10-11-2007, 17:05 | #1 |
Türkçe mi istiyorum!
TDK’nın sözlüğüne bakıyoruz: Türk; Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde yaşayan halk ve bu halktan kimse. Türkçe; Türk dili. Türkçecilik; Türk dilini yabancı kurallardan ve kelimelerden arıtma akımı…
Devletimizin kurucusu Yüce Atatürk; “Türk dili, dillerin en zenginlerindendir. Yerer ki, bu dil bilinçle işlensin. Ülkesini, yüksek bağımsızlığını korumasını bilen Türk Milleti, dilini de yabancı diller boyunduruğundan kurtarmasını bilecektir” (930) diye dikkat çekiyordu. Peki, biz ne yapıyoruz? Dilimizi koruma, kendi aramızda veya fert olarak dilimizin üzerine titriyor muyuz? Yazarken, okurken dil yanlışlıklarıyla ilgili titizliğimizi koruyor muyuz? Çoğu zaman, T D K’nın üzerine attığımız, T D K şemsiyesi altına sığındığımız olur. Şu inceltme işareti (şapka) dediğimiz (^) yi kullanmamız gereken yerlerde bile, görmemezlikten gelir, ihtiyaç duymamazlığımızı bir doğruluk gibi göstermeye kalkışırız. Yazalım: “Kazım”. Bunun içindeki ikinci harfin üzerine (^)yi koymadan okuyun. “Ben kazım”. Halbuki “Kâzım” adından söz ediyoruz, söz etmek istiyoruz. “Hala” babamızın kız kardeşi. Ama şapka koyarsak “Halâ” devam eden anlamına gelmiyor mu? - “Vakıf olmak” ta, vakıf kuruluşundan söz ediliyor. “Vâkıf” olmaktaysa, bilgi sahibi olmaktan bahsediliyor. TABELÂLARIMIZDAN KOVULAN TÜRKÇE Ankara’nın Kızılay bölgesindeki, Bahçelievler’in 7 nci caddesindeki, Kavaklıdere semtinin Tunalı Hilmi caddesindeki iş yeri tabelâlarına bakınız: Yabancı hayranlığının alıp yürüdüğünü, Türkçe’nin adeta tabelâlardan kovulduğunu (!) görürsünüz. Ülkemizin pek çok yerinde; Ankara, İstanbul, İzmir, Adana, Antalya, Muğla, Trabzon, Bursa gibi illerimizin tamamında, hatta ülke genelinde demek daha doğru olur, iş yerlerine açılış ruhsatı verirken, Belediyelerimiz; “Arkadaş sen iş yeri mi açacaksın?. İsmi mutlaka Türkçe olacak, yoksa ruhsat vermiyoruz” diye kestirip atılan bir karar bütünlüğü sergileseler, bu bütünlük süreklilik haline getirilebilse, inanıyorum ki iş yeri adlarının tamamı Türkçe olacak, Türkiye’de, Türkler arasında yaşandığı gerçeği ortaya çıkacaktır. UZUN LAFIN KISASI Bütün bunlardan önce, ülkemizin değişik alanlarındaki vatandaşlarımız için hazırlanan, başta Anayasa dili olmak üzere, diğer yasalarımızın dili yaşayan Türkçe olsa, herkesin anlayabileceği bir biçimde ortaya konulsa, doğru olmaz mı? Uzun lafın kısası, hangi alanda görev yaparsak yapalım, Türkçe’nin üzerine titremek durumundayız. Doğruları arayıp bulmak, yazmak zorundayız. Yazdıklarımız, yayınladıklarımız mutlaka anlaşılır olmalı, örnek alınacak yönlerinin fazlalığı bulunmalıdır. Yoksa bir gün gelecek hepimiz: “Türkçe’mizi istiyoruz” diye bağıracağız, ama iş işten geçmiş olacak. Ve bizi duyan, dinleyen kimse kalmayacak efendim!.. Prof. Dr. İSA KAYACAN(Anayurt Gazetesi)
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
10-13-2007, 15:27 | #2 |
Türkçe mi istiyorum!
Biz ne mi yapiyoruz...Bizim yaptigimiz düpedüz ihanet...
|
|
Konuyu Toplam 3 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 3 Misafir) | |
|
|