03-10-2008, 03:27 | #1 |
Türk Dostu ve Cumhuriyetçi Bir İran'lı Öğretmenden Türklere Mektup
Sevgili Türkiye'deki dostlarım ve kardeşlerim,
Devrim sırasında devrim muhafızları tarafından önce tecavüz edilip, daha sonrada ipe gönderilen çok sevgili kız kardeşim Mehtab'ın anısına... Bu mektubu sizlere yazmamdaki neden bizim 30 sene kadar önce yaşadığımız o talihsiz ve karanlık günün Türkiye için de yaklaşıyor olduğunu görmem ve bundan daha derin olarak kalbimde hissetmem oldu. Türban yasasının mecliste onaylandığı tarihin İran İslam devriminin olduğu güne denk gelmesi kalbimde bunun ilahi bir güçten gelen uyarı fişeği olduğu hislerini uyandırdı ve bu mektubu kaleme almaya karar verdim. Biliyorum hepiniz kalbinizde karanlığın otoritesini hissettiniz. Karanlık otorite gelmeden hissettirdi yaklaştığını. İran İslam devriminden 1 hafta kadar önce Türkiye'ye gecen, uzun bir sure burada yasayan ve daha sonra Kanada'ya iltica eden ve hâlihazırda bu ülkede felsefe öğretmenliği yapan bir İranlıyım. Atatürk'ün aydınlık Türkiye'sini çok seviyorum ve yüreğim kan ağlayarak İran'da "O gün" gelmeden önceki olayların sanki bir tekrarını sinemada izliyor gibi Türkiye'de görüyorum. Yobaz karanlığında hunharca katledilen kız kardeşim anısına sizlere yalvarıyorum ki, sakin olmaz demeyin! Sakin Türk Ordusu olduğu surece olamaz demeyin çünkü aşağıda anlatacağım gibi o gün geldiğinde tüm orduların eli kolu bağlanabilir. Bizim ailemiz İran'da laik, sol görüşlü ve aydın bir aile idi. Devrimden 1 ay önce bize bile söyleseler idi 1 ay sonra durum bu olacak diye biz bile güler geçerdik, "deli misin?" diye sorardık belki de. Belki de derdik ki "Şah'ın bu güçlü ordusunu nasıl yeneceklerde Şeriat karanlığını getirecekler?". Sizlere önce Iran İslam devriminin nasıl geliştiğini kısaca anlatmak istiyorum çünkü Türkiye'deki gelişmelerle çok büyük benzerlikler mevcut. İRAN İSLAM DEVRİMİNİ BAŞARIYA GÖTÜREN AYAKLAR: 1-Büyük kesimi fakirleşen halk dincilerin pençesine düştü. Bu halk yiyecek, giyecek gibi ufak yardımlarla onların safına çekildi. Beyinleri yıkandı ve fakirliklerinin temelinde kirli ve dinsiz rejim olduğu benliklerine yazıldı. Açlıkla boğuşan halk bu cehaletin pençesine kolaylıkla düştü ve rejime düşmanlaştı. (COK FAKIRLESEN TURK HALKINA DA AYNI SEYLER YAPILIYOR) 2-Hep demokrasi ve özgürlük dendi. Humeyni devrimi yapana kadar hep demokrasi ve özgürlük vaat etti. Bu şekilde birçok sol görüşlü insanları da kendi saflarına çekti. Bu insanlar devrim akabinde ipe giden ilk insanlar oldu. (TURKIYE'DE HEP DEMOKRASI VE OZGURLUK DIYORLAR) 3-Emir komuta zincirinde yapılanmış olan din adamları halkı kontrol altına aldı. (BASI ABD'DE YASAYAN MALUM TARIKAT'IN YAPILANMA BICIMI OLAN "ABI" YAPILANMASI BU EMIR KOMUTA SEKLIDIR VE DEVRIMIN EN ONEMLI AYAKLARINDAN BIRISI BU EMIR KOMUTA YAPILANMASIDIR. BU EMIR KOMUTA YAPILANMASI DEVRIMIN HALK ORDUSUDUR VE DEVRIM SIRASINDA BU EMIR KOMUTA COK KISA ZAMANDA COK BUYUK KITLELERE EGEMEN OLUR.) 4-Kargaşa ve kaos ortamında askeri Kışlalar basildi. Ellerinde Kur'an ile kışlalar ele geçirildi. (BU AYAGA COK DIKKAT EDELIM CUNKI DEVRIM SIRASINDA TURK SILAHLI KUVVETLERINI ELE GECIRMENIN EN ANAHTAR AYAGI BUDUR.) Türk silahlı kuvvetleri bildiğim kadarı ile 600-800,000 kişiden oluşan bir kuvvettir. Yalnız unutulmaması gereken gerçek bu ordunun ancak %0,1(Binde Bir) lik bir bolumu rejimin muhafızıdır. Yani Harp okullarında eğitim görmüş subaylar ancak bu kadardır. Geri kalan %99.99 er rejim muhafızı değildir. Onlar emirlere göre hareket eden vücut parçalarıdır. Beyin olan ise az sayıdaki subaylardır. Iran devriminde kargaşa ve kaos ortamında kışlaları basan yobazların ellerinde Kur'an ile erleri geçerek direnen subay ve komutanları katlettiler. Burada kilit nokta ellerinde Kur'an ile harekete gecen büyük halk kitlelerine karşı erlerin silah kullanmakta zorlanacağı gerçeğidir. Zaten kullansalar bile cahil ve beyni yıkanmış halk öyle bir kudretle kışlalara saldırmıştır ki sonunda kışlalar teslim alınmıştır. O askerin açtığı ateş sonucu halktan çok ölen olmuştur ama sonuçta bir noktada erler silah bırakmak durumunda kalmışlardır. Erin kendi başına alacağı savaş inisiyatifi düşmana karşıdır. Ama büyük kitleler halinde ve ellerinde kuranlarla üzerine gelen kendi halkına karşı bu kararlılığı göstermesi mümkün olamaz. Yani er buna bir noktadan sonra direnmez yâda direnemez. Çünkü o er karşısındakinin karanlık bir devrim yapacak olan insanlar olduğunu bilecek bilinçte de değildir, kaybedeceği aydınlığın ne olduğunu da. Bunu bilecek olan sadece subaylardır. Ve kanlarının son damlasına kadar savaşacak olanlarda bu konuda aydınlanmış Türk subaylarıdır. Ama yukarda bahsettiğim üzere onlar ordunun sadece ve sadece en fazla binde birini teşkil ederler. Yani devrimin asil savunucusu Türk ordusunun tümü değildir, sadece subay kademesidir ve erlerin durduğu ve etkisizleştirildiği noktada o subay kademesinin yok edilmesi kolay olacaktır. İran'da ordu bu şekilde etkisiz hale getirilmiştir. "Er düşman işgali durumunda durmaz ve etkisizleştirilemez, sonuna kadar da savaşır, ama büyük bir kudretle gelen kendi halkı karşısında durabilir." Şu aşamada aldıkları bu büyük ivme ve arkalarındaki çok büyük güçler ile onları normal yollardan durdurmak çok zor olacaktır. Ve bunların durdurulmadan hareket edeceği her gün ivme ve güçlerini artıracak ve isi zorlaştıracaktır. Silahlı kuvvetler ne kadar erken hareket ederse o kadar iyi olur. Sonra geç olabilir. Silahlı kuvvetlerin su veya bu neden ile eli kolu bağlı ise ki öyle görünüyor bu durumda silahlı kuvvetler "O GUN" geldiğinde kışlarını nasıl muhafaza edeceğinin planını çok iyi yapmalıdır. Çünkü kilit bu noktadır. Silahlı kuvvetler etkisiz hale getirilemedigi müddetçe devrim başarıya ulaşamaz. Bu nedenle her askeri kışlaya normal erlerin haricinde kışlaları kanının son damlasına kadar savunacak "OZEL CUMHURIYET DEVRIM MUHAFIZLARI BIRLIKLERI" oluşturulmalı ve bunların böyle büyük bir halk hareketine karşı erlerden önce devreye girip, erler şaşkınlıklarını üzerlerinden atana kadar çatışmaya girmeleri sağlanmalı ve burada kazanılacak vakit ile gerideki subaylar erlerin dağılmasının önüne geçmelidir. Yani ordunun esas gücü ve gövdesi olan erlerin kontrolü kesinlikle kaybedilmemelidir. Iran ordusunun böyle bir hazırlığı olmadığı için gafil avlandı. Oluşturulacak olan "OZEL CUMHURIYET DEVRIM MUHAFIZLARI BIRLIKLERI" yobazlar ile çatışırken, erlerde üzerlerindeki şaşkınlığı atacaklar ve subayların organizasyonu ile çatışmalara destek vereceklerdir. Oluşturulacak "OZEL CUMHURIYET DEVRIM MUHAFIZLARI BIRLIKLERI" çok özel eğitilmeli ve de Atatürk'e ve devrimlerine cani pahasına savunacak şekilde inanmış olmalıdırlar. Aksi halde basarîsizlik kaçınılmazdır. Çünkü en son Lübnan'da gördüğümüz üzere davasına inanmış bir kaç yüz Hizbullah Militanı dünyanın en iyi ordularından birisi olan İsrail ordusunu ağır zayiatlarla yenilgiye uğrattı. Sevgili dostlar ve kardeşler, elimden geldiğince sizleri bilgilendirmeye çalıştım çünkü aydınlığı savunmak durumunda olan sizler İran'ın geçtiği bu karanlık tüneli anlamak durumundasınız. İran'ın bu acı tecrübesi sizlerin uyanık olması için bir şans olur umarım. Aşağıdaki birinci linkte İran'ın devrimin hemen öncesi görüntüleri ile hemen sonrası görüntülerini bulacaksınız. Orada göreceğiniz üzere Iran devrim öncesi belki su anki Türkiye'den bile daha modern. Yani olmaz, olmaz demeyin. İkinci linkte ise Devrim lideri Humeyni'ye kadınların şiir okuması. O linki vermemin nedeni ise o koltukta bir gün bugün ABD'de ikamet eden malum cemaatin başı olan şahsın oturabileceği ihtimalidir. Acı ama sanki tarih tekerrür ediyor. http://www.youtube.com/watch?v=Gj1rSmQ5kvg http://www.youtube.com/watch?v=rO2rf8KPacI Benim çok sevgili kız kardeşim Mehtab anısına yapabileceğim bu kadar. Elimden geldiğince sizleri bilgilendirmeye çalıştım. Ama sizin geride kalan, aydınlık yarınlar bekleyen kızlarınız, kardeşleriniz, çocuklarınız ve Mehtab'lariniz için yapabileceğiniz çok şeyler var karanlık "O Gün" çökmeden önce Atatürk Turkiye'si ne... Yapabileceğiniz ilk şey bu mektubu bildiğiniz, tanıdığınız insanlara ulaştırarak daha fazla insani uyandırmak olabilir. O acı çok büyük acı sevgili kardeşler, anlatmak istemiyorum içinizi karartmamak için ama sevgili kardeşim Mehtab keşke bu dünyaya gelmemiş olsa idi de "O gün" o acı sonu yaşamamış olsa idi o karanlık ve pis yobaz şehvetinin pençesinde. Allah sizleri ve Atatürk Türkiyesini korusun o yobaz karanlığının sevgili kardeşim Mehtab'a gösterdiği acı sondan. Anlatamıyorum onu yobazların nasıl katlettiğini, elim varmıyor yazmaya, dilim gitmiyor anlatmaya.... Mohsen Yazd
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
03-10-2008, 09:56 | #2 |
Türk Dostu ve Cumhuriyetçi Bir İran'lı Öğretmenden Türklere Mektup
iran bir dikdatörlüktü...Önceden şah'ın diktası vardı şimdi de mollaların...
ŞAH VE AİLESİ debdebe içinde yaşarken halk açlıktan kırılıyordu.Eğer halk mutlu olsaydı devrim yapar mıydı bir düşünün... tarihte hiçbir demokrasi denemesi olmadı.. bizim yaşadığımız hiçbir sosyal evreyi yaşamadı osmanlı battığında okuma yazma bilenlerin oranı %6 iken bu rakam iran da %3 idi. YAni İran ile Türkiye MUkayese EDİLEMEZ. BU konunun açılış AMACI DA MİLLETİ LAİKLİK elden gidiyor GAZINA GETİRMEK... |
|
03-10-2008, 12:53 | #3 | |
Türk Dostu ve Cumhuriyetçi Bir İran'lı Öğretmenden Türklere Mektup
Alıntı:
bu ülkede bir tek siyasal İslamcılar yok,rahat olalım;) |
||
03-10-2008, 14:10 | #4 |
Türk Dostu ve Cumhuriyetçi Bir İran'lı Öğretmenden Türklere Mektup
Benim anlayamadığım İRAN gibi hiç bir kültür birliğmizin olmadığı, islami yaşayışımızın, islam anlayşımızın bile çok farklı olduğu bir ülke ile mukayese edilegelmemiz...
Neden İRAN Ve bazı zümrelerin mukayese ile muatabık gördüğü ülke, korkunuz buysa Türkiye hiçbir zaman İRAN olamaz. Sosyokültürel yapımızdan ve tarihimizden bi haber çevrelerin, birikimsel backgrond eksikliği veya toplumumuza öyle aksettirmek istemesinden başka bişey değil bu yakıştırmalar... Keşke destekli ve yerinde mukayeseler yapılsa da konuşmaya ve tartışmaya değer olsa... |
|
03-10-2008, 22:21 | #5 | |
Türk Dostu ve Cumhuriyetçi Bir İran'lı Öğretmenden Türklere Mektup
Alıntı:
Irak'a da emperyalistler demokrasi götüreceklerini iddia etmişlerdi) ne menen şeymiş bu demokrasi yahu:D |
||
03-11-2008, 12:27 | #6 |
Türk Dostu ve Cumhuriyetçi Bir İran'lı Öğretmenden Türklere Mektup
Ferahlat bu laiklerin kalplerini Yarabbim. Yazık, yatıyorlar korku, kalkıyorlar korku. Bu korkuyla da bir ömür geçmez ki, ne yapsak?...
|
|
03-30-2008, 23:20 | #7 |
Türk Dostu ve Cumhuriyetçi Bir İran'lı Öğretmenden Türklere Mektup
Yazıklar olsun demek geliyor içimden.
23 yaşındayım.Biri devlet diğeri özel iki üniversite okudum.Hayatımda kendimi tanımaya başladığım zamandan beri bu ülkede değişmeyen gündemler,bitmeyen aynı sorunlar hep güzel şeylerin arifesinde insanların önüne getirildi.Soğutulduk bunu yapanlar siyasi kişilikler yani politikacılar.Ben buradan siyasetin ne olduğunu kimseye öğretme küstahlığını yapmayacağım ama üniversitenin kapısında peruk takmak için küçük kulübelere yönelen insanları görünce içim acıdı.Çok üzüldüm onların bu haline.Hatta ve hatta onların yerinde olmadığım için erkek olduğum için şanslı olduğumu düşünmeye bile utandım. Okuyalım arkadaşlar.Eğitim her şeyin başı , hayvanların bile hakkının savunulup korunduğu bu ülkede herkes saygı görmeli.Önderimiz Ulu Atatürk saygı duyulacak ve bir ömür hürmet edilecek bir insan sadece ve sadece çıkarsız şekilde hayatını bize bu güzel coğrafyayı kazandırmak için bırakmış.Bence bunun değerini anlayalım. |
|
05-13-2008, 16:26 | #8 |
Türk Dostu ve Cumhuriyetçi Bir İran'lı Öğretmenden Türklere Mektup
bu mektuptabütün ulusalcıların dilinde geçenlerde kanaltürk te bir programda bas bas gosteriyorlardı. hersey oluruz mairan da malezya da oluruz bir TÜRKİYE olamayız yaptırmazlar ama DURMAK YOK YOLA DEVAM!!! HERSEY TÜRKİYE İÇİN!!!
|
|
05-13-2008, 16:36 | #9 |
Türk Dostu ve Cumhuriyetçi Bir İran'lı Öğretmenden Türklere Mektup
Bir okulda (23 nisan kutlamaları sırasında sanırım) bir kızın eline öğretmen tarafından yazılmış osmanlı padişahlarına karşı ağır hakaretler bulunan bir yazı verilip okutulmuştu.Bu da onun gibi bir şey,acep hangi laikçi yazmış bunu :-X
|
|
05-14-2008, 02:46 | #10 |
Türk Dostu ve Cumhuriyetçi Bir İran'lı Öğretmenden Türklere Mektup
Bir gün İslam devrimi olurmu bilmem de ama İran olmayacağımız çok açık İran sapık fırkalarla yönetiliyor Türkiye'de bu denli büyük sapık fırkalar yok..
Ama kemalist arkadaşın derdi İslamı kötülemek "bakın yakında İslam devrimi olabilir aman dikkat" demeye çalışmış sanki İslam kötü birşeymiş gibi.. Din düşmanlığı yapmaya halaha utanmıyorsunuz birde kalmış burda Allahın Şeriatını kötülemeye çalışıyorsunuz acıyorum sadece size ;) |
|
Konuyu Toplam 2 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 2 Misafir) | |
|
|