08-03-2010, 11:54 | #1 |
Yavuz BAHADIROĞLU "Ölüye selam, diriye zılgıt!"
Hiç kuşkusuz, Kılıçdaroğlu, Deniz Baykal’dan daha cesur!.. Baykal Rize’ye gidemezdi, Doğu illerimize de öyle… Bu yüzden CHP, hemşehrilik hatırına oy kullanan Ege’nin sahil kesimiyle Trakya arasına sıkışmış kalmıştı. Allah’ı var, Kılıçdaroğlu Doğu’ya da, Karadeniz’e de gitti… Büyük kitleler toplayamasa bile en azından birkaç miting yaptı… Halkla görüştü, sohbet etti. “Yarışta ben de varım” mesajı verdi. Baykal’ın aristokrat tavrıyla karşılaştırılınca, Kılıçdaroğlu’nun daha halktan, daha sıcak olduğu görülüyor… En azından halktan korkmuyor… En azından halka tepeden bakmıyor… “Aşağı tabaka” muamelesi yapmıyor halka… “Her şeyin en iyisini, en doğrusunu ben bilirim” tavırları takınmıyor. Böyle liderler bizim millete “sıcak” gelir… Çünkü onda kendini bulur, kendini görür. Kılıçdaroğlu bunun farkında… Ancak farkında olmadığı bir nokta var ki, cesaretinin cehaletten gelip gelmediğini sorduruyor. Birinci nokta: Halkımız, bir liderin diğer liderlerle, özellikle de kendi memleketinde, alay etmesini hoş karşılamaz… Bu yüzden “Recep Bey” ritüelini Karadeniz gezisinde de sürdürmesi kendi açısından hiç iyi olmadı. Hatta “Bey” takısını da attı, “Recep” dedi… Uygun değil. Muhataba “Bey” ya da “Hanım” diye hitap etmek, bırakınız siyaseti, normal hayatta bile asgâri nezaket kuralıdır. Hele hemşehrilik ilişkileri yoğun olan bizim Karadenizliler, başbakanlığa yükselmiş bir hemşehrileriyle dalga geçilmesini asla affetmezler. Vaktiyle yine Rize’de, Demirel, Rizeli Mesut Yılmaz’ı kastederek, “Balık kavağa çıkarsa başbakan olur” dediği için Rize’yi tümden Mesut Yılmaz’a kaptırmıştı. Milletvekili çıkarma şansı varken, bu şansını bir cümle ile yok etmişti. Hemşehrilerim, pek de hoşlanmadıkları Mesut Yılmaz hakkında dahi ileri-geri konuşulmasını hazmedememişlerdi. Aynı hatayı Kılıçdaroğlu da yaptı… Rizeli Başbakan’la dalga geçmeye kalktı. Yetinmedi, Ulusal Çay Konseyi Başkanı Rize Milletvekili Bayram Ali Bayramoğlu’na sataştı... Evsaf dışı sürgünleri göstererek “Bu da Bayramoğlu çayıdır” dedi. Halbuki hem Erdoğan, hem de Bayramoğlu Rize’de sevilirler… Kaldı ki, ikibuçuk yaprağa vurgu yapması, Rizelilerin en önemli gelir kalemini oluşturan çay konusunda Rizelileri en çok rahatsız eden şeydir… Eski siyasetçilerle bunun kavgası çok verilmiş, ikibuçuk yaprakta ısrar eden partiler Doğu Karadeniz’de sandıkta kalmıştır. Çünkü ikibuçuk yaprak çay toplamak istemiyorlar… İkibuçuk yaprak çayın hem toplanması zor, hem ayıklanması zor, hem kilo doldurmaz, dolayısıyla gelirlerini önemli ölçüde düşürür. Bu vurgudan Rizelilerin çıkardıkları netice şudur: “CHP iktidar olursa çayı ikibuçuk yapraktan alacak.” Bu ise çay üreticilerinin mağduriyeti anlamına geliyor… İktidar olmadan ikibuçuk yaprağa vurgu yapar ve “Çay budur, gerisi Ali Bayramoğlu’nunundur” derseniz, bölgeden oy alamazsınız. Bu kadar basit bir gerçeği Kılıçdaroğlu’nun akıl hocaları nasıl bilemez, anlamak mümkün değil. Miting için Doğu Karadeniz’e giden bir genel başkanın bölgenin en önemli ürünü hakkında detaylı bilgilendirilmemiş, ya da bilgilenmemiş olması düşündürücüdür… “Diğer konuları da bu kadar ciddiye alıyorsa, yandı gülüm keten helva” dedirtir! Ya Hopa’da yaptığı “gaf”a ne demeli?.. Beş yıl kadar önce ölen sanatçı Kâzım Koyuncu’ya seçim otobüsünün üstünden selam gönderiyor… Yetmiyor, bir de onu “tuttuğunu koparan sanatçı” ilân ediyor. Bir sanatçı neyi tutacak, neyi koparacak?.. Selamını nasıl alacak?.. Kısacası Kılıçdaroğlu Türkiye’yi henüz tanımıyor… Türkiye coğrafyasında yaşayanların iç dünyalarını, taleplerini, özlemlerini, hassasiyetlerini bilmiyor… Mitinglere üstünkörü hazırlanıyor… Emek vermiyor… Üstelik aklına ne gelirse söylüyor… Böylece sempati topladığını zannederken, antipati topluyor. Acemilik de bir yere kadardır… Artık pişmek zorunda.
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|