06-16-2010, 21:30 | #1 |
Yavuz Bahadıroğlu "Darısı Ayasofya’nın başına!"
Darısı Ayasofya’nın başına!
Yunan To Vima Gazetesi’ne atfen Hürriyet Gazetesi’nin verdiği haber (14.06.2010) bana hayli ilginç geldi… Habere göre, Trabzon’daki Sümela Manastırı Hıristiyanların ibadetine açılmış, bunu Hürriyet’in eski Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök sağlamıştı. To Vima, Özkök’ü, “Sümela’da dini âyin düzenlenmesi için mücadele veren gazeteci” olarak tanıtıyordu. Hiç gocunmadım… Bunun nedenini anlatmadan önce, size kısaca Sümela Manastırı’ndan söz edeyim… Hakkında uydurulmuş envai çeşit efsaneleri bir tarafa bırakacak olursak, manastırı Trabzon Komnenoslar’ından III. Aleksios 1360’larda inşa ettirmiştir. Trabzon, Fatih Sultan Mehmed tarafından alındıktan sonra da Sümela, “manastır” kimliğini korumuş, manastırın ve rahiplerin hiçbir hakkına dokunulmamıştır… Zaten bu konuda Fatih’in, manastırda görevli rahiplerin özlük haklarıyla, Hıristiyanların “özgürce ibadet” hakkına ilişkin bir fermanı vardır. Daha sonraki padişahlar döneminde de Sümela’nın “manastır” kimliği korunmuş, hatta Yavuz Sultan Selim, iki kıymetli şamdan armağan etmiştir… Ayrıca Sultan II. Bayezid’in, II. Selim’in, III. Murad’ın, Sultan İbrahim’in, IV. Mehmed’in, II. Süleyman’ın, Sultan Mustafa’nın ve III. Ahmed’in de Sümela Manastırı’nda “özgürce ibadet” edilmesine ilişkin fermanları mevcuttur. Bu belgeler Osmanlı ceddimizin din ve inanç özgürlüğüne verdiği değeri gösteriyor. İşte bu yüzden Sümela Manastırı’nın “âyin”e açıldığını öğrendiğimde, hiç rahatsız olmadım… Fatih’i, Yavuz’u, Kanuni’yi, II. Bayezıd’i, II. Selim’i, III. Murad’ı, IV. Mehmed’i rahatsız etmeyen bir şey, beni de rahatsız etmez. Çünkü ben, hangi tarihte inşa edilirse edilsin, hangi dinin mensuplarına ait olursa olsun, bir yerde bir “ibadethane” varsa, o ibadethanede inananların özgürce ibadet edebilmesi gerektiğine inanan ve bunu yayınladıkları fermanlarla teminat altına alan bir ceddin torunuyum. Bu Hz. Ömer’in, Selahaddin Eyyübi’nin (Kudüs Hıristiyanlarına), Fatih’in (Galata’da yaşayan Cenevizli ve Rum Hıristiyanlara, nihayet Yavuz Sultan Selim’in (yine Kudüs Hıristiyanlarına hitaben) yayınladıkları “Amannâme”lerde açıkça teminat altına alınmış bir husustur… Üstelik en başta Hz. Ömer’in “Amannâme”si olmak üzere, adı geçen “amannâme”ler, “öteki”lere (hâkim gücün mensup olduğu inanç manzumesinden olmayanlara) verilmiş dünyanın ilk insan hakları belgeleridir. Bu yüzden, Sümela’nın ibadete açılması beni rahatsız etmedi. Fakat düşünmekten de kendimi alamadım: Acaba Ayasofya’nın da, tıpkı Sümela gibi, Müslümanların ibadetine açılması, Ertuğrul Bey’le Hürriyet tarafından nasıl karşılanır? Madem ki, Ertuğrul Özkök ve gazetesi, inananların ibadeti konusunda bu denli derin bir hassasiyet içindedirler, hazır elleri değmişken, Ayasofya’nın da ibadete açılması için bir çaba gösteremezler mi? O taktirde, emin olsunlar ki, Hıristiyanlardan aldıkları alkıştan daha fazlasını Müslümanlardan alacaklardır. Biliyorsunuz bu mâbed ilk inşa edildiği andan itibaren bin yılı aşkın bir süre “kilise” olarak Hıristiyanlara, İstanbul fethinden müzeye dönüştürüldüğü tarih olan 24 Kasım 1934’e (Bu tarihte çıkarılan, varlığı hâlâ tartışmalı 7/1589 sayılı karar) kadar, yani 481 sene de Müslümanlara hizmet etmiştir… Müslümanın alnı Ayasofya’da tam 481 sene secde ile buluşmuştur. Zaten Ayasofya, Mimar Sinan başta olmak üzere yetenekli Osmanlı mimarları tarafından zaman zaman onarılmayıp birtakım müdahalelerle güçlendirilmeseydi, çoktan yıkılıp gitmiş olacaktı… Yani bu mâbed bugüne kadar gelişini Osmanlı varlığına borçludur. Şu halde Ayasofya’da ibadet etmek Osmanlı torunlarının muktesep hakkıdır! Sümela örneğinde olduğu gibi, eski mâbedlerin tekrar ibadete açılması konusunda bu kadar hassas olan Hürriyet ve eski Genel Yayın Yönetmeni, Ayasofya’nın ibadete açılması için başlatacakları bir kampanyada daha fazla destek bulacaklardır. Üstelik yalnızca Müslüman vatandaşlarımız için bunu teklif etmiyorum, Hıristiyan vatandaşlarımız için de teklif ediyorum. Ayasofya’nın bir bölümünün Müslümanların ibadetine, bir bölümünün Hıristiyanların âyinine açılması, Müslümanlar bir tarafta namaz kılarken öteki tarafta Hıristiyanların âyin yapmasının sağlanması, sanırım kimseyi rahatsız etmez… Müze kimliğini ziyaret amacıyla gelenler de ortada rahatça dolaşır, farklı inançlara mensup insanların aynı anda barış içinde ibadet etmelerinden etkilenecekleri için, ziyaretçi sayısında patlama bile yaşanabilir… Bilebildiğim kadarıyla bunun dünyada başka bir örneği de yoktur. Eminim bu manzaradan Yunanistan ve Avrupa Birliği de memnun olacaktır. Çünkü Ayasofya’nın ne yapılış gayesi, ne cami kimliği, ne de müze hüviyeti zedelenmeyecektir. Hadi Ertuğrul Bey!.. Madem ki eski mâbedleri inananların ibadetine açtırıyorsunuz, Ayasofya’ya da bir el atın… İnanın bana, ilk destekçiniz ve duacınız ben olacağım.
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
06-19-2010, 21:14 | #2 |
İnşallah bir cuma
|
|
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|