![]() |
#1 |
![]() Vedat Bilgin
![]() 9 Mart'ta ne olmadı 12 Mart'ta ne oldu Türk siyasal kültüründe ordu ve devlet arasındaki ilişkilerin ayrı bir yeri olduğunu, aslında "bizim ordu-devlet" veya "asker millet olduğumuz" söylendiğinde de bizzatihi bu siyasal kültür içerisindeki "militarist ruhun" canlı tutulmak istendiğini söylemeye gerek yoktur sanırım. Tarihi olarak sivil kurumları yok etmiş olan, sivil toplumu, geleneksek burjuvaziyi ve onun siyaset kültürünü yok etmiş bulunan bürokratik geleneğin, devlet üzerinde kurduğu ideolojik hegemonya ile halkı "ordu-devlet" olduğuna inandırma çabası boşuna değildir. Türkiye, 12 Mart darbesine giderken bu atmosfer içindedir. Esasen, daha yakın zamana kadar bu hava teneffüs ettirilmiyor muydu? Yakın zamanlardaki "Ergenekon Operasyonları" darbe ve müdahale girişimleri çökertilene kadar da bu anlayışın devam ettiğine hep birlikte şahit olmuştuk. Şimdi anlaşılıyor ki, ülke bu siyasi kültürü tasfiye ederken, demokratikleşirken Türkiye'yi bu yolla denetim altında tutma imkânı elde edenler (ki bunlar müttefiklerimizden başkası değildir) ortaya çıkan boşluğa yeni unsurları ikâme etmekten kaçınmamışlardır. Cuntadan darbeye Burada esas üzerinde durulması gereken husus 9 Mart'ta yapılmak istenen ve yapılamayan darbedir. 1971'de plânlanan esas operasyonu yapacak olan 9 Mart cuntasıdır. Orduda askerler arasında örgütlenmiş cunta, devlet içerisinde bunlara bağlı bürokratik unsurlarla, akademide, basın-yayın dünyasında ve dönemin aydınları arasında geniş bir ittifak kurmuştur. Bu yapının sokaktaki uzantısı üniversite gençliğidir. Sonunda da işin bütün günahı bu gençliğe çıkartılacaktır. 9 Mart cuntasının fikrî yapısı düpedüz Baas ideolojisidir. Savundukları fikirlerin önemli bir kısmı dönemin "Yön" ve "Devrim" gazetelerinde yayınlanmış, Doğan Avcıoğlu'nun başında bulunduğu Devrim, âdeta darbenin "merkez karargâhı" olarak çalışmıştır. 1970'lerin başındaki Türkiye, % 10'un altında bir enflasyonla üst üste yılda % 7'lik bir büyümeyi gerçekleştiren, yatırımlarını % 20 düzeyindeki tasarruf oranıyla yapan bir Türkiye'dir. "Soğuk Savaşa" rağmen Sovyetler Birliği'yle iyi ilişkiler kurup, ekonomik iş birliği yaparak istikrar içinde kalkınan bir ülkedir. Demokrasi korkusu Batı sistemi, Türkiye'nin istikrar içerisinde kalkınmasını değil, kendisine kayıtsız bir biçimde bağımlı olması talep etmektedir. Kısaca ordu içindeki "devrimci subaylar cuntası" ve dönemin aydınları arasındaki ittifak, bu istikrardan rahatsız olan diğer unsurlardır. İşin ilginç yanı şudur: Bu cunta içinde yer alanların durumu anladıkları söylenemez. Onlar "tarihsel iktidar alanlarını" tahkim etmenin peşindedirler ve "sosyalizan bir rejim" kurma hevesiyle hareket etmektedirler. Bugün, 9 Mart darbesi önlenirken iki kesimin ittifak ettiği anlaşılmaktadır. Bunlardan biri darbeyi önlemeye çalışan unsurlar, diğeri ise müdahale olsun, fakat sosyalizan Baas tipi bir rejime geçit verilmesin diyenlerdir. İkincisinin kazandığı biliniyor. Bugünkü darbe heveslilerinin kimin için ve ne için ortaya çıktıklarını bu bağlam içinde değerlendirmek daha yararlı olacaktır. Kaynak Akşam 11.03.2014
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|