AK Gençliğin Buluşma Noktası
Ekonomi Ekonomi haberlerini bu bölümde paylaşıyoruz.



 
Stil
Seçenekler
 
Prev önceki Mesaj   sonraki Mesaj Next
Alt 09-27-2012, 16:00   #1
Kullanıcı Adı
Necip Fazıl
Standart ''Türkiye daha istikrarlı büyüyecek''

Finansal Piyasalar Raporu’na göre en son açıklanan öncü göstergeler, Türkiye’de başta büyüme olmak üzere ekonomik parametrelerin uluslararası kuruluşların öngördüğünden daha iyi olacağının sinyalini verdi.

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK) Finansal Piyasalar Raporu’na göre en son açıklanan öncü göstergeler, Türkiye ekonomisinde başta büyüme olmak üzere ekonomik parametrelerin uluslararası kuruluşların öngördüğünden daha iyi olacağına ilişkin sinyaller verdi. Kapasite kullanım oranlarının kötüleşmemesi, sanayi üretiminin ılımlı artışa işaret etmesi, aylık ve yıllık bazda cari açığın hız kesmesi, işsizlik oranının düşme eğiliminde olması, 2012 yılının ikinci yarısında muadil ekonomilere kıyasla daha istikrarlı bir büyüme olacağı beklentisini kuvvetlendirdi.
BDDK, üç aylık Finansal Piyasalar Raporu’nu yayımladı. Rapora göre, küresel görünüm, yılın ikinci çeyreğinde hızla bozuldu. IMF, 2012 ve 2013 yılları için dünya hasılası büyüme tahminlerini, sırasıyla, 0.1 ve 0.2 puan düşürerek, yüzde 3.5 ve yüzde 3.9 olarak güncelleşti. Söz konusu bozulmanın ardında özellikle Euro Bölgesi’ndeki kırılganlıkların daha da artması ve bölgenin yeniden durgunluğa girmesi yer aldı.
Büyüme performansındaki bu zayıflama, AB’de işsizlik oranın yüzde 11’ler düzeyinde kronik bir hal almasına neden oldu. Söz konusu ülkeler için makro ekonomik istikrarın sağlanması ve ekonominin rekabetçiliğinin artırılması, önemli kurumsal ve yapısal dönüşümleri zorunlu kıldı. ABD’de ise, ekonomik aktivitenin görünümü görece daha güçlü belirlendi. Ancak özellikle kamu borçlanma sınırına ilişkin siyasal risklerin ve FED’in yeni bir parasal genişleme için seçim sonrasını işaret etmesi, büyüme konusunda yatay bir seyir beklentilerinin oluşmasına neden oldu. IMF, gelişmekte olan ekonomilerin 2012 ve 2013 yılları büyüme tahminlerini, sırasıyla, yüzde 5.6 ve yüzde 5.9 olarak açıkladı. Gelişmekte olan ekonomilerin küresel ticaret hacmindeki gerilemeden etkilendikleri ve birçok ekonominin yurt içi makroekonomik dengelerini sürdürebilmeleri hedefiyle, yumuşak inişi sağlamaya çalıştıkları görüldü. Çin’de ise, üretim düzeyini koruyabilmek için daha çok iç talep odaklı bir yapıya geçişin olduğu izlendi.
Sonuç olarak küresel ekonomik aktivitenin büyüme momentumunu kaybettiği görüldü. Bu durumun kalıcı bir nitelik kazanmaması için, gelişmiş ekonomilerin kamu borç sorunlarını çözmeleri, AB’de bankacılık alanındaki sıkıntının finansal bir kırılganlık alanı olmaktan çıkarılması ve küresel ticaretin yeniden canlanması ana hususlar olarak dikkat çekti.
“TüRKİYE’NİN KREDİBİLETİSİNİN DAHA YUKARI ÇIKMASI BEKLENİYOR”
Küresel kriz sonrasında bazı gelişmiş ekonomiler, kamu maliyesi ve büyümede hedeflenen istikrardan uzaklaşırken, Türkiye ekonomisi uygulanan isabetli makro iktisadi politikalar sayesinde 2012 yılının ikinci çeyreğinde yüzde 2.9’luk bir GSYH büyümesi gerçekleşti. Söz konusu oran, 2012 yılında dengeli, istikrarlı ve sürdürülebilir büyümeye doğru yumuşak geçişin devam ettiğini teyit etti.
Küresel krizin Türkiye ekonomisine dış ticaret ve sermaye kanalıyla olabilecek muhtemel olumsuz yansımaları; alternatif dış pazarlara yönelim, iç talebi kısıtlayan tedbirler, üretimi ve tasarrufu teşvik eden politikalar ve istikrarlı kamu maliyesi sayesinde asgari düzeyde tutuldu. Bu süreçte en son açıklanan öncü göstergeler, başta büyüme olmak üzere ekonomik parametrelerin uluslararası kuruluşların öngördüğünden daha iyi olacağına ilişkin sinyaller verdi.
Kapasite kullanım oranlarının kötüleşmemesi, sanayi üretiminin ılımlı artışa işaret etmesi, aylık ve yıllık bazda cari açığın hız kesmesi, işsizlik oranının düşme eğiliminde olması, 2012 yılının ikinci yarısında muadil ekonomilere kıyasla daha istikrarlı bir büyüme olacağı beklentisini kuvvetlendirdi. Avrupa ülkeleri ile karşılaştırıldığında, borçlanma oranlarının çok daha iyi bir görünümde olması ve mali disiplinin devamına yönelik yeni adımların atılması sayesinde, Türkiye’nin kredibilitesinin daha yukarıya çıkması bekleniyor.

“YüKSEK LİKİDİTEYE SAHİP VARLIK YAPISI GÖZLENDİ”
Bankacılık sektörünün finansal sağlamlık göstergelerinden bankacılık faaliyetlerine ilişkin rasyoların gelişimi incelendiğinde, yüksek likiditeye sahip varlık yapısı gözlendi. Bu durum, sektörün riskliliğini azaltan bir husus olarak dikkat çekti. Likit ve likite yakın aktiflerin yabancı kaynaklara oranının yüzde 193.9 seviyesinde ve oldukça yüksek olması, likidite riski açısından olumlu değerlendirildi. Aktiflerin 1.4 katı büyüklüğe ulaşan bilanço dışı işlemler içinde türev işlemlerin payının artış eğilimi göstermesi ve son dönemlerde söz konusu işlemlerden zarar kaydedilmekte olması, sektörün riskliliğini artırdı.
“KARLILIK, FAALİYETLERİN İDAMESİNDE YETERLİ DüZEYDE”
Rapora göre, sermaye yeterliliğine ilişkin rasyolar, sektörün yüksek kaliteli sermaye yapısına işaret etti. Sermaye yeterlilik rasyosu ve ana sermaye rasyosu, uluslararası standartların oldukça üzerinde gerçekleşti. Sektörün aktif kalitesine ilişkin göstergeler analizinde, takibe dönüşüm oranın 2009 yılından itibaren azalma eğilimine girdiği, ancak, kredi hacminde yüksek artışların gözlendiği bu dönemde, kredilendirme sürecinde yapılacak iyileştirmelerle söz konusu oranın daha da aşağı çekilebileceği düşünüldü. Kredilerin dağılımında ise, konut kredilerinin toplam içindeki payının azalma eğilimi göstermesi, bu kredilerin, varlık fiyatları ile pozitif ilişkisi ve uzun vadeli yapısı göz önünde bulundurulduğunda olumlu değerlendirildi.
Sektörün gelir-gider ve kârlılık rasyoları, karlılığın, faaliyetlerin idamesinde yeterli düzeyde olduğunu gösterdi. 2008 yılından itibaren azalma eğilimi gösteren gelir yaratma oranları ve karlılık oranlarında, 2012 ilk çeyreğinden başlamak üzere iyileşme gözlendi.

“KREDİLERE YÖNELİK SIKILAŞTIRICI POLİTİKA TEDBİRLERİ ESNETİLEBİLİR”
Kredilerin çeyrek dönemler itibarıyla büyümesi incelendiğinde, Merkez Bankası ve BDDK tarafından alınan önlemlerin de etkisiyle 2011 yılının ikinci çeyreğinden sonraki üç çeyreklik dönemde kredi büyüme hızının azaldığı görüldü. 2012 yılı ikinci çeyreğinde ise kredi büyüme hızı bir önceki döneme göre arttı. Yılın ikinci çeyreği itibarıyla, yıllık bazda kredilerdeki reel büyüme yüzde 9.1 düzeyinde gerçekleşti.
Söz konusu oran, küresel krizin etkilerinin en fazla hissedildiği 2009 yılı haricinde son 10 yıldaki en düşük büyüme oranı oldu. Haziran 2012 itibarıyla kredilerdeki yıllık nominal artış yüzde 18.8 iken, kur etkisinin arındırıldığı dolar bazlı yıllık artış yüzde 6.7 oldu. Kredi genişlemesi modeline göre de, kredi türlerinin hepsinin kredi genişlemesini ifade eden eşik değerlerin altında kaldığı görüldü. Netice olarak, kredilerdeki artışın yavaşlatılması amacına ulaşıldığı; küresel gelişmeler, büyüme hedefleri ve kredi kalitesindeki iyileşme göz önünde bulundurularak kredilere yönelik sıkılaştırıcı politika tedbirlerinin esnetilebileceği değerlendirildi.

“TüKETİCİLER BİLİNÇLİ KART KULLANIMINA YÖNELDİ”
Finansal sektörün organik büyümesi sürerken, finansal kurumların kullandığı alternatif dağıtım kanalları, teknolojik gelişmelere paralel olarak artış göstermeye devam etti. Bankacılık sektöründe hem yurt içi hem de yurt dışı şube sayısı artmış olup, 2 bin 429 kişiye ek istihdam olanağı yaratıldı. Teknolojik gelişmelere uyumlu olarak finansal hizmetlerin elektronik ortamda yatırımcılara sunulması, online bankacılık şube sayısının artışını destekledi.
Yılın ikinci çeyreğinde, bankalar aracılığıyla internet üzerinden yapılan finansal işlemlerin hacmi yüzde 2.9, mobil bankacılık finansal hizmetlerinin hacmi yüzde 29 artış gösterdi. Banka kartlarının nakit çekimi dışında alışveriş amacıyla kullanım payının yüzde 31.6’ya ulaşması, tüketicilerin bilinçli kart kullanımına yöneldiklerini gösterdi.

“YENİ TEŞVİK UYGULAMALARIYLA BES’E KATILIM SAYISI YüZDE 5.8 ARTTI''
Yeni teşvik uygulamalarıyla bireysel emeklilik sistemine (BES) katılım sayısı yüzde 5.8 artış gösterdi. Finansal araç kullanımı konusunda farkındalık sağlanmasına yönelik faaliyetlerin arttırılmasıyla, başta bütçe dengesi fikrini destekleyen banka kartlarının kullanımı olmak üzere sigorta sektörüne olan ilginin daha da artacağı düşünüldü. Yatırımcıların yatırım davranışlarının izlenmesinde önemli bir veri olduğu düşünülen kaldıraçlı işlemlerin sayısı yüzde 23.9 azalış gösterirken işlem hacmi yüzde 80.7 oranında artış gösterdi. Hisse senedi portföyünde tüzel kimliğe sahip yatırımcı sayısının yüzde 15.5 oranında artması, kurumsal yatırımcıların hisse senedi piyasasına yöneldiğini gösterdi.
“İKİNCİ ÇEYREKTE ÖZEL SEKTÖR TAHVİL VE BONO HACMİ 24.3 MİLYAR TL’YE ULAŞTI”
Yılın ikinci çeyreğinde, hem yurt içi hem de yurt dışı yatırımcılardan talep görmeye devam eden özel sektör tahvil ve bono hacmi 24.3 milyar TL’ye ulaşdı. Toplam yatırımların nominal olarak yüzde 2 artması, yurt içi ve yurt dışı yerleşik yatırımcıların Türkiye ekonomisine olan güvenlerinin devam etiğinin gösterdi.
“KREDİLERİN TOPLAM AKTİFLER İÇİNDEKİ PAYI ARTIŞINI SüRDüRDü”
Bankacılık sektöründe 2012 yılının ilk yarısı sonunda toplam aktiflerinde meydana gelen 127.8 milyar TL’lik yükselişin yüzde 93’ü kredilerdeki artıştan kaynaklandı. Krediler toplam aktifler içindeki payı artış eğilimini devam ettirdi. Aktif büyümesi yaratan diğer kalemler menkul kıymetler portföyü ve zorunlu karşılıklar oldu.. Kaynak yapısının kompozisyonunda bankaların mevduata alternatif kaynak yaratma politikalarını devam ettirdikleri görüldü. Kaynak artışı yaratan kalemler içinde bankalardan alınan krediler ve özkaynaklar geçen üç aya göre payını yükseltti. Toplam aktifler 2012 yılının ilk yarısında 1.3 trilyon TL oldu. Kaynaklar içinde mevduatta geçen çeyreğe göre belirgin bir artış yaşanırken, bankalara borçlar kalemi artışını devam ettirdi.
Sektörün uzun vadeli kaynak imkânlarının artırılması bilanço yapısının güçlenmesinde önem taşıdı. Toplam bilanço dışı işlemler 2012 yılının ikinci çeyreğinde ılımlı bir büyümeyle 1.8 trilyon TL düzeyine ulaştı. Son altı aylık dönemde bilanço dışı işlemler ile bilanço arasındaki makasın görece yatay seyri sektörün risk yönetimi açısından olumlu bulundu.

“SEKTÖRüN DÖNEM KARI YüZDE 11.5 ARTIŞLA 11.6 MİLYAR TL”
Sektörün dönem karı geçen yılın Haziran ayına göre yüzde 11.5 artarak 11.6 milyar TL oldu. Bankaların nakit ve nakde eşdeğer varlıklarında Haziran ayında 4.7 milyar TL’lik azalma yaşandı. Nakit akım tablosuna göre nakit akımlarındaki değişimi değerlendirildiğinde; döviz kurundaki değişim kaynaklı 1.8 milyar TL, bankacılık faaliyetleri kaynaklı 11.6 milyar TL nakit azalması olurken, finansman faaliyetlerinden 8 milyar TL nakit artışı sağlandı.
“KREDİ RİSKİ ILIMLI AZALIŞ EĞİLİMİNİ SüRDüRDü”
Bankacılık sektörünün maruz kaldığı kredi riski, 2012 yılının ilk yarısında ılımlı azalış eğilimini sürdürdü. Kredi riskine ilişkin en önemli gösterge olan ve Mart 2012 itibarıyla yüzde 2.74 olarak gerçekleşen takibe dönüşüm oranı (TDO), Haziran 2012 itibarıyla yüzde 2.66’ya geriledi. Yılın ikinci çeyreğinde kredilerdeki artışın tahsili gecikmiş alacaklardaki artıştan daha hızlı olması, TDO’nun azalmasını sağladı. Bu dönemde KOBİ kredileri ve ticari kredilerine ilişkin takipteki alacaklar azalırken, bireysel kredilere ilişkin takipteki alacaklar arttı. Takipteki alacakların sektörel dağılımı incelendiğinde, hizmetler sektörüne kullandırılan kredilere ilişkin takipteki alacakların diğer gruplara göre daha fazla arttığı görüldü. Yılın ikinci çeyreğinde sektörün piyasa riskine esas tutarı, yaklaşık yüzde 9 oranında azaldı. Sektörün artan bilanço içi açık pozisyonunun artması neticesinde, söz konusu açığı kapatmaya yönelik döviz swap işlemlerinde artış görüldü. Bankacılık sektörünün likidite yeterlilik oranları, yılın ikinci çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre ılımlı artış sergiledi.
“MEVDUATIN ORTALAMA VADESİ 2 AY DüZEYİNDE”
Sektörün en büyük fon kaynağı olan mevduatın ortalama vadesi yaklaşık 2 ay düzeyinde. Yurt dışından sağlanan finansmanın ana unsurlarından sendikasyon-seküritizasyon kredilerinin yenilenmesi konusunda sorun yaşanmamakla birlikte, Avrupa ülkelerindeki olumsuzluklar nedeniyle 2012 yılında maliyetlerin bir miktar arttığı gözlendi. Sektöre ilişkin yoğunlaşma göstergelerine bakıldığında, en büyük 25, 50 ve 100 nakdi ve gayri nakdi kredilerin toplam kredi tutarı içerisindeki paylarında cari dönem itibarıyla herhangi bir değişim gerçekleşmediği görüldü. Büyük kredilerin özkaynak içindeki payı ve toplam krediler içindeki payında ise görece bir artış gerçekleşti. Müşteri sayısı fazla olan bireyselkredilerin toplam krediler içindeki yüksek payını koruması, yoğunlaşma riski açısından olumlu yorumlandı.
(ANKA)

 

Necip Fazıl isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
 


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi