AK Gençliğin Buluşma Noktası
Haberler Dünyadan ve Ülkemizden son dakika haberler burada.



Cevapla
Seçenekler
 
Alt 08-17-2009, 04:57   #1
Kullanıcı Adı
Necip Fazıl
Standart Uğur Mumcu 'da sis perdesi aralanıyor!
Tarihimizin en önemli faili meçhul cinayetlerden birisi olarak üstü örtülen Uğur Mumcu dosyası, Ergenekon davası ile yeniden gündemde.


17 Ağustos 2009 03:01

Cafesiyaset yazarı Zihni Çakır, Mumcu cinayetindeki esrarlı perdeyi aralıyor.

Türkiye’nin, faili meçhul cinayetler sayısı bağlamında, uluslararası kuruluşların terör listesinde yer alan ülkelerden geri kalır bir yanı yok maalesef.

Vatandaşlarının canını korumak nasıl devletin asli göreviyse, canına kastedilen her bir vatandaşının katil ya da katilleri ile arkasındaki örgütleri bulup cezalandırmak da o derece namus borcudur.
Bunu, geçmişte, sansasyonel anlamda tanımlanan suikastler sonrası, bu ülkenin en üst düzey yetkilileri de ifade etmiştir.
Failleri bulunamamış ya da asıl eylem sahiplerinin beklentileri doğrultusunda faillendirilerek kapatılmış veya kapatılmak istenmiş suikast dosyalarında adı geçen Abdi İpekçi, Çetin Emeç, Bahriye Üçok, Musa Anter, Uğur Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı, Necip Hablemitoğlu gibi isimlerin hepsinin ortak bir yönü var:
Bu isimlerin tamamı, devletin potansiyel tehdit olarak algılayıp Milli Güvenlik Siyaset Belgesi’ne de not düştüğü “irtica ve gericilik” karşıtı söylemlerin en güçlü savunucuları.
Bunlara ek olarak; Madımak ve Danıştay eylemleri de da ortak bir mantığa dayanıyor.
Bu iki vak’ada da irtica ve gericilik temeline dayalı tel’in ve kınama beyanatları ayyuka çıkmış.
“Türkiye İran olmayacak, Mollalar İran’a, Türkiye laiktir laik kalacak…” gibi.
Olayların gelişim sürecine baktığınızda ise, ülkede, devlet nizamını düzenleyici tanımlamadan saptırılan, belirli bir kesime yönelik baskı ve sindirmeye dayalı laik ve Kemalist ideoloji uygulamalarının ayyuka çıktığını gözlemliyorsunuz.
Türkiye’deki derin yapılanmalar da, amacından saptırılmış tanımlarla empoze edilmeye çalışılan bu ideolojilerin öğretileri doğrultusunda, toplumda korkuya dayalı yaratılan kaotik ortamda meşrulaşma eğilimine girmiştir.
Bütün bu saptamalardan sonra, Ergenekon soruşturma ve dava sürecinin, aydınlatılmasına dair umut ışığı olacağına inandığım Uğur Mumcu suikastindeki bazı hassas noktalara işaret etmek istiyorum.
Üstelik, devletin, “namus borcu” olan bu suikasti, aradan bu kadar zaman geçmiş olmasına karşın aydınlatacak tecrübe, birikim ve iradeye sahip olduğuna inanarak…
AŞIK: BİZİ HER ADIMDA SABOTE ETTİLER
Bu suikastin aydınlatılabilmesi, yöntemleri ve taşeron tetikçileri farklı da olsa; diğer faili meçhul suikast ve eylemlere de ışık tutacaktır ayrıca.
Çünkü Mumcu suikastini hazırlayan odakların taşıdığı mantalite, diğer tüm suikast ve terör eylemi adıyla failsiz bir şekilde rafa kaldırılan cinayet dosyalarıyla birebir aynıdır.
Devletin, bazı soruların yanıtlarını bulmadan, bazı gelişmelerin arka planına inmeden bu suikasti çözmesi de düşünülemez elbette…
Dönemin İçişleri Bakanı’nın (İsmet Sezgin) basına yansıyan, “Uğur Mumcu, PKK ve APO ile ilgili bir takım çalışmalar yapıyordu (sanırım APO-MİT ilişkisi demek istiyor. Z.Ç), biz de kendisine her türlü yardımı yapıyorduk. Uğur Mumcu’nun çalışmalarını ve araştırmalarını içeren bilgisayar disketleri uzmanlar tarafından incelenmekte” şeklindeki açıklamasına rağmen cinayet soruşturma dosyasında böyle bir incelemenin yapılmadığı görülüyor.
Devlet, böylesine hassas bir konuda görülen iki farklı duruşun sebebini sorgulayacak iradeyi o gün sergilemediyse bugün sergileyebilmelidir.
Dönemin milletvekili Eyüp Aşık, “Yani biz bu işlerle uğraştık, uğraştık cinayeti bir iki sefer çözecek olduk; ama, işte ya Devlet Güvenlik Mahkemesi Başsavcısı bu işle uğraşmayın dedi, ya bilmem emniyetteki adam bizim soruşturmaya çağırdığımız adamı kalktı Reha Muhtar’ın programına götürdü veya Reha Muhtar’a getirdi, bizi sabote etti, bilmem ne. Neticede anladık ki; devlet, devletin bazı adamları bu işin önünü kesiyor…” şeklinde açıklamalarla, Meclis’teki komisyon çalışmalarının nasıl baltalanmak istediğini ifade ediyor.
ZANLIYI KORUMAK İÇİN TUTANAKLA OYNANDI
Bu cinayeti çözmeyi namus borcu sayan Cumhurbaşkanları varken, neden bu “ön kesenler”in peşine düşülmemiştir?
Suikast soruşturması sırasında tanık olan Ayhan Aydın isimli vatandaşa sahip çıkmakta bile acze düşen ilgili kamu kurumları, bu şahsın beyanlarının, tahkikat evraklarındaki bazı tahrifatlarla yalanlamaya çalışıldığı iddialarını neden görmezden gelmiştir?

YAZININ DEVAMI İÇİN BU LİNKİ TIKLAYABİLİRSİNİZ..

Cafesiyaset

 

Necip Fazıl isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler
Stil

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi