02-28-2012, 20:08 | #29 |
''Komplolar, İftiralar ve Çelişkiler Üzerine Her komplo teorisi aslında bir iradesizliğin ifadesidir. İftira atmak ta öyle… Eğer özgür bir iradeniz yoksa, başkalarına ipotek etmişseniz tavırlarınızı ya her şeyi düşmanınızın oyunlarıyla açıklarsınız ya da iradenizi teslim ettiğiniz efendiniz neye iyi derse onu alkışlar neye kötü derse ona çamur atma telaşına düşersiniz. İftira da böyle bir çaresizliğin ifadesidir aslında. Delile, anlamaya ihtiyaç duymayan anlık bir çaredir. Namertçe vur kaç taktiğidir. Arap Baharı olarak adlandırılan “Yeni Durum” birçoğumuzun zihin konforunu fena halde bozdu… Yıllardır kokuşmuş rejimler tarafından susturulan Halkların kendi iradelerine ve onurlarına sahip çıkmaları dünya tarihine geçerken herkesin şahitliği de kimin nasıl bir ahlâkî hâl üzere olduğuna ışık tuttu… Bazıları aristokrat bir dudak bükmeyle halkların fıtrat feryadını komplo teorileriyle açıkladılar. Amerika bölgeyi dizayn etmekte piyon olarak ta “muhalifleri” kullanmaktaydı. Yoksa halkların bu rejimlere başkaldırması nasıl olacaktı! Dün susmuşlardı bugün niye isyan etsinlerdi? Bu bölgeye demokrasi de gelecekse onu da Amerika getirirdi. Bölgede olan bitenlerde iradesizlik beyanı ve her şeye kâdir Amerika ilânı böyle bir şeydi… Komplonun ucu açıktı, hesap vermeye, delil göstermeye gerek yoktu. Mesela Mısır’daki iyiydi de Suriye’deki kötüydü? Ya da Suriye’deki iyiydi de Bahreyn’deki kötüydü… Neden mi? Çünkü irademiz başka merkezlere teslim edilmişti… Bu “iradesizlik” hem Amerikayı kâdiri mutlak gösterirken hem de o muhteşem zekâsını yatsıya kadar bile yanmayan ucuz iftiralara kullandı… Mesela Suriye’deki halk Der’a’da isyan edince Ürdün kışkırtıyor dediler, Banyas’takiler feryad edince Lübnan’dan silah aldılar dediler, Cisr eş-Şuğur bağırınca Türkiye fitne Fesad dediler… Şam’da, Hama’da, Humus’ta Beşyüzbin insan çığlık atınca ne dediler?! Tısss…. İran rejimi, Irak’ta ve Afganistan’da Amerikayla açıktan işbirliği yapınca bunu eleştirmeyip Amerikayla işbirliği yapmayan Suriye ana muhalefetini Amerikaya göz kırpan küçük oluşumları gösterip töhmet altında bırakan arkadaşlarıma bir devletin açık dış politikasına göz kapamanın ne anlama geldiğini sormak isterim… Töhmet ki tecavüz, işkence ve katliamı “normal” ve “ama ne yapalım bu işkenceciler, tecavüzcüler ve katiller bizimkileri desteliyorlar” diyerek görmezden gelmek ne anlama geliyor? Bu zalimler giderse yerine “belki” başka bir zalim gelebilir zannını öne çıkartıp zalimin zalimliği “gerçeği”ni bu zayıf “ihtimal”e kurban eden bir iradesizlikle karşı karşıyayız. Neden? Çünkü öyle isteniyor… Ucuza kullanılan keskin zekâ, saldırılarını önce Hakan Albayrak’a yönelttiler. Yıllar boyunca mezhep ayrımı yapmadan nerede bir Müslüman varsa onun koluna giren bu kalbi aydın insana olmadık iftiraları attılar… Bu zekâ, 16 Temmuz’da sınıra yürüyerek Suriye halkıyla dayanışma ve ulusu devlet sınırlarını sorgulama amacı güden gençlik hareketini önce Amerikancı yaptılar. O hareketin öncülüğünü yapanlardan biri olan Adem Özköse’nin Suud Ajanı olduğunu(!) söylediler. Yetmedi Hariri kamplarında eğitim gördüğünü(!) iddia ettiler. Özköse 2006’da Hizbullah lehine yayınlar yapan bir gazeteciydi, Fadlullah’la çok olumlu bir röportaj gerçekleştirmişti önemli değil çamuru at çamur atan bile inanmasın önemli değil… ...'' Bülent Şahin Erdeğer kaynak ve devamı için: http://www.haksozhaber.net/komplolar,-iftiralar-ve-celiskiler-uzerine-22053yy.htm |
|
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|