01-23-2010, 02:51 | #11 | |
Alıntı:
|
||
01-23-2010, 02:51 | #12 |
Verdiğin linkin açıklamasını yaptım, altında kaldın. Çabalama...
Belli oluyor darbecilere düşmanlığın... O "Allahsız Ahmet Altan" vatana millete senden çok hizmet ediyor, asıl sana ayıp. |
|
01-23-2010, 02:55 | #13 |
Böyle sinsi sinsi AK Partili görünüp burada darbeseverlik yapmaya çalışanları görünce sinirlenmemek mümkün mü sağlıkçı.
Ya da ikinci seçenek; AK Partili veya Milli İrade yanlısı olup da aklı sıra komplo teorisi ürretmeye çalışan aklı evvelleri görünce sinirlenmemek mümkün mü.. Mehmet Şeker, Ergenekoncu filan değil. Yeni Şafak'ın uzun yıllardır yazarı ve ironi yapıyor, yakışmış da :-) |
|
01-23-2010, 02:56 | #14 |
|
|
01-23-2010, 02:58 | #15 | |
Alıntı:
Yine tekrar söylüyorum hakkımı helal ediyorum sana! |
||
01-23-2010, 03:08 | #16 |
|
|
01-23-2010, 03:19 | #17 |
ben 'deli dumrul'un mesajlarında bir darbeseverlik veya AK Parti forumu karıştırma gayreti görmüyorum, güzel örnek bir üslup bile yazıyor forumda...Sen bence yanlış anlıyorsun özgün genç, doğrusu bu gördüğüm kadarı ile o yazıya bende kızdım. Ben daha sert tepki bile gösterebilirdim fakat arkadaş hafif göstermiş..Yenişafakı çok severim ama böyle bir yazı çok yakışıksız olmuş bana göre
|
|
01-23-2010, 03:38 | #18 | |
Alıntı:
|
||
01-27-2010, 16:34 | #19 |
Sazanlığınıza Doymayın...
Size burada birşey söyledik değil mi.. Ti dedik, İroni demek, Dalgaya alıyor dedik... Bakın Yeni Şafak yazarı da darbe planına inanmıyor diye kendine pay çıkaran sureti hak simsarlarının yanında - Ergenekon, Yeni Şafak'a da sızmış- diye çokbilmişliğe soyunarak aklı sıra tespit yaptığını zanneden analiz fukarası kardeşlerim adına üzgünüm... Yaptığınız sazanlık değil Aynalı Sazanlık... MEHMET ŞEKER'İN ERTESİ GÜNKÜ YAZISI Mehmet Şeker [email protected] 23 Ocak 2010 Cumartesi Suçlu bütün siviller askerî mahkemede yargılansın Çok korktum, elimde değil... Saçlarım kirpi paltosu gibi diken diken oldu. Bir bomba ile havaya uçurulma ihtimali, normal şartlarda her insanı korkutur. Aksini iddia eden çıkabilir nadiren, çıksın. "Ben korkmam" diyenlere saygılarımızı ve hayranlıklarımızı bildiririz. Biz burada, sıradan insanlardan bahsediyoruz. * Arada bir gittiğim Fatih camiinin bombalanma planıyla ilgili haberi görünce, adeta kaynar kazanlara girdim çıktım. Vaziyetin ne kadar tehlikeli, ne kadar vahim olduğunu idrak etmek uzun sürmedi. Durumdan vazife çıkarmak gerekiyordu. Derhal kendi konumumu garantiye alma ihtiyacı hissettim! * Gelin görün ki bu iş pek kolay değilmiş! Duymadığım hakaret kalmadı. Bu memlekette bir günlüğüne de olsa, "darbe yanlısı olmak" ne kadar da netameliymiş. Yüce Rabbim, her gün darbe seviciliği yapanlara ve darbe için çağrılar döşenenlere kolaylık versin. * En kötü yanı, bazı okurlarımızın yazılanları "olduğu gibi" kabul etmeleri... Bir bardak çay için bile süzgeç kullanırken, cami bombalamayla ilgili yazı için süzgece gerek görmemeleri. Bu adam bugüne kadar darbeye karşıydı, nereden çıktı bir günde çark etmek demeksizin protesto etmeleri. * Nitekim her yazı için belli aşamalar sözkonusudur. 1. Yazanın düşündüğü, 2. Yazdığı, 3. Başkalarının okuduğu, 4. Anladığı. Bunların her biri farklıdır. Birbirine en yakın olan 'yazılan' ile 'okunan' bile aynı sayılmaz. Şaka olsun, ironi olsun, bir yerinden yazıya bulaşmışsa, "Dikkat bu bir şakadır" demek, "Ben bunu yazıyorum ama aslında şunu demek istiyorum, siz de lütfen öyle anlayın" açıklamasında bulunmak, işin acı tarafı. * Hem ayrıca açıkça belirtilse ne çıkar! Yılmaz Özdil'in dün bahsettiği "Şok" programındaki şaka haberlerle ilgili yazdıklarını hatırlatalım. 700 bölüm yayınlanan programın gerçek sanılmasını şöyle anlattı: "Hâlbuki, programın başında sonunda 'Bu bir mizah programıdır' yazıyordu. İnandıramadılar. 'Çevireceğiniz numaradan önce Graham Bell'in doğum tarihini tuşlarsanız, telefonla bedavaya görüşebilirsiniz' diye haber yaptılar... 'Benim telefon galiba arızalı' diye hücuma uğrayan Telefon İdaresi, ertesi sabah beyanat vermek zorunda kaldı; resmi kurum olduğu için 'Manyak mısınız' diyemedi, 'Külliyen yalan' dedi." Bir de 'Edirne' tarafı var o bahsin ama oraya girmeyelim. * Neyse, ziyanı yok. Buna da hazırlıklıydık, bekliyorduk. Bu kadarına göğüs gereriz. O halde devam. Anayasa Mahkemesi'nin "askerlere sivil yargı yolunu kapatmasını" da yeterli bulmadığımı belirteyim ki kaymaklı kadayıfa benzesin. Darbe yapmaya niyetlenen, cunta kurmaya heveslenen, anayasal düzeni silah zoruyla değiştirmek ve hükümetleri düşürmek isteyen askerlerin, sivil mahkemelerde yargılanmasını engellemek yetmez! Bütün sivillerin de askerî mahkemelerde yargılanmasını talep etmeliyiz. Hırsızlık yapan, adam öldüren, ordu aleyhine konuşmaya heves eden, çekini ödemeyen vs kim varsa, rap rap askerî mahkemeye! * Ayrıca, Silahlı Kuvvetler'in Başbakan'a bağlı olması da abestir ülkenin bugünkü şartlarında. Tam tersi olmalı. Başbakanlık ve dolayısıyla bütün kabine TSK'ya bağlanmalı! Anayasa Mahkemesi, askerî darbenin hazırladığı anayasanın mahkemesi olduktan sonra, darbe yapmak değil, yapmamak suç sayılmalı. |
|
01-27-2010, 17:11 | #20 |
acaba diyorum özgün genç'in şifresini birileri kırıp da onun adına yazılar mı yazıyor?
Eski özgün genç böyle bir uslup kullanmazdı. Hayret! |
|
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|