiğit`in alaşağı edilmesi çok sürmedi. Ama, Ciner`in Sabah gazetesini ele geçirmesine kimse ses çıkartamıyor. Bir gazetecinin 1 milyon dolar komisyon alması üzerine çıkan tartışmalar, medyanın çok çabuk sindirilmesine neden oldu. Ne Ciner`in stratejik maddelere olan merakı, ne HAVAŞ`ın nasıl satın alındığı, ne Avrasya`ya açılan Hopa Limanı`ndaki işleri, ne Park Holding`in Genel Koordinatörü Yunus Ağar`ın Mehmet Ağar`ın kardeşi olması.. Turgay Ciner`in Mart 1996`da Beşiktaş Spor Kulübü Yönetim Kurulu`na seçildikten çok kısa süre sonra, `MAFİA` suçlamasıyla adeta atılarak uzaklaştırıldığı bile unutuldu. Kulübe yaptığı nakit yardımı bile peşin olarak hemen iade edilmişti. `Sabah, Susurluk`un sesi mi oluyor?` sorusu siyaset kulislerinde konuşulmaya başlandı bile... Turgay Ciner`in ticaret hayatı çay ocağı çıraklığından sonra, 1983 yılında İstanbul Talimhane`de 35 metrekarelik bir oto yedek parça dükkanı açmasıyla başladı. Elektrik İdaresi`nin karşısında açtığı bu dükkan, dostlarının tabiriyle `sinek avladığı` için günde üç kere `Allah boş duranı sevmez` diyerek, yıkanırdı. 1984 yılında bayi olarak Almanya`dan Mercedes ve yedek parçası ithalatına başladı. Bu yedek parçaları kaçak yoldan Türkiye`ye soktuğu söylendi. Gürcü olan Ciner, 1985`ten sonra Kazakistan ve Özbekistan`dan deri ve kömür ithalatı yaptı. Kömürü Ankara Belediyesi`yle ortak ithal etti. 1988 yılında Anadolu Endüstri Holding`in hissedarlarından Osman Yazıcı ile birlikte `Yazeks`i kurdu. Holding`in Irak`taki işlerini devraldılar. İki yıl bu ülkede çalıştılar. 1990`dan sonra Ciner`in çevresinde MİT`çi ve Emniyetçi bir ekip oluşmuştu bile.. Bunda asker arkadaşı ve holdinginin koordinatörü Yunus Ağar`ın da etkisi oldu. Emekli devlet görevlilerine büyük para yardımında bulundu. 1991 yılında dağılan SSCB ile birlikte bu pazara yöneldi. Özbekistan devleti için anahtar teslim tekstil fabrikaları yaptı. Ancak İtalya`dan eski teknoloji tekstil tezgahlarını getirdiği için, Özbek yönetimi kazıklandıklarını anlamakta gecikmedi. Küçük çaplı bir kriz yaşandı. Ciner, İş Bankası B Hisselerinin en büyük spekülatörüydü. Gazetelere borsada büyük para kazandırdı. 1995`te özelleştirmeyle 36 milyon dolara HAVAŞ`ın yüzde 60`ını aldı. 1998`de 27 milyon dolara kalan yüzde 40 hisseyi aldı. Daha sonra da bu yüzde 40 hisseyi İsviçreli Swissport Int. Şirketine sattı. Haziran 1997`de Hopa Limanı`nın 30 yıllık işletme hakkını Özelleştirme İdaresi`nden 4 milyon dolara aldı. Geçtiğimiz aylarda da Çayırhan`ın B ve C sahalarında kömür üretme hakkını aldı. Kömür çıkartma makinelerini Almanya`dan getirtti. 500 işçi zorunlu emekliye ayrıldı. Turgay Ciner`in siyaset sahnesindeki dostları arasında Turgut Özal, Hüsamettin Özkan, Bahattin Yücel, Mehmet Ağar gibi isimler bulunuyor. Hatta Ciner`in emekli polis olan abisinin `TC` rumuzlu yatında Turgut Özal`la birlikte fotoğrafı basında yer aldı. *** Sabah Grubunun yüzde 50 hissesini aldıktan sonra, hakkında geçmişte adının karıştığı skandallar üst üste ortaya çıkartılan Turgay Ciner hakkında yeni suçlamalar ortaya atıldı. Ömer Lütfi Topal`ın öldürülmesi davasında Turgay Ciner`le ilgili iddialar ortaya atan Ersin Ortaç, Turgay Ciner`in 1978 yılında Almanya`nın Frankfurt kentinde 2 kilogram uyuşturucu ile yakalandığını ve 2 sene Almanya`da hapis yattığını söyledi. AKİT`e açıklamalarda bulunan Ersin Ortaç, Turgay Ciner`in ağabeyi Ahmet Ciner`le ilgili olarak İstanbul Emniyet Müdürlüğü Organize Suçlar Şube Müdürlüğü`ne `ihbar mektubu` gönderdiğini ifade etti. Ersin Ortaç, Ahmet Ciner`le ilgili şu iddiaları ortaya attı: `Turgay Ciner`in ağabeyi Ahmet Ciner, 1972 senesinde İstanbul Emniyet Müdürlüğü`nde komiser olarak görev yaptığı dönemde Türkiye`de suç işleyerek Almanya`ya kaçtı. 1974 senesinde Ecevit affından yararlanarak cezası affedildi. Almanya`da kirli işlere giren Ahmet Ciner, 1978 yılında iki kilo eroinle yakalanınca hapse girdi ve iki sene hapis yattı. Almanya`nın en ünlü avukatlarından Rolf Bossi, Ciner`in savunmasını üslendi. Bossi`nin çabalarıyla iki yıl yattıktan sonra hapisten kurtuldu.` Ciner`in beraat ettikten sonra çalıntı arabaların parçalarını toplayarak bunları Türkiye`ye gönderdiğini ve Ciner ailesinin bu şekilde zengin olduğunu iddia eden Ersin Ortaç, 80`li yılların sonlarında Ahmet Ciner`in Türkiye`ye döndüğünü ve Ciner`e ait Kalamış`ta bulunan oto galerisinde bulunduğunu, 1998 yılında İstanbul Emniyet Müdürlüğü ekiplerinin galeriye kaçakçılık yapıldığı gerekçesiyle baskın yaptığını ve galerinin bu baskının ardından kapatıldığını ifade etti. Ortaç, ayrıca ağabey Ciner`in tahliye olmasının ardından Almanya`da çeşitli olaylara karıştığını ve bu olaylardan kurtulabilmek için kendisini nüfus kayıtlarında `ölü` olarak gösterdiğini ileri sürdü. 2 Ağustos 1996 tarihinde evinin önünde silahlı saldırıya uğrayan ve aldığı kurşunlar nedeniyle sağ ayağı sakat kalan Ersin Ortaç, Turgay Ciner`in kendisini telefonla, `Seni ayağından vurduracağım, geberteceğim` şeklinde tehdit etmesinin ardından evine tamirci gibi gelen iki kişi tarafından silahlı saldırıya uğradığını, tehdidin ardından saldırıyı gerçekleştirenlerin ve azmettirenlerin gizlendiğini, olayın alakasız kişilerin üzerine yıkıldığını savundu. Turgay Ciner`le, Bodrum`da bulunan arazisinin satışı için 1995 yılında 840 bin dolar karşılığında anlaştıklarını, ancak paranın İş Bankası Taksim Şubesi`ne yatırılmamasına karşın, yatırılmış gibi gösterilmesi nedeniyle araziyi Ciner`e satmaktan vazgeçtiğini söyledi. `Arazi satışından vazgeçince Turgay Ciner beni aradı ve `Seni ayağından vurdurtup, geberteceğim` diyerek beni tehdit etti. Tehdidin üzerinden kısa süre sonra evime sabah saatlerinde tamirci olarak iki kişi geldi. Dışarıda karşıladığım bu iki kişiden birisi arkam dönükken silahını çekip bana dört el ateş etti. Bunlardan üç kurşun bacağıma isabet etti, sağ ayağıma gelen kurşun yüzünden bacağım sakat kaldı ve koltuk değneği ile yürüyebiliyorum` Ortaç, evinde kendisini vuran kişinin Akın Birdal Suikastını gerçekleştiren Semih Tufan Gülaltay olduğunu, saldırıyı gerçekleştirdiği öne sürülen Necdet Atış ve İrfan İnce`nin olayla ilgisinin bulunmadığını söyledi. Akın Birdal suikastının ardından Gülaltay`la yüzleşmek için Savcılığa defalarca müracaatta bulunduğunu, fakat bu talebinin yerine getirilmediğini ifade eden Ortaç: `Yakalanan iki kişi kesinlikle beni vuran kişiler değildi. Saldırıyı gerçekleştirenlerin ortaya çıkartılması engellendi` şeklinde konuştu. Turgay Ciner hakkında iddialar ortaya atan ve yaralanmasından Turgay Ciner`i sorumlu tutan Ortaç, Beyoğlu 1. Ağır Ceza Mahkemesi`nde görülen Ömer Lütfi Topal`ın öldürülmesi davasında şu ifadeyi vermişti: `Beni vurdurtan Turgay Ciner, Topal`ın öldürülmesinde aktif rol almıştır. Topal`ın çok miktardaki parası bir bankanın Taksim Şubesi Müdürü Ünal Armağan`ın kasasındaydı. Bu para Armağan ve Ciner tarafından çalıştırılıyordu. Armağan, banka müdürlüğünün dışında tefecilik yapıyordu. Bu durum, şu an yatalak durumunda olan Armağan`ın yakınlarınca çok iyi bilinmekte. Armağan`ın İsviçre`de şifreli hesapta 50 milyar doları var. Kendisi Ciner ve adamlarınca evinden alınıp meçhul bir yere götürüldü. Birçok kişi bu paranın peşinde. Armağan çok şey biliyor. Mahkeme kendisini dinlemek için karar almalı.` Turgay Cirner`in kendisini yaralamak ve sakat bırakmakla, ağabeyi Ahmet Ciner`i ise, Almanya`da eroin kaçakçılığı yapmakla suçlayan Ersin Ortaç hakkında Ömer Lütfi Topal Cinayeti tutanaklarında ilginç suçlamalar bulunuyor. Dosyada yer alan Kırklareli/İpsala Gümrüğü`ndeki bir komiserin verdiği ifadeye göre Ortaç`ın Ciner ve Topal ile birlikte 1970-1979 seneleri arasında defalarca sahte pasaportla yurtdışına çıktığı, sahte pasaport skandalının ortaya çıkmasının ardından, Ortaç-Ciner-Topal`la birlikte sahte pasaportu hazırlayan bir polis memuru hakkında Kırklareli Ağır Ceza Mahkemesi`nde soruşturma açılmıştı. İDDİALAR: Ömer Lütfü Topal`ın şirketi Emperyal Otelcilik ile iki paravan şirketinin en yüksek fiyatı vererek girdiği HAVAŞ`ın özelleştirilmesi ihalesinde, ABD Ankara Büyükelçisi`nin Topal`ın uyuşturucu kaçakçılığından ABD`de 5 yıl hapis yattığını açıklamasından sonra sözkonusu üç şirketin ihaleden elenmesiyle, HAVAŞ Turgay Ciner`in sahibi olduğu YAZEKS firmasına verilmiştir. Turgay Ciner`in şirketinin koordinatörü Mehmet Ağar`ın kardeşi Yunus Ağar`dır. Sayın Hüsamettin Özkan`ın Turgay Ciner`i yakından tanıdığı ve Bahattin Yücel ile Turgay Ciner`i tanıştıran kişi olduğu basında yer almıştır. Turgay Ciner, Özbekistan`da 11 tekstil fabrikası kurmaktadır. Bunların ilkinde İtalya`dan alınan ve artık kullanılmayan teknolojiye sahip tekstil makinelerinin boyanarak teslim edildiği, makinelerin arıza yapması üzerine Özbek yetkililerin İtalya`dan yedek parça istemesi üzerine, bu modellerin kullanımdan kalktığını açıklamaları da basında yer almıştır. Turgay Ciner`in Türkiye`nin açılmak için özel bir çaba sarfettiği Türk Cumhuriyetleriyle ilişkilerini baltalayan bu ticari sahtekarlığı yapan şirketine Devlet Bakanı Hüsamettin Özkan`ın Turgay Ciner ile ortak olduğu ileri sürülmektedir. Bunun ortaya çıkartılması zorunludur. PEŞKEŞ ÇEKİLEN 8 MİLYAR DOLARLIK TRONA MADENLERİ! Turgay Ciner (Park Holding), Kamuran Çörtük (Bayındır Holding) ve bu ikili çetenin Eti Holding`teki bürokrat piyonu Ziya Gözler`dir. Gazetelerin yaklaşık üç yıldır bangır bangır bağırması sonuç vermedi. KİGEM, ihalenin iptali için dava açtı bu dava ülke lehine sonuç vermedi. Hasan Çetin, DGM`lik iddialar başlığı altında Eti Holding`de yapılan yolsuzlukları yazdı, çıt çıkmadı. Yöneticilerin mal varlığından tutun ihalelerin tamamı mercek altına alınmıştı. Göz göre göre bir soygun fütursuzca devam ediyordu. Hatta bu hususta aşağılık bir rüşvet dağılımının ses bantları bile vardı. Park Holding`in Çayırhan Termik Santrali`nin devir işlemi sırasında yolsuzluk yaptığı sabitti. Hatta Park Holding`in kurucu ortağı Erhan Aygün, TEAŞ yetkililerine rüşvet verdiği için yargılanmaktaydı ancak her ne hikmetse Park Holding`e 1 milyar doların üzerinde devlet kesesinden sağlanan haksız rant görmezlikten gelindi. TKİ`den beleş aldığı, hatta üstüne Türkiye`nin en ileri yer altı madenciliği ekipmanları ve 100 milyon dolarlık yedek stoğu da hediye edilmişti ama nedense kimse ne Turgay Ciner`in, nede TKİ`nin neredeyse çeyrek asırlık peşkeşçi genel müdürünün üzerine gitmedi. Turgay Ciner`in bor madenleri üzerinde dans etmesine herkes seyirci kaldı. Serena adlı off-shore şirketinin arkasında dünyanın dolaplarını çevirdi. Yetmedi Ceytaş`la ortaya çıktı. Görevden alınan Ziya Gözler`i iki kez Eti Holding`e atattırdı. Ziya Gözler`den atanmasının ve verdiklerinin diyetini istedi. Bunlardan bor, 2840 sayılı yasa engeline çarptı. Ancak trona kendisine diyet olarak geri döndü. Turgay Ciner`in cebinde beş parası yokken İş Bankası Eski Genel Müdürü Ünal Korukçu`nun İş Bankası`ndan Turgay Ciner`e açtığı krediyle Ceytaş`ı portföyüne sokmasına herkes seyirci kaldı. Ünal Korukçu, Bayındır Holding ve Kamuran Çörtük`e de aynen Erol Evcil`de olduğu gibi kredilendirdi. İş Bankası`nı Ünal Korukçu sayesinde hem Ciner hem Çörtük bir güzel hortumladılar. Ses çıkaran olmadı, hukuk uygulanmadı. Bu ikili için yasalar çalışmadı ve Ciner ile Çörtük bu ülkeyi babalarının çiftliği, yine bu ülkenin Atatürk tarafından kurulan kurumlarını da babalarının üzüm bağı gibi talan ettiler. Vakıflar Bankası`nda Çörtük ve Bayındır Holding`e verilen krediler Cumhurbaşkanlığı tarafından incelettirildi. Usulsüzlüklere ilişkin yazılan rapor işleme konmadı. Başmüfettişler, Erdil Baruönü, İ. Ramazan Güzel, Hüsnü Çağlayan ve Mehmet Baydın tarafından yazılan 28.07.2001 tarih, 4.45.57.73 sayılı İnceleme Raporunda ifade edilmiştir. Ziya Gözler,bu raporu işleme koymayacağını, aksi taktirde Turgay Ciner`in yüzüne bakamayacağını söylüyor. Aynı zamanda Turgay Ciner`den korktuğunu da yakın çevresine ifade ediyor. Bu rapor işleme girerse Turgay Ciner`in Sabah Gazetesi`nde yaptığı reklamların fos olduğu lafla peynir gemisinin yürümediği ortaya çıkacak (ancak peynir gemisinin rüşvetle yürüdüğü açık) Rapordan anlaşılacağı üzere Turgay Ciner ve Kamuran Çörtük kendilerine ikram edilen trona madenleri ile ilgili olarak üç yıldan beri oyalamadan ve yolsuzluktan başka hiçbir iş yapmamışlar. Müdahale edilmezse Turgay Ciner ve Vakıfbank üzerinden yabancılara (Rio Tinto ve FMC) tam 8 milyar dolarlık bir peşkeş geçekleşecek ve Amerika, dünyanın tek trona tekeli olacak. Kısaca dünyanın ikinci büyük trona madenleri her türlü entrika, rüşvet, ve oyunlar altında Rio Tinto`nun eline geçmek üzere. Bunu sağlamak için; Eti Holding Yönetim Kurulu tamamen abluka altına alınmış, yönetim kurulu üyeleri ve üst düzey personele baskı yapılıyor. Kurum çalışanları kendilerine zorla yaptırılan usulsüz işlemler nedeniyle büyük bir baskı altında. Ziya Gözler öyle pervasız ki; bu işi engelleyenleri vurdurma tehditleri savuruyor. Rapor; Ciner, Çörtük ve Eti Holding arasında. Eti Holding`in sahip olduğu dünyanın ikinci büyük trona (tabi soda) yatağının işletilmesine dönük yapılan ihale ve yapılan çerçeve anlaşması ve uygulamalarla ilgili olarak Eti Holding`in yani kamunun bir zarar görüp görmediği, Turgay Ciner (Park Holding) ve Çörtük`ün (Bayındır Holding) yeterli şirketler olup olmadığı ve bunlara haksız menfaatler ve çıkarlar sağlanıp sağlanmadığını tespit etmektedir. `.... Çerçeve anlaşmasının hazırlanması ve bugüne kadar uygulanması aşamalarında kaydedilen gelişmeler nedeniyle, rapor maddelerinde yer alan hususlarda, teşekkülün üstlenmiş olduğu gereksiz riskin, bir zarar görme fiilini oluşturup oluşturmadığının incelenmesi ve mevcut durum itibariyle kamu menfaatlerinin korunması amacıyla alınacak önlemlerin belirlenmesi ile ilgili olarak yapılan inceleme sonucunda; belirlenen modeller çerçevesinde ortak yatırımcıların belirlenmesi amacıyla, Proje`ye geçmişte ilgi göstermiş ve/veya daha sonra ilgi gösterecek yerli firmalarla müzakerenin yürütülmesi için, Genel Müdür Yardımcısı Ergün Yiğit başkanlığında altı kişiden oluşan bir müzakere ve değerlendirme heyetinin oluşturulması ve gerektiğinde projede teknik konularda ve çalışma grupları oluşturmak için Genel Müdür Yardımcısı Ergün Yiğit`e yetki verilmesi hususlarının, 02.03.1998 tarih ve 503 sayılı Genel Müdürlük Makam Olur`u ile tasvip edildiği, Konuyla ilgili olarak, projeye ilgi göstermiş yerli firmaların belirlendiği, bu firmalara (Park Holding AŞ, Bayındır Holding AŞ, Demir Export AŞ, STFA Doğal Kaynaklar AŞ, Eczacıbaşı Holding AŞ ve Orkimsen Limited Şirketi) yeni modelin ana hatlarının ve soru formlarının gönderildiği, Eczacıbaşı Holding AŞ ve Orkimsen Limited Şirketi`nden cevap alınmadığı, Demir Export AŞ`nin tek başına, Park Holding AŞ / Bayındır Holding AŞ ve STFA İnşaat AŞ / Süzer Holding AŞ`nin konsorsiyum olarak projeye ilgilerini bildirdikleri, projeye ilgilerini belirten firmalarca değerlendirilmek üzere, birincisi; işletme ruhsatının kiralanması karşılığı bedelsiz-imtiyazlı hisse verilmesini öngören (A Modeli), diğeri; işletme ruhsatının kiralanması karşılığı yıllık ruhsat kira bedeli alınmasını öngören (B Modeli) olmak üzere iki farklı çerçeve anlaşması taslağının hazırlandığı ve 01.05.1998 tarihinde adı geçen firmalara gönderildiği, 1. Beypazarı Trona Projesi ile ilgili Çerçeve Anlaşması imzalanması hakkındaki 25.06.1998 tarih, 11/18 sayılı yönetim kurulu kararıyla, Beypazarı Trona Maden Developmanı ve Soda Külü Üretimi Projesi ile ilgili olarak Müzakere ve Değerlendirme Heyeti`nce teklifi yeterli görülen Park Holding AŞ / Bayındır Holding AŞ konsorsiyumunun B Modelini (Yıllık Ruhsat Kira Bedeli) esas alan teklifine ilişkin Çerçeve Anlaşması taslağının teklifte belirtilen görüş aykırılıkları giderilerek imzalanması hususunda genel müdürlüğe yetki verilmesinin karar altına alındığı, ancak daha sonra Müzakere ve Değerlendirme Heyeti`nce hayati derecede önemli olduğu için uygun bulunmayan bazı maddelerde değişiklik yapılmadan hazırlanan Çerçeve Anlaşması Taslağı hakkında 30.06.1998 tarih, 13/1 sayılı yönetim kurulunda bilgi edinildiği ve takiben Çerçeve Anlaşması`nın 30.06.1998 tarihinde Genel Müdürlük yetkililerince imzalandığı, tespit edilmiş, 2. Kurumumuz menfaatlerine aykırı olarak Çerçeve Anlaşmasında; Bu anlaşmanın amaç ve kapsamına ters bir şekilde, istisnai bir maddeyle herhangi bir safhada Ortaklık Aşamasına geçileceğinin kabul edildiği, böylece ancak fizibilite çalışmalarının gerekli ve yeterli bir şekilde fiilen tamamlanmasından sonra şirket statüsünde yer alacak ve menfaatlerini koruyacak hususlarda sağlıklı karar alabilecek olan kurumumuzun bu inisiyatifinin işin başında kaybolmasına sebebiyet verildiği, hisselerin devri konusunda yatırımcı lehine maddelerin kabul edildiği, özel dağıtımlar, itfalar, üretim, pazarlama ve satış politikaları, dava açma ve tahkim, hakların satın alınması, satılması ve devredilmesi gibi pek çok hayati konuda kararın salt çoğunluğa bırakılarak, bu konularda Eti Holding AŞ`nin etkinliğini kaybetmesine neden olunduğu, öngörülen süre içerisinde yatırım finansmanının temin edilememesi durumunda şirketin devam edip etmemesi, şirket genel müdür ve yardımcılarının tayin ve görevden alınması gibi konularda inisiyatifin yatırımcıya bırakıldığı, borçlanma, bütçe dışı harcama yapma, varlıkları satma, alım ve ihale gibi konularda limitlerin aşırı derecede yükseltilerek bu limitler dahilinde yapılacak işlerde Eti Holding AŞ`nin devre dışı bırakılmasına sebebiyet verildiği, ortakların yan kuruluşlarından yapılacak borçlanma ve alımların herhangi bir limite tabi olmadan yatırımcının kararına bırakıldığı, 3. Tesis-Mühendislik Hizmetleri Dairesi Başkanlığı`nca hazırlanan ve Müzakere ve Değerlendirme Heyetince yapılan değerlendirmeye yer verilen 24.06.1998 tarih, 1320 sayılı takrirde belirtilen sakıncaların hemen hemen hiç birisinin Eti Holding AŞ menfaatleri doğrultusunda giderilmeyerek, bu takrirden sadece altı gün sonra, 30.06.1998 tarih, 1402 sayılı takrirde anılan maddelere sakıncalı halleriyle ve yatırımcının menfaat ve istekleri doğrultusunda yer verilmiş olması hususu ile her iki takriri imzalayan ve uygun görüşle makama sunanların aynı kişiler olması hususu dikkat çekici bulunmuş, (Bu kişi Ergun Yiğit`tir) 4. Trona Projesi ile ilgili olarak oluşturulan Müzakere ve Değerlendirme Heyeti`nce, kurumu risk altına sokan ve kurum menfaatlerine aykırı olan bazı maddelerin değerlendirilme dışı tutulduğu, yine aynı Heyetçe Çerçeve Anlaşması`nda yer alması uygun bulunmayan hükümlerin yukarıda belirtildiği şekilde anlaşmaya konulduğu ve heyetin incelediği Çerçeve Anlaşması taslağında yer almadığı halde İşletme Ruhsatı üzerine rehin konulabileceği ifadesinin Çerçeve Anlaşmasına eklendiği, bu ifadenin eklenmesiyle Eti Soda AŞ`nin yönetimdeki etkinliği ortaklıkta sahip olduğu % 26`lık payla sınırlı olan teşekkülün -Eti Soda AŞ`nin alacağı kredi ve sair borçların tamamı için, hissesi ile orantısız bir biçimde işletme ruhsatının teminat olarak konulması sonucunu doğurması nedeniyle- gereksiz ve haksız bir şekilde risk altına sokulduğu ve bu durumun kurumumuzun sahip olduğu işletme ruhsatı üzerindeki etkinliğini kaybetmesi ve menfaatlerinin risk altına girmesine yol açıldığı anlaşıldığından; 5. Müzakere ve Değerlendirme Heyeti`nce değerlendirme dışı bırakılan, Müzakere ve Değerlendirme Heyeti`nin ikazları dikkate alınmadan taslak ve revize teklifte olmadığı için anılan heyetin değerlendirmesi dışında tutulup, daha sonra anlaşmaya eklenen ve ihale şartlarına aykırı, rekabet koşullarını zedeleyici, kurumu risk altına sokan ve kurum menfaatlerine aykırı hükümler içeren Çerçeve Anlaşması, Ortaklar Anlaşması ve Şirket Sözleşmesini hazırlayan, kabul eden ve imzalayanlar hakkında soruşturma açılması gerektiği, bu nedenle konunun Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanlığı`na intikalinin uygun olacağı, 6. 18.08.1998 tarihinde YPK tarafından onaylanan Çerçeve Anlaşmasının ekinde yer alan toplam 16.542.500 USD bedelli Fizibilite Çalışmaları İş Programının; - Tahmini tutarı 14.000.000 USD olan Kuyu veya desandre açımı ve yer altı üretimi etüdü, - Tahmini tutarı 1.000.000 USD olan, Pilot tesis kurulması ve fabrika mühendisliği, - Tahmini tutarı 140.000 USD olan Üç boyutlu sismik yansıma etüdü, - Tahmini tutarı 100.000 USD olan sondaj faaliyetleri, - Tahmini tutarı 82.500 USD olan hidrojeolojik etüd, - Tahmini tutarı 10.000 USD olan prosesle ilgili tesis yerlerinin belirlenmesi, - Tahmini tutarı 5.000 USD olan yararlanılacak hizmetler etüdü, - Tahmini tutarı 10.000 USD olan ÇED raporunun hazırlanması, - Tahmini tutarı 5.000 USD olan lojistik etüdü, - Tahmini tutarı 100.000USD olan pazarlama etüdü, - Tahmini tutarı 1.000.000 USD olan bankalarca kabul edilebilir fizibilite raporunun hazırlanması, şeklinde olduğu, Çerçeve Anlaşmasının 7. 3 maddesinde, Fizibilite Çalışması`nın kapsamının, kuyu veya desandre açımı, pilot tesis kurulması, lojistik etüdü ile pazarlama etüdünü de kapsayacak şekilde ve Anlaşmaya ek Fizibilite Çalışmaları İş Programı`nda belirtildiği şekilde olacağının ve bu programda yer alan tüm çalışmaların Anlaşmanın onay tarihinden itibaren en geç 21 (yirmi bir) ay içinde tamamlanacağının hüküm altına alındığı, yatırımcı firmaların, Çerçeve Anlaşmasının imzalanmasından 20 ay 20 gün sonra yani sürenin bitmesine yaklaşık 10 gün kala, 08.05.2000 tarih, B.OO/016 sayılı yazı ve bu yazı eki 05.05.2000 tarihli gelişim raporuna istinaden ifade ettikleri gerekçelerle çalışmaların tamamlanabilmesi için 12 aylık ek süre talebinde bulundukları, bu talebin değerlendirilmesi amacıyla Tesis-Mühendislik Hizmetleri Dairesi Başkanlığı`nın 12.05.2000 tarih, 0.07.00.00/732-759 sayılı yazısına istinaden Makam`ın 12.05.2000 tarihli Olur`u ile bir komisyonun görevlendirildiği, bu komisyonun hazırladığı 17.05.2000 tarihli Teknik Değerlendirme Raporunda, süre uzatımı talebinin teknik olarak uygun olduğu sonucuna varıldığı, Tesis-Mühendislik Hizmetleri Dairesi Başkanlığı`nın konu ile ilgili olarak hazırladığı süre uzatımı ile ilgili 18.05.2000 tarih, 789 sayılı takririnin Eti Holding AŞ Yönetim Kurulu`nun 18.05.2000 tarih, 89/6 sayılı kararı ile uygun bulunduğu ve bir kereye mahsus olmak üzere 12 aylık ek süre verilmesinin kabul edildiği, Komisyona verilen görevin süre uzatımı talebinin Çerçeve Anlaşması hükümlerine göre değerlendirmesi olduğu, konunun teknik bir değerlendirme ile sınırlı tutulmadığı, ancak görevlilerce hazırlanan raporun teknik değerlendirme raporu şeklinde düzenlendiği, İnceleme bölümünde detaylı şekilde belirtildiği üzere, komisyonca yatırımcı firmaların süre uzatımı talebinin gereği gibi değerlendirilmediği, idari açıdan yapılması gereken değerlendirmenin yapılmayarak Makam`a eksik bilgi verildiği, süre uzatımı raporunda yer verilen, enerjinin 5 km.lik mesafeden getirilmesi nedeniyle desandreye planlanan süreden daha geç başlanabildiği iddiasının, desandrenin klasik madencilik yöntemleri ile açıldığı gerçeği dikkate alındığında, geçersiz olduğu, bu nedenle bu hususta süre uzatımı verilmesi gerekliliği ile ilgili rapor tanzim eden komisyonunun eksik değerlendirme yaptığı ve Yönetimi yanıltıcı rapor düzenlediği ve bu şekilde anılan Komisyonunun gerçek dışı rapor tanzim etmiş olduğu, (İhale aşamasında teklif verme süresinin 15 gün daha uzatılmasını isteyen isteklilerin bu haklı isteklerini geri çeviren Eti Holding Ciner ve Çörtük`e sözleşme hilafına 1 yıl ek süre vermeleri nasıl izah edilebilir?) 7. Zaviye fayının geçirimli olduğu ve desandre güzergahında Çakıloba formasyonunda 50 lt./sn., Karadoruk formasyonunda ise üst sınır debisi belli olmayan bir su potansiyelinin mevcut olduğu daha önceden bilindiği halde, süre uzatımı ile ilgili raporda, su mevcudiyetinin tespitinin sonradan yapılmış gibi gösterildiği, zaviye fayının geçirimli olması ve bilinen su potansiyeli ile ilgili olarak planlama ve gerekli önlemlerin zamanında alınmaması nedeniyle süre uzatımına mesnet hazırlandığı ve bu hususun objektif olarak, süre uzatımına esas raporda değerlendirilmediği, 8. Desandre güzergahındaki Elmabeli sektöründen 1981-1987 yılları arasında su seviyelerinde gözlemler yapmak amacıyla pompaj kuyusu ve gözlem kuyuları açıldığı, bu kuyuların yatırımcılar tarafından işin başlangıcında temizlenerek su ölçümlerinde kullanılmaya başlandığı, su ölçüm değerleri ile ilgili grafiklerden Elmabeli sektöründe yer altı su mevcudiyetinin bulunduğunun ve bu su potansiyelinin 105 lt./sn. ve basınçlı olduğunun önceden bilindiği, yukarıdaki paragrafta belirtildiği üzere Çakıloba ve Karadoruk formasyonunda su potansiyelinin mevcut olduğunun da bilindiği dikkate alınarak, desandre güzergahının susuzlaştırılması amacıyla drenaj sondajlarının desandre güzergahına karar verildiği andan itibaren derhal açılması gerektiği halde, susuzlaştırmaya yönelik 8 (sekiz) adet pompaj kuyusundan ilkine yatırımcı tarafından gecikmeli bir şekilde fizibilite çalışmasının başlamasından ancak 9 (dokuz) ay sonra başlanıldığı dikkate alınmadan, bu hususun da süre uzatımına mesnet olarak gösterildiği, beyan edilen gerekçenin yatırımcının kusurundan kaynaklandığı hususunun raporda değerlendirilmediği, 9. Süre uzatımı değerlendirme komisyonunun bu hususlarda gerekli ve yeterli incelemeyi yapmadığı, belirtilen hususların objektif olarak değerlendirilmediği, beyan edilen gerekçeler yatırımcının kusurundan kaynaklandığı için, 12 aylık süre uzatımına esas olamayacağı, 10. Eş başkan ve TEMÜ Dairesi Başkanlığı`nın ek süre uzatımı verilmesine gerekçe olan konularda zamanında gerekli önlemleri almadığı, işi takipsiz bıraktığı ve yatırımcıyı uyarmadığı, süre uzatımı ile ilgili komisyonca hazırlaması istenilen raporun sadece teknik içerikte olmasının istenmediği, teknik, idari, mali ve hukuki tüm konulara yer verilmesinin ve yatırımcının eksik bıraktığı ve zamanında yapmadığı işlere de değinerek (yatırımcıya yaptırım uygulanabilmesini teminen), makamı bilgilendirmesi gerektiği, tespit edilmiş, 11. Gerekli ve yeterli incelemeyi yapmadan ve eksik değerlendirme yapmak suretiyle gerçek dışı ve yönetimi yanıltıcı rapor düzenleyen ve yatırımcının eksik bıraktığı, zamanında yapmadığı işlere raporda değinmeyerek bu konuda makamı bilgi sahibi etmeyen komisyon üyeleri ile ek süre uzatımına gerekçe gösterilen konularda zamanında gerekli önlemleri almayan, işi takipsiz bırakan ve yatırımcıyı yazılı olarak uyarmayan eş başkan ve TEMÜ Dairesi Başkanlığı ilgili ve yetkilileri hakkında soruşturma açılması gerektiği, Çerçeve Anlaşmasında süre uzatımına yönelik herhangi bir madde bulunmadığı gerçeğinden hareketle yatırımcı firmaların 12 aylık ilave süre taleplerinin teknik olarak uygun olduğu düşünülse bile, Çerçeve Anlaşması`nın `Değişik ve Düzeltme` başlıklı; `Yüksek Planlama Kurulu tarafından onaylanmak kaydıyla, tarafların tümünün ortak mutabakatıyla, herhangi bir zamanda, Taraflarca imzalanan yazılı bir metine dayanılarak Anlaşma`nın hükümleri değiştirilebilir.` şeklindeki 11.6.maddesi işletilmeyerek, Bu madde doğrultusunda gereğinin yapılmadığı ve anılan Yönetim Kurulu kararından sonra Yüksek Planlama Kurulu Onayına gidilmediği ve böylece yetki aşımına sebep olunduğu, anlaşıldığından, belirtilen hususta soruşturma açılmasını teminen konunun Başbakanlık Teftiş Kurulu`na intikalinin gerektiği, Bu komisyonun hazırladığı 17.05.2000 tarihli Teknik Değerlendirme Raporunun Üç Boyutlu Sismik Yansıma Etüdü başlıklı 3. maddesinde; `Bölgenin yoğun bir şekilde tektonik hareketlerden etkilenmiş olması nedeniyle bu çalışma kapsamında; Yüzeyde tespit edilen veya gömülü olan fayların trona damarlarını etkileyip etkilemediği, Salamuralı zonların devamlılıkları, Akifer özellikli formasyonlardaki faylanma ve kıvrımların tespiti, trona damarlarının eğim açıları, faylanma ve kıvrımlarının tespiti hedeflenmiştir. `Sonuç olarak, Firmaların gönderdiği yazı eki raporda da ifade edildiği üzere bu etütle hedeflenen verilerin desandre ile madene ulaşıldıktan sonra galeri ve/veya yer altı sondajları ile elde edilmesinin uygun olacağı düşünülmüştür. Bundan dolayı Anlaşma`nın 7.3 maddesi gereği Üç Boyutlu Sismik Yansıma Etüdünün fizibilite çalışması kapsamından çıkartılması ve bunun yerine yeraltında amaca yönelik sondajların yapılmasında yarar görülmüştür.` denildiği, proje eş başkanlarınca hazırlanmış olan 05.05.2000 tarihli Trona İşletmesi Proje Gelişim Raporu`nda Fizibilite çalışmaları kapsamında olan `Üç Boyutlu Sismik Etüd` çalışmasının proje kapsamından çıkartılması için bir talebin yer almadığı, Tesis Mühendislik Hizmetleri Dairesi Başkanlığı`nın hazırladığı 18.05.2000 tarih, 789 sayılı takrirde, `j- Çerçeve Anlaşması kapsamında öngörülen Üç Boyutlu Sismik Yansıma Etüdü`nün beklenen yararı sağlayamayacağının görülmesinden dolayı Anlaşmanın 7.3 maddesi gereği fizibilite çalışması kapsamından çıkartılması ve yerine yeraltında gerekli sondajların yapılması` Gerektiğinin kaydedildiği, Eti Holding AŞ Yönetim Kurulu`nun 18.05.2000 tarih, 89/6 sayılı kararında; `İlgi takrir eki 17.05.2000 tarihli teknik heyet raporunda da belirtildiği şekilde, Fizibilite Çalışmaları İş Programı kapsamında yer alan, ancak yapılan çalışmalar sonucunda öngörülen yararı sağlamayacağı anlaşılan Üç Boyutlu Sismik Yansıma Etüdü`nün Çerçeve Anlaşmasının 7.3 maddesi hükümleri çerçevesinde, iş programı kapsamından çıkartılmasına karar verilmiştir.` hükmü bulunduğu halde, Eti Soda AŞ`ye yazılan 24 Mayıs 2000 tarih, PGİ/732-820 sayılı yazıda, `Fizibilite Çalışmaları İş Programı kapsamında yer alan, ancak yapılan çalışmalar sonucunda öngörülen yararı sağlamayacağı anlaşılan Üç Boyutlu Sismik Yansıma Etüdü`nün Çerçeve Anlaşmasının 7.3 maddeleri hükümleri çerçevesinde, iş programı kapsamından çıkartılmasına karar verilmiştir.` denildiği ve böylece, anılan yazıda, 18.05.2000 tarih, 89/6 sayılı Yönetim Kurulu kararındaki; `Takrir eki 17.05.2000 tarihli teknik heyet raporunda da belirtildiği şekildeki` ifadesinin metinden çıkartılmış olduğu, bu yazıya, Yönetim Kurulu Kararı, takrir ve teknik değerlendirme raporunun da eklenmediği, Üç Boyutlu Sismik Yansıma Etüdünün kaldırılması halinde bu çalışma ile araştırılmak istenen hususların yer altına ulaşıldığında gerçekleştirilecek galeri ve sondajlar vasıtasıyla yapılması kaydıyla, iş programından çıkartılması koşulunun gelişim raporunda yer aldığı halde, raporun düzenlendiği tarihten bu yana maden yatağının maruz kaldığı tektonik strüktüre açıklık kazandırılması amacıyla açılacak galeri ve yapılacak sondajların planlanması ve gerçekleştirilmesi için iş programında bir değişiklik çalışmasının yapılmadığı, 12 aylık ek süre verilmesinden sonra tanzim edilen faaliyet raporlarına ekli termin planlarından anlaşılacağı gibi ve 02.05.2001 tarih, 2/43/52/70 sayılı Müfettişlik ön raporunda da belirtildiği üzere, yatağın tümünü kapsayacak biçimde yer altında amaca yönelik galeri ve/veya yer altı sondajları ile ilgili planlamaların yapılmadığı gibi, halen madencilik faaliyetlerinin yoğunlaştığı maden yatağının Elmabeli sektöründeki üst zonu içerisinde yer alan damarlara ulaşmak amacıyla açılan desandre ve daha sonra U4 damarı içerisinde açılan galeri dışında, `Üç Boyutlu Sismik Yansıma Etüdü`nün` yerine, yer altında amaca yönelik açılması gereken galeri ve/veya yapılması gereken yer altı sondajları çalışmalarının, bu sektörde de yatırımcılar tarafından yerine getirilmesine yönelik bir planlama ve programlama çalışması yapılmadığı, bu amaçla hiçbir çalışmanın da gerçekleştirilmediği, Tespit edilmiş, 12. Çerçeve anlaşmasında Yatırımcıların sorumluluğunda bulunan fizibilite çalışmalarının ihale ile verildiği ve fizibilite çalışmaları kapsamındaki işlerin gerçekleştirilmesi için Yatırımcıların 16.5000.000 USD bedel harcamayı teklif ve taahhüt etmiş olmalarının firma seçiminde önemli bir kriter olarak değerlendirildiği, yani bu hususun diğer teklif verenlerin elenmesinde rol oynadığı göz önüne alındığında, bu durumun yatırımcı Park ve Bayındır Holding`e haksız menfaat sağlanmasına yol açtığı sonucunu doğurduğu ve, Teknik Değerlendirme raporu, takrir ve Yönetim Kurulu Kararında Üç Boyutlu Sismik Etüd çalışmasının kapsamdan çıkartılması halinde yapılması öngörülen çalışmaların yatırımcılara bildirilmediği ve yer altında amaca yönelik madencilik çalışmalarının yatağın tümünü kapsar biçimde yapılması işinin yerine getirilmemesinin, teşekkül menfaatleri risk altına soktuğu anlaşıldığından bu nedenlerle, anılan hususların soruşturulması için konunun Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanlığı`na intikalinin uygun olacağı, 13. Pilot tesis kurulması işinin 01.01.1999 tarihinde başlayıp, 30.11.1999 tarihinde sonuçlandırılmasının Çerçeve Anlaşması eki iş programı ve termin planında öngörüldüğü, ancak pilot tesis kurulması ve işletilmesi için altyapı niteliğinde olan enerji, buhar, su ve nitelikli personel temini gibi işler ile pilot tesisin projelendirilmesi, imalatı, montaj ve devreye alınması, personelin temin ve eğitimi gibi bu çalışma kapsamında yer alması gereken önemli alt faaliyetlerin, işin başından, işin programdan çıkartıldığı ana kadar, planlama-programlama çalışmalarının yapılmadığı, İhale şartlarında, Çerçeve Anlaşması eki iş programı ve termin planında yer almasına rağmen; anılan işle ilgili olarak Mayıs 2000 tarihine kadar kayda değer bir çalışma gerçekleştirilmediği, aylık faaliyet raporlarında bir ana faaliyet olarak gerçekleştirilmesi öngörülmüş olan, `Pilot Tesis Kurulması` başlıklı çalışma ile ilgili olarak, daha sonra Eti Holding AŞ`nin 18.05.2000 gün ve 89/6 sayılı Yönetim Kurulu Kararının `c` bendinde, `Fizibilite çalışmaları iş programı kapsamında yer alan ve projenin sağlıklı bir şekilde gerçekleştirilebilmesi açısından büyük bir önem taşıyan pilot tesis kurulması ve fabrika mühendisliği ile ilgili çalışmalara, danışman firma seçimini takiben en kısa sürede başlanması` şeklinde yer alan hükmün, Eti Holding AŞ Genel Müdürlüğü tarafından 24.05.2000 tarih ve PGİ/732-820 sayılı yazı ile Eti Soda AŞ`ye bildirildiği, ilgili bölümde detayı belirtilen danışman firmanın seçimi işinin ancak, fizibilite çalışmalarının başladığı tarihten yaklaşık 30 (otuz) ay sonra 13.02.2001 tarihinde gerçekleştirilebildiği, 14. Çerçeve Anlaşması ve eki Fizibilite Çalışmaları İş Programında; yer altından alınacak numuneler ile proses akım şemasının belirlenmesi ve 1 milyon ton üretim kapasiteli soda külü üretim tesisinin tasarım ve boyutlandırılması için gerekli mühendislik çalışmalarının yapılabilmesi, elde edilecek ürünlerin hedef müşterilere gönderilmesi, elemanların eğitilmesi ve AR-GE faaliyetlerinde kullanılması amacıyla 1.000.000 USD bedelle yer alan ve projenin sağlıklı bir şekilde gerçekleştirilmesi açısından büyük bir önem taşıyan Pilot Tesis Kurulması işinin normal ve ek süre içerisinde hayata geçirilmediği, 15. Trona Fizibilite Çalışmalarının, Çerçeve Anlaşmasının yürürlüğe girdiği 18.08.1998 tarihinden itibaren en geç 21 ay sonunda tamamlanması gerektiği, ancak işin kapsamının arttığı gerekçesi ile ve bir defaya mahsus olmak üzere yatırımcıya verilen 12 aylık ek süre nedeniyle 33 ay sonra 18.05.2001 tarihinde bitirilmesi icap ettiği, 33 aylık sürenin bitmesine yaklaşık 3 ay kala, Eti Soda AŞ`nin Eti Holding AŞ Genel Müdürlüğü`ne 27.02.2001 tarih ve 01.SODA.0063 sayılı bir yazı gönderdiği, anılan yazının birinci sayfasının 4. paragrafında; `Ancak Fizibilite İş programının 2. sırasında yer alan pilot tesis kurulması ve fabrika mühendisliği başlıklı çalışmalarla ilgili olarak, pilot tesis kurulması için gerekli ekipmanların farklı firmalarca farklı kapasitelerde üretiliyor olması nedeniyle zaman alacağı, pilot tesis için gerekli olan buhar, yakıt, elektrik, laboratuar vb. alt yapının halen Beypazarı`nda mevcut olmaması nedeniyle, çalışmaların sağlıklı yapılamayacağı ve netice veremeyeceği`nin ifade edildiği ve `Bu sebeple çalışmaların zamanında ve sağlıklı bir şekilde yetiştirilebilmesi için Kvaerner Metals firmasının önerdiği yurtdışındaki mevcut pilot tesis imkanlarından yararlanılmasının uygun olacağı düşünülmektedir` denildiği, bunun üzerine Pilot Tesis kurulmasının 23.03.2001 tarih ve 128/3 sayılı Yönetim Kurulu kararıyla iş programından çıkartıldığı, yatırımcının yazısında bahsedilen hususların kesinlikle bir gerekçe olamayacağı, aslında Çerçeve Anlaşmasında belirtilen süre içerisinde bu işin rahatlıkla gerçekleştirilebileceği, işin gerçekleştirilmemesinin, yatırımcının sağlıklı planlama yapmaması ve zamanı iyi kullanmamasından kaynaklandığı, yatırımcının harcama yapmak istememesinin de bu işte büyük rol oynadığı ve dolayısıyla sürenin bitmesine sadece iki ay kala alınan bu kararın geçerli ve tek gerekçesinin ve saikinin işin bu süre (iki ay) içerisinde yetiştirilememesi gerçeği olduğu, Danışman Kvaerner Firmasının önerisi üzerine Pilot Tesis Test çalışmasının Firma aracılığıyla ABD`de bulunan üç farklı firmanın laboratuarlarında yapılmasının uygun görüldüğü ve bunun, FFE şirketinde; (Allentown-Pennsylvania) kırma, eleme, kalsinasyon ve kurutma, Hazen Laboratuarında; (Golden-Colorado) çözme ve filtrasyon, Swenson firmasında; (Harvey-İllionis) kristalizasyon çalışmaları yapılması şeklinde planlandığı, bu amaçla U1, U3, U4, U5 ve U6 damarlarından alınan 3262 kg. numunenin FFE Minerals şirketinin laboratuarına gönderildiği, U1, U3, U5 ve U6 damarlarından alınan numunelerin bu damarların mevcut desandre ile kesilen noktalarından elle kazılmak suretiyle, U4 damarından alınan numunenin ise bu damar içerisinden makine kazısı yapılmak suretiyle alındığı, sadece Elmabeli sektörünün üst zonundan alınan numunelerin yatağın genel yapısını temsil etmediği, trona cevher yatağı formasyonunun alt ve üst zondan teşekkül ettiği ve bu formasyonun her zonda 6`şar trona damarından meydana geldiği, her bir damarın cevher vasfının aynı olmadığı, kil ve steril maddeleri de içerdiği, değişik mineralojik yapıda olduğu, bu nedenlerle proses testleri için (yatağın Elmabeli Sektörü üst zon damarından) alınan numunelerin bütün yatağı temsil etmesinin mümkün olmadığı, proses tayini için tüm yatağı temsil edecek şekilde numune alınmasının gerekli olduğu, 16. Pilot tesisin ülkemizde kurulmaması ve ABD`de pilot ölçekte ve laboratuar niteliğinde bir uygulama yapılması ile, tesiste çalışan elemanların pilot tesiste prosesle ilgili eğitim yapmalarının ve ileride AR-GE çalışmalarında pilot tesisten yararlanılmasının önüne geçildiği gibi, ABD`ye gönderilen bir parti numunenin içerdiği damar kombinasyonu ile sınırlı sadece bir alternatif deney yapılabildiği, yatağın tamamının en ekonomik bir biçimde işletilebilmesi için bir seri proses deneyi yapılması gerektiği halde bunun gerçekleştirilemediği ve bundan sonra da bu tür deneylerin ülkemizde yapılmasının mümkün olamayacağı, hedef müşterilere mamul numune gönderilmesinin zamanı ve miktarı ile bu amaçla ileride yapılacak giderlerin kimin tarafından üstleneceği hususlarının belirsizlik içerdiği, böylece kurulacak soda külü tesisinin sadece U4 damarı ağırlıklı üretim tasarımlanması ve kurulmasına yöneldiği, bunun ise fizibilite çalışmalarının amacı ile bağdaşmadığı, proses yatırımı ve işletme giderleri hesabının rezervin tüm özellikleri dikkate alınmadan, en zengin ve en temiz cevher damarına göre yapılmış olması ve bu durumun fizibilite çalışmalarının güvenini sarstığı, hususları dikkate alındığında pilot tesisin ülkemizde kurulmamasının büyük sakıncalar doğurduğu, 17. Trona projesi işinin ihale ile verilmesi nedeniyle, 1.000.000 USD bedelli pilot tesisin iş programından çıkartılması ile ihaleye giren diğer firmalar aleyhine, ihale edilen işi yürüten yatırımcılar (Park-Bayındır Grubu) lehine bir durum meydana getirildiği, bunun rekabet şartlarına aykırı olduğu, böylece yatırımcılar lehine haksız olarak maddi bir avantaj sağlandığı, pilot tesisin yurt içinde yapılmaması sonucu yukarıda belirtilen eksikliklerin giderilmesi için ileride yapılması gerekli olan harcamanın, kurumumuzun da ortağı olduğu şirkete yüklendiği, tespit edilmiş olup, Eti Holding AŞ ilgili ve yetkililerinin bu hususta kurumumuz menfaatlerini haleldar edecek şekilde vazifelerini layıkıyla yerine getirmeyerek bu duruma sebep oldukları ve işin yatırımcı tarafından gerçekleştirilmemesine göz yumarak inisiyatifi yatırımcıya bırakmaları nedeniyle sorumluluklarının bulunduğu anlaşıldığından, bütün bu nedenlerle konunun soruşturulmasını teminen Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanlığı`na intikal ettirilmesi gerektiği, Böylece, bu konuda anılan kişilerin kurumumuz menfaatlerinin korunması hususunda gereken titizliği ve basireti göstermedikleri anlaşıldığından, çalışmaların gerçekleştirilmesi için gereken harcamaları yeterli olarak ve zamanında yerine getirmeyen yatırımcının, bu gecikmeler dolayısıyla kurumumuzca zamanında ikaz edilmemesi ve harcamaların yeterince takip edilmeyerek kontrol altına alınamaması sonucunda raporumuzda belirtilen olumsuzlukların doğduğu göz önüne alınarak, raporumuzun ilgili bölümlerinde Başbakanlık Teftiş Kurulu`nca yapılması istenen soruşturmada yukarıda tespit ettiğimiz hususların da değerlendirilmesinin uygun olacağı, Diğer yandan, özellikle dışarıdan hizmet alımı yoluyla yapılacak; danışman desteği temini, hidrojeolojik etüd, kaya mekaniği etüdü, üç boyutlu sismik yansıma etüdü, pilot tesis kurulması gibi çalışmaların bir kısmının iptal edilerek, bir kısmının da yatırımcı tarafından geciktirilerek, fizibilite çalışmalarının zamanında ve yatağın tümünü kapsar biçimde ele alınmaması, böylece yatırım yapılıp yapılmayacağı kararının alınması için güvenilir bir fizibilite çalışmasının zamanında hazırlanmamasında yatırımcının (Park ve Bayındır Holding) önemli kusur ve ihmalinin olduğu, tespit edildiğinden, Çerçeve Anlaşmasına ilişkin olarak bundan sonra yapılacak değerlendirmelerde bu hususların dikkate alınması gerektiği, Başmüfettişler Erdil Baruönü, İ. Ramazan Güzel, Hüsnü Çağlayan ve Mehmet Baydın tarafından yazılan 28.07.2001 tarih, 4.45.57.73 sayılı İnceleme Raporunda ifade edilmiştir. KAYNAK: http://www.basin24.com/index.php?ind...egori=dosyalar
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
07-19-2010, 01:15 | #2 |
susurluğun kıvrağı, cumhurbaşkanlığı seçiminde salamon demirel ve çamurbaşkanı necdetin kuklası ülkücülerin yüz karası elazığın başbelası, içişlerininde zibidi turgay ciner gibileri ilede hayli ciddi pislediği kabdan beslenen beslendiği ağızdan da çok şey hak eden ........
M E H M E T A Ğ A R... SENİNDE DEFTERİN DÜRÜLÜR... İ N Ş A L L A H ... . |
|
07-19-2010, 01:17 | #3 |
BU ZERZEVAT ADAM VE AYDIN GÜVEN GÜRKAN İKİ ZIT OLMASI GEREKEN ADAM KİRLİ SİYASETDEDE BİRDİ KİRLİ TİCARETDEDE...
ELAZIĞIN NAİL BEY MAHALLESİ SABETAY CILARIN CİLALILARI... |
|
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|