AK Gençliğin Buluşma Noktası
Makale & Deneme Makale ve deneme içerikleri.



Cevapla
Seçenekler
 
Alt 04-25-2010, 23:40   #1
Kullanıcı Adı
Kur'ânTalebesi
Standart Türkiye laik değildir, laik olamayacak
Tarif edenlerin yalancısıyım.
Şöyle demeye geliyormuş laiklik:
Devlet yönetiminde herhangi bir dinin referans alınmamasını ve devletin dinler karşısında tarafsız olmasını savunan ilke.
"Türkiye Cumhuriyeti laiktir" diyor Anayasa...
Ama "değiştirilemez" diye ilave ediyor: Allah Allah!
Bir de "değiştirilmesi teklif edilemez" de deniyor: Hayy Allah!
"Değiştirilemez ama değiştirilmesi teklif edilemez" cümlesi "dogmatik" bir ifadedir.
(İnşaallah, "'değiştirilemez; değiştirilmesi teklif bile edilemez' maddesi eleştirilemez, eleştirilmesi teklif bile edilemez" diye bir madde yoktur da başımız derde girmez.)
Yani "laik devlet" herhangi bir dini referans almıyor ama...
"Laiklik"i dogmatikleştiriyor, "din" olarak tepemize indiriyor.
"Değiştirilemez; değiştirilmesi teklif edilemez" şeklindeki ilkeler, yönetilen halk ile yöneten arasındaki esnekliği katılaştırıyor. Devleti millete rağmen var kılıyor. Yani, "nasıl olursanız olun, böyle yönetilirsiniz, öyle yönetileceksiniz" demeye geliyor. Oysa dinde böylesi bir zorlama yoktur; hiç olmadı, olmaz da: "Nasılsanız öyle yönetilirsiniz" der Hz. Peygamber [asm].
İslam'da böyle bir "laiklik" yoktur... Devlet, kendisini kuran insanların tercihlerine, taleplerine sağır olamaz Peygamberimiz'e göre [asm].

***

Türkiye Cumhuriyeti "dinler karşısında tarafsız" mı peki?
Değil!
"Müslüman olmayan" bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı kaymakam, vali olamıyor, orduya subay olarak kabul edilmiyor.
Türkiye'de onca ahlaksızlaştırmaya ve dinsizleştirmeye karşı olabildiğince duyarsız ve sessiz olduğumuz halde, "Hıristiyanlaştırma"ya cansiperane karşı duruşun altında yatar acaba?
"İslam" Türklerin dini olduğu için, Türklerin dini olduğu sürece makbuldür, sevimlidir, güzeldir. Misyonerliğe karşı duruş İslam hatırına değil "Türklük onuru" adınadır anlayacağınız.

***

Laik olmayan Osmanlı'nın inşa ettiği çoğul dinli bir toplumda ruhban yetiştiren bir okulu bağrında bulundurması, "devletin dinler karşısında tarafsız olması" ilkesini savunmanın "Müslümancası"dır. Başka inançlara, başka kültürlere, başka giyinmelere "hoşgörü"yle bakmak "İslam'ın şartı"dır; İslam'a rağmen var olan bir şart değildir ki... "Başka"larına dair bu bakışın laiklik zoruyla kazanıldığını iddia edenler, en başta "İslam"ın nezaketini bilmiyorlar, Müslümanlara ise, "laiklik olmasaydı siz zorba olurdunuz!" diyerek hakaret ediyor. Her Müslüman'ı eli zorla kelepçelenmiş olduğu için mecburen nazik olan potansiyel bir zorba olarak tanımlıyor.

***

Laiklik savunucularının "Laiklik elden gidiyor" telaşı, bir zamanlar bir başkalarının -Padişah tahttan indirildiği için- "Şeriat elden gidiyor" telaşıyla aynı tondadır. "Şeriat elden gidiyor" diyenlere karşı, o zamanlar, Said Nursî, "şeriat"ın, bir padişahın tahtında oturması gibi sinek vızıltısı bir şarta bağlı olmadığını, bütün varlığın dağıyla, taşıyla, göğü ve deniziyle, baharı kışıyla "şeriat"i haykırdığını söyler. Yani "şeriat"ın elden gidip gitmemesi, elde olup olmaması bir iktidar sorunu değildir. Varlık "şeriat"tır zaten; Allah'ın dilemesidir; yok edilemez. Varoluştur şeriat; Allah'ın dilemesiyle akar zaten; durdurulamaz. Elden nasıl gitsin ki şeriat, ellerin hepsi "şeriat"ça yapılmıştır; yaratılış kanunlarına göre tutar, kavrar.

***

Gerçek şu ki, iktidarın yanında olacak bir şeriat insanın gönüllü kulluğunu zedeler, insanı insan yapan tercihlerini yok eder. İnsanı incitir. Allah'ın kanunları üzerinden insan incitmek ise çok katlı bir cürümdür. Başkaca zorbalıklardan daha büyük bir zorbalıktır. Gerçek ile insan arasındaki perdeyi kalınlaştırır. Gerçeği benimsemenin yolunu kapatır. Varlığın akışına gönüllü katılımı engeller.

***

"Din"i bir otorite kaynağı, bir baskı aracı yapanlara karşı geliştirilmiştir laiklik ilkesi; doğru. Sorun "din"in kendisi değil, "din" üzerinden zorbalık üretenler... Zorbalık iki türlüdür. Birincisi; birini inandığı ve sevdiği bir şeyi yapmaktan alıkoymak. Namaz kılmasını, örtünmesini engellemek gibi... Diğeri; birini zaten severek yapacağı şeye, gönlünden katılabileceği bir işe zorlamaktır Seve seve örtünebilecek birine, gönlünden namaz kılacak birine, sevmesine fırsat bırakmadan, gönlünün olması beklemeden emretmek gibi... İslam bu iki tür zorbalığı da reddeder. Çünkü ikisi de Yaradan'ın "nazlı misafiri"nin "nazlanması"nı engeller. Çünkü ikisi de Âlemlerin Rabbi'nin "gönlüyle hareket etmesini" bekleyecek kadar kendi iradesine bıraktığı insanın onurunu zedeler, gönüllülüğünü tahrip eder.
Bu bağlamda, örneğin birisinin başının zorla açtırılması kadar zorla örtülmesine de karşıdır İslam ve Müslüman... Batı'nın laiklik ilkesiyle yana yakıla aradığı, laiklik zoruyla ancak sürdürebildiği bu özgürlük alanı, zaten İslam'ın içinde, özünde var. Hem de zorlayarak değil, gönüllüce kıvamlandırılmış olarak var. Hem de değiştirilmez ve değiştirilmesi teklif edilemez yasaların zorunlu kılmasıyla değil, içten ve içtenlikle benimsenmiş olarak var. (Bu sözleri, "İslam'ın içinde laiklik zaten var" cümlesinin hoyratlığına kurban ettirmeye de niyetim yok. İslam'ın içinde laiklik falan yok. Müslümanların da laikliğe ihtiyacı yok!)

***

İşe bakın; zorbalığa karşı geliştirilmiş olan "laiklik ilkesi" bakın nasıl da "zorbalık" aracı haline gelivermiş. Tepemizde "başını kapatmak istesen de kapatamazsın!" kılıcı olarak sallanıyor. Meselâ "İçkisiz Alan" ilan etmeye kalkan bir belediyenin kapısına, laikler "İçkinin damlasını dudağına değdirmemi engelleyemezsin!" diyen bir yobaz edasıyla dayanabiliyor. "Saçının tek teli görünürse yanarsın!" diye/n günaha göz açtırmaz vaizlerin yanında, modern laikleri de "saçının tek teli görünmezse yakarım!" vaazları çekerken duyarız. Kızların etekleri diz üstüne çekilince yaygarayı basan, aman vermez "dinciler" gibidir laikler de... Kızlar eteklerini diz altına indirince, hele de ayak bileğine kadar uzatınca "büyük günah" işlemişler gibi recmediyorlar, taşlıyorlar... Değil mi?
İlle de bir slogan ya da bir sonuç gerekiyorsa bu yazı için, başında söylemiştim:
"Türkiye laik değildir, (bu gidişle) laik olamayacak!"

Senai Demirci

 

  Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Alt 04-26-2010, 01:40   #2
Kullanıcı Adı
rizzelli
Standart
Alıntı:
Minikkelebek Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster

"Türkiye Cumhuriyeti laiktir" diyor Anayasa...
Ama "değiştirilemez" diye ilave ediyor: Allah Allah!
Bir de "değiştirilmesi teklif edilemez" de deniyor: Hayy Allah!
"Değiştirilemez ama değiştirilmesi teklif edilemez" cümlesi "dogmatik" bir ifadedir.
kaldırılamaz da demiyor
rizzelli isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 04-26-2010, 02:00   #3
Kullanıcı Adı
EpiVaTeS
Standart
Alıntı:
rizzelli Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
kaldırılamaz da demiyor
Millet istemedikten sonra istersen kaldıramaz desinler...
bak bakim kaldırılıyormu kaldırılmıyor mu...
EpiVaTeS isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 04-26-2010, 02:20   #4
Kullanıcı Adı
rizzelli
Standart
Alıntı:
Noktaların Efendisi Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Millet istemedikten sonra istersen kaldıramaz desinler...
bak bakim kaldırılıyormu kaldırılmıyor mu...
anayasada kaldırılamaz ifadesi yok.

ben de onu söylüyorum ya ,kaldırılsa itiraz edemezler.

değiştirme diyor ama kaldırma demiyor.
rizzelli isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 04-26-2010, 09:28   #5
Kullanıcı Adı
Ukbâ
Standart
Kavramları mide bulandırıcı hale dönüştürmek faşist ruhlu insanlar ile olur. Laik olma kavramı devleti ve onun kurumlarını bireyler arasında farklı anlayışlar ile beraber yönetme şeklidir . Devletin dayattığı bir din veya giyim olamaz devletin böyle lüksü olamaz medeni olmayı bir kalıba sokarak bu yaptırımları modernlik adına yapıyoruz diye safsatalara giremez belki modernlik ve medeni olmak bir başkasının yaşantısında çok daha farklı algılanıyor , devlet veya kurumların bir modeli halkına dayatma gibi refleksi olamaz. Yıllardır laik liğin yalnış uygulamaları ile nice mağdur insanlar oluşturduk belki laik liği yıkmak onun yerine farklı bir ideolojiyi tesis etmek zordur ama en azından bireylerin her tür haklarına saygı duyabilen yeryüzünün farklı yerlerinde işleyen laik lik örneklerini kendimize model alabilirdik.
Ukbâ isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 04-26-2010, 16:53   #6
Kullanıcı Adı
.:Ay_Yıldız:.
Standart
Sorunu kökten incelemek şart. Zira bu ülkedeki "Laiklik" kavramı ülkenin kuruluşundan beri o kadar da "masum" bir kavram olmamıştır..

Bildiğiniz üzere Laiklik Türkiye'ye resmi olarak 5 şubat 1937 yılında girmiştir. 1924 yılında yapılan anayasamızda Türkiye Cumhuriyeti devletinin dini İslam olduğu ibaresinin yer aldığını görüyoruz. Bu da toplumun baskısından kaynaklanan bir sebeptir. Zira o yıllardaki siyasal sistem gerekçeli ayaklanmalar bu yasamızda önemli bir sebep teşkil etmiştir.

O yıllara baktığımız zaman, devletin dininin İslam olarak geçmesine rağmen; İstiklal mahkemelerinde ki idamlar, 1924 yılında dini kıyafetlerin sokakta dahi yasaklanması ve Takrir-i sükun yasası gibi örnekler o dönemde Laikliğe zemin hazırlayıcı olayların çok da "masum" olmadığını göstermektedir.

Dolayısı ile, bu gibi hadiselerden 10 yıl sonra bu uygulamalara getirilecek sistem çok da "masum" olmayacaktır.

Fransa'dan aldığımız Laiklik modeline de baktığımızda, güncel olaylardan biri olan Çarşaflı kadının trafiğe çıkmasından ötürü ceza alması ve Sarkozy'nin toplumsal açıdan dinin yaşanması konusunda katılığı; bugün ki sistemimizin çürüklüğünün sebepleri olarak gösterilebilir.

Bu gibi örnekler ülkemizdeki Laikliğin uygulanışı konusundaki çürüklükleri meşru gösterir mi? Tabiki hayır. İnsan özelliklerini taşıyan ve aklı olan bir birey olarak bu çürüklüğe devam etmemizin sebebi olan;dün bugün ve yarını içeren tarihi figürleri meşru gösteremez.

Demek istediğim, kavram karmaşası yaşayan sistemimizin sorunu ta köklere dayanmaktadır..
.:Ay_Yıldız:. isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 04-26-2010, 17:33   #7
Kullanıcı Adı
0000000000
Standart
Demek istediğim, kavram karmaşası yaşayan sistemimizin sorunu ta köklere dayanmaktadır..

Genel itibari ile hoş deklare ettiniz. Ama bütün ihaleyi yine ideolojinin kendisine vermişsiniz aslında sorun onu uygulamak isteyen egemen güçlerindir. İdeolojileri insanlar gelişen dünya şartlarına göre yenilerler kimisi kendini ve sistemini yenileme yerine despotluklarını bu sistemler vasıtası ile uygularlar. Bazı ülkelerde laik lik farklı algılanırken bizim ülkemizde veya başka ülkelerde de farklı uygulanması başlı başına onu uygulayanların vicdani anlayışı ile alakalıdır.
0000000000 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 04-26-2010, 17:41   #8
Kullanıcı Adı
.:Ay_Yıldız:.
Standart
Alıntı:
0000000000 Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Demek istediğim, kavram karmaşası yaşayan sistemimizin sorunu ta köklere dayanmaktadır..

Genel itibari ile hoş deklare ettiniz. Ama bütün ihaleyi yine ideolojinin kendisine vermişsiniz aslında sorun onu uygulamak isteyen egemen güçlerindir. İdeolojileri insanlar gelişen dünya şartlarına göre yenilerler kimisi kendini ve sistemini yenileme yerine despotluklarını bu sistemler vasıtası ile uygularlar. Bazı ülkelerde laik lik farklı algılanırken bizim ülkemizde veya başka ülkelerde de farklı uygulanması başlı başına onu uygulayanların vicdani anlayışı ile alakalıdır.
Yazımda bunun aksini inkar etmedim.. Laikliği değil,ülkemizdeki sistemin uygulanışının kökten problemli olduğunu kasıt ettim. Zira bugün Laiklik modelini belirleyen-Fransa dışında- Avrupa ülkelerinde devletlerin,toplumun dini yaşayışına bakışı gayet özgürlükçü vaziyettedir.

Kısacası şunu anlatmaya çalışıyorum; Laik sistemimiz,benimsendiğinden beri çürük uygulamalar ile serpilmiş,bugün bu halini almıştır. Tıpkı "Çürük temelli bir binanın en üst katının vay haline" sözü gibi..

Konu .:Ay_Yıldız:. tarafından (04-26-2010 Saat 17:43 ) değiştirilmiştir..
.:Ay_Yıldız:. isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 04-26-2010, 17:47   #9
Kullanıcı Adı
0000000000
Standart
Alıntı:
.:Ay_Yıldız:. Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Yazımda bunun aksini inkar etmedim.. Laikliği değil,ülkemizdeki sistemin uygulanışının kökten problemli olduğunu kasıt ettim. Zira bugün Laiklik modelini belirleyen-Fransa dışında- Avrupa ülkelerinde devletlerin,toplumun dini yaşayışına bakışı gayet özgürlükçü vaziyettedir.

Kısacası şunu anlatmaya çalışıyorum; Laik sistemimiz,benimsendiğinden beri çürük uygulamalar ile serpilmiş,bugün bu halini almıştır. Tıpkı "Çürük temelli bir binanın en üst katının vay haline" sözü gibi..
Onu uygulayanların çok daha insani olması bir çok sorunun üstesinden gelir . Umarım ülkemizde faşistlik ile laik liği birbirine karıştıran zümreler bunu idrak eder.
0000000000 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 04-26-2010, 18:15   #10
Kullanıcı Adı
El Emin
Standart
Senai Demirci Üstadımız yine döktürmüş.
El Emin isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler
Stil

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi