AK Gençliğin Buluşma Noktası
Haberler Dünyadan ve Ülkemizden son dakika haberler burada.



Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 06-26-2010, 22:39   #1
Kullanıcı Adı
HaArP
Standart Türkiye, Amerika'nın çöküşte olduğunu düşünüyor
Türkiye, Amerika'nın çöküşte olduğunu düşünüyor
Cuma, 25 Haziran 2010 14:49

Arnaud De Borchgrave

Jeopolitik tektonik plakalar beş yıl önce Türkiye, AB üyeliği müzakerelerine başladığında göz korkutucu şekilde gıcırdamaya başlamıştı. Fakat Ankara'nın, AB'nin rol yaptığı hükmüne varması çok uzun sürmedi. AB'nin 20 milyon müslümanına (Pakistan asıllı İngilizler, Kuzey Afrika asıllı Fransızlar, Türk asıllı Almanlar) 70 milyon Türk müslümanı (10 yıl sürmesi beklenen müzakere süreci zarfında nüfusu 80 milyona çıkacak) eklemek için pek iştah yoktu. Avrupa'da kiliseye devamlılık sürekli azalırken, binlerce câmi dolup taşıyor. Türkiye'nin harekete geçme vaktiydi.

Türkiye, özelde ABD'yle genelde NATO'yla ittifakının çantada keklik görülemeyeceğini 2003 yılında ispatlamıştı. Dördüncü Piyade Tümeni, Saddam Hüseyin rejimine karşı kıskaç harekâtının parçası olmak üzere Türkiye'de karaya ayak basıp Irak'a geçmeye hazırken Ankara hayır dedi ve kıskaç harekâtı çöktü. Masraflar arttı, yeniden planlama yapıldı ve Dördüncü Piyade Tümeni Arap Yarımadası çevresinden dolanarak Kuveyt'e doğru yol aldı. O zamanın Savunma Bakanı yardımcısı Paul Wolfowitz, Türk liderlerle birlikte olduğu bir hazırlık konferansında işaretleri yanlış okudu.

Türk liderleri, dünyadaki pek çokları gibi, Başkan George W. Bush'un Irak'ı işgal kararının ardında yatan saikleri anlamak için zor anlar yaşamışlardı. Diplomasinin bir âlem dilinden mahrum olan Saddam, Mollalar İran'ına karşı batının en iyi savunma hattıydı. Her iki tarafın bir milyon kayıp verdiği, açık bir kazananın olmadığı sekiz yıl süren (1980-1988) bir savaş yapmışlardı.

Türkiye, 1949'da İsrail'i tanıyan ilk müslüman ülke oldu. Yakın bir askeri ittifak, bu ilişkinin bir parçasıydı. İsrail hava kuvvetleri, eğitim amaçlı olarak Türk hava sahasını kullanabiliyordu. İran nükleer tesislerine düzenlenecek bir İsrail saldırısı için de değerli bir hava sahasıydı.

Ancak herşey bir gecede değişti. Türkiye ve İsrail, yakın dost olmaktan çıkıp düşmanlığın eşiğine yol alan muhasımlar oluverdiler. İsrail'in 2009 Ocak ayında 1.400 Filistinlinin ve 13 İsrailli'nin hayatını kaybettiği Gazze işgali, ateşleyici fünyeydi. Türk-İsrail ilişkilerinin kopuşu, İsrail komandolarının Gazze'ye doğru seyreden yardım yüklü Türk gemilerinden oluşan bir filoya borda etmeleriyle gerçekleşti. İsrail, gemideki sivilleri, el Kaide'yle eşit, İslami grup İnsâni Yardım Vakfının (IHH) eylemcileri olarak damgaladı. Fakat IHH, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın iktidardaki partisinin bir destekçisi de.

Sayın Erdoğan'ın İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad'ı İstanbul'da “aziz bir dostu” gibi sıcak karşılaması ve 9 Haziran'da BM Güvenlik Konseyin'de oylamaya sunulan müeyyidelere muhalefeti, konvansiyonel diplomasiden kopuşun, Türkiye'nin yeni BlackBerry / ileri diplomasisi'nin nişânıdır – ki dış politika yetkililerin ve diplomatların yanı başlarında gerçek zamanlı olarak büyük değişimler olurken.

Sayın Erdoğan, Hamas'ı terör örgütü olarak nitelendirmeyi kabul etmiyor ve Türkiye'nin NATO'daki rolünü artık öncelikli bulmuyor. Ordunun 1960'dan beri sivil hükümetin devrildiği beşinci bir darbe düzenleme ihtimalini ortadan kaldırmak için Kasım ayında 52 subayın tutulanması emrini verdi. Balyoz Operasyonu, câmilerin ve müzelerin havaya uçurulmasını içerdiği iddia edilen plan, ordunun İslami yönelimli hükümeti devirecek olmasının işaretiydi.

Hükümetin yalanlamalarına karşın, savcılar içlerinde askerlerin, akademisyenlerin, politikacıların ve gazetecilerin bulunduğu 400 kişiyi hapsettiler. Hiç kimsenin Sayın Erdoğan'ı kayıt amacıyla eleştirmeye niçin istekli olmadığını açıklar bu.
I. Dünya Savaşı'nda bir ordu subayı olan, 1924'te Osmanlı İmparatorluğunun hilafetini ilga eden, Arap alfabesinin yerine Roma alfabesini yerleştiren, kadınlara oy hakkı ve batılı kıyafetleri giyme izni veren, modern Türkiye'yi kurmuş Atatürk'ten bu yana, ordu, İslamcıların çizgiyi aşmasına karşı kendisini laik devletin koruyucusu olarak görmüştü.
İşin esâsı, politikacıların, akademisyenlerin ve gazetecilerin bu hafta İstanbul'da kayda alınmamak şartıyla açıkladıkları üzere, Sayın Erdoğan ve ahbaplarının bu yüzyılın geçen yüzyıl gibi bir Amerikan yüzyılı olmayacağına, jeopolitik güç dengesinin doğuya kaydığına ve Sünni-Şii İslam arasında köprü kuracak şekilde dizayn edilecek Ortadoğu'da liderlik konumuna çıkmanın Türkiye'nin rolü olduğuna kendilerini inandırmış olmaları yatıyor.


Sayın Erdoğan, İran'ı gizli nükleer silah programını askıya almaya, bir bomba veya nükleer başlığı üretmekten uzak durmaya ikna edebileceğine de inanıyor. Aslında İran, altı ay zarfında nükleer silah üretebilecek araçlara sahip ülkeleri yani Japonya ve Brezilya örneğini takip edecektir.

Sayın Erdoğan, tıpkı diğer pek çok lider gibi, Başkan Obama'ya karşı yüksek umutlar besliyordu. Fakat şimdi Obama'nın işlev bozukluğu yaşayan yönetim sistemine baş eğdiremediğini, Kasım ayında Kongre'nin iki kanadından birinde veya ikisinde birden kaybedebileceğini ve Afganistan'ın takriben 1975'lerin Vietnam'ıyla (Kongre, Güney Vietnam'ı askeri yardımdan mahrum bırakarak aslında Kuzey Vietnam'ın öldürücü darbesini davet etmişti) kıyaslanabilecek bir bozguna doğru seyrettiğini görüyorlar. Türkiye her ne kadar Afgan askerlerini eğitmek gibi geri hizmetlerde yer alıyorsa da halen 1.750 askeri Afganistan'da bulunuyor.

Afganistan savaşı hakkında speakülasyon yapan müstehzi eski bir Türk dışişleri bakanı “gidişâta bakılırsa, Kongreniz, ABD istihbaratının doğruladığı 3 trilyon dolar değerindeki mineralleri işletmek üzere Çin'in yeni Taliban rejimiyle anlaşma yapması için Afganistan'ı güvenli bir yer yapmış olacak” diye bir sır verdi.
Küresel güç dengesinin doğuya doğru eğilim gösterdiğini düşünen Türk yetkililer, ufukta, Orta Asya'nın büyük kesimine yayılan büyük bir Türki ulus olduğunu da düşünecektir. Onlar nazarında, Afganistan'dan ağır bir NATO çekilişini görmekten daha heyecan verici bir manzaradır bu; veya Türkiye'nin acılı düşmanı Yunanistan'ın, Avrupa'nın hasta adamının, acıyla inşa edilmiş Avrupa Evi'ni neredeyse göçerttiği Avrupa Birliği'nden.

Kaynak: Washington Times

Dünya Bülteni için çeviren: M. Alpaslan Balcı

http://dunyabulteni.net/author_artic...l.php?id=13862

 

HaArP isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi