|
06-07-2011, 02:51 | #1 |
“Türkiye’ye Fransız”lar, ne bilir 12 Haziran’ı?.. / Hasan Karakaya
AK Parti’nin, dün İzmir’de düzenlediği “miting”i gördünüz... Fazla söze hacet olmasa gerek... CHP’nin “kale” olarak gördüğü İzmir, “ezberleri bozacak” gibi...
Dünkü mitingi izleyen “CHP’li vatandaş”ların; biraz kıskançlık, biraz da hayranlıkla; “Şu Tayyip Erdoğan, keşke CHP’nin başında olsaydı” demeleri, her şeyi anlatmaya yeter de, artar bile... Kim, ne derse desin; Erdoğan, İzmir’i sallamıştır... İzmir de, CHP’yi sallayacaktır. İddiamı biliyorsunuz; “CHP, İzmir’i kaybedebilir!” Dünkü miting fotoğrafı; İddiamı teyid eder gibiydi. BİZ CHP’Yİ İYİ BİLİRİZ! “İzmir mitingi” ile ilgili ayrıntıları elbette yazacağım... Ama bugün, “daha öncelikli” bir konu var. İzmir’den önce Konya mitingi... Malûm; Başbakan Tayyip Erdoğan, önceki gün Konya’daydı. Konya, bağrına bastı Erdoğan’ı... Erdoğan da, bu ilgi karşısında coştukça coştu... Kemal Kılıçdaroğlu’na; “CHP’nin sanal genel başkanı” dedi ve buna da Kılıçdaroğlu’nun bir sözünü gerekçe gösterdi. Hani, Kılıçdaroğlu; “Biz olsaydık Mavi Marmara’nın yola çıkmasına izin vermezdik” demişti ya, bastırdıkça bastırdı Erdoğan; “Biz sizin dönemlerinizi biliriz. Biz, CHP dönemlerindeki dış politikayı biliriz... Biz, CHP’de, monşerlerin çizdiği dış politikanın ne olduğunu çok iyi biliriz... İnönü CHP’sinin, hem Hitler’in doğum gününü kutlamaya heyet gönderdiğini, hem de İsrail’i ilk tanıyan hükümetlerden biri olduğunu, çok ama çok iyi biliriz.” THE ECONOMİST’İN ÇAĞRISI Erdoğan, Kılıçdaroğlu’nun “Mavi Marmara” ile ilgili sözleriyle “İsrail’e selâm çaktığını” ve bunun da “karşılığını aldığını” söyleyip, dedi ki; “Uluslararası bir dergi (The Economist) bir yorum yayınlıyor... Yorumda öyle dolaylı filan değil, doğrudan doğruya ‘Oyunuzu CHP’ye verin’ deniyor. Ya, bu nasıl bir pervasızlıktır, bu nasıl bir densizliktir? Seçim analizi yapmak başka bir şeydir, ‘Şu partiye oy verin’ diye çağrıda bulunmak başka bir şeydir. Bu dergi çıkıp, ‘AK Parti’ye oy verin’ deseydi, açık söylüyorum buna da karşı çıkardık. Uluslararası bir yayın organının, bu kadar açık şekilde çağrı yapması, esasında CHP’nin nasıl bir proje olduğunu da ortaya koymuştur.” “Konyalı” vatandaşların, The Economist’in yorumlarına tepki göstermesi üzerine, Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “The Economist, sen bu ülkeye, CHP’ye çok Fransızsın. Hesap başka. Meğer, CHP’nin yeni genel başkanı, sadece ulusalcı bir proje değil, uluslararası bir projeymiş. Biz, CHP’nin yeni genel başkanını, Türkiye’deki çetelerin projesi biliyorduk, meğer sadece onların değil, küresel çetelerin de projesiymiş.” BUNLAR, TÜRKİYE’YE FRANSIZ! Gerçekten doğru bir tesbit!.. The Economist, bir “İngiliz” dergisi olmasına rağmen, Türkiye’ye son derece uzak, son derece “Fransız!” O kadar “Fransız” ki; “12 Haziran” için yaptığı “seçim tahmini”nde; AK Parti’nin yüzde 38-40 oy alacağını, referandum sonuçlarına rağmen CHP’nin “yüzde 30”lara yükseleceğini, “kaset skandalları”na rağmen MHP’nin de “barajı aşacağını”, çünkü MHP’ye “sempati”nin arttığını iddia ediyor!.. Merak ediyorum; Bu “seçim analizi”ni, bu “başyazı”yı The Economist’in adamlarından biri mi yazdı, yoksa “Türkiye’den CHP yandaşı bir gazeteci” mi?.. Çünkü, böyle bir analizi, ancak ve ancak “fanatik bir CHP’li” yapar!.. Şu “başyazı”yı; ancak ve ancak “fanatik bir CHP candaşı” kaleme alabilir; “AK Parti’nin, yeni hükümeti kuracağı adeta kesin gibi. Ancak Türklere, CHP için oy vermelerini tavsiye ederiz. Sayın Kılıçdaroğlu’nun partisinin daha güçlü bir performans göstermesi, anayasayı daha kötü hale getirecek tek taraflı değişiklikler riskini azaltacak ve muhalefete, gelecekteki bir seçimi kazanması için adil bir şans verecek. Bu, Türkiye’nin demokrasisi için açık farkla en iyi garanti olur.” Hele söyleyin; Başbakan Erdoğan, bunlara “Türkiye’ye Fransızlar” demekte haksız mıdır?.. “Türkiye’ye Fransız” olan, sadece “İngiliz dergisi” değil elbet... Malûm, geçenlerde de, Cumhuriyet gazetesi, “üst düzey bir Beyaz Saray yetkilisi”ne dayanarak manşet atmıştı; “Sonuçlar farklı olacak!” Altında da demişti ki; “AK Parti 367 milletvekili çıkaramaz!.. Yine birinci parti olurlar ama yüzde 38’i geçemezler... CHP yüzde 25-30 bandında görülüyor!” Demek oluyor ki; Türkiye’ye, ABD de “Fransız!” TAMAMEN GERÇEK BİR OLAY Ben derim ki; İngiltere’den veya Amerika’dan gelen bu tür “yorum”ları pek de ciddiye almayın!.. Hatta, gülün geçin!.. Çünkü İngiltere de, Amerika da; bırakın binlerce kilometre ötedeki “Türkiye”yi, “burunlarının ucu”nu görmekten bile aciz!.. Evet, evet; “burunlarının ucunu görmekten bile aciz”ler!.. Kanıt mı istiyorsunuz?.. “İnternet siteleri”nde yayınlanan aşağıdaki konuşmalar, “tamamen gerçek” olup, Deniz Navigasyon Kanalı 106’dan (Finisterra-Galicia) tarafından kaydedilmiştir!.. Buyrun, işte o konuşma: _ İspanyollar: “Burası A-853, çarpışmadan kaçınmak için lütfen rotanızı 15 derece güneye çevirin. Şu anda 25 deniz mili uzaklıktasınız ve tam üzerimize doğru gelmektesiniz.” _ Amerikalılar: “Asıl siz kendi rotanızı 15 derece kuzeye çevirin.” _ İspanyollar: “Negatif!.. Tekrarlıyoruz. Rotanızı 15 derece güneye çevirin.” _ Amerikalılar: “Sizinle ABD gemisinin kaptanı konuşuyor. Kendi rotanızı derhal 15 derece kuzeye çevirin.” _ İspanyollar: “Öneriniz mümkün görülmedi. Bize çarpmak istemiyorsanız rotanızı 15 derece güneye çevirin.” _ Amerikalılar: “(Artık sesini yükselterek) Sizinle ABD Deniz filosunun büyüklükte ikinci uçak gemisi USS Lincoln’un Kaptanı Richard James Howard konuşuyor. Beraberimizde iki kruvazör, avcı uçakları, dört denizaltı var... Ayrıca bizi hücumbotlar destekliyor. Size TAVSİYE etmiyorum, EMREDİYORUM!.. Rotanızı 15 derece kuzeye çevirin, aksi halde filomuzun emniyeti için tedbir alacağız. Derhal rotamızdan çekilin gidin. _ İspanyollar: “Sizinle Juan Manuel Salas Alcantara konuşuyor. Burada iki kişiyiz. Beraberimizde bir köpek, akşam yemeğimiz, iki şişe bira ve bir de kanaryamız var. Kanarya şu anda uyuyor. Ayrıca bizi radyo istasyonu Cadena Dial La Coruna destekliyor. Şu anda İspanya’nın Finisterra Galicia kıyısında ve A-853 numaralı deniz fenerinde olduğumuzu göz önünde bulundurarak; buradan hiçbir yere gitmeye niyetimiz olmadığını söyleyelim. Deniz fenerimizin İspanya’daki deniz fenerleri arasında büyüklük açısından kaçıncı sırada olduğu konusunda hiçbir fikrimiz yok. Kayalık sahillerimize kafadan geçirmek üzere yönlenmiş boktan geminizin emniyeti için istediğiniz boktan tedbiri alabilirsiniz. Ama yine de ısrarla tavsiye ediyoruz. Rotanızı 15 derece güneye çevirin.” _ Amerikalılar: “Tamam, anlaşıldı. Teşekkürler!..” “Komedi”yi görüyorsunuz değil mi; “ABD Deniz Filosu”nun ikinci büyük gemisi USS Lincoln, sadece “25 deniz mili” uzağındaki “deniz feneri”ni görmüyor, onu bir “deniz filosu” zannediyor!.. Sorarım size; “25 mil uzağını bile görmekten aciz” bir Amerika, “okyanus ötesindeki Türkiye”de neler olup-bittiğini mi görecek?.. Dedim ya, Gülün, geçin bunlara!.. Canınızı da hiç sıkmayın!.. 12 Haziran’da göreceğiz onları!.. Saklanacak delik arayacaklar!.. Çünkü; İzmir, umudumu arttırdı. Melih Gökçek’in korkusu! Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’le, bir “telefon sohbeti” yaptık önceki akşam... “Nasıl gidiyor?” diye sordum; “İlk defa korkuyorum!.. Ve ilk defa kendi yaptırdığım anketlerden endişe ediyorum” diye cevap verdi. “Hayrola başkan” dedim; “Sonuçlar çok mu kötü?.. “Yoo, hayır” dedi; “Tam aksine, sonuçlar çok çok iyi... Yaptırdığım iki ankette de; AK Parti’nin durumu çok çok iyi görünüyor... Ben, anket sonuçlarından değil de, gidişata nazar değmesinden korkuyorum... Allah nazardan saklasın, çok iyi gidiyoruz!” Melih Başkan, Çorum’dan yeni dönmüş... Orada, “3 mitinge” katılmış... “Çorum da çok iyi” dedi... Peki, “sahil şehirleri”nde ne olur?.. Melih Gökçek de, benimle aynı fikirde... “Antalya ve İzmir’de oyların artacağını tahmin ediyorum... CHP’nin Ankara ve İstanbul oyları sabit kalırsa, Türkiye genelinde fark atarız... Ama, dedim ya; bu mükemmel tabloya nazar değmesinden korkuyorum.” Tam telefonu kapatmıştım ki; “Antalyalı bir okurum” aradı... “CHP’li Belediye Başkanı Mustafa Akaydın’ın sloganlarını eksik yazmışsınız” dedi... Meğer, “seçim”lerden önce, şöyle bir sloganı daha varmış Akaydın’ın; “Merak etme hemşerim; Antalya, Ankara’dan zengin!” İşte bu “zenginlik”ten bahseden Akaydın; şimdi “parasızlık”tan ve “borçları ödeyememek”ten yakınıyor, iyi mi?.. Antalyalı, “Akaydın’ın faturası”nı herhalde CHP’ye kesecektir!.. Korkma Melih Başkan, Allah “iyi”lerle beraberdir...
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|