AK Gençliğin Buluşma Noktası
Haberler Dünyadan ve Ülkemizden son dakika haberler burada.



Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 05-23-2009, 10:30   #1
Kullanıcı Adı
Ertuğrul ÖZGÜL
Standart 'Türküm Ama Mutlu Değilim'

Bir önceki Cumhurbaşkanı 'Ne mutlu Türküm demeyen hain kalacaktır' dedi. Ben 'Ne mutlu Türküm ' diyorum ama mutlu değilim.

Kürt sorunun ve çözüm önerilerinin masaya yatırıldığı İskele Sancak'ta gelinen son durum ve çözüm önerileri sıralanırken programda bir de itiraf geldi.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün “Altın fırsat” çıkışıyla yeni bir döneme giren Kürt Sorunu bütün yönleriyle İskele Sancak proramında tartışıldı.

Kürt sorunu için altın fırsat nedir? Konjonktür sorunun çözümü için müsait mi? Devletin zirvesinde çözüm için mutabakat sağlandı mı? Yeni açılımda Kürt Sorunu için nasıl bir çözüm planlanıyor? Bu sorulara cevap arayacak programa; Kürt araştırmacı Ümit Fırat, Emekli Tuğgeneral Nejat Eslen, AKP Diyarbakır Milletvekili Abdurrahman Kurt, Siyaset Bilimci Prof.Dr. Doğu Ergil, Radikal Gazetesi Yazarı Hasan Celal Güzel konuk olarak katıldı.

KÜRT SORUNUN KAYNAĞI NEREYE DAYANIYOR

AK Parti Millitvekili Abdurrahman Kurt, Kürt sorununun kaynağında Cumhuriyetin ulusal devlet bakışı ile kurulmasıyla başladığına ve bugüne kadar geldiğini söyledi.

Ümit Fırat, Cumhurbaşkanı'nın söylediği gibi Kürt sorununun Türkiye'nin birinci sorunu olduğunu belirterek, Cumhuriyeti'in kuruluşunda bu hassasiyetin görülmemesi yüzünden bugünkü sorunun mayasının atıldığını söyledi. Ümit Fırat, "Devlet kendi vatandaşlarını belli bir forma sokmaya çalıştı ama bu gerçekleşemedi. Osmanlı döneminde de yok edilemeyen inkar edilemeyen bir gerçektir. Birlikte yaşamanın nasıl mümkün kılınabilir şeklinde bir çalışma yapılsaydı bu sorun doğmamış olabilirdi. Atatürk'ün 1923 öncesi çalışmalarında geniş bakış açısının varolduğun ancak 1924 sonrası tek tip bir bakış açısının hakim olduğunu savundu.

Hasan Celal Güzel Milli mücadele dönemi ve Cumhuriyetin kurulması döneminde 1920 Meclisi ve 1921 Anayasası'nda Anasırı İslamiye tanımı ön plana çıkmıştır. Ancak Cumhuriyet kurulmasından sonra farklı bir tanım ortaya çıkmıştır. Önceki dönemde etnik bir tanımlamadan sonra benzeştirme ön plana çıkmıştır. Belli bir unsurun asimile edilmesinden ziyade toplumu oluşturan unsurların farklıları bir kenara bırakıp birbirine benzeyen bir toplum meydana getirme çabası olmuştur. Etnik bir ayrımcılık ve özellikle ana dil konusunda bir sıkıntı vardır ancak bunu sadece bu başlık altında bakılması sorunun eksik bakılmasına yol açar.

BEN 'TÜRK'ÜM DİYORUM AMA MUTLU DEĞİLİM'

Prof. Doğu Ergil, Bir Kürt realitesi vardır ve bu realite iyi yönetilememiştir. Kürt realitisi zihni haritadan silinmiştir. Kürtlükle ilintili yer isimleri dahi silinmiştir. Türkler için Kürtler bir sorun olurken aynı zamanda Kürtler için de Türkler bir sorun olmuştur. Bu ülkeyi oluşturan tüm unsurların olduğu gibi kabul edilmek yerine bir anlayıştan hareket edilmiş ancak evdeki hesap çarşıya uymamıştır. Cumhuriyet bir modernleştirme projesidir ancak Anadolu bam başka noktadadır. Kitle katliamları olmuştur. Bir önceki Cumhurbaşkanı 'Ne mutlu Türküm demeyen hain kalacaktır' demiştir. Ben 'Ne mutlu Türküm ' diyorum ama mutlu değilim. Bugünkü Cumhurbaşkanı ise insanları rahatsız eden ibarelerin dağdan taştan silinmesini istiyor. Ben bugün bu böyle bir fırsat doğdu mu ve ortak bir bakış oluştu mu o konuda emin değilim.

ASIL DEVLET NASIL TANIMLIYOR

Emekli Tuğgeneral Nejat Eslen, Ben Kürt sorunu tanımını sevmiyorum. Ben Kürtlerin sorunu olarak olaya bakıyorum. Bugün herkes yakaladığı yerden tarif ediyor. Kimisi kimlik, kimisi kültürel, kimi ekonomik sosyal, kimi feodal yapı,. kimi güvenlik kimi anayasal sorun" diyor. Benim nasıl tarif ettiğim önemli değil asıl olan devlet ne diyor nasıl tanımlıyor ona bakmak gerekiyor. Osmanlı devletindeki Kürtlerin pozisyonu ile Cumhuriyet devletindeki Kürtlerin pozisyonu farklı. Aslında adını koymadan Kürt sorunu tartışılıyor. Biz Kürt unsur Türk ulus devletinin içine nasıl ortulabilir onun tartışılması lazımdır.

TSK MÜCADELEDE NEREDE HATA YAPTI

Askeri cepheden bakınca Kürt milliyetçiliği 12 Eylül'den sonra ivme kazandı. Eruh Şemdinli olayları ile de açığa çıktı. Başlangıçta ciddi bir konu olarak görülmedi. Türk Silahlı Kuvvetleri mücadeleye başladı. Ancak bununla ilgili yeterince gelişme yaşanmadı. Türkiye terörüstle mücadele etti terörle mücadele edilmedi. Kürt sorunu silahlı kuvvetlerin üzerine havale edildi. Türk silahlı kuvvvetleri teröristle mücadeleyi esas aldı. Öldürülen terörirstle başarıyı kriter saydı.

Bir itiraf gerekirse tarih göstermiştir ki halk odaklı yöntemler başarıya ulaşırken terör odaklı yöntemler başarıya ulaşamamıştır. Geçen süreçte PKK istediği başarıya ulaşamamıştır. Bugün gelinen noktada çözüm farklı noktalarda aranmaya başlanmıştır.

SORUNUN TANIMINDA NEREDEN NEREYE GELİNDİ

AK Parti Millitvekili Abdurrahman Kurt,Kürt sorunu bugüne kadar çözmekten ziyade yönetilmek üzerinde durulmuştur. Ancak bugün Cumhurbaşkanımız sorunu çözmek üzerine mutabakat arayışına girişmiştir. Bu nokta önemlidir. Öldürülen militan sayısı ile başarı kriteri çok yanlış bir tespittir. O dağda ölen insanlar Türkiye vatandaşıdır. Bu aynı zamanda 40 bin aile demektir. Terör ve şiddet Kürt sorunun yan unsurudur. Sorun çözülmediği sürece de PKK gider başka bir isim gündeme gelir. Bugün sorunun çözümüne yönelik Cumhurbaşkanı'ndan hükümete ve güçlere kadar bir yönelim var. 2005 yılında Başbakanımız yaptığı konuşma ile sorunun adını koymuştur. "Büyük devletler hataları ile yüzleşebilen devletlerdir ve hatalarından ders çıkarabilen devletlerdir" Bana göre çözüm daha çok demokrasi daha çok özgürlük ve daha çok kalkınma ile çözülebilir. Bana göre çözüm perspektifi burada.

Abdurrahman Kurt, Terörle mücadele konusunda neyi bir müsteşarlık kurulmasının nedeni olayın çözümüne yönelik olarak adım olarak değerlendirirken, Nejat Eslen ise bu adımın sorunun devam edeceğinin göstergesi olduğunu savundu. Abdurrahman Kurt, sorunla ilgili batıda yanlış bir dezenformasyon yapıldığını bugün ise bu dezenformasyonun kaldırılmaya çalışıldığını söyledi.

Doğu Ergil, siyasilerin olayı sadece af çerçevesi içinde değerlendirdiklerini olayı dar çerçevede gördüklerini ve somut adım atmadıklarını anlattı. Ergil, yapay bir umut oluşturulduğunu bunun endişesini taşıdıklarını savundu.

Ümit Fırat, Türkiye'de geçmişten beri farklı senaryoların uygulandığını belirterek İnsanların neden dağa çıktığı üzerinde kimsenin durmadığını belirterek "Bugün Kart-Kurt'tan TRT Şeş'e gelindi ise bu iyi bir gelişmedir. Kürt sorununun adının konulması da bana ümit veren gelişmedir"

NASIL BİR KONJOKTÜR OLUŞTU

Hasan Celal Güzel: Cumhurbaşkanı Gül, Kürt sorunu derken başka tanımlar da yapıyor. Ancak olaya Kürt Sorunu adını vermesi bana göre diplomatik hatadır. Cumhurbaşkanı'nın uygun platform meselesinde ise detaylı bilgi verilmedi devletin üst kesiminde bir mutabakatın hasıl olduğu şeklindeydi. Bahsedildiği gibi Kürt sorunu ile birlikte terör sosyal sorunlar tanımı yapılabilir ancak bir konjoktür değişikliği olmuştur. Obama'nın Irak'tan çekilmek istemesi, bunun planlarının yapılması. PKK teröristlerinin başka ülkeleri sığınak olarak kullanmalarının zorlaşması, Kuzey ırak yönetiminin de zor düşebileceği hesabı ile ABD'nin bu konuda yaptırım ortaya koyması ile Cumhurbaşkanı bu dengelerin varlığı ile bu tezi ortaya atmaktadır. Yakın gelecekte önemli atılımlar yaşanacağı kanatindeyim. Bu nedenle Türkiye'nin demokratik ve üniter yapısı içinde çalışmalarını sürdürülmelidir.

Doğu Ergil, Cumhurbaşkanı'nın sözlerinin altının doldurulması gerekmektedir. Irak'ın istikrarlı bir yapıya kavuşması için orasının federal bir yapıya kavuşması ve Türkiye'nin de bunu tanıması gerekmetedir. PKK'nın öncelikle oradan çıkarılması gerekir. Bu sadece Türkiye için değil orası için de öncelikli gereklidir. Oradaki Kürt yönetim PKK'yı çıkarmaz çünkü Türkiye o yönetimi tanımıyor.

Ayrıca Irak dağılırsa oradaki Kürt yönetimi PKK'yı doğal yandaşı olarak kabul ediyor. Bunun için sorunu iyi tespit edip ona göre de yapılacakları gözönüne almak lazımdır.

TRAFİK LEVHASI RENKLERİ NORMALE DÖNDÜ

Abdurrahman Kurt, Kürt sorunu Türkiye'nin demokratikleşme sürecinin içindeki bir sorundur. Kürtçe isimlerin verilmesi Kürt dili edebiyatı bölümlerinin açılması, Diyarbakır'da Yeşil Kırmızı Sarı yerine Yeşil Kırmızı Mavi uygulanıyordu. Bugün lambalar normal hale getirilebildi. Güneydoğu Bölgesi'nde GAP'la ilgili sürecin ciddi adımlar atıldığını, Sağlık Bakanlığının bölgeye Kürtçe bilen eleman gönderilme çalışması başlattığını, Devlet kanalında 24 saat Kürtçe yayının yapılmaya başlandığını söyledi. Sivil bir anayasa ihtiyaç olduğunu ancak bunu hükümetin tek başına halledilemeyeceğini buna tüm partilerin katkıda bulunması gerektiğini söyledi. Allah beni Kürt olarak yarattı. Her yere 'Ne mutlu Türküm diyene' yazıldığı zaman birilerinin aklına Kürt tanımı geliyor. Ben Türklerin mutlu olmasından mutluyum. Ama bu ülkede yaşayan herkesin de mutlu olmasından yanayım.

KÜRT SORUNU KARŞISINDA TÜRK SORUNU DOĞAR

Hasan Celal Güzel, Kürtlerden emin olduğunu ancak Kürtçülerden emin olmadığını belirterek, Türkiye'de her olayı etnik tabana dayandıran bir kesim var. Bu kişileri memnun etmenin sınırı yok. Bugün dil konusunda talepte bulunanlar yarın bir başka talebi ileri sürecekler öbürgün daha başka bir talebi dillendirecekler. Kürdoloji Enstitüleri kurulsun herkes dilini konuşsun ama birileri duvarlara 'Ne mutlu Türküm diyene' yazısından da rahatsız olmasın. Olayı bu noktaya çekenler yarın karşılarında dana büyük sorunlar bulurlar. Bugün yaşananın adına Kürt sorunu deniyorsa bu olay büyütüldükçe ve talepler arttıkça bunun karşısana da Türk sorunu çıkacaktır ve sonuç hiç de hayırlı olmayacaktır. Herkes bu ülkede barışık yaşamayı bilmelidir.

Ümit Fırat, Yeni bir anayasa, köy koruculuğunun kaldırılması, eğitim sisteminde Kürtçe'ye yer verilmesi, Köye dönüş projesine önem verilmesi, hukuki alanda yaşanan sıkıntıların giderilmesi, Siyasi partilerin konumu, bugün bir parti programına Kürt sorunu adını koyduğunuzda parti kapatma gerekçesi oluyor. Göç ve sınır ticareti ile mağdur edilmiş insanlar var. Bunların giderilmesi, Duvarlarda tepelerde yazılı 'Ne mutlu Türküm Diye' yazıları var. Bu yazılar ortada kalkarsa kimse incenmez. Ama birilerinin ikinci sınıf insan olma düşüncesi ortadan kalkar. Ayrıca hergün okullarda okutulan 'Türküm Doğruyum Çalışkanım' sözünün yeniden düzenlenmesi gerekiyor. Bununla birlikte bir adaya mahkum edilmiş kişi için bir düzenlemeye gidilmesi gerekmektedir. Orada bir insanı tek başına bırakmak yerine o cezavinin sosyalleşmesi gerekmektedir. Başka cezaevine nakli belki sorun doğurabilir ama böyle bir ceza verilmez

MAYINLI ARAZİLERİN TEMİZLENMESİ TÜRKLER YAPAMAZ MI?

Emekli Tuğgeneral Nejat Eslen, Türkiye'de ne kadar Kürt yaşadığını sordu, ve bu kişilerden kaçta kaçının DTP'ye oy verdiğini sordu. Kürt sayısının 12 milyon olduğu ve 2 milyon insanın oy kullandığı ifade edildi. Kürt sorunu diyorsak ve kürtlerin sayısını bilmiyorsak bu sorunu çözemeyiz ancak birilerinin talimatı uygulamaya konur. OYAK bir şirket kursun, mayın konusunu iyi bilen erleri yeniden bir eğitimden geçirsin, gerekli techizatlar alınarak mayınlar temizlensin ve mayından temizlenmiş arazilere bu vatandaşlar yerleştirilsin. Mayınlı arazilerin temizlenme işi yabancılara verilmesi şartmıdır. Kendi arazisini temizleyemeyen bir ülke nasıl küresel bir ülkedir.

Abdurrahman Kurt, Mayın temizleme konusunda Genelkurmay'la görüşülmüş ve onların da kabul ettiği bir çerçevede tasarı Meclis'te görüşülüyor. mayın temizleme işinin İsrail'e verileceği diye bir şey yok. İhale var bu ihaleye katılan firmalar var. Ayrıca 49 yıllığına kiraya verilecek diye birşey yok. Mayınlı araziyi temizleme karşılığı 5 ila 40 yıl arasında işletme hakkı süreci teklifleri var. Ancak bu konuda hiçbir firmaya veya teklife şu an için cevap verilemmiştir.

Doğu Ergil, her askerin şehit edilmesinden sonra kanı yerde kalmayacak şeklinde açıklama yapılıyor. Kan üzerinden tanımlama yapılıyor. Bunun bir yerde noktalanması lazım. Bugün halkın beklentisinin ortaya konması halinde her iki kesim halkın beklentisinin üst üste konduğunda ortak beklentiler ortaya çıkacak ve bu uygulanması halinde sorunlar büyük ölçüde çözüme ulaşacaktır. İmralı sakini İmralı'dan çıkarılarak Diyarbakır'da özel güvenlikli bir cezaevine götürülebilir ve insanlarla görüşmesi mümkün hale getirilirse bölgede büyük memnuniyet doğacağına inanıyorum.

Abdurrahman Kurt, şu anda tıkanmışlığın tek nedeni şiddet politikaları olduğunu belirterek 2005'ten sonra çok ciddi adımlar atıldı ancak örgüt içinde bulaşmış dış mihraklar yüzünden şiddet politikaları devam etti. Bu durum Kürtler içinde de tartışılıyor. Bugün dağa çıkmış iiçin bunu nasıl indireceğiz ya da nasıl normale döndüreceğiz tartışması yaşıyor. Bugün uluslararası hukukun konusu olmadan kendi içimizde nasıl çözebiliriz tartışması sürüyor. Dağa çıkışı engellemenin yolu dağdan inişi nasıl sağlarız sorusuna vereceğimiz cevaptır. Pek çok adım atılıyor ama karşılığını bulamıyor. Bunun nedeninde güven sorunu yatıyor. Bunu iyi çözmemiz gerekiyor. Ayrılma peşinde olan kimse yok. Kimse federatif yapı peşinde de değil. Bugün Kürtler sadece tek bir bölgede değil dolayısı ile birilerini bir yere hapsedecek diye bir çözüm olamaz.



stratejikboyut

 

Ertuğrul ÖZGÜL isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi