12-30-2013, 00:42 | #1 |
Yalçın AKDOĞAN "Tuzak, kuranın başında patlar"
Türkiye son günlerde toz-duman altında kalmış durumda. Ortada ülkenin güven ve istikrarını sarsacak, topyekün kayıp ve tahribata sebep olacak gelişmeler yaşanıyor. Küçük fotoğraf karesi üzerinden büyük oyunlar oynamaya alışanlar, büyük resmin anlamını ve doğuracağı sonuçları gözlerden kaçırmaya çalışıyorlar. Yapılan işin zamanlaması, şekli, usulü, amaç ve hedefi her zaman için büyük önem taşır. Siz seçim üzeri, bir ülkenin ve iktidarın kaderini belirlemek maksadıyla bir kısım işler yapıyorsanız, bunun görünür gerekçeleri durumu izah etmeye yetmez. Maksadını ve safiyetini aşan bir tablo ortaya çıkıyorsa, burada ciddi bir ihlal ve kötü niyet görülür. Kayıtdışı faaliyet ister yargı da, ister diğer kamu bürokrasisinde olsun mutlaka bir usulsüzlüğe dayanır ve parmak izi bırakır. Gizlilik başka bir şeydir, kayıtdışı/sistemdışı hareket başka bir şeydir. Devlet tuzak kurmaz, kumpas kurmaz, tertip yapmaz. Tertip ve tezgah, devlet gücünü kötüye kullanmaktır, başka amaçlara hizmet etmektir. Varsa yapılan bir yanlışlık bunun usulüne uygun olarak üzerine gidilmesi, amacın da adaleti ve hakkaniyeti tesis etmek olması gerekir. Ama amaç başkaysa ortadaki iddialar sadece birer kılıf olur. Meseleyi ‘siyasi’ ve ‘maksatlı’ hale getiren, işin ruhunu zehirleyen tam da bu amaç ve hedeftir. Yargı sızdırmalarla hareket etmez; adalet, medya manipülasyonlarıyla tecelli etmez. Medya manipülasyonu başlı başına bir hukuksuzluktur ve insanların itibarı ve onuruyla oynamaktır. Gazetecilikle tetikçiliği karıştıran bazı tiplerin şahsiyet cellatlığına soyunur şekilde ortalıkta ahkam kesmesi de başlı başına büyük bir sorundur. Terörle mücadelede bu derece sağlanamayan “ANLIK İSTİHBARAT”ın gazeteci kisvesi altındaki şahıslara sağlanması, onların da şımarık çocuklar gibi bunu istismar ederek sağa sola saldırması nasıl bir densizliktir? Kişileri suçlu-suçsuz ilan etmek köşe yazarlarının işi değildir. Akıl kuvve’sinin ifrat mertebesi olan cerbeze, hakkı batıl, batılı hak suretinde gösterecek kadar aldatıcı bir zekaya sahip olur. Bu zekanın hayra değil şerre, birliğe değil ayrılığa, muhabbete değil adavete hizmet etmesi, bunun da kirli senaryolar ve tertiple organize bir şekilde yapılması açık bir sapmadır. Bediüzzaman hazretleri fitne ve nifak çıkarmak için çok yüzlü davranan şahısların bilinmesi ve yapılan işin deşifre edilmesi gerektiğini şu şekilde izah eder: “Bir şahıs bir şahsı nasihatle fena bir şeyden menetmek üzere şöyle tevcih-i kelâmda bulunur: ‘Ey kişi! Aklın varsa, şu yapmak istediğin şey muhaldir, hem nefsine zarardır; hem iyiyi, kötüyü tefrik edecek bir hissin yok mudur? Anlaşılan hakikati hurafe, tatlıyı acı gösteren seciyende bir hastalık vardır. Şüphesiz o hastalıktan kurtulup şifayab olmak istiyorsun. Fakat, senin bu halin o hastalığı izale değil, tezyid ediyor. Eğer bu halin ile bir lezzet, bir zevk istersen, en şedid bir elemi intac eden bir azap eline geçer. En nihayet, sarhoşluktan ayılıp kötü halinden vazgeçmediğin takdirde, fesadın başkalara geçmemek üzere hortumun üzerine bir damganın vurulmasıyla seni teşhir ve ilân etmek lazımdır.” AK Parti iktidarı en kritik zamanlarda kendi bünyesindeki bazı kişilerin ayrılma, bölme, yıpratma faaliyetlerine maruz kalmıştır. Bu kişiler hep kaybetmişler, siyasetten de ülkenin gündeminden de silinip gitmişlerdir. Böyle kritik günlerde içerden veya dışarıdan AK Parti’ye karşı benzer kirli oyunların içine giren kişiler de gruplar da muhakkak surette kaybedecekler, milletin vicdanında mahkum olacaklardır.
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|