AK Gençliğin Buluşma Noktası


Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 03-03-2014, 13:51   #1
Kullanıcı Adı
Cihannur
Standart Vedat Bilgin - Medyadaki Demokrasi Düşmanları
Vedat Bilgin



Medyadaki demokrasi düşmanları

Türkiye'de, demokrasinin düşmanı olan birçok kimseden birçok kuruluş ve kesimden bahsetmek mümkündür. Bunların hepsinin ortak özelliği, halkla aralarındaki mesafe ve halkın demokrasi vasıtasıyla devlet üzerinde denetim kurmasıyla ilgilidir. Bu kesimler "devletin ellerinden çıkmasından" halkın kontrolüne girmesinden korkmaktadır. Bunlar arasında bazı medya grupları ön plândadır. Çünkü onlar varlıklarını anti demokratik ilişkilere borçludurlar.

Oysa yıllar boyunca "cumhuriyetin tek sesli medyası" olarak işi ne güzel götürmüşlerdir. Devletin eliyle ve kaynaklarını kullanarak oluşturdukları medya sermayesiyle, yine yıllarca devlet bankalarının kamu iktisadi teşebbüslerinin, işletmelerinin aktardığı bol reklam gelirleriyle, yazarlarıyla, çizerleriyle geçinip gitmişlerdir.

Güdümlü kamuoyu anti demokratik medya

Önceleri tek parti döneminde, sonrasında demokrasiye geçilmiş olsa da "seçimle iktidara gelen iktidara rağmen" kuruluşlarında, bu ilişkiyi sürdürmede asla bir güçlükle karşılaşmamışlardı. Dönemin seçimle gelen hükümetlerini kuran Adalet Partisi ve onun iktidarını âdeta "şamar oğlanı" gibi yerden yere vurmayı, resmî ideoloji üzerinden onu sigaya çekmeyi, neredeyse eğlenceli bir iş h
âline getirmişlerdi.

1983'ten sonra, hedefte bu defa dönemin Başbakanı Özal vardır. "Turgut nereden geliyor?" türünden basit ve seviyesiz saldırılarını aralıksız bir biçimde sürdürmeye devam ettirmişlerdir. Bu dönem, medyanın iyice çeşitlendiği, özel televizyonculukla birlikte kamuoyu yaratmada daha da etkinleştiği yeni bir devirdir. Merkez medya Türkiye'nin geleneksel iktidar yapısının, bürokratik-militer-aydın ittifakının doğal bir müttefikidir; hem devlet rantlarıyla oluşan "resmî kapitalist sınıfın" bir üyesi olarak, hem de resm
î ideolojinin taşıyıcısı olarak, demokrasinin kendileri için büyük bir tehdit oluşturduğunun hep farkındadır.

Medyada egemen konumlarını devam ettirdikleri müddetçe hükümete açıkça şu mesajı vermekte, tehdit etmede tereddüt etmemişlerdir: "Millet sizi seçmiş olabilir, halkın çoğunluğunun oylarını almış olabilirsiniz; ama hükümet etmek için bizim rızamızı almak zorundasınız." Yani şu çok konuşulan, zinde güçleri hesaba katma mecburiyeti vardır. Bu durumda, kim seçilirse seçilsin bir "konsensüs yapmak" gerekmektedir!

Medyanın tahammülsüzlüğü

Bu tehdit ve "reel politik" durumu, neredeyse herkes kabul etmiştir. Özal'dan sonra hükümet kuran Demirel, Çiller, Yılmaz, Ecevit çaresizce bu duruma katlandılar. Katlanmayan Erbakan ise 28 Şubat'la tasfiye edildi. Bu durum, yani onlarla uzlaşma arayışı, aynı zamanda bu partilerin ve liderlerinin halk nazarında itibar kaybetmesine yol açtı. Sonuç sadece bu olsaydı, işi bir dereceye kadar sineye çekmek mümkün olabilirdi belki, fakat ülke çok ağır bedeller ödüyor, krizler yaşıyor, millet çaresizlik sendromuna düşüyordu. Daha da kötüsü, demokrasi
âdeta işleyemez hâle geliyor "yönetemeyen demokrasiye" dönüşüyordu.

Bu duruma çok sevinenlerin başında "resmî kapitalistler" ve onun bir parçası olan merkez medya, resmî aydınlar ve onların müttefiki olan "bürokratik oligarklar" geliyordu. Seçilmişleri iktidarsızlaştırma işi, doğal olarak iktidarı bürokrat ve militer unsurlara teslim etmek demekti.

Şimdi durum değişmiştir. Kaç yıldır saldırılarıyla, âdeta nefes almasına dahi müsaade etmeyerek yaylım ateşine tuttukları Başbakan Erdoğan'ı kendileriyle bir uzlaşmaya razı edemediler. Bugünkü öfkelerinin, kin kusmalarının arkasında yatan budur.

Türkiye'nin toplumsal yapısındaki çoğulculaşma, ekonomideki değişim şimdilerde medyayı da çoğulculaştırmaya başlamıştır. Eski Türkiye'nin medyası, tekelci konumunu kaybediyor. Resmi aydınların dışında, "yeni aydınlar" varlıklarını hissettirmeye başlıyor. Bürokratik-militer oligarkların iktidar dayanakları birer birer yıkılıyor. Bu durumda, Türkiye'deki anti demokratik unsurların medyadaki uzantıları ve müttefikleri, varlıklarını daha ne kadar sürdürebilirler? Demokrasi karşıtı üsluba, alçakça saldırılara, bir de bu açıdan bakmak gerekmez mi?

Kaynak

Akşam 02.03.2014

 

Cihannur isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi