10-23-2010, 09:50 | #1 |
Türkiye, Avrupa'nın Çin'i oldu
İngiliz Economist dergisinin yayınladığı 14 sayfalık Türkiye raporunda, ekonomik büyümeye dikkat çekilerek, Türkiye'nin 'Avrupa'nın Çin'i' haline geldiği belirtildi. Yeni dış politika vizyonu ile artan komşuluk ilişkilerinin ekonomiye olumlu yansıdığını yazan dergi, işsizliğin ve Kürt sorununun ülkenin en ciddi meseleleri olduğuna dikkat çekti.
İngiliz Economist dergisi bu haftaki sayısında Türkiye'ye 14 sayfa ayırarak, ekonomiden dış politikaya, iç siyasetten AB'ye kadar değerlendirmeleri içeren Türkiye özel raporuna yer verdi. Raporda Türkiye'nin ekonomik büyümesine vurgu yapılırken, 'Türkiye, Avrupa'nın Çin'i oldu' benzetmesi yapıldı. Türkiye'nin OECD'nin en hızlı büyüyen ekonomisi olduğunu hatırlatan Economist, Ankara'nın ekonomik başarısını yükselen güçler olarak bilinen Brezilya-Hindistan ve Çin üçlüsünün kaydettiği büyümeye benzetti. Dergi, "Türkiye, bugün mobilya, araba, çimento, ayakkabı, televizyon ve DVD oynatıcıları üretiyor. Bir anlamda Avrupa'nın Çin'i demek de mümkün.'' ifadesini kullandı. Artan yabancı yatırımlara dikkat çekilen raporda, 1990'larda yabancı yatırım miktarının 1 milyar dolar olduğu, şimdi ise bu miktarın 20 milyar dolara sıçradığı belirtildi. Kronik işsizliği Türkiye'nin en ciddi ekonomik problemi olarak tanımlayan Economist, geçtiğimiz dönemdeki düşüşe rağmen işsizliğin yüzde 10'un üzerinde olduğunu yazdı. Türkiye'nin İkinci Dünya Savaşı'ndan sonraki en iyi ekonomik durumu yakaladığını bildiren Economist, Başbakan Tayyip Erdoğan'ı Atatürk'ten sonra en fazla reform gerçekleştiren lider olarak niteledi. Erdoğan ve AK Parti'nin büyük bir çoğunluğunun dindar Müslümanlar olduğu belirtilen raporda, laik kesimin taşıdığı 'Türkiye İran oluyor' endişesinin ise yersiz olduğu vurgulandı. Başbakan'ın eleştirilere karşı müsamahasız olmasını eleştirerek kendisini Rus lider Vladimir Putin'e benzeten dergi, yeni bir anayasa oluşturulması arefesinde ülkedeki kutuplaşmanın aşılması için muhalefet ile birlikte hareket edilmesi gerektiğini belirtti. Geçmişin aksine merkez ülke konumuna yükselen Türkiye'nin bugün ulaştığı noktayı 'Ankara'nın hasta adam olarak anıldığı 10 yıl önce kimsenin tahmin edemeyeceğinin' yazıldığı başka bir makalede de, bu başarının arkasında IMF ve AB politikalarının payının görmezden gelinmemesi gerektiği vurgulandı. IMF ile anlaşmanın yenilenmediğini hatırlatan dergi 2011'deki seçimlerde hükümetin sorumsuz harcamalar yapabileceği uyarısında bulundu. Türkiye'nin çizdiği başarılı profile rağmen ciddi sorunların devam ettiğine dikkat çekildi. Kürt sorununu, enflasyonu, cari açık ve işsizliği bu problemler arasında sayan Economist, Türkiye'nin UNDP'nin gelişmişlik listesinde Romanya, Rusya ve Arnavutluk'tan sonra geldiğini de ekledi. Raporda, Türkiye'nin yeni dış politika vizyonu ve komşularla sıfır sorun politikasıyla Ankara'nın, uzun zamandır ilgilenmediği doğu komşularıyla ticaretini artırdığı ve karşılıklı olarak vizelerin kaldırdığı hatırlatıldı. Bu değişimin arkasındaki isim olarak Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nu gösteren Economist, Türkiye'nin ekseninin doğuya kaydığına dair iddiaların ise tarih bilgisiyle ön plana çıkan Davutoğlu'nu 'çileden çıkardığını' yazdı. Dergi Davutoğlu'nun bu iddiaları reddederek Türkiye'nin NATO'daki rolünü ve AB ile süren müzakereleri hatırlattığını ekledi. Economist, Türk dış politikasının Osmanlı bakiyesi olan toprakların yanı sıra Afrika'ya doğru ilgisinin arttığını da belirterek, "Türkiye bir anlamda yerel bir diplomasi devine dönüştü, bölgenin Brezilya'sı oldu.'' ifadelerini kullandı. 2050 yılında Türkiye'nin 100 milyon nüfusa sahip olacağı belirtilen raporda Türkiye'ye sırtını dönen AB'nin kaybeden taraf olacağı ileri sürüldü. Türkiye'nin yüzü Doğu'ya mı dönüyor tartışmalarının Türkiye'nin izlediği bağımsız politikadan ABD'nin duyduğu rahatsızlığın bir ifadesi olduğunu belirten Economist, "Türkiye konusundaki gönülsüzlüğü nedeniyle Avrupa'yı azarlayan ABD şimdi Ankara'nın yeni maceracı dış politikasından rahatsız. Batı'daki karşıtları Türkiye'nin İslami köktenciliğe kaydığı ve bir şekilde kaybedilmekte olduğu fikrinin arkasına gizlenme eğiliminde. Bu tamamen yanlış bir kanı. Batı'da bunu böyle görenlerin sayısı arttıkça, Türkiye'nin gerçekten kaybedilmesi olasılığı da artacak.'' yorumuna yer verdi. DIŞ HABERLER SERVİSİ ZAMAN
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|