06-01-2008, 10:54 | #1 |
Yeni Şafak'ta 'hayasız' bir yazı!
İzansız.. İftiracı.. İnsafsız.. Vicdansız.. Hayâsız… Kimmiş bu “nezih” sıfatların sahibi? Dışişleri Bakanı Ali Babacan'mış..
Peki bu sıfatları Babacan'a “yapıştıran” kimmiş? Cevap: Hürriyet'in doğrucu, insaflı, vicdanlı, izan ve hayâ sahibi genel yayın yönetmeni Ertuğrul Özkök.. (Hürriyet, 30.05.2008) (Sayın editör, “hayâ”daki şapkayı lütfen kaldırmayın; yoksa ispatlamaya falan kalkışır.. Sonra da kalkıp “içişlerimize karışıyorlar” der!) Evet bu sıfatları “hak etmek” için Babacan ne yapmış? Cevap: Avrupa Parlamentosu'ndaki toplantıda “Türkiye'de dini özgürlükler konusunda sıkıntılar var..” demiş.. İşte, Ak Parti kanadından gelen her cümleye perende attırmada muazzam bir maharet sergileyen bazıları bu konuda da vazifelerini ihmal etmediler. Ali Babacan bu konuşmayı hangi atmosferde yapmış, içini nasıl doldurmuş, durup dururken mi söylemiş yoksa bir soru üzerine mi deklere etmiş? Bu sorular “usul” sorularıdır? Bir diğer “içerik” sorusu ise şudur: Bu sözler yanlış mıdır, yanlış ise yanlış olan tarafı nedir? Şimdi BİR: Ali Babacan bu tespiti durup dururken yapmamıştır. Bu sözleri, yabancı yetkililerin “Türkiye'de gayrimüslim azınlıkların özgürlük alanı geniş değil..” şeklindeki sözlerinin tek taraflılığına bir cevap olarak söylemiştir. İKİ: Babacan'ın medyaya yansıyan sözlerinin devamı vardır ve devamında şu vardır: “Türkiye'de azınlıkların özgürlük sorunlarının çözümü için gerekli çalışmaları yapıyoruz. Ancak Türkiye'de azınlık olmayan vatandaşlarımızın da özellikle dini haklar bakımından bazı sorunları vardır. Biz hükümet olarak laikliği benimseyen bir hükümetiz. Ancak laikliğin nasıl uygulanacağı hususunda Türkiye'de bazı tartışmalar yaşanıyor. Bu tartışmalar umuyoruz ki sağlıklı bir netice verir ve böylece azınlıklar dahil tüm vatandaşlarımızın özgürlük alanı genişlemiş olur..” ÜÇ: Bir dışişleri bakanı üyesi olduğumuz bir kuruluşun önünde böyle bir tespitte bulunma hakkına sahiptir. Ve konuşulan konu da, Babacan'ın ayakkabısının bağcığı değil Türkiye'nin AB adaylığıdır. Ve bırakınız AB'ye müracaatı, Hırt Hırdavat fabrikasına girerken dahi bazı sorulardan kaçmak değil o sorulara cevap verme yükümlülüğü vardır. Evet işin “aslı” budur ve işin “esas” kısmı da şudur: Türkiye'de, evet “bal gibi” bir dini özgürlük sorunu vardır. Bu soruna “sirke” yutmuş gibi bir suratla “Yok öyle bir şey..” demek çok “acı” bir durumdur. Doğru, imam hatip liselerimiz var; var ama 200 sorunun 180 tanesini doğru cevaplayan bir imam hatipli yerine 100 tane doğru cevaplayan bir düz liseliyi üniversiteye yerleştirmiyor muyuz? Bunun sebebi nedir? Cevap verin ama utanmadan cevap verin, bunun sebebi nedir? Daha fazla din eğitimi alanlar zinhar avukat, doktor, öğretmen olmasınlar diye değil mi? Ya da dünyanın en iğrenç yasaklarından biri olan başörtüsü yasağının mevcudiyetinin sebebi nedir? Bu özgürlüğü savunmanın dahi parti kapatma sebebi teşkil ettiği bir tane devlet gösterin ben buradan kendimi “izansız.. iftiracı.. insafsız.. vicdansız ve hayâsız” ilan edeceğim! Efendim Türkiye'de İran'dan daha fazla cami varmış ve Türkiye'de insanlar İran'dan daha fazla özgürmüş.. Sokaklarda başının teli göründüğü için zabıtalarca dövülmenin normal karşılandığı bir İran'ı bana niye örnek gösteriyorsunuz da Hıristiyan bir ülke olup da tüm inanç sahiplerinin tam manasıyla özgürce yaşandığı bir İngiltere'yi örnek göstermiyorsunuz? Bu arada, Ali Babacan sanki “Türkiye'de alabildiğine acayip faşist bir yönetim var, biz her şeye müstahakız” mı dedi de lince tabi tutuyorsunuz? Hele hele çıkıp “Türkiye'de onbinlerce cami, yüzlerce imam hatip lisesi, onbinlerce imam, milyonlarca hacca giden, milyonlarca kelime-i şahadet getiren var..” demek, şaklabanlıktan başka bir şey değildir. Örneğin Babacan böyle değil de misal “Türkiye'de eğitim, adalet ve asayiş sorunları” var, bunları çözmek için çok çaba sarf ediyoruz.” demiş olsaydı bizim bazı “zeka küpü” yazarlarımız şöyle mi cevap verecekti? “Efendim Türkiye'de eğitim, adalet ve asayiş sorunları yoktur.. Çünkü Türkiye'de obinlerce okul ve karakol var, yüzlerce adliye var, milyonlarca 'Hakim bey ben şikayetçiyim' diyen var” Vallahi doğru; ülkemizde sağlık sorunu da yoktur! Çünkü binlerce hastanemiz var ve kelime-i şahadet getiren milyonlarca insanımız olduğu gibi hastanelerde yüzbinlerce 'la havle' çekenimiz de var.. Fikri Akyüz
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
06-01-2008, 14:07 | #2 |
Yeni Şafak'ta 'hayasız' bir yazı!
cok guzel bir yazi
|
|
06-01-2008, 14:15 | #3 |
Yeni Şafak'ta 'hayasız' bir yazı!
Hakkaniyet savunucuları her zaman ötekileştirilir. Yargıç medyanın ilk vak'ası da değil ...
Araştırmadan yazarlar, dayanaksız yargılarlar, bununla da yetinmezler infaz bayrağını da çeker; eline vesika diye tuttururlar ... Yargıçlık, yazarlık misyonunda daha basit ve de bedelsiz sanki ... ;) |
|
06-01-2008, 14:22 | #4 |
Yeni Şafak'ta 'hayasız' bir yazı!
Fikri hocamızın eline sağlık..
|
|
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|