Vefa Abi işte... Hafta içi işçi hafta sonu zanaatkâr - AK Parti |AKParti Forum |AK Gençlik |Recep Tayyip Erdoğan |AKPARTİ Gençlik Forumu|

**El Emin** · 07-10-2010, 12:12

Vefa Eker, bir ayakkabı atölyesinde işçi olarak çalışıyor. Akşam eve geldiğinde ise deniz taşlarının üzerine hat sanatı ile yazı yazıyor, çerçeveleyip satıyor.

Ancak o bunu ne ek gelir olsun diye ne de hobi olarak yapıyor. Tek amacı var: İhtiyaç sahibi öğrencilerin eğitimine katkı sağlamak.

Adının anlamı, yüzünde, konuşmasında ya da hayat tarzında karşılık bulan, ismiyle müsemma insanlar vardır. Tıpkı 41 yaşındaki Vefa Eker gibi. Vefa Bey, Sultançiftliği'nde bir ayakkabı atölyesinde işçi olarak çalışıyor. Akşam işten geldiğinde ise adeta meslek değiştiriyor. Elindeki siyah ayakkabı derilerinin yerini bembeyaz deniz taşları alıyor. Diğer elinde keçeli siyah bir kalem, başlıyor taşların üzerine hat sanatı ile Allah lafzını, Peygamber Efendimiz'in (sas) ismini işlemeye. Bununla da kalmıyor, işlediği taşları bir güzel çerçeveye yerleştiriyor. Hatta işi bir adım daha zorlaştırıyor, taşları yerleştirdiği çerçeveyi de kendisi yapıyor. Çıtasını alıyor, kesiyor, birbirine yapıştırıyor, camlarını takıyor. Tabii tüm bunları yapmak için hafta içi akşamlarıyla hafta sonu tatilini bu işe vermesi gerekiyor. İşte hikâyenin 'vefa'lı kısmı da burada çıkıyor ortaya. Vefa Bey, bu işten kazandığı paranın tek bir kuruşuna dahi dokunmuyor, hepsini ihtiyaç sahibi öğrencilere veriyor.

Kendisiyle İstanbul Rami'deki evinde görüşüyoruz. "Tatil gününüzde rahatsız ettik, kusura bakmayın." diye başlayan cümlemizi, "Benim tatilim yok ki." diye kesmesinden anlıyoruz Vefa Bey'in yaptığı işi ne kadar benimsediğini. Evinin küçük bir odasını ve balkonunu neredeyse bu iş için tahsis etmiş. Çıtaları ve camları balkonunda kesip yapıştırıyor, hatları da odadaki yuvarlak masasında yazıyor. Eşi Sezer Eker'in fedakârlığına da değinmeden geçmiyor: "Çıtaları keserken her taraf dağılıyor, parçaları etrafa saçılıyor, ama eşim sağ olsun beş yıldır hiç sesini çıkarmadı."

Yaptığı işi yadırgayanlar, "Biraz da kendin için yapıp sat." diyenler olsa da söylenilen hiçbir şeye kulak asmamış Vefa Bey. Bugüne kadar yüzlerce duvar süsü üretmiş. Yaptıklarını alan birkaç mağaza olsa da daha çok elden satıyor. Eşinin ve arkadaşlarının da süslerin satışında kendisine yardım ettiğini belirtiyor. Eserlerini gördüğümüzde en az 25-30 TL eder fikrine kapılıyoruz ancak Vefa Bey tanesini 10 lira olarak belirlemiş. Amacı sürümden kazanmak. Çünkü ne kadar yardım yaparsa yapsın kendini yeterli görmüyor, daha çok öğrenciye ulaşmak, daha çok çalışmak istiyor. Haftada ortalama 5-6 tablo yaptığını, çok sıkı çalıştığında rakamın 15'e kadar çıktığını söylüyor. Burs verdiği öğrencilerle tanışma imkânı da olmuş Vefa Bey'in. Neler hissettiğini soruyoruz, dudaklarından şu cümleler dökülüyor: "Çok güzel bir duygu. 41 yaşındayım, geriye dönüp baktığımda bugüne kadar yaptığım en hayırlı iş diyorum."

Arkadaşına verdiği sözü tutmak için başlamış

Vefa Eker'i bu güzel işe neyin teşvik ettiğini, deniz taşlarının üzerine yazı yazma fikrinin aklına nereden geldiğini soruyoruz. Her şey bir arkadaşının "Çevremde ihtiyaç sahibi öğrenciler var, biz de birkaç arkadaş yardım ediyoruz, sen de katılmak ister misin?" demesiyle başlamış. "Bir kere söz verdim, ama beni zorlayacağını sonradan fark ettim. Arayıp vazgeçtiğimi de söyleyemedim." diyor Vefa Bey. Sonrasında ise "Nasıl yaparım da yardım ederim?" diye sıkıntılı bir sürece girdiğini anlatıyor. Bu hayırlı işin fikri ise yine hayırlı bir iş için davet üzere gittikleri Kastamonu'da gelmiş aklına. Deniz kenarında gezerken gördüğü taşların şekillerinden çok etkilenmiş ve toplamaya başlamış. O an bazı şeyler şekillenmeye başlamış zihninde. İlk önce kendi topladığı taşlara yazı yazmaya başlamış. Maliyeti daha aza indirmek için zamanla çerçeveleri de kendisi yapmış. Şimdi yaptığı süslemelerin taşlarını Kemerburgaz'dan alıyormuş. Ya da arkadaşları tatile gittiğinde toplayıp getiriyormuş.

Arapça ve hat sanatı eğitimi yok

Vefa Eker'in hikâyesinin belki de en ilginç kısmı taşların üzerine hat sanatıyla Allah lafzını ve Efendimiz'in ismini yazmasına rağmen bu sanatın herhangi bir eğitimini almamış olması. Vefa Bey, yazılarını tamamen taklit ederek yazıyor. Daha da ilginci başladığında bırakın Arapça yazmayı, okumayı dahi bilmiyormuş. Eşi Sezer Hanım kocasının bu işe başladıktan sonra Kur'an-ı Kerim'i okumaya başladığını söylüyor.

ZAMAN

**hüma** · 07-10-2010, 12:37

yazıyı okuyunca kendimden çok utandım:-(asıl fedakarlık bu olsa gerek,bu zamanda az bulunan yurdumun nadide insanları...ne kadar büyük bir hizmet,Rabbim ebedi hayatında bu hizmetinin kat kat karlığinı verir inşALLAH...

07-10-2010, 12:43

Hayırların en hayırlısını gerçekleştiriyor.Adı gibi mübarek valla,utanmamak elde değil.

**El Emin** · 07-10-2010, 13:07

Alıntı:

cnntülfirdevs Nickli Üyeden Alıntı

yazıyı okuyunca kendimden çok utandım:-(asıl fedakarlık bu olsa gerek,bu zamanda az bulunan yurdumun nadide insanları...ne kadar büyük bir hizmet,Rabbim ebedi hayatında bu hizmetinin kat kat karlığinı verir inşALLAH...

Muhakkak ALLAH kat kat karşılığını verecektir...Bizler daha en ufak vefakarlık ta dahi bulunamazken yaptığını okuduktan sonra ayağı öpülesi insan dedim açıkçası...

Alıntı:

Hüdaverdi Nickli Üyeden Alıntı

Hayırların en hayırlısını gerçekleştiriyor.Adı gibi mübarek valla,utanmamak elde değil.

Kesinlikle öyle kardeşim ALLAH bizlere de hizmet yolunda bir küheylan gibi koşmayı nasip eyler inşaALLAH.

07-10-2010, 12:12	#1
Kullanıcı Adı El Emin	Vefa Abi işte... Hafta içi işçi hafta sonu zanaatkâr Vefa Eker, bir ayakkabı atölyesinde işçi olarak çalışıyor. Akşam eve geldiğinde ise deniz taşlarının üzerine hat sanatı ile yazı yazıyor, çerçeveleyip satıyor. Ancak o bunu ne ek gelir olsun diye ne de hobi olarak yapıyor. Tek amacı var: İhtiyaç sahibi öğrencilerin eğitimine katkı sağlamak. Adının anlamı, yüzünde, konuşmasında ya da hayat tarzında karşılık bulan, ismiyle müsemma insanlar vardır. Tıpkı 41 yaşındaki Vefa Eker gibi. Vefa Bey, Sultançiftliği'nde bir ayakkabı atölyesinde işçi olarak çalışıyor. Akşam işten geldiğinde ise adeta meslek değiştiriyor. Elindeki siyah ayakkabı derilerinin yerini bembeyaz deniz taşları alıyor. Diğer elinde keçeli siyah bir kalem, başlıyor taşların üzerine hat sanatı ile Allah lafzını, Peygamber Efendimiz'in (sas) ismini işlemeye. Bununla da kalmıyor, işlediği taşları bir güzel çerçeveye yerleştiriyor. Hatta işi bir adım daha zorlaştırıyor, taşları yerleştirdiği çerçeveyi de kendisi yapıyor. Çıtasını alıyor, kesiyor, birbirine yapıştırıyor, camlarını takıyor. Tabii tüm bunları yapmak için hafta içi akşamlarıyla hafta sonu tatilini bu işe vermesi gerekiyor. İşte hikâyenin 'vefa'lı kısmı da burada çıkıyor ortaya. Vefa Bey, bu işten kazandığı paranın tek bir kuruşuna dahi dokunmuyor, hepsini ihtiyaç sahibi öğrencilere veriyor. Kendisiyle İstanbul Rami'deki evinde görüşüyoruz. "Tatil gününüzde rahatsız ettik, kusura bakmayın." diye başlayan cümlemizi, "Benim tatilim yok ki." diye kesmesinden anlıyoruz Vefa Bey'in yaptığı işi ne kadar benimsediğini. Evinin küçük bir odasını ve balkonunu neredeyse bu iş için tahsis etmiş. Çıtaları ve camları balkonunda kesip yapıştırıyor, hatları da odadaki yuvarlak masasında yazıyor. Eşi Sezer Eker'in fedakârlığına da değinmeden geçmiyor: "Çıtaları keserken her taraf dağılıyor, parçaları etrafa saçılıyor, ama eşim sağ olsun beş yıldır hiç sesini çıkarmadı." Yaptığı işi yadırgayanlar, "Biraz da kendin için yapıp sat." diyenler olsa da söylenilen hiçbir şeye kulak asmamış Vefa Bey. Bugüne kadar yüzlerce duvar süsü üretmiş. Yaptıklarını alan birkaç mağaza olsa da daha çok elden satıyor. Eşinin ve arkadaşlarının da süslerin satışında kendisine yardım ettiğini belirtiyor. Eserlerini gördüğümüzde en az 25-30 TL eder fikrine kapılıyoruz ancak Vefa Bey tanesini 10 lira olarak belirlemiş. Amacı sürümden kazanmak. Çünkü ne kadar yardım yaparsa yapsın kendini yeterli görmüyor, daha çok öğrenciye ulaşmak, daha çok çalışmak istiyor. Haftada ortalama 5-6 tablo yaptığını, çok sıkı çalıştığında rakamın 15'e kadar çıktığını söylüyor. Burs verdiği öğrencilerle tanışma imkânı da olmuş Vefa Bey'in. Neler hissettiğini soruyoruz, dudaklarından şu cümleler dökülüyor: "Çok güzel bir duygu. 41 yaşındayım, geriye dönüp baktığımda bugüne kadar yaptığım en hayırlı iş diyorum." Arkadaşına verdiği sözü tutmak için başlamış Vefa Eker'i bu güzel işe neyin teşvik ettiğini, deniz taşlarının üzerine yazı yazma fikrinin aklına nereden geldiğini soruyoruz. Her şey bir arkadaşının "Çevremde ihtiyaç sahibi öğrenciler var, biz de birkaç arkadaş yardım ediyoruz, sen de katılmak ister misin?" demesiyle başlamış. "Bir kere söz verdim, ama beni zorlayacağını sonradan fark ettim. Arayıp vazgeçtiğimi de söyleyemedim." diyor Vefa Bey. Sonrasında ise "Nasıl yaparım da yardım ederim?" diye sıkıntılı bir sürece girdiğini anlatıyor. Bu hayırlı işin fikri ise yine hayırlı bir iş için davet üzere gittikleri Kastamonu'da gelmiş aklına. Deniz kenarında gezerken gördüğü taşların şekillerinden çok etkilenmiş ve toplamaya başlamış. O an bazı şeyler şekillenmeye başlamış zihninde. İlk önce kendi topladığı taşlara yazı yazmaya başlamış. Maliyeti daha aza indirmek için zamanla çerçeveleri de kendisi yapmış. Şimdi yaptığı süslemelerin taşlarını Kemerburgaz'dan alıyormuş. Ya da arkadaşları tatile gittiğinde toplayıp getiriyormuş. Arapça ve hat sanatı eğitimi yok Vefa Eker'in hikâyesinin belki de en ilginç kısmı taşların üzerine hat sanatıyla Allah lafzını ve Efendimiz'in ismini yazmasına rağmen bu sanatın herhangi bir eğitimini almamış olması. Vefa Bey, yazılarını tamamen taklit ederek yazıyor. Daha da ilginci başladığında bırakın Arapça yazmayı, okumayı dahi bilmiyormuş. Eşi Sezer Hanım kocasının bu işe başladıktan sonra Kur'an-ı Kerim'i okumaya başladığını söylüyor. ZAMAN Konu El Emin tarafından (07-10-2010 Saat 12:14 ) değiştirilmiştir..

07-10-2010, 12:37	#2
Kullanıcı Adı hüma	yazıyı okuyunca kendimden çok utandım:-(asıl fedakarlık bu olsa gerek,bu zamanda az bulunan yurdumun nadide insanları...ne kadar büyük bir hizmet,Rabbim ebedi hayatında bu hizmetinin kat kat karlığinı verir inşALLAH...

07-10-2010, 12:43	#3
Kullanıcı Adı Hüdaverdi	Hayırların en hayırlısını gerçekleştiriyor.Adı gibi mübarek valla,utanmamak elde değil.

Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)