07-26-2010, 12:14 | #1 |
Yavuz Bahadıroğlu "Menderes’in asılmasına millet neden tepki göstermedi? "
Kadriye Yıldırım; Rahmetli Adnan Menderes asılırken millet neden sustu?” • Korkudan Kadriye Hanım, korkudan! Yıllar boyu baskı altında tutulan ve sehpaların gölgesinde yaşam mücadelesi vermeye zorlanan bir millet tepkisizleşir. Bir de demokratik kültürümüz zayıf. Gelene “ağam”, gidene “paşam” demeye alıştırılmışız. Bu vurdumduymazlığın kırılması, demokratik kültürün yerleşmesine bağlı… Bu da eğitimle olacak. Hatırlayalım ki, eğitimin en önemli aracı olan ders kitaplarında demokratik hak ve özgürlüklerini talep edenler “anarşist” olmakla suçlandı. “Bozguncu” muamelesi gördü. Kitap, dergi ve gazeteler “zararlı yayın” ilân edildi. Silahla aynı muameleyi gördü. Demokratik düşünce daha yeni yeni ders kitaplarında yer bulabiliyor. Demokratikleştikçe, tepki vermeyi ve hesap sormayı da öğreneceğiz. • Marshall Yardımı’nın aslı nedir? Abbas Deniz; “Demokrat Parti döneminde Amerika’dan alınan ‘Marshall Yardımı’ dolayısıyla ekonomimizin düzeldiğini, ama bunun karşılığında yeraltı kaynaklarımızı kullanmaya kısıtlama getirildiğini duydum. Bu konunun doğrusunu anlatır mısınız?” • “Truman Doktrini” veya “Marshall Yardımı”, II. Dünya Savaşı sonrasında 1947 yılında önerilen ve 1948-1951 yılları arasında yürürlüğe konan ABD kaynaklı bir ekonomik yardım paketidir. Aralarında Türkiye'nin de bulunduğu 16 ülke, bu plan uyarınca ABD'den ekonomik kalkınma yardımı almıştır. Bunların arasında “Yer altı kaynaklarımız karşılığında bu yardım yapıldı” iddiasında bulunan başka bir ülke de yoktur. Bunu çocukluğumdan beri duyarım. Sanırım, yer altı kaynaklarını işletmek büyük para gerektirdiği ve Türkiye’de böyle bir para olmadığı için bu söylenti çıkmıştır. Biliyorsunuz yardım önerildiği yıllarda Sovyetler Birliği Balkanlar’da yayılma politikası izliyordu. Yunanistan’da iç savaş çıkarmıştı. Komünistler iktidarı ele geçirmek üzereydi. ABD bunun üzerine harekete geçti ve devrin ABD Başkanı Harry Truman’ın önerisiyle “Marshall Yardımı”nı devreye soktu… Bu plân çerçevesinde, komünizmle mücadele eden hükümetlere destek sağlandı. Öncelikle Yunanistan’a 300 milyon dolarlık mali yardım ve II. Dünya Savaşı’nda kullanılmış silahları hibe etti. Bu destek sayesinde Yunanistan hükümeti komünistleri tepeledi. Türkiye de komünist tehdidi altındaydı. Sovyet diktatörü Stalin, Kars’ı, Ardahan’ı ve boğazların kontrolünü istiyordu. ABD, Yunanistan’ın yanı sıra Türkiye’ye 100 milyon dolarlık mali yardım ve askeri malzeme hibe etti. İşin özü budur ve yer altı kaynaklarımızla bir ilgisi yoktur. Daha düne kadar su kaynaklarımızı da kullanamıyorduk. “Su akar Türk bakar” tekerlemesini uydurmuştuk. Şimdi kullanıyoruz… Bir sürü baraj yaptık. Bu işler biraz da teknoloji ve para ile ilgilidir. • “Türkçülük Davası” nedir? Hayat Ardıçlı/ Çorum; “3 Mayıs 1944 tevkifatı ile ilgili bilgi verir misiniz?” • “3 Mayıs Olayları” adıyla yakın tarihimize geçen olay yüz kızartıcı bir tutuklamanın hikâyesidir… Tek parti (CHP) döneminin en baskıcı yıllarıdır… Meşhur “Türkçü”lerden Nihal Atsız aleyhine açılan dava görülürken, üniversite gençliği komünizm aleyhine bir gösteri düzenlemiş, ayrıca Nihal Atsız’a arka çıkmıştı. Önce Ankara’da Mahkeme salonuna girmek isteyen gençler, bu engellenince Ulus Meydanı'na doğru yürüyüşe geçtiler ve burada millî marşlar eşliğinde bir gösteri yaptılar. Polis coplarla müdahale etti. 165 genç tutuklandı. İktidar bu masum gösteriyi “ihtilâl” olarak algılamış ve hışımla bastırmıştı. Tutuklananlar arasında Namik Orkun, Nejdet Sencer, Zeki Velidi Togan, Orhan Şaik Gökyay, A. Hikmet Tanyu, Reha Oğuz Türkkan, Cemal Oğuz Öcal, Said Bilgiç, Alparslan Türkeş, Cihat Savaş Fer, Nurullah Barıman, Fethi Tevetoğlu, Cebbar Şenel ve Osman Yüksel Serdengeçti gibi tanınmış isimler de vardı. Hepsi “tabutluk” adı verilen daracık hücrelere tıkıldı ve aylarca sorgulandı. Bunların bir kısmı 26 Ekim 1945'e kadar tutuklu kaldıktan sonra serbest kaldılar.
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|