11-22-2020, 00:34 | #1 |
Türklüğü, Türk milletini, Atatürk’ü, Türkçe’yi Anayasa'dan çıkarma tekliflerini, vata
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında konuştu. https://youtu.be/svOXDdbNiFg
MHP lideri Devlet Bahçeli, Türklüğü anayasadan çıkaracak bir kokuşmuş henüz anasından doğmamıştır. Türkiye'yi bölünmeye götürecek bir anayasanın varlığı kâbus dolu bir hayaldir. Hodri meydan, her kim aksi yönde hain bir mücadelenin içinde olacaksa, önce bizim bedenlerimizi çiğnemek ve toprağa gömmek durumundadır. Anayasa'nın ilk üç maddesiyle koruyucu zırhı olan dördüncü maddesi kırmızı çizgimizdir. Çizgisi olmayan, siyasetleri çizilmiş ve üzerine çarpı koyulmuş Fetö ve Pkk lobisinin ateşle oynadığını hatırlatmak bizim boynumuzun borcudur. Susanları korkak sanmasınlar"dedi. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin, Türkiye için yalnızca bir siyaset veya strateji konusu olmadığını kaydeden Bahçeli, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin güvenliğinin Türkiye'nin güvenliği, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin bağımsızlığının Türkiye'nin bağımsızlığıyla eşanlamlı olduğunu belirtti. Kıbrıs Türklüğünün yok sayılamayacağını, varlık haklarının yokuşa sürülemeyeceğini belirten Bahçeli, Kıbrıs Türkülüğü imha ve inkar edilemez. Uluslararası toplumun Kıbrıs Türklüğünü görmezden gelmesi, taleplerini ağırdan alması, egemenlik çıkarlarına karşı on yıllardır üç maymunu oynaması sakat ve yanlı bir bakıştır. Biz vatan toprağını ziyaret etmek için provokasyon çığlığı atan Yunanistan'dan mı izin alacaktık? Biz 46 yıldır kilitli olan Maraş'ta piknik yapmak için, Avrupa Birliği Dış ilişkiler ve Güvenlik Yüksek Temsilcisi Borell'den vize mi isteyecektik? dedi. Türkiye olmadan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti hesaba katılmadan, Doğu Akdeniz'de atılacak her adım, kurulacak her ilişki ağı barış arayışlarını yıkacak, istikrar arzularını yok edecektir diyen Bahçeli, Esasen meselenin özü bu kadar yalın, bu kadar basittir. Geçtiğimiz Eylül ayında Güney Kıbrıs'ı ziyaret eden Yunanistan Cumhurbaşkanı'nın Kuzey Kıbrıs'ın işgal altında olduğunu zırvalaması, Kıbrıs Helenizm'inden bahsetmesi tarihi gerçeklerle bağdaşmayan bir skandaldır. Bayan Cumhurbaşkanı cehaletinin ve önyargılarının, aynı zamanda da hüsran verici husumetinin kurbanı olmuştur. Anlaşılacağı üzere Enosis kampanyası hız kesmeden, figüranları değişse bile ana gayesi değişmeden devam etmektedir. Diyorum ki, Helen'i falan bilmeyiz, mazisi karanlık olan hedefleri tanımayız, bunları kesinlikle takmayız, Kıbrıs'a baktığımızda sadece Türk'ü görürüz, Türk vatanına şahit oluruz diye konuştu. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında konuştu. Millet ve vatan sevgisi tartışmalı olan bu muhalefet anlayışına, bu nedenle "zillet" demelerinin "abartılı bir yakıştırma olarak değerlendirilmemesi" gerektiğini dile getiren Bahçeli, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, konuğu olduğu ABD merkezli Ortadoğu Enstitüsü’nde "tıpkı bir etki ajanı gibi konuştuğunu, Türkiye’ye verip veriştirdiğini, fukara aklının bagajında ne varsa döküp saçtığını" söyledi. Bahçeli, şunları kaydetti: "Kılıçdaroğlu yapar da İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı durur mu? O da iş birlikçiliğin film setine balıklama atlayarak, göz kamaştıran figüranlığını maharetle ve tekraren sergilemiştir. 9-10 Kasım 2020’de, Uluslararası Siyasi Danışmanlar Derneğinin sanal olarak düzenlenen 52. Dünya Konferansı’nda kırık dökük yabancı diliyle açılış konuşması yapmıştır. Türkiye’yi şikayet ede ede bitirememiş, işleyen demokrasimizi inkar ederek kötülemiştir. CHP’liler belediye işlerinden başka her şeyle meşguldür. CHP'li Küçükçekmece Belediyesinin PKK'nın mahut renklerinden oluşan melun kanlı amblemini bir çocuk parkının yer döşemesinde kullanması, Kılıçdaroğlu zihniyetinin, terör örgütü sempatisinde eşik ve sınır tanımadığının işaretidir. Bu vahim bir olaydır. Çocuklara bölücülük aşılamaya çalışan CHP’nin PKK’yı belediyelere taşımasının hesabı mutlaka sorulmalı, burunlarından fitil fitil getirilmelidir. Sorarım sizlere, aziz Atatürk’ün kurduğu CHP bu hallere, bu kötü ellere nasıl düştü? Peki, 13 Ocak 2018 ile 7 Mayıs 2018 tarihleri arasında hazırlanmış mezkur anayasa değişikliği çerçeve metni için kurulan veya kurdurulan masaya kimler oturdu? O oturmadı, bu oturmadı, şunun haberi olmadı ise sokağa bırakılan ihanet metnini kim yazdı, kim hazırladı, kimler müzakere etti? Türklüğü, Türk milletini, Atatürk’ü, Türkçe’yi Anayasa'dan çıkarma tekliflerini, vatandaşlık tanımının değiştirilmesini, federal yönetim hedefini, ana dilde eğitim niyetini kim izah edecek? Bu melanetin açıklaması nasıl yapılacak? Kemal Kılıçdaroğlu hayreti mayreti bıraksın, haysiyetle itiraf etsin. 2 Haziran 2018’de, bir gazetede çıkan açıklamasında 'Millet ittifakı olarak çalışma yaptık. Başında İbrahim Kaboğlu vardı. Aşağı yukarı bir mutabakat metni şu an elimizde' dedi mi, demedi mi? 21 Haziran 2018’de, bir televizyon kanalında 'Dört partinin anayasa değişikliğinde ilkeler üzerinde anlaşma metin hazırlandı' dedi mi, demedi mi? Bu yalancılık karşısında asıl hayrete düşen milletimizdir. Bu yalan makinesi öyle çalışmıştır ki ne fren tutmuş ne dur durak bilmiştir."https://youtu.be/svOXDdbNiFg CPH2067 cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|