08-20-2011, 01:43 | #1 |
Yaser Arafat
Eski bir Osmanlı zabiti olan Abdülrahman Bey, Mısır'da dünyaya gelen oğluna, Muhammed adını verdi. Çoban, tüccar, Pakistanlı işadamı, hatta yaşlı bir kadın kılığında İsrail topraklarına baskınlar düzenlerken, Muhammed'in kod adı, "Ebu Ammar"dı. 1994'te, Nobel Barış Ödülü'nü alırken ise, herkes onu, Filistin lideri Yaser Arafat olarak tanıyordu. Dünyanın en çalkantılı bölgesinde doğan Yaser Arafat'ın çocukluğunu geçirdiği ev, İsrail'in Doğu Kudüs'ü işgalinden sonra, ağlama duvarına yer açmak için yıkıldı. Arafat, gençliğinde neşeli ve enerji doluydu. Çevresindekileri kolayca etkileyebilen Arafat, Kahire Üniversitesi'nde okurken, Filistinli Öğrenciler Birliği'nin lideri seçildi. Uluslararası toplantılarda Filistin sorununun sözcülüğünü yapmaya, daha o zamanlar başladı. Üniversiteden sonra, kısa bir süre, Kuveyt'te inşaat mühendisliği yaptı.
1958'de El Fetih'i kurdu. Örgütün, İsrail topraklarına düzenlediği vur-kaç eylemlerinde, bizzat yer aldı. 1967 Arap-İsrail Savaşı'ndan sonraysa, artık bir efsaneydi. Mısır lideri Cemal Abdül Nasır, bu genç adamı desteklemeye başladı. Onu, Mısır heyetinin bir üyesi olarak Sovyetler Birliği'ne götürdü. İKİ ÖNEMLİ İLKE Böylece adı artık uluslararası arenada da geçmeye başlayan Arafat, bütün Filistin örgütlerini çatısı altında toplayan Filistin Kurtuluş Örgütü'nün başına geçti. İki önemli ilkeye, sıkı sıkıya sarıldı: Bu ilkelerden birincisi, Filistin hareketinin, herhangi bir Arap ülkesinin denetimi altına sokmamaktı. Bu nedenle, Suriye Devlet Başkanı Hafız Esad'la, sürekli karşı karşıya geldi. İkinci önemli ilkesiyse, komünistlerden, radikallere kadar farklı Filistinli grupları birarada tutmaktı. Bunun için de, onların disiplinsizliğe varan davranışlarına göz yumdu. Filistinli grupların bu disiplinsizliği, Ürdün'de iç kargaşaya yol açtı. Ürdün güvenlik güçleriyle, Filistin örgütleri arasında yaşanan kanlı çatışmalar, tarihe, "kara Eylül" olarak geçti. Filistin Kurtuluş Örgütü, Ürdün'den Lübnan'a taşınmak zorunda kaldı. Ancak, bu gelişme, Lübnan'daki etnik dengeleri bozdu. Patlayan iç savaş, yıllarca sürdü. İsrail, kargaşa içindeki Lübnan'ı işgal etti. Arafat, o günlerde, bugünün İsrail başbakanı, o zamanların savunma bakanı Ariel Şaron'un elinden kurtulmak için, sürekli hareket eden bir araçta yaşamak ve sonunda, Lübnan'dan da çıkmak zorunda kaldı. Arafat'a ve hareketine, bu kez, Tunus kucak açmıştı. Arafat, en yakın arkadaşı Ebu Cihad'ı da, İsrail özel kuvvetlerinin yaptığı bir baskında, Tunus'ta kaybedecekti. DÜNYANIN KABUL ETTİĞİ LİDER OLMAYA GİDEN YOL 1987'de, Filistinlilerin direnişi, sokağa döküldü. İntifada, yani "direniş" hareketinin en sıcak günlerinde, Arafat, tarihi bir adım attı. 1988'de Filistin Devleti'nin kurulduğunu ilan etti. Bir ay sonra, yine, tarihi açıklamalar yaptı. İsrail'in, "güvenlik içinde var olma hakkını tanıdıklarını", ve "teröre karşı olduğunu", ilk defa söyledi. Bu açıklamadan birkaç saat sonra Amerikan yönetimi, Filistin Kurtuluş Örgütü'nü, Ortadoğu sorununun taraflarından biri olarak tanıdığını ilan etti. Arafat'ın en büyük hatalarından biriyse, Körfez Savaşı?nda "yanlış ata oynamak"tı. Kuveyt'i işgal eden Saddam Hüseyin'in yanında yer alınca, petrol zengini körfez ülkelerinden gelen ekonomik desteği, bir anda kaybetti. OSLO ANLAŞMASI VE NOBEL BARIŞ ÖDÜLÜ Savaştan sonra Ortadoğu'da dengeler değişti. Beyaz Saray'ın zoruyla, Ortadoğu barışı için görüşmeler başladı. Madrid'de açık açık, Oslo'da gizliden gizliye yürütülen görüşmeler, 1993'te sonuç verdi. Oslo'da varılan, Washington'da imzalanan anlaşmayla, İsrail Başbakanı İzak Rabin ve Filistin lideri Yaser Arafat, Nobel Barış Ödülü'ne layık görüldü. Arafat, bir yıl sonra, eskiden gizlice girdiği Gazze'ye, bu kez, Filistin yönetimi başkanı olarak taşındı. Çabaları hep, Filistin devletini kuracak olan nihai anlaşmayı sağlamak içindi. 2002 Şubat ayının ortalarında çıkan bir çatışma yüzünden yine Şaron tarafından ev hapsinde tutulmaya başlayan Yaser Arafat, Parkinson hastalığı ile de mücadele etmek zorunda kalıyor.
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
08-20-2011, 01:44 | #2 |
|
|
08-20-2011, 01:45 | #3 |
|
|
08-20-2011, 01:47 | #4 | |||
açık konuşayım sevmem...
bazı icraatlerini takdir etsemde ne kendisini,ne el fetihi neden zihniyetlerini sevmem...
alın bunuda izleyin... |
||||
08-20-2011, 01:54 | #5 |
Ben de pek hoşlanmıyorum bu adamdan,lakin bu adam hakkında çok farklı görüşlere sahip insanlar var,görüşlerinizi merak ettim ben de..
|
|
08-20-2011, 01:59 | #6 |
bende bu adam hakkinda nötr görüsteyim.. yani bana göre hic bir zaman filistinin lideri degildi..
bunda gecmisi, aile yasami, baglantilari gibi faktörlerde var.. |
|
08-20-2011, 02:01 | #7 |
El fetihin mısır üzerinden israilden hamas ile savaşmak için aldıkları silahlarla baya itibar kaybetti dünya müslümanlarının gözünde
|
|
08-20-2011, 02:01 | #8 |
Üniversitede öğrenci olduğu sıralarda Müslüman Kardeşler cemaatiyle ilişki içindeydi. Ancak ilginçtir ki, diktatör Cemal Abdunnasır Müslüman Kardeşler cemaatinin ileri gelenlerini tek tek zindana doldurduğu sırada Arafat Mısır'dan kaçtıysa da daha sonra Abdunnasır'ın en yakın adamlarından biri oldu.
Arafat'ın örgütü olarak bilinen el-Fetih'in Nablus'taki karargâhına baskın düzenleyerek örgütün elemanlarından 33 kişiyi öldürdüler. Ama Arafat bu baskında, kaçmayı başardı. Buradan kaçtıktan sonra da yine Batı Yaka'nın Ramallah kentinde bir tanıdığının villasına yerleşti. İsrail kuvvetleri buraya da baskın düzenlediler ve taraftarlarından 200 kişiyi öldürdü, bin kişiyi esir aldılar. Ama Arafat buradan da kaçmayı başarabildi. İsrail'in eski başbakanı Rabin, Arafat'tan memnun olduğunu İsrail Bakanlar Kurulu'nda dile getirmişti. Onun Arafat'la ilgili övgüleri hükümetindeki bazı bakanların dilinden İsrail'in Maariv gazetesine yansımıştı. Söz konusu bakanların açıklamalarına göre Rabin, Arafat'ın kendi sorumluluğuna verilen bölgelerde İslami Harekete karşı verdiği mücadeleden de memnun olduğunu ifade etmişti. |
|
08-20-2011, 02:04 | #9 |
o kadar tavizkar bir adamdı ki Allah rahmet eylesin,gayrimüslim arapların kurduğu ve arafat gibi markist çizgide yer alan FHKC dahi onun tavizkar tutumunu hep eleştirmiştir...
|
|
08-20-2011, 02:06 | #10 |
ne anlarsınız bu sözümden bilmem ama chp ne ise el fetihte odur...
her yönüyle değerlendirebilirsiniz bunu... |
|
Konuyu Toplam 2 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 2 Misafir) | |
|
|