![]() |
#1 |
![]() Ertuğrul özkök, ya şaka yapıyor, ya bir ironi idi geçen gün yazdıkları, ya da birilerinin hoşuna gitmek için onlara sahte bahaneler üretme gayretinde. Kim bilir belki de tecâhül-i ârifane sanatı uyguluyordur.. Şimdi yeni bir yazar türü çıktı. Bir ya da iki paragraf yazı yazıyorlar. Her satır arasına bir boşluk, araya birkaç yıldız. Kimi kelimeleri alt alta yazıyor, kimi her cümleyi bir paragraf gibi görüyor. Buyurun size bir makale. 3 dakikada hepsini okursunuz.. Onu yazmak için ne kadar uğraşmışlardır kim bilir! Eminim sekreterleri de koşuşturmuştur.. Aşağıda okuyacağınız yazıdaki Başbakanların isim ve görev sürelerini Ertuğrul bey (Bey’i unvan olarak kullandım. Böyle demek yasaktı değil mi?) ezbere bilmiyordur, sekreteri internetten indirip servis yapmıştır.. Yazının özeti şu: “Ne yani Menderes, Demirel, Erbakan, Yılmaz da mı millete zulmetti? Bunu mu demek istiyorsunuz” Sonuç şu: “Yalan söylüyorsunuz, yok böyle bir şey?” özkök’ün yazısının tamamı şu: “O zalim aşireti açıklıyorum. TEZLERİ şu değil mi? 'Cumhuriyet döneminde dindarlara çok baskı yapılmıştır.' Ben ısrarla diyorum ki: 'Bu bir iftiradır.' Cevapları ne: 'Hayır doğrudur. Dindarlara baskı yapılmıştır.' Peki, kabul ediyorum. Cumhuriyet döneminde dindarlara baskı yapılmıştır.öyleyse gelin bu insanlık dışı baskının 'asli faillerini' teşhir edelim. Cumhuriyet kurulalı 85 yıl oldu. Bunun 25 yıla yakın bölümünde, Cumhuriyet’i kuran tek parti iktidardaydı. Geriye kalıyor son 60 yıl. Yani Cumhuriyet’in neredeyse üçte ikisi. Son 60 yılda bu ülkeyi kim veya kimler yönetti? 'Laikçi ceberrut sol Kemalist iktidarlar mı?' Son 60 yılda bu ülkede kimlerin başbakanlık yaptığının listesini çıkardım. İşte size, en uzundan en kısasına 'Dindarlara baskı yapan elit klanın' eksiksiz, sıralı listesi: Süleyman Demirel: Toplam 10 yıl 10 ay. Adnan Menderes: 1950-1960 yılları arasında 5 ayrı hükümette toplam 10 yıl 5 gün süreyle kesintisiz başbakanlık yaptı. Tayyip Erdoğan: 5 yıl 10 ay... Turgut özal: 12 Eylül’den sonra cumhurbaşkanı seçilene kadar 2 ayrı hükümet kurup kesintisiz ve toplam olarak 5 yıl 11 ay süre başbakanlık yaptı. Bülent Ecevit: Değişik zaman dilimlerinde toplam olarak 5 yıl 7 ay süreyle başbakanlık yaptı. Bülend Ulusu: 3 yıl 3 ay. Tansu çiller: 2 yıl 9 ay. Mesut Yılmaz: 2 yıl 3 ay. Yıldırım Akbulut: 1 yıl 8 ay. Cemal Gürsel: 1 yıl 6 ay. Şemsettin Günaltay: 1 yıl 4 ay. Nihat Erim: 1 yıl 2 ay. Necmettin Erbakan: 1 yıl 2 gün. Ferit Melen: 11 ay. Suat Hayri ürgüplü: 8 ay. Naim Talu: 7 ay. Sadi Irmak: 5 ay. Abdullah Gül: 4 ay. Bu listede, sol denilebilecek isim Bülent Ecevit. Ecevit’in de 'tarihi yanılgı' teorisiyle, Erbakan’la koalisyon kurduğunu, kısa süreli azınlık hükümeti dışında başbakanlığının tamamının, dini hassasiyeti olan sağla koalisyon yaparak geçtiğini unutmamak gerekir. İsterseniz eski başbakanların tek tek isimlerini anarak bir 'Dindarlara baskı yoklaması' yapalım. çok partili hayatın altıda birinde başbakan olan Süleyman Demirel mi dindarlara baskı yaptı? öteki altıda birinde başbakanlık koltuğunda oturan Adnan Menderes mi? Turgut özal, ceberrut bir laikçi miydi? Erbakan, çiller, Mesut Yılmaz? Bunların hangisi dindarlara baskı yapan laikperestti? Tabii gelecek olan o hınzır soruyu tahmin ediyorum. 'Ya askeri darbeler?' diyecekler. Evet, doğru, bir de o var. İsterseniz onun bilançosunu da ortaya koyalım. Mesela şu sorudan başlayalım. Bu ülkede en fazla imam hatip okulu hangi dönemde açıldı? Sakın 12 Eylül askeri dönemi olmasın? Tabii bir de şu gerçek: Cumhuriyet tarihinde yapılan cami sayısı, 600 yıllık bütün Osmanlı döneminde yapılandan kat ve kat fazladır. Türkiye’deki cami sayısını Arap ülkeleriyle karşılaştırırsanız, Cumhuriyet’ten kamuoyu önünde özür dilemek zorunda kalırsınız. Cumhuriyet’e atılmış bu iftiranın dosyasını burada kapatıyorum. Amacım şunu bir defa daha belirtmek. AKP’nin aldığı yüzde 46.5 oyu, 'zulüm görmüş dindarların kutsal isyanı' gibi sunmaya kalkarsanız, sadece Cumhuriyet’e iftira atmış olmazsınız. Aynı zamanda AKP’ye de en büyük kötülüğü ve haksızlığı yapmış olursunuz. O yüzde 46.5’un hangi öfkeyi temsil ettiğini mi merak ediyorsunuz. Merak etmeyin o 'kutsal isyanı' da göreceksiniz. Ne zaman mı? O yüzde 46.5, öfke seli haline gelip, kolu Rolex’li, cipli, Guccili 'türbanlı elit klanını' indirdiği zaman.” Sen! Eşref Edib’in “Kara Kitab”ını, Osman Yüksel”in “Bir Nesli Nasıl Mahvettiler”ini okudun mu? O döneme ait kaç anı kitabı okudun? Seçimler nasıl yapılıyordu, yargı nasıldı, kanun nasıl çıkarılıyordu biliyor musun? Ya hu, zulmünüz Saint Expery’nin Küçük Prens'ine bile konu oldu. Hitler'e ve hani şu “Terbiye diktatoryası” kuran kara gömleklilerin lideri Musolini'ye ilham kaynağı olduğunuzun farkında mısınız? Sekreterine söyle sana Cumhuriyet'in 10. Yıl Albümü'nü bulsun bak bir! Sahi üniversitelerdeki ikna odaları neyin nesi idi? Sağlık karnesindeki başı örtülü resminden dolayı hastahaneye alınmadığı için hayatını kaybeden Medine Bircan'ı haber yapmadınız diye, yok sayamazsınız.. Tek Parti dönemi bitti, ardından darbeler dönemi başladı. Soğuk savaşta ne oldu bu ülkede? Terör ve irtica neyin nesi idi? Faili meçhuller aydınlatılabildi mi? Erbakan döneminde derin devlet yapılanmasının ülkeye maliyetini hep birlikte yaşamadık mı? Erbakan kendisi himmete muhtaç bir dede, nerdeki gayrıya himmet ede durumuna düşürülmedi mi? Bir kişiye yapılan bir haksızlık, bütün topluma yöneltilmiş bir tehdittir. Az mı işkence gördü bu millet!? Sivas'ın, Başbağlar'ın, Maraş'ın, çorum olaylarının arkasında kimler vardı ve niçin işin aslı ortaya çıkarılamadı? Media, Mafia, Sermaye, Siyaset ve Bürokrasi arasındaki karanlık ve kanlı ilişkiler için az mı bedel ödedi bu millet. Bir gazeteci, hem de Türkiye'nin 3. büyük gazetesinin başındaki insan bile bu olanları görmüyor, bilmiyorsa ne diyebilirim ki! Hayır hayır görmüyor, bilmiyor olamaz. O zaman görmek, bilmek istemiyor.. Bu da olamaz.. O zaman gizlemek istiyor.. Haksızlıklar karşısında susmak, suçluların suç ortağı olmaktır.. İşte bunu yapamazsın.. Sen suçüstü olursun.. Yakışmaz. Sırıtır.. Bu tür meydan okumalar bize sorumluluklarımızı hatırlatır.. İddialarının aksini isbatlamak için sana bin belge, bin tanık sunayım istersen.. Erbil Tuşalp’i de çağırayım mı? Sadece bize; dindarlara değil, solcusuna da, sağcısına da yapmadıklarını bırakmadılar. Aslında hafızanızı yoklasanız hatırlarsınız, hani okumaya da gerek yok.. özkök son bir hamle ile “Türbanlı elit klan”a gönderme yapıyor, “Gün gelir sizi de vururlar!” “Vurulduk ey halkım, bizi unutma” hesabı.. Bu bir iflasın itirafıdır.. Bu dindarları birbirine kışkırtma gayreti güden son bir hamle.. Takma kafana be özkök, hayat kendi dengesini bulur.. Akıl vermeyi, kışkırtmayı bırakın, gölge etmeyin, başka bir ihsan istediğimiz yok be paşam! Kelin ilacı olsa önce kendi başınıza çalardınız.. Said Nursi'nin ya da Şule Yüksel Şenler’in yaşadıklarından haberiniz var mı? NFK'nın Son Devrin Din Mazlumları’ndan haberiniz var mı? Temellerin Duruşması, Medeni Vahşet, Batılılaşma İhaneti, Faili Meçhuller, Darbe Anıları vesaire vesaire.. Demirel'in kim olduğunu da biliyoruz. Darbeleri, derin devlet yapısını, mafia ve çeteleri, “bizim çocuklar”ı, “iyi çocuklar”ı azıcık aklı, fikri olan, feraset sahibi herkes görmeye başladı artık. Allah'tan umut kesilmez, belki bir gün Ertuğrul özkök de görür.. Bana göre zaten görüyor, biliyor da, göğsünde, o yüreğindeki, derununda mutlaka gizli olan vicdanı belki o derin uykusundan uyanır da vazgeçer bu tür yazılar yazmaktan.. Bize de değişen şartlarda, statü, imtiyaz ve servetlerini kaybetmenin öfkesi ile, akıl ve vicdanlarını bastırıp, yükselen kesime onun için böyle sataşıyorlardır.. Bu tür gazap rüzgarları küçük ateşleri söndürür, ama büyük ateşleri besler.. Atı alan üsküdar'ı geçti beyim.. Şimdi maziyi anıp, mahzun türküler söyleme zamanıdır.. Tek teselliniz olan o eski anılarınıza dönün.. Başkalarının acıları, yoksulluğu, kan ve gözyaşı üzerine kendilerine iktidar ve servet üreten ABD'yle aynı kaderi paylaşıyorsunuz.. Kaybeden tek siz değilsiniz, bindiğiniz gemi, batıya kalkan gemi batıyor.. Selâm ve dua ile. Abdurrahman DİLİPAK / VAKİT 12/01/2008
![]() |
|
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
#2 |
![]() Karşı görüşünde böyle yazarlar varken, Ertuğrul Özkök nasıl yazı yazabiliyor. Altta kalmaktan bıkmadı mı acaba
![]() ![]() |
|
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 2 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 2 Misafir) | |
|
|