![]() |
#1 |
![]() Abdülhamit Hanı öldürmek için suikastına dair ilk denemeyi Beykoz'da Polanez Köyü'ndeki Abraham Paşa Korusu'nda 12 el bombası ile yapmış ve umulanın çok üstünde sonuç almıştı.
![]() ![]() ![]() ![]() Denemelerinden olumlu netice alan Kristapor, suikast hareketini ''el bombası'' ile gerçekleştirmeye karar verdi ve Rus Sefarethanesi vasıtası ile ''Selamlık resmine'' giderek vaziyeti bir de yerinde tetkik fısatını buldu ve aynı incelemeleri bir kaç defa tekrarladı. Daha sonra ise bir başka durum dikkatini çekti: ''Padişah'ın geçtiği yollara kum dökülmekteydi ve bu vaziyete göre bomba infilak infilak etmeye bilirdi!.. Böyle düşünen Kristapor, kumda infilak edebilecek bir bomba imal ettirmeye karar verdi ve bu işte gayet usta olan bir Ermeni’ye sipariş etti. Ne var ki, 50 lira karşılığı bomba yapmayı kabul eden usta Sultan II.Abdülhamid Han'a karşı kullanılacağını öğrenince, bir anda ortadan kayboldu!... Kumda infilak eden cinsten bir bomba imal ettiremeyince, bu sefer de tabancalı suikaste meylettiler. Yeni planı hazırlayan Edvar Joris idi ve planı özetle şuydu: Ramazan ayının 15'indeki merasimde Padişah yoldayken, çifter tabancalı iki suikastçi, çapraz ateşle Sultanı kurşun yağmuruna tutacaklar ve böylece iş bitecekti. Nevar ki, mezkur pln da pek beğenilmedi ve yeni bir plan hazırlamaya mecbur kaldılar. Bu seferki plana göre: Edvar Joris, Yıldız ve Dolmabahçe güzergahın da bir ev kiralamış ve suikastçilerin mezkur evde hazırlanıp, oradan harekete geçmelerini teklif etmişti. Ancak, planlanan günde Padişah Çırağan Sarayı'na, Yıldız bahçesinden gidince, bu plan da hiç bir işe yaramamıştı. Yukarıda özetle anlattığım her iki teşebbüs de sonuçsuz kalınca daha değişik bir plan hazırladılar. Bu seferki plana göre infilak gücü hayli yüksek bir saatli bomba imal ettirilecek ve bu bomba özel sürette inşa ettirilen bir faytona yerleştirilecek ve Padişah'ın Saraya dönmek üzere yola çıktığı an, infilak ettirilecekti. Bombanın imal edile bilmesi için yabancı ülkelerden özel malzemeler getirtiliyor ve yine yabancı ülkelerde olmak üzere mezkur plana göre denemeler yapılıyordu ki, gayet müspet sonuçlar alınmaktaydı. Diğer taraftan, Krisdapor aynen eskisi gibi tetkiklere devam etmekteydi. Her hafta Yıldız' a giderek, Sultan'ın camiye girip çıktığı, kalabalığın dağıldığı saatleri, dakikası dakikasına tespit ediyor ve ayrıca ''araba ile cami'' arasındaki mesafeyi de , adım ve saat ölçüsüne göre tespit etmeye çalışmaktaydı ki, Kridapor'un tespitine göre aradaki mesafe: ''1 dakika 45 saniye'' sürmekteydi. Kasım 1905’te Bulgaristan’a giden Mıkayelyan bilahare; 17 Mart 1905 tarihinde ‘’Vitoş Kinaze’’ köyü civarında(Vali Köyü) dağlarla çevrili bir derede özel surette hazırlanmış bombalardan birisini denerken, Fram Şabu’nun elinde infilak edince, Kridapor Mıkayelyan ve Fram Şabu, birlikte havaya uçtular… Ancak, iki liderin ölmesine rağmen, suikastçılar paniğe kapılmadan denemelere devam ettiler… Viyana’da inşa ettirilen özel faytonun sürücü mahalline gizli bir kasa yaptırılmış, 40-50 santim genişliğinde olan bu yere, demirden imal edilmiş ikinci bir kasa yerleştirilmişti ki, tahrip gücü pek fazla olan infilak malzemesi bu kasanın içine konmuştu. Loyyd Kumpanyası’na ait ‘’Dalmaçia’’ adlı vapur ile mezkur fayton İstanbul’a gönderilmişti. Gümrükte çalışan örgüt mensupları sayesinde, muayene işlemi anında yapılan fayton rahatlıkla payıtahta girdi. Faytonu kolaylıkla İstanbul’a sokan eylemciler, Kağıthane’de son birkaç deneme daha yaptıktan sonra, tatbik gününü beklemeye koyuldular. Hazırlanan saatli bombanın tahrip gücü pek yüksekti ve saati kurulduktan sonra, infilak yerinden ancak yüz metre uzaklaşılabilecekti, defalarca yapılan tecrübelerde bu bu durum katiyetle öğrenilmişti. Dolayısı ile faytona Cehennem makinesi adını koydular ki, bu menhus işlem için kullanılacak bu vasıtaya daha uygunu bulunamazdı!... Bütün bu işlemler uygulanırken, diğer taraftan Bulgaristan’da tecrübe esnasında kaza ile ölmüş olan Mıkayelyan ile Kendiryan’ın hatırasına binaen, Taşnakzutyun Komitesi tarafından tantanalı bir cenaze merasimi tertiplenmiş, Taşnak reislerinden, Aknuni, diğer Ermenileri tahrik edici şu önemli nutku irad ediyordu, özetle şöyle ki; ‘’-Makedonyalı arkadaşlar! Ermeni ihtilalinin en kıdemlisi, genç arkadaşıyla beraber, sizin himaye ve muhafazanıza tevdi ediyoruz. Bu iki mezar, ‘’ERMENİ MAKEDONYA İTTİHADI’’nın teminatı, felaketlerimizin, mücadelelerimizin ve istiklalimizin abidesi olsun’’ . Ve Cehennem Makinesi harekete geçiriliyor. 21 Temmuz 1905 Cuma günü, Yıldız’daki ‘’Hamidiye Camii’nde Cuma selamlığı ifa edileceğinden her zamanki gibi, yabancı misyonlara mensup sefirler ve seyyahlar çeşitli binek arabalarıyla kendilerine tahsis edilen meydanı hınca hınç doldurmuşlar ve ayrıca binlerce İstanbullu, aynı merakla, Selamlık resmini temaşa edebilmek maksadıyla bekleşmekteydiler ki. Suikastçiler de bunların arasındaydı ve malum arabayı yüksek ricale mensup arabalara tahsis edilen mahalle yerleştirmişlerdi… Cehennem Makinesi adlı suikast arabasının sürücü bölümüne yerleştirilen demir sandık içinde: 120 kilo melinite, 20 kilo çelik ve demir parçalarıyla birlikte, bunları infilak ettirecek,’’1 dakika 42 saniyeye ayarlanmış’’ saatli bomba bulunmaktaydı. (NOT: saat ayarını 1 dakika 45 saniye geçen kaynaklarda mevcuttur.) Yolun iki tarafına Padişah’ın muhafızları, Süvari ve Piyadeden müteşekkil Hassa Askeri ikişer sıra olarak dizilmiş, Mızıka takımı, ‘’Marş-ı Sultani’’yi çalmakta ve Devlet ricali ile Askeri erkan, merasime hazır beklemekteydi. Saray mensuplarının, muhafızların ve Ağaların oturdukları ikametgahlar ise Hamidiye camii’nin bahçe kapısının karşı sırasındaydı ki, yabancı davetliler her Cuma tekrarlanan bu muhteşem töreni buralardan temaşa ederlerdi. Halkın bulunduğu mahalde ise Hafiyeler ve sivil polisler her an tetikte bulunur, en ufak bir şüphe duydukları kimseleri, hiç belli etmeden oradan uzaklaştırırlardı. Namaz ve dualar ifa edildikten sonra, Padişah kum doldurulmuş bahçeye geçtiğinde, kendilerini Şeyhülislam Cemalettin Efendi karşılayınca, Şeyhülislama iltifak etmek isteyen Sultan II.Abdülhamid Han, birkaç dakika süren mutad dışı bir görüşmede bulundu ki, bu esnada bütün tahminlerin üstünde pek korkunç bir infilakın gümbürtüsü hemen her yanı kaplamış, caminin camları parçalanmış keza civar binaların camları da aynı akıbete uğramış, toz ve duman içinde kol ve bacak parçaları ile demir parçaları birbirine karışmış ve hemen her yer adeta savaş alanına dönmüştü?!. Evet suikastçiler hesaplarında hiç yanılmamışlar ve ‘’Cehennem Makinesi’’ tam saatinde infilak etmişti. Ancak, hiç de hesapta olmayan bir görüşmenin zuhur etmesi, Padişah’ın hayatının kurtulmasına sebep olarak, feci bir akıbete meydan bırakmamıştı ve bunun bir tek cevabı vardı; ‘’Takdiri İlahi’’!... Bu meydanda hemen her yanda bir panik havası esmekte, telaşa kapılmış insanlar şuursuz şekilde oraya buraya koşuşturmaktaydı!.... Sultan II.Abdülhamid Han’a gelince. Hükümdarlara layık bir sükûn ve azametle, vaka mahallini inceleyip gerekli talimatları verdikten sonra, arabasının getirilmesini irad buyurdu ve Cami avlusuna çekilen arabaya binerek, ayakta durur şekilde dizginleri kavrayıp, tek başına Saraya doğru adeta bir ok gibi fırladı. Diğer taraftan merasim kıtası Selam Dur! Komutu almış ve tam yabancıların gözleri önünde, arabanın içinde adeta bir heykel misali arabayı süren Padişahın muhteşem görünümü hemen herkesi adeta büyülemiş, yabancı misyonlara mensup davetliler ise, içlerinden gelerek tam bir samimiyetle (-VİVE LA SULTAN!) –‘’ Yaşasın Sultan!’’ diye tezahüratta bulunmaktaydılar. Eylemleri fiyaskoyla sonuçlanan suikastçilerin şu şekildeydi. Lider durumunda olanların bazıları pasaportlarını daha önceden hazır ettikleri için ülke haricine çıkmayı başarmışlardı. Diğerleri ise önceden hazırlık yapmadıklarından kaçmayı başaramamış ve kısa süre içinde yakalanmışlardır. Bunların arasında en eksantrik olanı, Krisdapor Mıkayelyan’ın yerini alan Edvar Joris idi. Şöyle ki vaka dan sonra yakalanmış ve idama mahkum edilmişti. Ancak Padişahın affına mazhar olunca, O’nun hizmetine girmiş ve ayda 500 lira karşılığı, ‘’Ermeniler aleyhinde çalışmak üzere’’, jurnalci olarak kiralanmıştı. Böylece, sözünde durarak Padişaha uzun yıllar hizmette bulunmuştur. Diğer yakalanan suikastçılar sorgularda çok önemli itiraflarda bulunarak İzmir’de yapılacak olan suikastları anlatmışlar ve devlet gerekli tedbirleri alarak İzmir de ki suikastçileride yakalamıştır. Cihan Öztürk - Egazetehaber.com
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
#2 |
![]() Ayrıca Ulu Hakan la ilgili kitap bulmak istiyorsanız Üstad Necip Fazılın Ulu Hakanı Mustafa ARMAĞANIN Kurtlarla Dansı Refik Şaki EN-Nedşenin II.Abdülhamid vw Filistini ni Vahdettin ENGİN'İN Pazarlık ve kıznın Babam Abdülahid hatıratını alıp okuyabişlirsiniz ben okdum elimde tavsiye ederim
|
|
![]() |
![]() |
![]() |
#3 |
![]() Ellerinize sağlık teşekkürler.
|
|
![]() |
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|