AK Gençliğin Buluşma Noktası
Haberler Dünyadan ve Ülkemizden son dakika haberler burada.



Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 12-10-2009, 19:48   #1
Kullanıcı Adı
Ertuğrul ÖZGÜL
Standart Türkiye'yi hedef gösteren haber

Yenişafak yazarı İbrahim Karagül Daily Telegraph'in Türkiye ile İran ilişkileri hakkında yayınladığı haberin Türkiye'yi bir yerlere hedef gösterdiğini öne sürdü. Peki kime?



Yeni Şafak Gazetesi Yazarı İbrahim Karagül, "Türkiye'yi hedef gösteren bu haberi kim servis etti?" başlıklı bir yazı kaleme aldı.

İngiliz Daily Telegraph gazetesinin "Türkiye'nin İran'a doğru manevralar yaparak İran'daki İslami rejimi tecrit politikasını ciddiye almadığını ve bunun da yabancı istihbarat servislerini alarma geçirdiğini" iddia ederek "Türkiye, İran rejiminin her gün 10 milyon dolara kadar parayı uluslararası mali sistemi aktarmasına izin veriyor. Türkiye bu yönüyle İran'ın ticari işlemleri için kârlı bir çıkış noktası haline geldi" ifadelerine dikkat çeken Karagül, "Haber ve cümleler, Türkiye'yi bir yerlere hedef gösteriyordu. Kime? Elbette Dubai operasyonunu yapanlara. Hem de Erdoğan ABD temaslarına başladığı gün. Peki Dubai operasyonu neydi, hatırlayalım" dedi.

İŞTE O YAZI:

Türkiye'yi hedef gösteren bu haberi kim servis etti?

Küresel ekonomik kriz sonrası finansal sistem inşası üzerinden büyük mücadeleler yaşanırken, Batı dünyası yeni ve çok daha büyük bir ekonomik şok beklerken, kaynaklara, kıymetli madenlere yönelik çılgınca bir yarış başlarken, dünya "altın savaşları"na sürüklenirken, ülkeler arası ilişkiler on milyon dolarlık pazarlıklardan bile etkilenir hale gelirken, küçücük hareketler büyük dalgalara yol açarken, Türkiye'yi ilgilendiren en küçük gelişmeye bile olağanüstü dikkat sarfetmek gerekiyor.

Aralık ayının ilk günü, "Dubai üzerinden kötü bir oyun tezgahlanıyor" başlığı altında, Dubai krizinin hiç de dikkat edilmeyen siyasi boyutuna ilişkin tartışmaları aktarmıştım. Dubai-İran-ambargo-ABD arasındaki ilişkilere dikkat çekmiş, bir "operasyon" iddialarından söz etmiştim.

Başbakan Tayyip Erdoğan'ın ABD ziyaretinin ilk günü İngiliz Daily Telegraph gazetesinin bir haberi ile Dubai operasyonu arasındaki ilginç bağlantı dikkatimi çekti. Haberin Erdoğan'ın ziyaretine denk getirilmesi, İran ambargosu bağlantılı olması, Dubai ile ilgili operasyonu andırması bir tesadüf olamazdı.

Gazete; Avrupa Birliği üyeliği konusunda hayal kırıklığına uğrayan Türkiye'nin, Ortadoğu, Kafkaslar ve İslam dünyasındaki tarihsel çıkarlarını kollayan bir dış politika izlemeye başladığını belirterek, "Recep Tayyip Erdoğan, Ankara diplomasisinin İran, Rusya ve sınırdaş devletlere doğru kaymasına neden olan bir 'komşularla iyi ilişkiler politikasına yöneldi" diye yazdı. Buraya kadar şaşırtıcı bir şey yok. Sonrasına dikkat edelim:

Gazete; "Türkiye'nin İran'a doğru manevralar yaparak İran'daki İslami rejimi tecrit politikasını ciddiye almadığını ve bunun da yabancı istihbarat servislerini alarma geçirdiğini" iddia ederek "Türkiye, İran rejiminin her gün 10 milyon dolara kadar parayı uluslararası mali sistemi aktarmasına izin veriyor. Türkiye bu yönüyle İran'ın ticari işlemleri için kârlı bir çıkış noktası haline geldi" ifadelerini kullandı. Haber ve cümleler, Türkiye'yi bir yerlere hedef gösteriyordu. Kime? Elbette Dubai operasyonunu yapanlara. Hem de Erdoğan ABD temaslarına başladığı gün. Peki Dubai operasyonu neydi, hatırlayalım.

Birleşik Arap Emirlikleri federasyonunun (BAE) baskın emirliklerinden biri Dubai İran'la iyi ilişkilere sahipti. İran'ın kritik bankacılık işlemlerinde, sermaye hareketliliklerinde kilit rol oynuyordu. İran'ın Avrupa ve Asya firmalarıyla ilişkileri Dubai'den geçiyordu. İran piyasasına girmek isteyen şirketler burada üsleniyordu. BAE'nin diğer baskın emirliği olan Abu Dabi ise ABD'ye çok yakındı. İran'la ilişkilerini bitirmesi için Dubai'ye yoğun baskı yapılıyordu. Amaç; İran'la iş yapan veya yapacak olan Doğulu ve Batılı şirketlere Dubai girişini kapatmaktı. Eğer başarılı olursa, Dubai İran'a kapılarını kapatırsa, krizden kurtulacak, 800 milyar dolarlık zenginliği ile Abu Dabi devreye girecekti. Dubai-İran ilişkileri hedef alınmıştı. ABD ve Avrupa'nın, İran ambargosu buradan deliniyordu ve kapı kapanmalıydı. Operasyon buydu. İddialar böyleydi. Ve biz bunu 1 Aralık'ta burada ele aldık.

Daily Telegraph'ın haberi Türkiye'yi de aynı şeyle suçluyor. İran ambargosunu delmek, İran'ı dünyaya açmak, küresel finans sistemiyle bağlantısı koparılan ülkeye can alıcı imkanlar sunmak…

Bitmedi.. Aynı haberde bir iddia daha var. Hem de Türkiye'de büyük tartışmalara neden olacak bir konuyu yeniden gündeme taşıyacak nitelikte. Gazete; İranlı muhaliflerin Batılı istihbarat servisleri tarafından Türkiye'de teslim alındığını da yazdı. Bu olaydan bir kaç gün sonra, İran Dışişleri Bakanı Manuçehr Muttaki; umre için Suudi Arabistan'a giden İranlı nükleer fizikçi Şahram Amiri'nin bu ülkeden ABD istihbaratı tarafından kaçırıldığını resmen açıkladı.

Ama işin Türkiye'yi ilgilendiren tarafı daha başka. 2006'nın son günlerinde İstanbul karmaşık bir istihbarat operasyonuna sahne oldu. Türkiye'ye gelen, daha doğrusu geldiği söylenen, İstanbul'da bir otele rezervasyon yaptıran İran Savunma eski Bakan Yardımcısı ortadan kayboldu. İran'dan Irak'a, oradan Suriye'ye geçtiği söylenen, Suriye'den Türkiye'ye giriş yapan ve İstanbul'da kayıplara karışan İranlı general Ali Rıza Asgeri, İran gizli sırlarına vakıf, nükleer çalışmalardan Hizbullah'ın kuruluşuna kadar hemen "her şeyi bilen adam"dı.

Kaçtı mı, işbirliği mi yaptı, kaçırıldı mı, nereye götürüldü, hangi üste tutuluyor, neden İstanbul'a gelmişti, gerçekte ne tür bilgilere sahipti, ABD-İsrail kaynaklarının iddia ettiği ölçüde gizli bilgilere sahip miydi.. Bunların hiç biri öğrenilemedi. Ancak The Associated Press, Kasım ayında, İranlı generalin İsrail'de hapiste olduğu haberini yayınladı. Haberde, Ali Rıza Asgeri'nin üç yıl önce İstanbul'dan İsrail istihbaratı tarafından kaçırıldığı iddia ediliyordu.

Bir gazete haberi, bu kadar karmaşık iki konuyu nasıl yansıtır? Dubai operasyonu gündemdeyken, İran ambargosunu deldiği, daha doğrusu finans dünyasına kapatılan ülkenin uluslararası bağlantılarına imkan verdiği gibi suçlamalar yöneltilen, hedef gösterilen Türkiye, aynı zamanda Batılı ülke istihbarat operasyonlarının da üssü olarak gösteriliyor.

Sıradan bir haber, sıradan bir olay, bu kadar karmaşık olaylar ve ilişkilerle ilgili ne kadar bilgi veriyor. Tabii okuyanlar için. Tabii bu haberin bir istihbarat servisi olduğunu anlayanlar için….













timetürk

 

Ertuğrul ÖZGÜL isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Alt 12-10-2009, 19:58   #2
Kullanıcı Adı
tolga_09
Standart
Son derece güzel bir tespit olmuş.İran ile geliştirdiğimiz ilişkilerden rahatsız olanlar ile İmf ten kredi almamız için baskı yapanlar aynı ülkeler yada şahsiyetlerdir.Nasıl yaparızda Türkiyeyi kıskaca alırız,nasıl olurda eskisi gibi kendi insiyatifimizle yönetebiliriz,nasıl olurda sözümüzü dinletiriz.

Yok artık öyle,Türkiye artık rol biçilen değil rol dağıtan ülke konumuna gelmiştir.Türkiyenin istemediği,fikrinin sorulmadığı hiçbir projenin ortadoğuda hayat bulması mümkün değildir.
tolga_09 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 12-10-2009, 20:33   #3
Kullanıcı Adı
tolga_09
Standart
Alıntı:
Soruİşareti Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Hakaret mi nerede hakaret ettiğimi yazssana neden yazamıyorsun cunku hakaret etmerddım vakıt gazetesının gorusunu benımsemedıgım ıcın tamamen subjektıf olarak anti-demokratık bır mantıkla yazımı sıldın. Bu da sızın ne kadar demokratık (!) oldugunuzu gosterır
Demokratiklikten bahseden bir faşist şahsiyeti ilk kez görüyorum.Darbe şakşakçıları sizi.
tolga_09 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 12-10-2009, 20:45   #4
Kullanıcı Adı
EpiVaTeS
Standart
Alıntı:
Soruİşareti Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Demokrasimi demokrasiden bahseden AKP neden kendısıne muhalıf seslerı susturma cabası ıcınde neden muhalkefet edenlerı mahkemelere verıyor ya da bır sekılde para cezaları ıle susturma telasına dusuyor. Madem demokrası dıyorsanız demokrasıde muhalefet temeldır fakat sızın muhalefete farklı sese tahammulunuz yok
muhalif var muhaalif var...
edeb ile durduktan sonra...
herkes konuşabilir...
lakin burda edep takılıp özelden hakaret ederseniz...
barınamazsınız...
EpiVaTeS isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 12-10-2009, 20:47   #5
Kullanıcı Adı
tolga_09
Standart
Alıntı:
Soruİşareti Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Demokrasimi demokrasiden bahseden AKP neden kendısıne muhalıf seslerı susturma cabası ıcınde neden muhalkefet edenlerı mahkemelere verıyor ya da bır sekılde para cezaları ıle susturma telasına dusuyor. Madem demokrası dıyorsanız demokrasıde muhalefet temeldır fakat sızın muhalefete farklı sese tahammulunuz yok


Sen şimdi doğan grubuna kesilen cezayı baskı unsuur olarak görüyorsan yapacak birşey yok.Adamın ne haltlar yediğini tüm gazeteler (doğan grubu hariç) belgeleriyle yayınladılar.

Hem suçu yokta haksız yere verildiyse bu ceza,neden uzlaşmaya çalıştı devletle.Knedini kandırma en başta deiğim gibi bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olunmaz
tolga_09 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi