|
![]() |
#1 |
![]() Türkiyenin sadece Huzura ihtiyaci var. Baska hicbirseye ihtiyaci yoktur. Sistem iyidir böyle. Biz Gavur degiliz. Biz pislik istemiyoruz. Icki, Kumar istemiyoruz.
![]() |
|
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
#2 |
![]() Cihannur, zaten şu kesim kötüdür bu kesim iyidir gibi genelleme yaparak basitçe zekan çalışmasa burada particiliğin köşe başına oturtmazdın, seni de anlıyorum....
Menderes en büyük hizmetleri yapmış siyasetçilerden birisidir ama bunu deneme rağmen neyden bahsetmeye çalıştığımı hala idrak edemiyor ve bunu duygusallıkla çarpıtıyorsan ya bunu kasten yapıyorsun ya da.... Neyse... Uzatmaya gerek yok... BayMC seni zaten anlamıyorum ve anlamak da istemiyorum. Açtığım konuyu nereden nereye getirmişsin. Yazdıklarımı anlama özenini göstermeyenlere tahammülüm yok... Bu özeni göstermeyenlere ısrarla anlatma vaktim de yok... Yazdıklarımı anlayan anladı... AKP ve DPyi beğenip tutan bir çizgide olarak bunları söylüyorum... Hala o zaman niye böyle yazıyorsun diyenler hakikaten gerizekalıdır... Konu Cihannur tarafından (11-27-2014 Saat 16:35 ) değiştirilmiştir.. Sebep: Hakaret. |
|
![]() |
![]() |
#3 | ||
![]() Alıntı:
1- Türkiye'de 96 siyasi parti faaliyettedir. Bunların arasında merkez patiler de vardır. Türkiyede siyasi parti kurmak çok kolaydır. Vatandaş olan 30 kişinin imzasıyla siyasi parti kurulabilir. Ülkemizdeki kurulu bulunan 96 siyasi parti yetmiyorsa bir 96 tane daha siyasi parti kurulsun, mahzuru yok. 2- Türkiye siyasetinde belli toplumsal temeli ve ağırlığı olan 4 ana görüş (1- Müslümanlık, Türkiyelilik, Anadoluluk, ülkenin ve milletin değerlerine bağlılık, millî ve manevi değerlerimize bağlılık, Müslüman demokratlık, muhafazakâr demokratlık, 2- Laikçilik, Kemalizm, 3- Türk Milliyetçiliği, 4- Kürt Milliyetçiliği) 4 ana siyasi partide (AK Parti, CHP, MHP ve HDP) temsilini bulmaktadır. 3- İstediğiniz kadar; ister merkezde, ister sağda, ister solda siyasi parti kurun farketmez; çünkü Türkiye'deki siyasi yapı oturmuştur ve normal şartlarda önümüzdeki genel seçimlerde de bu oturmuş siyasi yapının tezahürlerini görmeye devam edeceğizdir. 4- Türkiye'deki toplumsal temsiliyeti yapmada AK Parti, MHP ve HDP'de sorun yoktur. Bu siyasi partiler, toplumsal temsilini yapmış oldukları kesimlerin; fikriyatlarını, zihniyetlerini, görüşlerini, anlayışlarını tutarlı bir biçimde temsil etmektedirler. Türkiye'nin siyasi yapısında 4 ana siyasi görüşün 4 ana temsilcisi AK Parti, CHP, MHP ve HDP'den sadece CHP, temsilini yapmakta olduğu kesimi tutarlı bir biçimde temsil edememekte ve temsiliyet krizi yaşamaktadır. CHP, Etro Kemal'in genel başkanlığında Yeni CHP (YCHP) diye bir şey tutturmuş; ama başarısız ve beceriksiz bir genel başkan olduğu için CHP'yi sözde YCHP'ye özde ise Ne İdüğü Belirsiz Bukalemun CHP'ye (NİB BCHP) dönüştürmüştür. CHP, amorf bir yapı arz etmektedir. Sosyal demokrat desen, değil, Atatürkçü-Kemalist-ulusalcı desen, değil, merkez sağ desen, değil, ne idüğü belirsiz ve renkten renge giren bir yapı. 5- Türk siyasetinin mevcut yapısında etkili ve oy alabilecek bir merkez parti kurulup siyaset yapabilirse, o merkez partinin, oylarını asıl böleceği parti AK Parti değil, CHP olur. Çünkü AK Parti, dindar ağırlıklı merkez sağ siyasi parti olarak ve; en iyi, en doğru ve en başarılı siyasi parti olarak sağda ve merkezde yer alan büyükçe bir kesimin temsilini başarıyla yapmaktadır ve yapmış olduğu olağanüstü ve muhteşem hizmetlerini de sürdürdüğü için oylarını koruyabilmektedir. CHP ise temsiliyet krizi yaşamasının yanı sıra, kendi doğal seçmeni olmayan ama sekülerlik paydasında buluştuğu bir kısım merkez sağ seçmeni de bünyesi altında toplamıştır. Türkiye'de kurulacak muhtemel bir merkez partisi toplumda karşılık bulursa o partiye gidecek ilk seçmenler, daha önce merkez sağa oy verip, merkez sağın, dindar ağırlıklı merkez sağ AK Parti'de temsil edilmesiyle başlanmasıyla sekülerlikleri sebebiyle CHP'ye oy vermeye yönelmiş o seküler merkez sağ seçmenlerden olacaktır büyük ihtimalle. Türk siyaseti üzerine genel yorumlar yaptıktan sonra şimdi de son söylediğiniz sözlere değineyim. Yazmış olduğum mesajımda, şu kesim kötüdür bu kesim iyidir gibi basitçe genelleme mi yapmışım?! Bakın, yazmış olduğum o sözleri burada alıntılayayım ve ne demek istediğimi açarak kısaca anlatayım. Diyorum ki, "Türkiye'deki sağ; iyidir, vatanseverdir, millete hizmetkârdır; Türkiye'deki sol; kötüdür, azgındır, darbecidir." Bu söylediğimi dikkatlice okuyunca anlayacağınız üzere, kesimlerden değil ideolojilerden, fikriyatlardan bahsediyorum. Açayım: Türkiye'deki sağ (Demokrat Parti, Adalet Partisi, Anavatan Partisi, Adalet ve Kalkınma Partisi vd.) devamlı olarak iktidara gelmiş ve apaçık ve reddedilemez bir gerçektir ki ülkemize ve milletimize olağanüstü ve muhteşem hizmetlerde bulunmuştur, yani: Türkiye'deki sağ; iyidir, vatanseverdir, millete hizmetkârdır. Türkiye'deki sol (Cumhuriyet Halk Partisi vd.) ise iktidara gelmiş olan sağ partilere devamlı olarak yıkıcı ve düşmanca muhalefet yapmış, Türkiye'de son 55 yılda 4 askerî darbe (27 Mayıs 1960, 12 Mart 1971, 12 Eylül 1980 ve 28 Şubat 1997 askerî darbeleri) yapılmasına sebebiyet vermiş, apaçık ve reddedilemez bir gerçektir ki ülkemize ve milletimize yapmış olduğu bu ve benzeri kötülüklerle ülkemizin yeteri kadar gelişememesinin başlıca sorumlusu olmuştur; yani: Türkiye'deki sol; kötüdür, azgındır, darbecidir. Çalışmayan zekâmla particiliğin köşe başına mı oturmuşum?! Bu söylediğinize cevabı, safahat kardeşime yazmış olduğum bir mesajımı burada alıntılayayak ve particiliğin köşe başına oturmadığımı anlatan kısmı kalınlaştırarak ve altını çizerek vereyim. Vel Hasılı Kelam bölümünde AK Parti Forum Sohbet konusunda yazmış olduğum mesajım: Alıntı:
Konu Cihannur tarafından (11-27-2014 Saat 18:35 ) değiştirilmiştir.. |
|||
![]() |
![]() |
#4 |
![]() |
|
![]() |
![]() |
#5 | |
![]() Alıntı:
1- Türkiye'de ekonomik kriz ya da benzeri bir sarsıcı durum olmadığı takdirde AK Parti'nin oyunun % 45'in altına düşmeyeceği ve 2015 Genel Seçiminde AK Parti'nin en az % 45'ler civarında oy alacağı kanaatindeyim. 2- Emine Ülker Tarhan'ın kurmuş olduğu Anadolu Partisi'nin, 2015 Genel Seçimine katılıp katılmayacağı belirsizdir. Çünkü genel seçime 6 ay kadar bir süre kalmıştır ve bildiğim kadarıyla seçime katılabilmek için seçimden en az 6 ay önce Türkiye'de illerin ve ilçelerin en az belli bir bölümünde örgütlenme zorunluluğu vardır. Bu durumda eğer 2015 Genel Seçiminin 7 Haziran 2015 tarihinde yapılacağına karar verilrse, Anadolu Partisi'nin en geç 7 Aralık 2014 tarihine kadar seçime katılmaya hak kazanacak kadar örgütlenmesini tamamlaması gerekmektedir ve bunun içinde bir hafta on gün kadar kısa bir süre kalmıştır. 3- Eğer Anadolu Partisi genel seçime katılabilse bile, Emine Ülker Tarhan'ın güçlü bir rüzgâr yakalayabileceğini zannetmiyorum. Eğer Biçare Sarıgül, TDH'yi partileştirip seçime katılsaydı, o, güçlü bir rüzgâr yakalayabilir ve belki de % 10 barajını zorlayabilirdi. Anadolu Partisi için ise böyle bir şeyi öngörmüyorum. Anadolu Partisi için en iyi sonuç % 3'ün üzerinde oy alıp hazine yardımı almaya hak kazanmak olur. 4- Adalet ve Kalkınma Partisi'ni (AK Parti), ANAP ya da DYP ile kıyaslarsanız yanlış yaparsınız. Türkiye'de 1908 yılından bugüne kadar siyasi hayatımızda çok sayıda siyasi parti gelip geçmiştir ama onların hiçbiri bir AK Parti değildir. AK Parti, Türk Siyasi Tarihi'nin; en iyi, en doğru ve en başarılı siyasi partisi olduğu gibi, aynı zamanda da en efsane siyasi partisidir. AK Parti, Demokrat Parti Efsanesini geride bırakarak tarihimizin en efsane siyasi partisi olmuştur. Böylelikle Demokrat Parti efsanelikte 2. sırada yer almıştır. 5- AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu'nu da Mesut Yılmaz ya da Tansu Çiller ile kıyaslamanız doğru olmaz. Türkiye'nin önemli ve değerli profesörlerinden ve entellektüellerinden biri olan Ahmet Davutoğlu, kimsenin kuklası değildir ve böyle bir zilleti kabul etmeyecek kadar karakterli bir insandır. 6- Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, başbakanlığı döneminde; Anasol-M'nin batma durumuna getirdiği ekonomiyi toparladı, Türkiye'nin IMF'ye olan 23.5 milyar dolar civarında borcunu sıfırladı, faizlerin epey düşmesini sağladı, ülkemizin milli gelirinin ve kişi başına düşen milli gelirimizin 3 kata kadar artmasını sağladı, yapmış olduğu; duble yollarla, konutlarla, dersliklerle, ünivesitelerle ve benzeri olağanüstü ve muhteşem hizmetlerle Türkiye'nin gelişmiş ülkelerin gelişmişlik seviyelerine yaklaşmasını sağladı. Erdoğan Dönemi, Türk Siyasi Tarihi'nin en iyi ve en başarılı dönemi oldu Allah'a şükürler olsun. Davutoğlu Dönemi'nin, Erdoğan Dönemi'nden daha başarılı bir dönem olacağı kanısındayım. Çünkü Erdoğan, kendisine bırakılmış olan enkazı kaldırdı, ekonomiyi rayına oturttu, kışlasından çıkmış olan ordumuzu kışlasına soktu, Ergenekon Terör Örgütü'nü ve Balyoz Cuntası'nı etkisiz hâle getirdi, Gezi Kalkışması'nı ve Dostmodern Paralel Kalkışma'yı bastırdı ve nihayetinde Davutoğlu'nun önüne Türkiye'yi 10 yıl içinde gelişmiş ülke yapabilme şartlarını bütünüyle hazırladı. Zor bir 12 yılı (Erdoğan Dönemi) geride bıraktık. Önümüzde ise 2023 yılı hedeflerimize ulaşmada geride bıraktığımız 12 yıla göre daha kolay bir 10 yıllık dönem (kısmetse Davutoğlu Dönemi) bizi bekliyor. Önümüzdeki 10 yılda; Erdoğan'ın liderliğinde, AK Parti iktidarında, Davutoğlu Dönemi'nde Allah'ın izni ve inayetiyle Türkiye uçuşa geçecektir. 7- AK Parti'nin tek başına iktidar olmasının kolay kolay engellenemeyeceği kanaatindeyim. 2015 Genel Seçiminde de AK Parti tek başına iktidar olacaktır inşaallah. Bakın, aşağıda; 2002, 2007 ve 2011 Genel Seçimlerinin sonuçlarını gösteren seçim haritalarına yer veriyorum. 2015 Genel Seçiminde de işte bu aşağıdaki seçim haritalarına benzer bir seçim haritasıyla karşı karşıya geleceğimizi düşünüyorum. İnsanlar gece yatıp sabah kalktıklarında oy verdikleri siyasi partiyi değiştirmiyorlar. AK Parti, doğru olan siyasi çizgisini koruduğu ve ekonomimizi de iyi götürdüğü müddetçe oylarını büyük ölçüde koruyacaktır inşaallah. 2002 Genel Seçimi Sonucu ![]() 2007 Genel Seçimi Sonucu ![]() 2011 Genel Seçimi Sonucu ![]() Bu şarkı burada bitmez. Bizi izlemeye devam edin. ![]() Konu Cihannur tarafından (11-28-2014 Saat 02:28 ) değiştirilmiştir.. |
||
![]() |
![]() |
#6 |
![]() Aynı linkte Bayrakçı'nın sözünü cevap olarak koydum.
|
|
![]() |
![]() |
#7 |
![]() Evet Türkiye'nin kökten değişmesi lazım. Mesela Atatürk İlkeleri kaldırılmalı. Şeriat gelmeli. Daha birçok köklü değişiklik olması lazım.
|
|
![]() |
![]() |
#8 |
![]() Atatürk ilkeleri bence de kaldırılmalı. Şeriat da talep eden Müslümanlara gelmeli.
|
|
![]() |
![]() |
#9 |
![]() Konunuzun başlığını doğru bulmuyorum zülcenaheyn. Türkiye, 12 yıllık AK Parti iktidarında nefes alıyor. Türkiye, AK Parti iktidara gelmeden önceki karanlık günlerden kurtuldu hamdolsun. 2 Kasım 2002 ve öncesindeki siyasi ve ekonomik istikrarsızlık günlerinde değiliz artık.
Laik zengin çocukları da AK Parti iktidarında rahatlar. Siz Kadıköy'de oturuyormuşsunuz. Eviniz Bağdat Caddesi'ne yakın mıdır bilmiyorum. Müsait bir zamanınızda Bağdat Caddesi'ne giderek CHP'li laik zengin çocuklarının, Bağdat Caddesi'nde nasıl zevk-ü sefa içinde yaşadıklarını kendi gözlerinizle görebilirsiniz. % 10 civarındaki laik vatandaşlarımız, Müslüman Türk Milleti'nin hâkimiyeti altında rahatllık içinde yaşıyorlar. Size bir önerim daha var. Önce Kadıköy'de, CHP'nin son yerel seçimde % 72 oranında oy almış olduğu Kadıköy'de gezin. Sonra da AK Parti'nin % 61 oranında oy almış olduğu Sultanbeyli'ye gidin ve orada gezin. Bu iki ilçe de Anadolu yakasında bulunmakta. Aralarında çok mesafe yok. Gidin ve bu iki ilçeyi gezin. Sonra da, Kadıköy'de yaşayan laik zengin vatandaşlarımızın bol paralarla nasıl rahatlık içinde yaşarlarken, orta ve dar gelirli vatandaşlarımızın Sultanbeyli'de nasıl hayat mücadelesi verdiklerini görün. Yaşayacağınız böyle bir deneyim belki sizin fikirlerinizde değişime neden olur. Laik vatandaşlarımızın ne kadar rahatlık içinde yaşadıklarını, milletimiz çoğunluğunun ise nasıl bir hayat mücadelesi içinde yaşadıklarını görerek CHP'nin haksızlığını ve AK Parti'nin haklılığını anlamış olursunuz. Türkiye nefes alıyor zaten. Nefes alamayanlar; ekonomisi batmış olan Yunanistan, % 25 civarındaki işsizlik oranıyla ekonomik kriz yaşamakta olan İspanya ve yere yatırdıkları ve "I can't breathe" (nefes alamıyorum) diyen Eric Garner isimli siyahi vatandaşını polisleriyle öldüren, silahsız siyahi vatandaşlarını çocuk-büyük demeden polisleriyle öldüren Amerika Birleşik Devletleri gibi ülkeler... Siz Kadıköy'de yaşadığınız için belki de içinde bulunduğunuz ortamın etkisiyle Türkiye'nin nefes alamadığı yanılgısı içindesiniz ve bu yüzden, Türkiye nefes almalı diyorsunuz. Kadıköy'de çevrenizde çok sayıda CHP'li vardır; belki pek çok arkadaşınız da CHP'lidir. Oysa Türkiye, İstanbul'da; Kadıköy, Beşiktaş, Bakırköy; Ankara'da Çankaya; İzmir'de Karşıyaka'dan ibaret değil! Türkiye'de sadece, % 10 civarındaki laik vatandaşlarımız yaşamıyorlar. Bu konuda paylaşmış olduğum; 2002, 2007 ve 2011 genel seçim sonuç haritaları bu söylediğimin doğruluğunun açık misallerindendir. Laik CHP iktidara gelemiyor diye rahatsızlık yaşıyor olabilir. Laik CHP'nin yapması gereken şey şu: 6 ay kadar sonra muhtemelen 7 Haziran 2015 tarihinde genel seçime gideceğiz. CHP önümüzdeki 6 boyunca propaganda yaparak halkımızı kendisine oy vermeye ikna etmeye çalışmalı. Türkiye'de yapılan seçimler serbest ve demokratik seçimlerdir Allah'a şükürler olsun. Siyasi partilere bazı şartlar dahilinde dilediklerince propaganda yapma imkânı tanınmaktadır. Hazine yardımı alamayan partilerin para bulma sorunları var; fakat CHP yüklü miktarda hazine yardımı alabildiği için para sıkıntısı da yaşamamaktadır. İstediği gibi propaganda yapabilir. Konu Cihannur tarafından (12-13-2014 Saat 04:12 ) değiştirilmiştir.. |
|
![]() |
![]() |
#10 |
![]() Evet, bu anlamda söyledim aslında. Türkiye nefes almalı derken iktidar olmayan kesimi kast ediyorum. Nitekim iktidar olan ve çıkarları bu doğrultuda kar eden kesim zaten nefes alıyor. He iktidar olmayan kesim de darbe dönemlerinde nefes alıyordu.
Ben ara sıra Halk TV ve +1'i de izlerim. Ve evet Kadıköy'de oturuyorum, burası CHP semti, caddeye de yakınım. Ama benim Erdoğan ve AKP eleştirilerim çevremdeki eleştirilerden farklıdır. Nefret ederek değil severek ve hatta oy veren biri olarak eleştiriyorum. Kadir Mısıroğlu bir gün Celal Bayar ile röportaj yapmaya gitmiş. Röportaj esnasında "sizin olduğunuz yerde ben CHP'nin yanındayım" demiş Celal Bayar. Benim durumum da tam tersidir. Eleştirimi yaparım, iktidarın yozlaştığını söylerim, fazla güçten dolayı haksızlık yapanların yakalanamadığını söylerim, zafer sarhoşluğunun verdiği hataları söyler ve kızarım ama Gezi olaylarının olduğu yerde hükumetin yanında olurum. Muhafazakar kesimde zenginleşen sermaye sahibi bir zümre oldu ve özgürlükler de sağlandı, artık kompleks yapacak bir durum yok Bağdat Caddesini göstererek. Ayrıca ben ekonomiden bir eleştiri yapmıyorum, milletin cebini konuşmuyorum. Başka bir alandan eleştiri yapıyorum. Rusya ile, Doğu ile yakınlaşabiliriz ve ekonomik, siyasi anlamda güçlü istikrarlı olabiliriz birlikler kurarak ama mesela: Osmanlıca dersi... Benim sempati ile baktığım bir olay... Ama bu seçmeli değil de zorunlu hale gelince o zaman bu bir dayatmaya giriyor, bir vatandaş tipi oluşturma yoluna giriliyor... Kemalizm İslam karşıtı olarak bir eğitim dayatmasında bulundu, bu artık kaldırıldı ama şimdi yeni bir dayatma başlıyor..... Demokrasi ne azınlıkların diktatörlüğü ya da dayatmasıdır ne de çoğunluğun bir dayatmasıdır, demokraside dayatma O-LA-MAZ! Çoğunluğun seçtiği iktidar olur, hükumet kurar ama azınlığın seçtiği de vardır, azınlığın seçtiğinin sesi az çıkıyor, sesi yetmiyor diye temel insan hakları görmezden gelinemez ve bir dayatmaya uğrayamaz. Şu Osmanlıcayı seçmeli yapıp cemevleri problemi çözülse ne olur? Hiçbir şey olmaz sadece demokrasi uygulanmış olur ama insanların dersi devleti ele geçirip hayallerindeki insan-vatandaş tipini yaratmak... Bunu Atatürk başaramadı, Erdoğan da başaramaz... Bu milletin her bir bireyi ne "Laik-Kemalist bir Türk" olacaktır ne de "Dindar ve Kindar Türkiyeli" olacaktır! Vatandaşı tek tipleştiren ideolojik akımların devri geçmiştir, böyle devletlerin de ömrü kısa sürelidir. Artık küreselleşen ve demokratikleşen bir dünyadayız. Evet şu anda Türkiye geçmişi ile yüzleşip kültürü ile yeniden barışıyor ama elbette Türkiye bünyesinde barındırdığı otoriterleşme ile de yüzleşecektir. Bu otoriterleşme Kemalizmde de var Sağ yapılarda da var. İşte olay bundan ibaret. |
|
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|