![]() |
#1 |
![]() Sonda söylenecek olan bazen başta söylenir. Gerçek milliyetçilik, Türk'ün malını gâvura satmak edebiyatı değildir. Aş ve iş sorununu çözerek insanımızı insan gibi yaşatmaktır gerçek milliyetçilik... Bunun ne demek olduğunu ise son otuz, kırk yıllık Yunanistan-Türkiye mukayesesine bakarak anlamak mümkündür.
Malum, yabancı sermayeye karşı refleksler bu topraklarda öteden beri güçlüdür. Kökleri tarihin derinliklerine gider. Osmanlı'dan gelip Cumhuriyet döneminde genlerimize işleyen kapitülasyon korkusu bugün bile hâlâ arada bir olmadık yerlerde suyun yüzüne vurabiliyor. Daha Türkiye'ye ancak üç kuruşluk yabancı sermaye gelmiş durumda: 20 yılda 20 milyar dolar. Yani devede kulak! Oysa, örneğin Çin'e sadece geçen yıl 56 milyar dolarlık yabancı sermaye girişi olmuş...Türkiye'ye ise 2000-2004 arasındaki 5 yılda ancak 3.6 milyar dolarlık net yabancı sermaye girişi gerçekleşmiş. 1995'e uzanırsak, son 10 yılda yine net yabancı sermaye girişi ancak 6.2 milyar dolar civarında. Bu yılın ilk 5 ayındaysa net olarak 210 milyon dolarlık giriş söz konusu. Buna 542 milyon dolarlık yabancılara gayrimenkul satışını eklerseniz, 807 küsur milyon dolara çıkabiliyor, ilk 5 aylık yabancı sermaye girişi... Yani denizde kum! Bu durumda, Allah aşkına neyin tartışmasını yapıyoruz? Neyi sınırlamaya kalkışıyoruz? Olacak şey mi? Türk'ün malını gâvura satmak edebiyatıyla bu ülkenin kalkınamayacağını, aş ve iş sorununun çözülemeyeceğini bu ülkede her Allah'ın kulu öğrenmek zorunda. Hep yazılıyor. Ama bin kez de olsa yazılması gerekiyor. Bakın, bu ülkede her yıl 700-750 bin kişiye iş bulmak şart. Türkiye kendi olanaklarıyla, tasarruflarıyla bunun ancak yarısını karşılayabiliyor. Geri kalan 350 bin kişiye iş bulabilmenin yolu, yabancı sermayeden geçiyor. Bir başka deyişle: Yabancı sermaye girişlerini hızlandırmadan bu ülke insanının aş ve iş sorununu çözmek hayaldir.Yabancı sermaye özellikle Türkiye gibi geçmişi istikrarsızlıklarla dolu ülkelerde önce hazır malı alır. Sonra ülkeyi kollar, gözetim altında tutar. Siyasal, ekonomik ve hukuksal istikrarı görmeye başlayınca da, istihdam yaratıcı alanlarda yatırıma yönelir. Yabancı sermaye, Türk'ün malını gâvura satmak değildir. Bu zihniyet çoktan tarihin küflü raflarına havale edildi. Eğer bu ülkenin aş ve iş sorunu çözülecekse, insanımızın yaşam kalitesi iyileştirilecekse, yabancı sermayeye fren değil, destek gerekir. 1960'larda kalkınma yarışı açısından aynı hizada bulunduğumuz Yunanistan bizi sollayıp geçtiyse, Avrupa Birliği yolunda yürüyüp yabancı sermayeyi kendine çekebildiği içindir. Komşumuzda fert başına milli gelir 17 bin doları yakaladı, biz hâlâ ite kaka 4 bin dolara gelebildik. Yazık değil mi bu ülkeye?Bu ülkenin insanlarına yazık değil mi? Evet, gerçek milliyetçilik zart zurt değildir. Gerçek milliyetçilik Türk'ün malını gâvura satmak edebiyatı değildir. Gerçek milliyetçilik, aş ve iş sorununu çözerek insanımızı insan gibi yaşatmaktır.Evet öyle... HASAN CEMAL
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
#2 |
![]() Evet bir gerileme söz konusu yabancı sermayenin girişi konusunda.. Bunun bir sebebide Özelleştirmelerin durması da diyebiliriz.. Yabancı sermaye na yazıkki geçtiğimiz dönem genellikle özelleştirme ile ülkemize girdi.. Bunu eğer yeni fabrika yatırımlarına çevirebilirsek türkiyenin önündeki engeller kalkar... Ama itiraf etmek gerekirki.. Hala daha bürokrasimiz bu konuda engel çıkartıyor...Hala daha yabancı sermayeye bakışımız olumsuz.. Oysa ki Çin bugün yabancı sermaye sayesinde bu kadar güçlü.. Eğer oran olarak Çine eşdeğer yabancı sermaye çekebilsek Türkiye bölge olarak çok farklı noktada olur..
|
|
![]() |
![]() |
#3 |
![]() bugün amerikan piyasalarında dönen paranın çok büyük kısmı arap yatırımcılara ait ve buna hiçbir amerikan vatandaşı itiraz etmiyor bizde dubai şeyhi yatırım yapacaktı ;kıyamet koptu laiklik elden gidiyor diye;adamlar şaşırmışlardı ilk defa yatırım yapmamızı istemeyen ülke sizsiniz demişler
![]() |
|
![]() |
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|