10-11-2011, 18:35 | #1 |
Türkiye'nin kalbine açılmış ibret bahsi olarak Tenzile Erdoğan
Fatma Barbarosoğlu 10 Ekim 2011 Pazartesi Her yazının bir kaderi var. Her kaderin tecelli için beklediği bir zaman. Fani dünyanın fani kulları olarak, hayattan çıkarabildiğimiz ibret kadar yer tutuyoruz şu dünyada. Çıkardığımız ibretlerle, ruhumuz bir basamaktan bir basamağa yükseliyor. Ya da tanıklıklarımızdan çıkaramadığımız dersler yüzünden, tutunduğumuz basamaklardan paldır küldür yuvarlanıyoruz. Başbakanımızın annesini hastanede ziyaret edişi; taburcu olmasını beklerken aniden kaybedişi; ölümün o soğuk çehresiyle artık annesinin olmadığı bir dünyaya adım atışı; annesini cenaze arabasında yalnız bırakmayışı; daima annesinin oğlu olduğunu hatırından hiç çıkarmayışı; 7 Ekim 2011 tarihi itibariyle bir ibret bahsi açtı Türkiye'nin kalbinde. Cenaze arabasında, şoförün hemen ardında oturuşuna tanık olanlar, cenaze namazı sırasında kocaman gözyaşının başbakanın yüzünden süzülüşünü görenler, ayeti kerimenin derinliğini bir kez daha anladı. Unutmamak üzere anlamış olmayı murat edindi milyonlar: "Anne babanıza öf bile demeyiniz." İbret bahsi; kendimizi, bize en uzak olanda görebilme kabiliyetimizle açılan bir defterdir. Oğullar annelerine nasıl davrandıklarını gördüler mi bir anlığına? Kendi oğulluklarıyla Başbakanın oğulluğunu mukayese ettiler mi? Tenzile Erdoğan, 7 Ekim 2011 itibariyle Türkiye'nin annesi oldu. Tayyip Erdoğan ne vakittir anaların oğlu idi zaten. " Annesinin duasından mahrum artık" cümleleri geçtikçe haberlerde; duasına dua ekledi yaşı 80'i geçmiş anneler. Çünkü "Tayyip" ne vakittir hanelerinden bir evlattı zaten. Bir arkadaşımın halasının başından geçen bir olayı, Başbakanımıza taziye mesajı olarak yazmanın tam da zamanı şimdi. Mürşide Teyze'nin (adını değiştiriyorum) akıl sağlığı yerinde olduğuna dair bir rapor olması gerekmektedir. Heyetin tetkikinde geçer. Heyet, ekmeğin fiyatından başlayıp günlük hayata dair sorular sorar. Mürşide Teyze sorulan her soruyu, çocuklar alıyor bilmiyorum diye cevaplar. Aklının başında olduğu son derece bellidir. Ama sorulara verdiği cevaplar orada olmayanları kuşkuya sevk edecek boyutlardadır. En sonunda Başbakanın adını sorarlar. Siz benim oğlumu soruyorsunuz diye cevap verir heyecanla. Bilmez olur muyum adını her gün dua ederim, der. Lakin ismi konusunda tek kelime etmez. Heyet sabırla onun bir isim söylemesini beklemektedir. Fakat Mürşide teyze, adı Tayyip demek yerine, her defasında onun bir sıfatını söylemeye devam eder. "Güler yüzlü oğlum" der. "Celalini de cemalini de pek sevdiğim" der. "Fakirlerin dostu. O bizim evin oğlu her gün görüşürüz" der. Görüşmekten kastı haberlerdeki ekran buluşması elbet. Sonunda doktorlar pes eder. Mürşide teyze azat olur. Ama arkadaşıma da sıkı bir tembihte bulunur heyet başkanı olan doktor. "Ben anladım teyzeyi. Ama herkesin anlaması için teyzenin hiç olmazsa Başbakandan bizim oğlumuz işte canım demekten vazgeçmesi gerekiyor. Adını soyadını söylesin bir dahaki gelişinde." Velhasıl Tayyip Erdoğan ne vakittir yaşı 80'i bulmuş annelerin oğlu idi. Merhume Tenzile Erdoğan, amel defterini hayırla dolduracak bir oğul bıraktı geriye. Tayyip Erdoğan, ömrü boyunca annesinin duasını yanında bildi. Anneciğini üç gün peygamber döşeği, sıralı ölümlerle yolcu etti. Allah, bütün annelere ve bütün evlatlara sıralı ölümler, incitmeyen incinmeyen gönüller ihsan etsin. Ne ki her ölüm vakitsizdir. Rabbim merhume Tenzile Erdoğan'a rahmetini ziyade kılsın. Başbakanımıza ve ailesine sabrı cemil nasip etsin.
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|