|
09-24-2012, 23:29 | #1 |
Türkiye'nin terör kör kuyusu
Dünya'da elliden fazla terör örgütü arasında en fazla dış destek alan PKK terörünün yoğunlaşan faaliyetleri Türkiye'yi kıskaca alıyor. Artan dış ziyaretler, önce İsrail'le paylaşılan istihbaratlar, Türkiye'nin Suriye'ye askeri operasyon için acele etmesini sağlamak... Patlayan cephanelikler, yolu kesilip şehid edilen sevkiyat halindeki gencecik askerler... Her türlü istihbaratı alan PKK, önceden istihbarat alamayan güvenlik kuvvetleri... Türkiye yeniden terör kör kuyusunda... TERÖR DEVLETİNİN, TÜRKİYE KISKACI Terör örgütü, askerlerin geçeceği her türlü güzergah, sahip olduğumuz mühimmat hakkında istihbarat alıyor, mayın döşüyor. Askerlerimizi tuzağa düşürüyor. Koskoca devlet PKK'nın yapacağı eylemler hakkında nasıl bilgi alamıyor? Türkiye'nin istihbarat paylaşımı yaptığı ülkeler İsrail ve Amerika. Heronların çektiği görüntü ve aldığı istihbarat, önce İsrail'e gidiyor. Türkiye ise terör faaliyetleri hakkında "müttefiklerinden" bir türlü gerekli bilgiyi alamıyor. Türkiye'nin kimlerle müttefik olduğunu gözden geçirme zamanı gelmedi mi? Türkiye, 1980'li yıllardan itibaren makas değiştirip dışa açılmaya başladığı yıllarda, bir ateş topunu kucağında buldu: Terör ve PKK. Tek şehit verdiği Şemdinli Eruh'taki ilk eylemde, takvimlerin yaprağı 15 Ağustos 1984'ü gösteriyordu. O tarihten bu yana önce Güneydoğu'da, sonra tüm Doğu'da bazen de büyükşehirlerde, 'zamanı iyi ayarlanmış terör eylemleriyle' karşı karşıya kaldı Türkiye. 1991'de ABD'nin Irak işgali ve Kuzey Irak'taki Kürt nüfusu sözde Saddam zulmünden korumak için bölgeye yerleştirdiği "Çekiç Güç"ün bulunduğu yıllar Türkiye'nin kabusu oldu. Askeri yetkililerin tespiti ve Milli Görüş Lideri Necmettin Erbakan'ın, "Çekiç Güç'ün içinde Yahudi askerler var. Bu gücün PKK'ya yardım ettiği biliniyor" şeklindeki açıklamaları ABD Büyükelçisi'ni adeta çıldırtmıştı. 1993'te Elazığ-Bingöl karayolunda birliklerine sevk edilirken 33 asker şehit edilmişti. Aynı yıllarda Türkiye, terörün önünü kesmek için 12 Eylül'ün meşhur olağanüstü hal valileri ile bir sert askeri tedbirlere başvuruyordu. Öte yandansa terörü, kanı durdurmak için uzantısı HADEP'in TBMM'ye girerek 'siyasal mücadele'ye çekti Türkiye. PKK terörünü desteklediği, eğittiği, silah verdiği Türk makamlarınca belgelenen Avrupa ve ABD bundan bir hayli rahatsız oldu. DÜZ OVADA SİYASETTE TERÖRÜ DURDURAMADI! 2007 yılında örgüte yakın duran BDP'nin Meclis'e girmesiyle bu kez 'düz ovada siyaset dönemi' başladı. TRT ŞEŞ, Kürtçe Eğitim, Demokratik açılım, hiçbiri terörü durdurmaya yetmedi. 20. yüzyıla terörü hediye eden Terör Devleti, yeniden düğmeye bastı. Eylemler artmaya başladı. Aynı yıllarda Türkiye, hem terörle mücadele ederken, hem de devlet içindeki çeşitli yapılanmalara karşı eş zamanlı bir operasyon başlattı. Türkiye'de Gazze gönüllüleri Mavi Marmara ile İsrail'e kafa tutarken, hemen ardından çok farklı bir cevapla karşılaşıldı. İskenderun Deniz Üssü'nde 5 subayımızı şehid edildi. PKK, ilk kez bir deniz kuvvetimize saldırıyordu. Bu örgütün yönteminde yoktu! Ardından Dağlıca, Aktütün, Şemdinli, Yüksekova, sonra Afyon'da cephaneliğin patlaması ve 25 askerin şehid verilmesi... Kamuoyu iyice gerilmeye başladı. NE KADAR ZİYARET, O KADAR TERÖR! 1993'ten tam 19 yıl sonra ilk kez, hem de yine Bilgöl'de birliklerine sevk edilen askerlere yapılan saldırı ve verilen 10 şehit haberi ise Türkiye'yi yeniden ayağa kaldırdı. Söz konusu saldırıların dikkat çeken diğer bir yönü ise Çuvalcı Paşa olarak bilinen CIA Başkanı Orgeneral David Petreaus ve Genelkurmay Başkanı Orgeneral Martin Dempsey'in Türkiye'yi ziyaretlerinin hemen öncesine denk gelmiş olması. Irak, Afganistan ve Libya tecrübelerinden sonra Batı ve ABD, Suriye'ye girmek istemiyor. Ancak Türkiye'nin Suriye'ye girmesi için üst düzey ziyaretlerle Türkiye baskı altına alınıyor. Türkiye ise muhalifleri desteklemesine rağmen bir türlü fiili müdahaleye yanaşmıyor ve "Tampon Bölge"yi NATO'nun oluşturmasını istiyor. Türkiye'nin direncini kırmak için Irkçı Emperyalizmin Türk yetkililerce 'terör diliyle konuştuğu" yorumları yapılıyor. ABD'nin teröre ilişkin Türkiye ile istihbarat paylaşmadığını ise Türk kamuoyu, ABD Genelkurmay Başkanı Dempsey'in ziyareti sonrası öğrenmiş oldu. Türkiye'nin teröre karşı mücadelesinde yeni stratejileri hayata geçirmesi kaçınılmaz gözüküyor. Buna göre bölgede, geleneksel nizami usullerin yerine 'gerilla savaşı' yapabilecek mobil birlikler oluşturulacak. Dağ komando eğitimli subay, astsubay ve uzman çavuşlardan oluşan birlikler daha etkin görev alacak. ERBAKAN ÇEKİÇ GÜÇ'Ü GÖNDERDİ, EYLEMLER AZALDI! Refah-Yol'un kurulması ve Başbakan Erbakan'ın Çekiç Güç'ü bölgeden çıkarmasından sonra terörün fiili desteği kırıldığı için eylemlerin azaldığı gözlendi. Sonra 28 Şubat olup, medya, sermaye, siyaset ve üçlü, beşli çeteler eliyle Türkiye dış güçlerin istediği şekilde irtifa kaybetmeye başlayınca, terör neredeyse sıfırlanmış, eylemler iyice azalmıştı. Çünkü Türkiye'nin dışarıdan zayıflatılmasına ihtiyaç kalmamıştı! MİLLİ GAZETE
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
09-24-2012, 23:29 | #2 |
|
|
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|