AK Gençliğin Buluşma Noktası
Haberler Dünyadan ve Ülkemizden son dakika haberler burada.



Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 03-08-2011, 19:11   #1
Kullanıcı Adı
HaArP
Standart Yalçın Şifresini MİT Nasıl Çözdü?
Yalçın Şifresini MİT Nasıl Çözdü?



Ergenekon'un yeniden yapılandırılması konusunda Soner Yalçın Hücresi'nin faaliyetlerinde denklemi öngörülemez biçimde MİT bozdu.
08 Mart 2011 / 13:46

İddia edilen Ergenekon Terör Örgütü, yaklaşık 4 yıldır peş peşe yapılan operasyonlarla önemli ölçüde darbe aldı. Örgütün operasyonel kısmı en ağır darbe alan kolu oldu. İdeologlardan ise Doğu Perinçek tutuklu bulunması nedeniyle devre dışı kaldı. Yalçın Küçük ise uzun süre serbest olsa da yaşlı olması nedeniyle eski üretkenliğinden çok uzaktı. Şimdi tutuklu durumda.

Ergenekon'un hareket kabiliyetini sağlayan ayağı ideologlardı. İki üretken ideologun tasfiyesi örgütü oldukça zora soktu. Bu süreçte uzun zamandır hazırlanan, Aydınlık ekibi içerisinde pişirilip, merkez medya tecrübesi edinmesi sağlanan; Hem gazetecilik, hem televizyonculuk alanında tam donanımlı hale getirilen, Türkiye'de çok az kişide bulunabilecek “kişisel veri” bankasına sahip olan ve kişilerin röntgenini çıkarma konusunda uzmanlaştırılan biri vardı: SONER YALÇIN…

Yalçın Küçük'le koordineli biçimde örgütün yeni ideolog konumuna Soner Yalçın yükseltildi. Yalçın, bazen haftalarca evinden çıkmayan ve çılgın derecesinde çalışkan ve üretken bir isim.
Yalçın, uzun süredir medya dünyasında dölleme yapmakta ve kendine bağlı uçlarla hemen her medya kurumuna nüfuz etmekteydi.
Yalçın'ın nüfuz alanı sadece medya değil. Soner Yalçın Hücre Yapılanmasında birbiriyle senkronize çalışan bir yapı mevcut. Bunlar özetle;
MİT ayağı; Emniyet Ayağı; Medya Ayağı ve Siyaset Ayağı olarak özetlenebilir. Ergenekon Örgütü bu dörtlü yapı üzerinden yeniden toparlanmakta ve deşifre olan “Lobi” ve “Yeni Milis” gibi temel belgelerini yenilemekteydi.
Soner Yalçın'da bulunan “Medya 2010” belgesi bu çerçevede son derece kıymetli bir materyal. Burada örgütün özellikle medya üzerinden Psikolojik Savaşı nasıl başlatacağı ve yönlendireceği anlatılıyor.
YENİ STRATEJİ "ZİNCİRLEME KİTAP PROJELERİ"
Ergenekon'un açığa çıkması nedeniyle pek çok medya organına nüfuz etmek zorlaştı. Yalçın ekibi bunu bildikleri için oldukça farklı ve stratejik biçimler üzerine çalışmışlar. Bunlardan en önemlisi; Zincirleme Kitap Projeleri… Bu kitaplarla günler boyu manşetleri hakimiyetleri altına alabilecekleri ve aylar boyu sürecek tartışmalara yön verebilecekleri, yıpratmayı düşündükleri kesimlere ağır darbe indirebilecekleri planlanmış.
Bunun ilk örneği “Haliç'te Yaşayan Simonlar” kitabında görüldü. Günler boyu manşetler bu kitabı yazdı. Aylarca tartışıldı ve hedefteki Ergenekon davasını sürdüren savcılar hakimler ve polisler cemaat yaftalaması ile devre dışı bırakılmak istendi.
Hücrenin Psikolojik Harp yöntemini sürdürebilmesi için lojistik destek ise MİT ve Emniyet ayaklarından temin edilmekteydi.
Hanefi Avcı, Emin Aslan, Sabri Uzun, Ahmet İlhan Güler liderliğinde Emniyet içerisinde bulunan yapı istihbari malzeme temininde ve üretiminde aktif rol almaktalar. Bu isimler hem kitapların yazımı için istenen istihbarat bilgileri ve dokümanları temin etmekteler hem de ilerisi için planlanan adımlar için belge üretimi faaliyeti sürdürmekteler. Ayrıca geçmişte AKP ve Cemaat içerisine rahatça hareket edebilmiş olmalarından dolayı sahip oldukları bilgileri kıymetlendirip, müdahalelerle Hücre'nin kullanabileceği şekle getirmekteler. Haliç'te Yaşayan Simonlar kitabının ikinci bölümü Hanefi Avcı'nın verdiği bilgiler ağırlıklı olmakla birlikte ekibin tamamının katkısıyla oluşturuldu ve Soner Yalçın'ın görevlendirdiği Nedim Şener tarafından kaleme alındı.
Hücrenin MİT ayağındaki isimlerden henüz sadece Kaşif Kozinoğlu deşifre edilebildi. Bilindiği gibi MİT bugüne kadar Ergenekon konusunda izleyici konumundaydı. Fakat MİT içerisinde, Asker Müsteşarlar döneminde oluşturulan oldukça derin bir yapı mevcut. Bu yapının tek müttefiki Soner Yalçın ve ekibi kaldı. Geçmişte pek çok gazeteciyle temas etmiş olsalar da Emniyet İstihbaratının gücünü artırması ve medyanın çeşitlenmesi nedeniyle deşifre korkusu nedeniyle profesyonel istihbaratçılarla çalışma gereği duyuldu ve bunu yapabilecek şuanda için tek profesyonel istihbaratçı gazeteci grubu Oda TV'de mevcut. MİT'in içindeki bir ekip bu çerçevede Soner Yalçın Hücresi'ne erişilmesi imkansız belgeler sundular. Soner Yalçın'ın hedef aldığı kişilerle ilgili, özel hayata ilişkin verilerin neredeyse tamamı bu yapıdan gitti.
MİT ayağının yanında özellikle Jandarma İstihbarat'ın içinde olduğu TSK desteğini de paralel olarak değerlendirmek gerekiyor. Ahmet Şık'tan Jandarmanın yaptığı dinlemelerin dijital kayıtları çıktı. Bu kayıtlar, herhangi bir iddianameden ya da soruşturmadan olmaması açısından kritik.
Hücrenin Siyasi Ayağında ise CHP var… Yalçın ekibi hem ürettikleri metaryellerin siyasetçiler eliyle gündeme taşınabilmesi hem de AKP'nin yıpratılmasından sonra bir mecra oluşturulabilmesi için siyasi bir partiyle işbirliğine ihtiyaç duydular. Deniz Baykal, Ergenekon Davası'na muhalif olsa da Soner Yalçın Hücresi'yle ilişkiye girmeye direndi. “Varan 1”in ortaya çıkması sonrası ODA TV bu kasetin üzerine adeta atladı. Soner Yalçın'ın çeşitli medya gruplarındaki uçları, Baykal'ın bu kasetten sonra partinin başında kalamayacağını işledi. Doğan medyasının da koroya katılmasıyla Baykal devrildi. Kılıçdaroğlu'na destek de yine ODA odaklı olarak kampanya şeklinde başlatıldı. Soner Yalçın medya desteğinin yanında Kılıçdaroğlu'na halkla ilişkilerde danışmanlık yaptı. Kılıçdaroğlu da ODA ekibiyle doğal müttefik olarak hareket etti ve Halk TV'nin kendilerin tahsisi için her türlü desteği sağladı. Fakat Deniz Baykal buna karşı çıktı. Baykal aday yapılmama endişesinden dolayı olayı sürüncemede bırakarak zamana yaydı. Direkt olarak sert muhalefet yapamadı. Baykal'ın oyalama taktikli direnişine karşı Hücre yeni bir plan devreye soktu. Baykal'ın kişisel zafiyetlerini kolayca analiz eden Hücre, Soner Yalçın'ın “tapelere” takılan konuşmasında görüldüğü üzere ODA TV çalışanı İklim Kaleli'yi “ikna için” gönderdi. İklim Kaleli, Baykal'la görüştü ancak bir ikna gerçekleşmedi. Bunun üzerine CHP içerisinde taciz edildiğini yaydı. Hatta bunu ilk olarak Kılıçdaroğlu'nun basın müşaviri Baki Özilhan'ın bilgisayarından ODA TV'den Barış Pehlivan'na mail atarak “adres vermek” suretiyle yaptı.
Sonra da Kılıçdaroğlu'na en yakın ikinci isim olan Gürsel Tekin'e bu durumu anlattı. Tekin de bunu Soner Yalçın'la paylaştı. -Soner Yalçın gibi istihbarat dünyasının kompetanı bir ismin telefonlarının dinlenme ihtimalini bile bile Baykal gibi bir isim hakkındaki taciz durumunu İklim Bayraktar'la telefonda konuşması tesadüf olmasa gerek.- İklim Bayraktar daha sonra Kılıçdaroğlu'na giderek bu olayı anlattı ve Baykal'ı kameraya çekebileceğini bunun için kendisine bir cihaz vermelerini istedi. Baykal'ı seçimden sonra tehlike arzetmemesi için ebediyen gömmek istese de Kılıçdaroğlu, cihaz vermedi ve “kendi imkanlarınla çek” diyerek İklim Kaleli'nin önünü açtı.
Soner Yalçın Hücresi burada iki yönlü bir operasyon planlamaktaydı.
Birincisi Baykal'ın taciz iddiaları ile eli zayıflatılıp Halk TV satışına onay vermeye zorlanacak ve kayıt yapılarak da siyaseten geri dönüşü olmayacak şekilde tasfiye edilecekti.
İkinci operasyon ise Kılıçdaroğlu'na idi. Kılıçdaroğlu kayıt işine bir şekilde bulaştırılacak, böylece seçimlerden sonra Hurşit Güneş'in önünün kolay açılabilmesinde bu desteği şantaj malzemesi yapılabilecekti. (Yalçın'ın CHP'nin başına aslında Güneş'i istediği önceki tapelerde ortaya çıkmıştı)
Kılıçdaroğlu cihaz vermese de planın bir parçası gereği, cihazın istendiği ve “kendi imkanlarınla çek” dediği konuşma İklim Kaleli tarafından kaydedildi. (Kaleli kayıt olayını Ömer Faruk Eminağaoğlu'yla konuşurken ağzından kaçırıyor)
Kılıçdaroğlu&Gürsel Tekin ekibi de Soner Yalçın Hücresi'nden çeşitli faydalar elde etmekteler. Medyayı yönlendirme problemleri nedeniyle bu ekibi kullanırken, parti içi operasyonlarda da faydalanma yoluna gittiler. Seçimlerde ikinci parti çıkılmasından sonra Baykal'ın yapacağı atağı da Yalçın Ekibinin faaliyetleri sayesinde bitirmeyi hedeflediler. İklim Kaleli'nin önünün açılması bu yüzden.
VE MİT DEVREDE
Soner Yalçın Hücresi'nin Ergenekon'u yeniden yapılandıracak faaliyetlerini birkaç yıldır sürdürdükleri anlaşılıyor. Emniyet bir takım şeylerden kuşkulansa da klasik dinleme, takip gibi yöntemleri kullandığı için Hücre'yi deşifre edemedi.
Nedim Şener'in büyük bir rahatlıkla defalarca medya önünde ve savcı karşısında “Soner Yalçın'ı tanımıyorum” demesinin nedeni bu yeni yöntemler.
Ergenekon'un deşifre olan Yeni Milis belgesinde, birbirinden bağımsız ve birbirini tanımayan hücrelerin oluşturulma ve işleyiş biçimi belirlenmişti. Soner Yalçın'ın yeniden kurguladığı yöntemde ise Hücre içinde birbirinden irtibatsız elemanlar oluşturuldu. Bunlar sadece çengel yöntemiyle birbirine bağlılar ve direkt bağlarını bulmak Emniyet'in gücünü aşacak nitelikteydi.
Nedim Şener, Hanefi Avcı ile irtibatlıyken; Ahmet Şık, Sabri Uzun'la irtibatlıydı. Ayfer İklim Kaleli, Kemal Kılıçdaroğlu'yla irtibatlıyken; Soner Yalçın Kaşif Kozinoğlu'yla irtibatlıydı. Bütün bu küçük çevrimlerin birleştiği nokta ise Soner Yalçın'dı. Ama Soner Yalçın'ın bu çevrimlerle görüşmesi teknik takiple yakalanamayacak biçimlerde gerçekleşiyordu.
İşte Emniyet'i çaresiz bırakan bu noktada denklemi parçalayan kuruluş Milli İstihbarat Teşkilatı oldu.
Bugüne kadar Ergenekon'u tribünden izleyen MİT, kritik bir bilgiyi paylaşıma soktu. O da; Soner Yalçın'ın İsrail İstihbaratı'yla bağlantısıydı. Emniyet'in tespit etmesinin mümkün olmadığı bu uluslararası bağlantı ve akış, yıllardır MİT tarafından takip edilmekteydi. Ancak MİT hemen her konuda olduğu gibi bu konuda da sadece izleyiciydi.
Fakat Hakan Fidan, -Oda TV'nin kendisi ve ailesi hakkında yaptıkları dezenformasyonun etkisiyle de olabilir- İsrail İstihbaratı ve Soner Yalçın arasındaki net ve kesin olarak belirlenmiş istihbarat akışını, bu istihbarat akışında yapılan Türkiye içi planlamaları, bu akışla yapılan operasyonları ve üretilen materyalleri devlet katında güvenlik birimleri ile paylaştı.
Bu kıymetli bilgiler sonrası Emniyet İstihbarat, Soner Yalçın Hücresini hallaç pamuğuna çevirdi. Ekip bütün ağıyla çözüldükten sonra da operasyon başlatıldı. Olayın uluslar arası casusluk boyutundaki materyallerin gücü nedeniyle, gazetecilerin alınması sonrası kopması muhtemel medya fırtınası Ergenekon Savcıları ve operasyonu yürüten Emniyet Ekibi için önemsiz görüldü.
Özetle, Ergenekon'un yeniden yapılandırılması konusunda Soner Yalçın Hücresi'nin faaliyetlerinde denklemi öngörülemez biçimde MİT bozdu. Tüm bu fırtınaya rağmen Başbakan Erdoğan'ın da Ergenekon Savcılarının da rahat olmasının altında bu yatmaktadır…

http://www.stratejikboyut.com/haber/...du--51047.html

 

HaArP isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Alt 03-08-2011, 19:31   #2
Kullanıcı Adı
Gönülden
Standart
Hücresinde bile Ergenekonu yenişden nasıl yapılandırırız hesabı...yanlış hesap bağdattan döner..
Hala bu adamın yazılarını yayınlayan Hürriyet de gazetecilik yapıyor




Gönülden isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 03-09-2011, 01:02   #3
Kullanıcı Adı
HaArP
Standart
Alıntı:
Gönülden Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Hücresinde bile Ergenekonu yenişden nasıl yapılandırırız hesabı...


Ergenekon dimdik ayaktadır... Hücrede olanlar operasyonel olanlardır ! Uygun zamanı bekliyorlar !!! Onlar bir tuzak kuruyorlar elbet lakin Allah'ın kurduğu tuzak en hayırlısıdır !!!


Alıntı:
Hala bu adamın yazılarını yayınlayan Hürriyet de gazetecilik yapıyor
Dile kolay Darbecilerin Medya Ayağı oldu senelerce ! Mason kurucuları var mecburlar ! Lakin bu gazete değersiz bir gazete oldu günümüzde !
HaArP isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 03-09-2011, 11:54   #4
Kullanıcı Adı
Ukbâ
Standart
Bu yazı kesinlikle sabitlenmelidir. !!

Her ak partili kardeşim bu paylaşımı sindire sindire okuması lazım. ısrar ile bu davayı sulandırmak isteyen çevrelere karşı donanım sahibi olmak onlara gereken cevabı verebilmek için bünyesinde harika noktalara sahip.

Çok teşekkürler hocam paylaşım için.
Ukbâ isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 03-09-2011, 12:38   #5
Kullanıcı Adı
HaArP
Standart
MİT Müsteşarı, operasyon ve 'sınırı aşan ilişkiler' ağı
Ak Parti'nin İran'dan para aldığına dair iddia hem yalanlandı hem de iddianın sahibi İngiliz The Daily Telegraph gazetesi tazminata mahkum edildi. Başbakan Tayyip Erdoğan da dünkü konuşmasında konuya ilişkin dikkat çekici bağlantılar kurdu, "sınırı aşan bir ilişki"den söz etti.
Yine; geniş bir çevreden tepki alan, Ergenekon operasyonlarına tam destek verenlerin bile kafasını karıştıran son operasyon çerçevesinde, halen yurt dışında bulunan MİT mensubu Kaşif Kozinoğlu'nun MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve çevresi hakkında bilgi topladığı iddiaları benzer bir sınırı aşan ilişkiler ağına işaret ediyor olabilir mi?
Önce birinci konuya bakalım:
The Daily Telegraph gazetesi, İran'dan para alma iddiası dışında bir başka iddia ile de gündeme gelmişti ve o zamanlar "Bu haberi kim neden servis etti" diye sormuştuk. Olay şuydu:
Dubai merkezli büyük iflasların, krizlerin yaşandığı günlerde, söz konusu krizin İran bağlantılı bir "operasyon" olduğunda ısrar etmiş, "operasyon-İran-Türkiye ve gazetenin servis haberi"ne dikkat çekmiştik.
Haberin Başbakan Tayyip Erdoğan'ın ABD ziyaretinin ilk gününe denk getirilmesi şüphe uyandırıcıydı. Erdoğan'ın ziyareti, Dubai bağlantısı ve haber.. Bu kadar tesadüf olamazdı.
Gazete; Avrupa Birliği üyeliği konusunda hayal kırıklığına uğrayan Türkiye'nin, Ortadoğu, Kafkaslar ve İslam dünyasındaki tarihsel çıkarlarını kollayan bir dış politika izlemeye başladığını belirterek, "Recep Tayyip Erdoğan, Ankara diplomasisinin İran, Rusya ve sınırdaş devletlere doğru kaymasına neden olan bir 'komşularla iyi ilişkiler politikasına yöneldi" diye yazdı. Buraya kadar şaşırtıcı bir şey yok. Sonrasına dikkat edelim:
Gazete; "Türkiye'nin İran'a doğru manevralar yaparak İran'daki İslami rejimi tecrit politikasını ciddiye almadığını ve bunun da yabancı istihbarat servislerini alarma geçirdiğini" iddia ederek, "Türkiye, İran rejiminin her gün 10 milyon dolara kadar parayı uluslararası mali sistemi aktarmasına izin veriyor. Türkiye bu yönüyle İran'ın ticari işlemleri için kârlı bir çıkış noktası haline geldi" ifadelerini kullandı. Haber ve cümleler, Türkiye'yi bir yerlere hedef gösteriyordu. Kime? Elbette Dubai operasyonunu yapanlara. Ne zaman? Erdoğan'ın ABD temaslarına başladığı gün.
Sıradan bir haberin bağlantıları sorgulanınca nasıl da "sınırı aşan" ilişkiler, bğlantılar saçılıyor orta yere? 2006'da, "darbe yapılacak" diyenler hem bu ülkeden hem de ABD'de belli merkezlerden ve İsrail aşırı sağından besleniyordu. O ilişkiler deşifre oldu artık. Ancak Türkiye'nin son yıllarda aldığı pozisyon, belli merkezlerde rahatsızlığın ötesinde hazımsızlıklara yol açıyor. Hazımsızlıklar da ilginç bağlantıların kurulmasına, ittifakların şekillenmesine yol açıyor. Gazetenin haberinde oyduğu gibi, sıradan gelişmeler bazen bu ilişkileri ortaya çıkarabiliyor.
MİT Müsteşarı'nın izlenmesiyle ilgili iddia da aklıma benzer bir olayı getirdi. Şu an için sadece bir iddia olsa bile daha önce kesinleşen bazı gelişmeler benzer ilişkilerin olup olmayacağına dair soru işaretlerine yol açıyor.
Hakan Fidan'ın göreve geldiği günleri hatırlayalım: İsrail Savunma Bakanı Ehud Barak, kendisiyle ilgili hiçbir ülkenin hiçbir yetkilisinin doğrudan kullanamayacağı cümleler sarfetmişti. Bir ülkenin en üst siyasi makamları bir başka ülkenin istihbaratının başındaki kişiyi bu kadar acık ve sorumsuzca nasıl hedef alabilirdi? Barak'a göre Fidan İran yanlısı, Türkiye'nin elinde İsrail'e ait önemli sırlar var ve bu sırlar İran'a verilebilirdi... Bundan endişe ettiklerini söylüyor kapalı bir toplantıda ve bu bilgi dışarı sızdırılıyordu! Türkiye'nin İsrail Büyükelçisi'ne gerekli tepkiyi göstermesi üzerine de "Sözlerimde haklıyım. Bizi rahatsız eden şeyi ortaya koydum. Bizim haklılığımız endişelerimizin doğru olmasından kaynaklanıyor" diyebiliyordu. Bunun üzerine İsrail Müsteşarlık düzeyinde bir kez daha uyarılıyordu.
İsrail'in Haaretz gazetesi de; İsrail istihbaratının yardım filosunun arkasında Hakan Fidan'ın olduğuna inandığını yazmıştı. Gazete, Türk istihbaratının başındaki isimle Türkiye'nin başbakanı arasındaki ilişkiyi bile sorgulayacak cümleler kullandı. Doğrudan Türkiye'de bazı adreslere duyurmak istercesine hemen hep kullanılan kışkırtıcı cümleler sıralandı. Fidan'ın MİT Müsteşarlığı'na atanmasının, Erdoğan'ın Türkiye'deki sivil istihbarat unsurları üzerindeki kontrolünü, hem dış politika hem de savunma politikaları açısından artıracağı ve "hükümetin iktidarına karşı tehdit oluşturan" "ordu" istihbaratına karşı elini güçlendireceği söylendi.
Şimdi, Ergenekon operasyonları kapsamında gazeteciler gözaltına alınıyor. Daha öncekilere göre geniş bir tepki oluşuyor. Operasyonlar sorgulanıyor, operasyonlara destek verenler kendilerini sorguluyor. Ama tam bu sırada o iddia gündeme geliyor. Hakan Fidan'ın izlendiğine dair delillerin bulunduğu iddiası...
Başbakan Erdoğan'ın İngiliz gazetesinin iddiasından hareketle dikkat çektiği sınırı aşan ilişkiler burada da geçerli olabilir mi? Bilemem ama, sözkonusu iddia, nedense, Barak'ın Hakan Fidan'a yönelik sözlerini, öfkesini, hazımsızlığını hatırlattı...


http://yenisafak.com.tr/Yazarlar/?t=...IbrahimKaragul
HaArP isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 03-09-2011, 14:17   #6
Kullanıcı Adı
yusuf11
Standart
çook ehemmiyeli çalışma olmuş
yusuf11 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 03-09-2011, 14:34   #7
Kullanıcı Adı
Sevban
Standart
Ahmet şık denen zatın , kitabı piyasaya çıkmış bile... Bu ne acele... Gözaltına alındğında henüz basım aşamasında değildi sanırım...

Kontrgerilla ve Ergenekon'u Anlama Kılavuzu
Ahmet Şık, Ertuğrul Mavioğlu
http://www.ilknokta.com/kitap/107489...-Kilavuzu.html
Sevban isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi