10-06-2009, 21:41 | #1 |
Yahudi lobileri;Recep Tayyip Erdoğan'ın 'İran' politikasından rahatsız !
Yahudi Lobisi kımıldanıyor
Erdoğan’ın New York’ta yaptığı ve İsrail’e dokunduran konuşmasının artçı sarsıntıları Washington’da hissedilmeye başladı. Lobi harekete geçiyor. iyibilgi Washington Başbakan Erdoğan’ın önceki hafta ABD’de, BM ve G-20 zirvesine katılmak için yaptığı ziyaretin etkileri Washington’da hissedilme başladı. İyibilgi’nin edindiği bilgilere göre Türkiye’nin İran konusundaki politika tercihi nedeniyle ABD’deki Musevi lobisi harekete geçiyor. Aslına bakılrısa Erdoğan’ın Princeton ve BM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmalarda “yeni bir küresel düzen ihtiyacı” vurgusu yapması ve BM Güvenlik Konseyi’nin adil olmayan yapısından açıkça şikayet etmesi öncelikle dikkat çeken bölümlerdi. Ancak Erdoğan’ın bu vurguları ABD iç politikasında karşılığını bulmuş değil. Genelde Amerikalılar özelde ise Yahudi lobisi orta ve uzun vadedeki tehdidi değil, kısa vadedeki sorun üzerine yoğunlaşıyor. Diğer bir deyişle Kongre üzerinde önemli bir etkiye sahip olan Yahudi lobisinin önceliği oldukça farklı. New York’ta ilk sınama Lobinin harekete geçmesinin iki sebebi bulunuyor. Erdoğan’ın ABD’de yaptığı konuşmalarda İran konusu ile ilgili lobinin yaklaşımını kabullenmemekte diretmesi ve bir adım ileriye giderek nükleer konuda İsrail’in ismini ön plana çıkarması. Erdoğan’ın New York’a gider gitmez ilk görüşmesi ABD’deki Yahudi kuruluşlarının temsilcileriyle gerçekleşmişti. O görüşme Türk basınına “Davos krizinin sonu” diye yansımıştı. Ancak iyibilgi yine aynı gün kaleme aldığı analizde “kriz bitmedi, çünkü ne Erdoğan ne de lobinin sert kanadı düşüncelerinden vaz geçmiş değil” yazmıştı. Daha sonra Erdoğan’ın yaptığı konuşmalar ve şu anda yaşananlar iyibilgi’yi haklı çıkarıyor. Çatlak sese önleyici müdahale Çünkü Washington İran’la görülmeler olumu sonuçlanmazsa Tahran’a daha fazla yaptırım uygulama aşamasına gelirken Türkiye komşu ülkelerinde daha fazla sorun istemiyor. Irak’ta yaşananların bir benzerinin İran’da yaşanması ya da ülkenin sert yaptırımlarla istikrarsızlığa itilmesi Türkiye tarafından etkileri ülke içine de yansıyacak bölgesel bir sorun olarak görülüyor. Bu yüzden Türkiye, ticari ve güvenlik konularında işbirliği bulunan İran’ın üzerine daha fazla uluslararası baskı kurulmasına karşı çıkıyor. Türkiye’nin İran nükleer krizine yaklaşımı stratejik bir tercih olmasının yanısıra ahlaki bir söylemle de desteklenmeye çalışılıyor. Ankara “tüm nükleer silahlara karşı olduğunu” belirtip, “denetlemelerin sadece İran’a değil bölgedeki tüm ülkelere karşı –burada İsrail vurgusu yapılıyor-“ yapılması gerektiğini savunuyor. Türkiye’nin İran’a karşı daha çok yaptırımı ya da daha ileri bir adımı engelleyip engellemeyeceği elbette soru işareti. Ancak Türkiye’nin alınacak kararlara muhalefet şerhi koyması bile “İran’a karşı oluşturulacak cephe”de bir çatlak olarak değerlendiriliyor. Washington ziyaretine hazırlık İşte Başbakan Erdoğan hem BM Genel Kurulu’nda hem de ikili görüşmelerde Ankara’nın bu yaklaşımını ortaya koydu, hem de özellikle Yahudi kuruluşlarının temsilcileriyle gerçekleştirdiği görüşmelerde Gazze konusunda söylediklerinin arkasında durdu. İşte bu durum Washington’daki lobide hareketlenmeye neden oluyor. Üstelik Erdoğan’ın Kasım sonu ya da Aralık başında Washington’a yapacağı ziyaret öncesinde... Dostça gönderilen mesaj Lobi hareketlenmesini medya üzerinden gerçekleştiriyor. Kongrenin dolambaçlı labirentlerinde “Washington Ankara’nın Tahran politikasından rahatsız” fısıltısını kulaktan kulağa yayıyor, böylece Türkiye içerisine ve karar alıcılara “dostça” mesajlar gönderiyor. Başbakan Erdoğan BM’de ve ikili görüşmelerde İran konusunda nasıl bir tutum takınıldığını üst üste anlatmasına, Ekmeleddin İhsanoğlu yine Washington’da İKT’nin konuya paralel yaklaşımının çerçevesini çizmesine rağmen kulaktan kulağa yayılan fısıltılar “Türkiye’nin kendini iyi anlatamadığı” uyarısı yapıyor, aslında bu konuyu tartışmaya açmak gerektiği vurgusu yapıyor. Aralık ayında yoğun baskı Lobideki bu hareketlenme ve Ankara üzerinde baskı arayışı henüz emekleme devresinde, çünkü Erdoğan’ın Washington ziyaretine henüz vakit var. Üstelik İran’la 5+1’in yaptığı görüşmeler de yıl sonuna kadar sürecek ve “uluslararası toplum” İran’ın Aralık ayı sonuna kadar bir karara varması gerektiğini düşünüyor. Aksi halde ağır yaptırımlar Tahran’ı bekleyecek. İşte bu yüzden Türkiye’nin üzerinde oluşan bu baskıların özellikle Kasım ayında gözle görülür hale gelmesi bekleniyor. Ankara’ya gönderilen mesajların Aralık ayında zirve yapacağını söyleyebiliriz. Eğer İran görüşmeleri başarısızlığa uğrarsa Türkiye’yi kıran kırana bir psikolojik operasyon bekliyor demektir. Zihnimizi buna göre hazırlamalı... İyibilgi.com
Konu rıfat gökalp tarafından (10-06-2009 Saat 21:44 ) değiştirilmiştir.. |
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|