|
03-01-2009, 17:33 | #1 |
Vakit'i susturamazsınız!
CHP'lilerin Vakit'i susturmaya yönelik zorbalıklarına, siyasilerden ve STK'lardan büyük tepki geldi. Bu tür linç girişimleri ile sağduyulu basının sesinin kısılamayacağı mesajını veren kamuoyu, Vakit'e destek çıktı...
Vergi kaçakçılığından sabıkalı CHP yandaşı medyanın avukatlığını yaparak “Özgür basın susturulmaya çalışılıyor” yaygarası kopartan CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın, muhabirimizin CHP'li Kemal Kılıçdaroğlu ve tayfası tarafından tartaklanması karşısında açıklama yapmaktan kaçması, “CHP'ninki sadece yandaşa özgürlük” yorumlarına sebep oldu. Diğer taraftan siyasi parti liderlerinden, muhabirimize karşı yapılan çirkin saldırıya sert tepki geldi. VAKİT SUSTURULAMAZ Muhabirimize yapılan saldırıyı Saadet Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Numan Kurtulmuş çok sert bir dille kınadı. Kurtulmuş, Vakit'e yaptığı açıklamada; “Özgür basın demokrasimizin vazgeçilmez unsurlarından biridir. Hiçbir şekilde susturulamaz ve susturulmamalıdır. Sadece görevini yapmaya çalışan bir gazetecinin sorduğu bir soru nedeniyle, zorla salondan çıkarılması son derece üzüntü vericidir. Bu yaklaşım, sadece özgür medya için değil, Türkiye demokrasisi açısından da kaygı vericidir” dedi. “Bu uygulamayı yapanları ayıplıyorum” diyen Kurtulmuş, şöyle devam etti: “Başta Gazeteciler Cemiyeti olmak üzere, gazetecilerin hak ve özgürlüklerini savunmakla yükümlü tüm sivil toplum kuruluşlarını da bu olayı kınamaya davet ediyorum.” ÇİRKİN SALDIRIYI KINIYORUM Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu, CHP zihniyetinin basına karşı tahammülsüzlüğünün yeni bir konu olmadığını dile getirirken, CHP'nin basına hangi gözle baktığını geçmişte yaşanan andıçlardan hatırladıklarını söyledi. “Kendilerine yandaş olmayı kabul etmeyen basına karşı tavır alıyorlar ve saldırganca tutumlar içine giriyorlar. Bu zihniyet, basını sadece alkış tutan bir araç olarak görme eğilimi içinde olmuştur” diyen Yazıcıoğlu, “CHP'li siyasetçilerin bu yaklaşımlarını ayıplıyorum. Bir basın çalışanına karşı yapılan bu çirkin saldırıyı kınıyorum” şeklinde konuştu. BASINA SALDIRI, SİYASETİN ÇİRKİN YÜZÜDÜR Demokrat Parti (DP) Genel Başkanı Süleyman Soylu da siyasetçilerin bilmesi gereken en önemli konulardan birinin özgür basına karşı tahammül göstermek olduğunu dile getirirken, “Bu tür saldırılar siyaseti yaralar ve çirkinleştirir. Saldırgan tutumlarla siyasette başarı elde edilmesi mümkün değildir” diye konuştu. Basını kategorilere ayırarak bazılarına düşmanca tutum takınılmasının siyasi literatürde olmadığını vurgulayan Soylu, demokrasinin düşüncelere, fikirlere ve eleştirilere tahammül rejimi olduğunun altını çizdi. “Muhabiriniz Hüseyin Bey'e yapılanları doğru ve kabul edilebilir bulmamız mümkün değildir” şeklinde konuşan Soylu, “Basının saldırılara maruz bırakılması, en başta saldıranlara zarar verecektir. Bir muhabirin odaya kapatılması ve mahsur bırakılması vahim bir durumdur. Vakit ailesine tekrar geçmiş olsun dileklerimi iletirken, siyasetçilere de biraz daha eleştirilere tahammül göstermelerini tavsiye ediyorum” dedi. BASINI KİMİN BASKI ALTINA ALMAYA ÇALIŞTIĞI BELLİ AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Nihat Ergün ise, “Bir gazetenin sorduğu soruyu beğenmiyorsanız cevap vermezsiniz” diyerek, “Bir gazetecinin sorduğu soruya fiili saldırıyla cevap veriliyorsa orada basın özgürlüğünden bahsetmek mümkün olmaz. Bu çirkin saldırı, Türkiye'de basın hürriyetinin kim tarafından baskı altına alınmaya çalışıldığının en açık örneğidir” şeklinde konuştu. Muhabirimiz Hüseyin Kulaoğlu'na yapılan saldırıyı şiddetle kınadığını ifade eden Ergün, “Bu olay, basına özgürlük nutukları atanların, özgürlüğü kim ve ne için istediklerinin de somut örneği olmuştur” diye konuştu. Üniversite özür diledi, Atıf Bir, CHP'yi eleştirdi İSTİHBARAT SERVİSİ Bahçeşehir Üniversitesi Rektörü Deniz Ülke Arıboğan, üniversitelerinde yaşanan ve CHP'lilerin Kemal Kılıçdaroğlu'na soru sormak isteyen muhabirimizi linç etmek istedikleri olay ile ilgili açıklama yaptı. Bir basın mensubuna yönelik bu tip girişimin üniversitelerinde yaşandığı için üzgün olduklarını söyleyen Prof. Arıboğan, “Olayda muhabire müdahale eden kişiler üniversite görevlileri değildir. Güvenlik görevlilerimiz, olayın dışında kalmıştır. Bir iletişim toplantısında bir gazetecinin böyle bir muameleye maruz kalması, hoş olmamıştır. Arkadaşa geçmiş olsun dileklerini iletiyorum” dedi. Bahçeşehir Üniversitesi'nde İletişim hocası olan ve o anda salonda bulunan Prof. Dr. Ali Atıf Bir de Vakit'e yaptığı açıklamada, CHP'lilerin yanlış yaptığını söyledi. Olay anını anlatan Prof. Bir, “Muhabir arkadaş soru-cevap bölümünde mikrofonu aldı ve Kılıçdaroğlu'nun YSK kayıtları ile ilgili soru sordu. Kemal Kılıçdaroğlu soruyu cevaplamakta zorlanınca, CHP'liler muhabire tepki göstermeye başladılar. Arkadaşın elinden mikrofonu çekip aldılar. Kraldan çok kralcı korumalar, muhabire müdahale ederek arkadaşı dışarı çıkardılar. Ben olaya tepki gösterdim. Olayın bu kadar büyümesinde CHP'li yöneticilerin payı büyüktür. Gazeteci gelmiş toplantıya, soru sormak istiyor, bunda bir şey yok ki. Güneri Civaoğlu krizi iyi yönetebilseydi, böyle tatsız bir durum olmayacaktı” dedi. ‘Türk demokrasisi açısından talihsizliktir' Muhabirimiz Hüseyin Kulaoğlu'nun susturulmasını, demokrasi açısından talihsizlik olarak değerlendiren GAP Gazeteciler Birliği Genel Başkanı Zeynel Abidin Kıymaz, demokrasinin muhalefet demek olduğunu, muhalefet varsa, demokrasinin var olduğunu söyledi. Konferansta muhalif bir gazetenin muhabirine tahammül edemeyenlerin ne derece sosyal demokrat olduklarına dikkat çeken Kıymaz; "Konferansta yaşanan bu davranış, Türkiye demokrasisi açısından çok üzücü bir durumdur" dedi. Böyle bir durum iktidar kanalından gelmiş olsaydı en fazla tepkinin CHP'den geleceğini ifade eden Kıymaz; "CHP, bu durumun basın özgürlüğü ve demokrasiyle bağdaşmayan bir tutum olduğunu söyleyecek ve ilk olarak bunu CHP İstanbul İl Başkanı Gürsel Tekin dile getirecek" dedi. Burada Ana Muhalefet Partisi CHP'nin demokrasiyi içlerine sindirmeleri gerektiğini, muhalif ve hoşlarına gitmeyen soruları da hazmederek dinleyip soruyu cevaplamalarını tercih etmeleri gerektiğini söyleyen Kıymaz; "Şiddet kullanma, gazeteciyi susturma yerine, insanları anlama ve dinleme yöntemi kullanılmadığı takdirde, Türk demokrasisinin gelişmesi mümkün değildir. GAP Gazeteciler Birliği Genel Başkanı olarak, CHP İl Başkanı Gürsel Tekin'i ve CHP'lileri muhabir arkadaşı susturmaya çalıştıkları için şiddetle kınıyorum" dedi. İSMAİL UĞUR-VAKİT
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|