AK Gençliğin Buluşma Noktası
Yeni Şafak , Akit ve Milat "Yeni Şafak" ve "Vakit" Gazetesi köşe yazıları / Vakit'ten Hafızalardan Silinmeyen Habercilik Başarıları..



Cevapla
Seçenekler
 
Alt 10-08-2012, 14:20   #1
Kullanıcı Adı
Ertuğrul ÖZGÜL
Standart Yavuz Bahadıroğlu "Suriye ile savaş çıkar mı?"
Türkiye, uçağı Suriye tarafından düşürüldüğünde pek kimsenin beklemediği kadar soğukkanlı davrana*rak, sınırları ve sonuçları kestirilemeyen bir savaş istemediğini, hele de böyle bir savaşın körükleyicisi olmayacağını kararlılıkla vurgulamıştı.


Biliyorsunuz, böyle durumlarda sabırlı ve soğukkanlı olmak kadar, caydırıcılığını korumak da önemlidir. Bu bağlamda Türkiye, sonraki sınır ihlalleri konusunda kır*mızı çizgilerini çekti ve çok açık bir uyarıda bulundu: Bir sınır ihlali daha gerçekle*şirse, Türkiye en sert biçimde tepki verecekti.

Bu tepkiyi önceki gün verdi: Akçakale'ye düşen iki havan mermisi sonrasında, an*gajman kuralları doğrultusunda hareket ederek, radarla belirlenmiş Suriye hedef*lerini bombaladı.

Bu bir "intikam" güdüsü değil, devlet ciddiyetinin gereğidir. Eğer sussaydı, Türki*ye, "şamar oğlanı"na dönerdi. Artık gelen vurur, giden vururdu.

Bu kez susmadı. Ölen vatandaşlarının yakınlarına nefes aldırdı. Herkes gördü ki, Türkiye, bu tür saldırı*lar konusunda son derece duyarlı ve kararlıdır.

Türkiye'nin yer aldığı coğrafya, netameli bir coğrafyadır. Bu coğrafyada yer alan Arap kardeşlerimizle sorunsuz (ya da "sıfır sorun") yaşamak zordur. Tek taraflı iyi niyet ve temenniler, gerçekler karşısında bazen sonuç vermeyebiliyor.

Durum ciddi, ancak vahim değil. İlk şok atlatıldı. Diplomasi devrede. Şimdilik her şey olması gerektiği gibi...

Bu olayda Türkiye, önce refleksini ve kararlılığını gösterdi. Arkasından da "üst düzey âcil" kodlu top*lantılar yaparak ciddiyetini vurguladı. Sıcağı sıcağına yapılan açıklama ve ardından gerçekleşen üst dü*zey toplantılar, kararlılık vurgusunun göstergeleri. Tezkere de bunun bir parçası...

Bu aşamada bir de dünyaya bakmak lâzım: Birleşmiş Milletler, Rusya ve Çin'in vetolarına tıkalı durum*da. Bu yüzden, "itidal" tavsiyesiyle yetiniyor. Zaten bu oluşum miadını çoktan doldurmuş. Yeni bir şe*kil verilemezse, saygınlığını bütünüyle yitirecek.

NATO başka bir âlem: Gerçi NATO Antlaşması'nın 5. maddesi, "Üye ülkelerden birine yapılan tecavüz, tamamına yapılmış kabul edilir" hükmüne yer veriyor, ancak ABD'nin önderlik etmediği hiç bir durum*da bu madde işlemiyor.

Hem yaklaşan Başkanlık seçimi, hem de Ortadoğu'ya her müdahalesinde canı fazlaca yandığı için ABD'nin bir sıcak savaşa önderlik etmesi zor gözüküyor. Zaten Suriye'yi kınayıp, "Türkiye'nin yanında*yız" mesajı vermekle yetiniyorlar.

Avrupa Birliği ülkeleri, Birinci ve İkinci Dünya savaşlarının travmasından hâlâ kurtulabilmiş değiller. Sıcak çatışmalardan (eğer muhatap kolay lokma değilse) daima kaçınıyorlar. Zaten ekonomileri de kriz*de...

En azından şimdilik, destekler "sözde" kalmaya mahkum. Türkiye için bu kadarı bile çok önemlidir. Şimdilik yalnız kalmadığımızı söyleyebiliriz.

Bu olayın daha fazla tırmanacağını sanmıyorum. Bunu ne dünya istiyor, ne de Türkiye ve Suriye. Zaten Suriye özrünü diledi. Daha sonra tazminat da söz konusu olacaktır. Yine de, Suriye'de bu iç savaş sür*düğü müddetçe, Türkiye'nin rahat uyuması mümkün değil.

CHP'nin tavrı ise benim açımdan hiç şaşırtıcı olmadı. CHP öteden beri risk almayı sevmez. Meselâ, "Ço*cukları babasız bırakmadık, Türkiye'yi İkinci Dünya Savaşı'na sokmadık" diye övünmeye bayılır. Hâl*buki böyle durumlarda "Bitaraf (tarafsız) kalmak, bertaraf (bir yana atılma) olmak" anlamına gelebili*yor. Nitekim Türkiye o tarihte ve sonrasında tamamen yalnız kalmış, savaşmadığı halde savaşın bedeli*ni, açlık, yokluk, yoksulluk olarak, savaşan ülkelerden daha ağır ödemiştir.

Sınırınıza bu kadar yakın bir bölgede iç savaş varsa, halk baskı rejimini ortadan kaldırmak için çırpını*yorsa, bu uğurda ölmeyi göze alıyorsa, tarafsız kalamazsınız, "Ne haliniz varsa görün" diyemezsiniz. Öncelikle bu saygın bir dış politika olmaz. Ayrıca reel de olmaz. Daha da önemlisi insanın vicdanına oturur ve dünya çapında puan kaybettirir.

CHP'nin söylemleri, "Bırakınız güçlü olan kazansın, sonra biz kazananla irtibat kurarız" anlamına geli*yor. Bu denli "risksiz" yaklaşımlar, diplomaside tebessümle karşılanır. Şahsiyetli devletler gerektiğin*de risk alırlar ve olguların bir adım önünden giderler. Türkiye bunu yapmaya çalışıyor.

 

Ertuğrul ÖZGÜL isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Alt 10-08-2012, 15:27   #2
Kullanıcı Adı
ak sevda
Standart
yavuz Bahadıroğlu hocanın yazıları yorumları takib edilmesinin çok faydalı olduğunu düşünüyorum.
Teşekkürler paylaşım için
ak sevda isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler
Stil

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
webmaster blog çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi